- Katılım
- 15 Şubat 2011
- Mesajlar
- 55,491
- Reaksiyon puanı
- 2,350
- Puanı
- 809
Şimdilerde, yeri geldiğinde güldürüp yeri geldiğinde hüzünlendiren 'Seksenler' dizisinde futbolcu Çağatay'ı canlandırıyor. İlker Ayrık'la dününü, bugününü, yarınını konuştuk. Bir de ne öğrenelim? Üç konservatuarın sınavını da kazanamamış... Dizide çıtçıtlı saç takıyormuş... Bir süre sonra tığ gibi olacakmış... Ve daha neler neler...
Röportajımıza başlıyoruz ama bir terslik var: İlk soruyu sen soruyorsun.
Evet, hemen sorayım: Kazık soru var mı?
Hayır, bilmediğin yerden sormayacağım. Sorular çalıştığın yerlerden gelecek.
Ohhh, süper!
Mesela şimdiki dizin 'Seksenler'... Nasıl gidiyor?
Şahane gidiyor. Çalışmaktan da memnunuz, gelen sonuçlardan da...
Hem oyunculuğun hem sempatikliğinle çok seviliyorsun. Gelen projelerde neye dikkat ediyorsun?
Çok teşekkür ederim, sizin taktiriniz. Tabii ki bunda birlikte çalıştığım ekiplerin büyük katkısı var. Zaten elimden geldiğince iş seçerken aslında ekip seçmiş oluyorum. Bir nevi 'ev alma komşu al' yapıyorum.
'Seksenler' dizisi farklı. Çoğu kez bizi eskiye, ilişkiler açısından özlem duyduğumuz yıllara götürüyor. Sence '80'lerin ruhu' öldü mü?
Hep vardı 80'ler rivayeti aslında. Son zamanlarda pek çok yerde 80'ler partisi, 80'ler kostümü, müzikleri filan... O ruhu seviyorum, çünkü öyle bir ortamda büyüdüm.
O dönemle bugünü kıyaslasan...
Seksenlerin omurgasında insan vardı. Ölmedi belki ama can çekişiyor.
Diziye başladıktan sonra en çok neye özlem duydun?
Dizi sayesinde Tommiks çizgi roman toplamaya ve okumaya başladım. Geçen bölümde çizgi romanlarımın yakıldığı bir sahne vardı. Gerçek olmasalar bile üzüldüm.
Saçını bu dizi için mi uzattın?
Hayır. Bu, kendi saçım değil. Çıtçıtlı saç takıyorum. Ama saçımı da uzatıyorum. Kuaför sandalyesinden sıkıldım, önümüzdeki sezon kendi saçımla oynamak istiyorum.
'Herkes kadar espriliyim'
Birçok karakter üstlendin. Peki İlker Ayrık hangisine benziyor?
Hiç birine. Kişiliğime yakın bulduğum bir karakteri hiç oynamadım. Mesela şimdiki dizide Çağatay bambaşka bir adam, 'Geniş Aile'deki Mürsel bambaşka bir adam, ben bambaşka bir adamım.
Bu kadar farklı rollerden hiç mi sana yakını olmadı?
O kadar ısrarla sordun ki olması gerekiyormuş gibi düşündüm şu anda. Aslında hepsinden biraz bende var. O rolleri ben oynadığım için roller benden girip çıkıyor.
Gerçek hayatta İlker Ayrık nasıl biri; o zaman onu sorayım.
Gerçek hayatta gayet sıradanım. Herkes kadar espriliyimdir.
Hayatla dalga geçer gibi bir halin var.
Galiba öyle görünüyorum. Ama o kadar da dalga geçen bir adam değilim yaaa. Hatta disiplinli bile sayabilirim kendimi.
Bugünlere geliş hikayeni anlatır mısın?
1999 yılında Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne girdim. Son sınıftayken cast ajansına yazıldım, ilk reklam filmini de oradayken aldım. Derken 'Aslı ile Kerem' dizisi başladı. Birdenbire oldu. İyi ekiplere, iyi projelere denk geldik. Ben de elimden geleni yapmaya çalıştım. Oldu işte.
Yeni yeteneklere isim yapma konusunda tüyo verir misin?
Bir kere, Müjdat Hoca gibi bir insandan eğitim aldım. Daha sonra cast ajansına yazıldım. Çünkü yapım şirketleri oyuncu seçerken direkt cast ajanslarını arıyor. Tüm bilgilerini, yeteneklerini, kilonu, boyunu tek tek sormayıp cast ajansındaki dosyandan öğreniyorlar. Büyük ustalarla, çok yetenekli ağabeylerim ve kardeşlerimle, hatta hocalarımla çalıştım. Mesela 'Memlekette Demokrasi Var' filminde Müjdat Hoca'yla başrol oynadım. Benim için olağanüstü bir şeydi bu. Dört sene öğrencisi oldum, 6 sene okulunda asistanlığını yaptım, 2-3 yıldır okulunda hocalık yapıyorum... Üstüne hocayla aynı okulda oynamak olağanüstü bir durum. Bir de aynı filmde oynamak, benim için nazar boncuğu gibi.
Heyecanlandın mı?
Çok. Müjdat Hoca benim için destansı bir hikaye.
Neden?
Düşün ki Balıkesir'de ufacık bir çocukken onun skeçlerini izleyip ölüyorum gülmekten, filmlerini seyrediyorum... 15-20 sene sonra onunla bir sinema filminde başrol oynayacağım aklıma gelmezdi.
'Diyete başladım incecik olacağım'
Özel hayatına girelim biraz da. Ne kadar zamandır evlisin?
3 yıldır.
Çocuk?..
Kısmet. