'Seversin'de Kim Kimdir? | Kanal D

Emre Ozansoy

Konu Sahibi
Moderatör
Katılım
26 Ağustos 2017
Mesajlar
73,097
Reaksiyon puanı
58,261
Puanı
1,060
Web Sitesi
twitter.com
FT1s5CVX0AAIIg_

Kanal D İç Yapımlar imzalı 'Seversin' dizisinin karakter detayları belli oldu.

Yönetmenliğini Serdar Gözelekli'nin, senaristliğini Barış Erdoğan ve İlker Arslan'ın üstlendiği, başrolünü İlayda Alişan ile Burak Yörük'ün paylaştığı dizi; sürpriz bir şekilde karşılaşarak, dönüşü olmayan bir yola giren Asya ve oyuncu Tolga Tuna’nın hikayesini anlatacak.

Seversin, merakla beklenen ilk bölümüyle çarşamba 20.00'de Kanal D'de!

5qcji4n.jpg

İlayda Alişan (Asya)
Asya, İstanbul’un kenarda kalmış bir semtinde dünyaya gözlerini açmıştır. Ailesinin üç numaralı kızıdır. Babasını on yaşındayken kaybetmiştir. Güzel, alımlı bir kızdır. Sadelik onu en iyi anlatan kelimedir. Zincir giyim mağazalarından birinde tezgahtar olarak çalışmakta, aynı zamanda üniversite sınavlarına kendi imkanları dahilinde hazırlanmaktadır. İyi bir üniversitenin akşam bölümünde Edebiyat Fakültesi’nde okumak en büyük hayalidir. Edebiyata, şiire meraklıdır ama bunları kimselere göstermez. Yayınlanmış bir kitabının olması, kimselerin bilmediği en büyük hayalidir. Gözü karadır, hakkını yedirmez, yapılan bir kötülüğü yarına ertelemez, unutmaz. Bu “Erkek Fatma” özelliğinden dolayı da rahmetli babasının en sevdiği kızı olmuştur Asya.
2photad.jpg

Burak Yörük (Tolga Tuna)
Tolga, yirmili yaşların sonunda atletik fiziğe sahip, yakışıklı bir gençtir. Annesi eski oyuncu olduğundan çocukluğundan beri dizi, film, reklam işlerinin içinde büyümüş fakat istediği yere bir türlü gelememiştir. Annesi Suzan altı yaşından itibaren set set gezdirmiştir Tolga’yı. İstikrarlı bir şekilde işten işe atlayarak başrole kadar gelmiştir. Tolga, arada üniversiteyi bitirmeyi de ihmal etmemiş, oyunculuk ile eğitimini beraber devam ettirmeyi başarmıştır. Bunda en büyük pay da annesi Suzan’ın olmuştur. Yaşıtları sokakta oynarken o dans dersi almış, oyunculuk çalışmıştır. Okul hayatı, ergenliği, lise yılları, üniversite yılları hep yalnız geçmiş, doğru dürüst hiç arkadaşı olmamıştır. Tolga, hayatında bir kere aşık olmuş, ondan da kariyeri uğruna vazgeçmiştir.
o8g78nq.jpg

Nergis Kumbasar (Suzan)
Suzan güzel ve alımlı bir kadındır. Gençliğinde bir Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit olabilecek potansiyeli olduğunu, bunu herkesin söylediğini fakat şansının yaver gitmediğini anlatır. Hep ikinci kadın olmuştur, hep arkada kalmıştır. Zaman ilerledikçe bir numara olmak için çok çırpınmış, çırpındıkça da öfke ve kıskançlıkla dolmuştur. Kendine deli gibi aşık olan Levent’in babası zengindir. Levent ve Suzan dillere destan bir törenle evlenirler. Oğlu Tolga’yı kucağına verdikleri anda da yeniden yaşadığını hisseder. O kadar güzel bir bebektir ki oğlu daha o an fark eder kendisinde olan sahne ışığı oğlunda da vardır. Yıllarca oğlunu eğitir, hayatını yönetir ve amacına ulaşır. Onu zirveye çıkarır.
3mnk5yj.jpg

Zeynep Kankonde (Şerife)
Şerife Çelikbaş, Asya’nın annesi. Orta yaşlarda, yaşına göre hala güzel, hafif deli dolu bir kadındır. Hayatı boyunca yaşının olgunluğunda bir kadın olmayan Şerife bazen o kadar saf olup elindekini, avucundaki eve gelen bir çelik tencere satıcısına kaptırabilir, bazen de hin olup birilerinin arkasından kendisinden hiç beklenmeyecek bir oyun çevirebilir.
 
  • Harika
Reactions: Angelica
İlayda Alişan ve Burak Yörük'ün dün Hüriyet Pazar'da yayınlanan röportajı:
-Seversin çarşamba günü Kanal D’de başlıyor. Bizi nasıl bir dizi bekliyor?
Burak Yörük:
Çok güzel, çok renkli bir yaz işi. Pandemi sonrası insanları sıkıntıdan kurtarıp çok eğlendirecek. Bu kez hem İlayda’yı hem de beni daha önce oynadığımız tüm karakterlerden farklı şekilde izleyeceksiniz.
İlayda Alişan: Evet, izleyicinin yüzünü güldürecek, neşe saçacak. Hikâyeye gelirsek, Tolga bir oyuncu. Benim canlandırdığım Asya ise o taraklarda hiç bezi olmayan bir kız. Ve bir dizide partner oluyorlar.

-Yaz sezonu diziler arka arkaya gelir. Siz ne kadar iddialısınız?
İlayda Alişan:
Tabii ki iddialıyız. Herkesin yaptığı iş kendine özel, bizimki de bize... Bizim şöyle bir farkımız var; aslında romantik komedilerle biraz eğleniyoruz. Dizi içinde dizi çektiğimiz için, o klasik romantik komedi kızları ve erkeklerini absürt bir dille ele alıyoruz.

-Burak senin bolca romantik komedi işin var. O halde kendi yaptığın işleri mi eleştiriyorsun?
Burak Yörük:
Eleştiri olarak baktığım bir noktada tabii ki değilim, her işin belli bir rengi ve algoritması var. Kendinle dalga geçebildiğin, kendinle barışık olduğun zaman en tatlı halin oluyor. Tatlı tatlı kendimizle de dalga geçtiğimiz, çok eğlendiğimiz bir iş yapıyoruz şu anda, bunun da tadı ayrı.

-Asya karakteri aklında yokken kendini dizi setlerinde buluyor. Siz kendinizi setlerde nasıl buldunuz?
İlayda Alişan:
Babam gazeteci. Beni yakın arkadaşının ajansına götürdü, fotoğraflarımı çekip kaydettiler. Sonra ufak tefek reklam filmleri geldi. 15 yaşında da bir dizi teklifi aldım. Görüşmeye gittim, elime bir kâğıt verdiler, ezberledim, girdim ve oynadım. Üç gün sonra arayıp “Yönetmen seni görmek istiyor” dediler. Öyle başladı.

-Burak sen de 6 yaşında başlamışsın...
Burak Yörük:
Babamla annem istemiyordu. Özellikle annem nazara gelirim diye korkuyormuş. Ben çok istediğim için ufak tefek birkaç şeyle başladım. Sonra bir durdum. Lisedeyken Disney Channel’da bir dizi izledim. Türkler çekmişti. Jenerikte ajansın ismini gördüm ve aradım. İki ay sonra ‘20 Dakika’ adlı dizide oynadım.

-Seversin bir yanıyla içinde bulunduğunuz dizi sektörünü anlatıyor. Siz nasıl anlatırsınız?
İlayda Alişan:
Dışarıdan çok renkli görünüyor, sokakta “Ben de oyuncu olmak istiyorum” diyen birçok insanla karşılaşıyorum. Ama gerçekten çok çalışıyoruz. Sosyal hayatımız inanılmaz kısıtlanıyor. Sokakta daha kontrollü davranmanız gerekiyor.
Burak Yörük: Zaten bence bu iş psikolojik olarak herkesin kaldıracağı bir iş değil.

-İşin en zor kısmı o mu?
Burak Yörük:
Geçmişte fiziksel olarak zorlu işlerde de çalıştım. Çok zor meslekler var. Allah herkesin yardımcısı olsun, o ayrı bir konu. Ama oyunculuk psikolojik olarak öncelikle anlaması, sonra içinde bulunması çok zor bir meslek. Çünkü insanın milyonlarca kişi tarafından sokakta tanınmayı anlayarak yaşaması gerekiyor. Fiziksel olarak zorlandığımız
anlar da oluyor. Mesela yazın sıcağında montla, kışın soğuğunda tişörtle saatlerce sette çekim
yapabiliyorsunuz.

-Burak’ın canlandırdığı Tolga karakteri romantik komedilerle tanınmış bir oyuncu. Dramda oynamayı deniyor ve olmuyor. Tekrar romantik komediye dönüyor. Oyuncuların üzerine gerçekten belirli roller yapışıyor mu?
İlayda Alişan:
Bence sistem bir tık değişiyor artık ama tabii algıda bir seçicilik oluyor. Mesela kötüyü oynuyorsan hep kötü rolleri geliyor, iyiyi oynuyorsan hep öyle. Ama bu hem sektörün algısıyla hem de yapımcıların risk almak istememeleriyle alakalı.
Burak Yörük: Katılıyorum tabii, üstümüze yapışan roller oluyor. Biz de kendimizi kanıtlamak için fırsatımız olduğunda hemen kullanıyoruz.

-Fragmanda Burak’ın karakterinin menajeri “Sen bir star’sın ve star gibi davranacaksın” diyor. Peki siz star mısınız?
Burak Yörük:
Biz insanız ya. Ne yakıştırıyorsanız onu söyleyebilirsiniz ama ben hiç öyle yaşayan biri değilim.
İlayda Alişan: Önce insan olmak lazım. Star veya değil, oyuncu veya değil, ünlü veya değil...

-Peki sizce star nasıl olmalı, star gibi davranmak nedir?
Burak Yörük:
Star dediğin işini çok iyi yapan insandır. İyi bir bakkal da manav da mahallenin star’ıdır… O yüzden işini sevmek ve çok iyi yapmak lazım.

-Menajerler dünyasını anlatsanıza biraz. Bu dizide gördüğümüz kadar zorlu ve hafif deliler mi?
İlayda Alişan:
Delisiyle çalışmadığım için bilmiyorum. Tuncay (Altunoğlu) benim ilk menajerim ve hâlâ birlikte çalışıyoruz, o yüzden diğerlerini çok bilmiyorum, bu ayrımı yapamam yani.
Burak Yörük: Benim bu konuda biraz daha tecrübem oldu. Dizide yansıttığımız şey hayatta bire bir yaşanmasa da gerçeklik payı var. Geçmişte ben de benzer şeyler yaşadım. Çevremden de hikâyeler duyuyorum. Neyse ki şu anki menajerim Ahmet’le (Koraltürk) çok başka bir ilişkimiz var.

-Dizinizin adı ‘Seversin’; siz hayatta neleri seversiniz?
İlayda Alişan:
Genel olarak hayatı severim. Ama daha basit düşünecek olursam işimi, ailemi, köpeğimi ve birkaç yakın dostumu...

-Aşk yok o halde…
İlayda Alişan:
Yok (gülüyor).
Burak Yörük: Sevdiğim bir kız arkadaşım var ve bizim durumumuz baki Hakancığım. Ama ben de hayatı ve mutlu olmak için çok şeye ihtiyacım olmadığını fark etmeyi seviyorum. Sağlıklı olmak, sevdiklerinin sağlıklı olması çok güzel ve yeterli.

-Peki neleri sevmezsiniz?
Burak Yörük:
İnsanların olmadığı biriymiş gibi davranmasını, kendi gerçeklerini yaşamamalarını hiç sevmiyorum.
İlayda Alişan: Hayatın içinde nezaketin olmadığı hiçbir şeyi sevmiyorum. Bir de özellikle bizim mesleğimizde özünü unutmuş olan insanları sevmiyorum.

-Dizide Burak herkesin hayran olduğu bir oyuncuyu canlandırıyor. Siz hayatta kime öyle hayran olarak büyüdünüz?
İlayda Alişan:
Ben gerçekten hiç kimsenin fan’ı olmadım bu zamana kadar.
Burak Yörük: Benim de yok. Ama mesela Brad Pitt, izlediğimde beni çok etkilemişti. Leonardo Di Caprio da aynı şekilde.

-Sen biraz sarışın benzerliğinden yürüdün herhalde…
Burak Yörük:
Renk benzerliği dışında bir benzerliğimiz yok. Keşke benzese...

-Sizden nasıl bir çift çıktı?
İlayda Alişan: Burak’la çok iyi anlaştım, bence tatlı olduk.

-Ekranda çift olarak beğendiğimiz oyuncuların gerçekten çift olmalarını diliyoruz. Peki, gerçekte birbirine bir şey hissetmeden rrol yapmak romantik işlerde daha mı zor, daha mı kolay?
İlayda Alişan:
Seyircinin ekranda görmeyi sevdiği şeyin gerçekten öyle olmasını dilemesi çok normal. Ama biz sonuçta oyuncuyuz ve izlediğinizde size onu gerçekmiş gibi hissettirmemiz lazım. Ama kötü oynuyorsam gerçekte kötü ya da katili oynuyorsam katil değilim.
Burak Yörük: Biz profesyonelce işimizi yapıyoruz. Eğer set huzurluysa, rol arkadaşınla iyi anlaşıyorsan ve ona saygı duyuyorsan zaten ortaya çok güzel sahneler çıkıyor.

-Senin sevgilin kıskanır mı mesela?
Burak Yörük:
Hiç kıskanmaz. Bana o kadar güvenir ki içi çok rahat.

-İlk kez birlikte çalışıyorsunuz, ilk karşılaştığınız an nasıldı?
İlayda Alişan:
Burak’la ortak arkadaşlarımız vardı. İnsanın tanıdığı biriyle oynayacak olması konforu güzel.
Burak Yörük: Her şey çok hızlı oldu. Ben partnerimi bilmiyordum. Sonra ofiste buluştuk ve karşımda İlayda’yı görünce bir ‘oh’ çektim. İlayda çok huzurlu, çok tatlı, onun enerjisi bütün sete yansıyor.

-Her sezon arka arkaya işler yayımlanıyor, bir sürü yeni oyuncu hayatımıza giriyor. Neden sizi izleyelim?
Burak Yörük:
Biz de bir dönem yeni gelenlerden biriydik. Yeni isimlerin gelmesi bu sektörü besleyen, bizim de işimize tutunmamızı sağlayan bir şey. Ben şöyle düşünüyorum; dünyaca milyarlarca insan var, hepimizin parmak izi farklı. O bile ayrılmak için yeterli. Birine benzemem, birinden daha iyi ya da daha kötü olmam söz konusu değil. Bu sebeple beni en çok ayıran şey parmak izim.
İlayda Alişan: Oyunculuk içgüdü işi ve hepimizin kendine has duygusu var. Aynı sahne ve senaryoyu başka bir oyuncuyla oynasak emin ol farklı şeyler çıkacaktır.

-Fiziğinizin kariyerinize etkisi oldu mu?
İlayda Alişan:
Güzellik önemsiz diyemeyiz, seyirci izlediği şeyin göze hitap etmesini de istiyor. Tek kaygımız ‘güzel görünürsem okey ama önemli olan güzel oynamam’ olmalı. Ben mesela oynarken nasıl göründüğümü unutuyorum. Bir de oyunla güzelleşmek diye bir şey var. ‘İnanılmaz güzel’ demediğim oyuncuları oynarken inanılmaz güzel bulduğum oluyor. Oyunuyla, rengiyle, enerjisiyle ekran güzelleşebiliyor.

-Güzel olmasaydın da bugün başrol olur muydun?
İlayda Alişan:
Tabii olurdum.

-Sence yakışıklılık önemli mi?
Burak Yörük:
Güzellik ve yakışıklılık dediğimiz şey o kadar göreceli ki. Beni çok yakışıklı bulan da vardır, “Hiç beğenmiyorum” diyen de. Ben birazcık yakışıklılığın, güzelliğin insanın enerjisiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Yönetmenin kafasında oluşan silüete uymanız çok daha önemli.

-Yakışıklı olmasan da başrol oynar mıydın?
Burak Yörük:
Oynardım.

-Zıt karakterlerin aşkının da hikâyesi bu dizi. Zıt karakterler sizce de birbirini çeker mi?
Burak Yörük:
Aşk zaten zıt karakterlerin çekimidir. Şarkılarda, dizilerde ve filmlerde aşkın toksik ve en güçlü tarafını görüyoruz. O hisleri ortaya çıkaran da genelde sende olmayan bir şeyi karşıda bulmak. Bu yüzden de farklı karakterler çok yoğun duygular yaşıyor...
İlayda Alişan: Zıt karakterde biri bazen yüzleşmediğin bir sürü şeyle yüzleşmeni sağlıyor. Bu da daha yoğun ve tutkulu hale getiriyor ilişkiyi.

-Siz aşkı tutkulu mu yaşıyorsunuz?
Burak Yörük
: Ben öyle yaşayanlardanım.
İlayda Alişan: Katılıyorum, bence tutku olmazsa aşk olmaz.

-Ne sizi âşık eder? Kaslı olsun, sarışın, esmer olsun gibi beklentileriniz var mı?
İlayda Alişan:
Manavdan meyve seçmiyoruz ki…
Burak Yörük: Benim hiç öyle bir tipim yok. Şu anki tipim zaten belli (gülüyor)​
 
  • Harika
Reactions: Angelica
Tolga karakteri kağıt üstünde güzel duruyor, izlemek için sabırsızlanıyorum. :Z

Umarım Şerife ve Suzan karakterleri arasında Darısı Başımıza da Zerrin ve Canan arasında olduğu gibi iyi bir çatışma yazılmıştır. Hem Nergis Kumbasar'ı hem de Zeynep Kankonde'yi karşılıklı izlemek keyifli olacak. :Z Ayrıca Nergis Kumbasar'ın önce Ozan Dolunay'ın ardından Burak Yörük'ün annesini oynaması. :bhr:

FTgSTpkWUAAPW5T

------
@slhttnmtl en azından ilk bölümüne bak. :bağır: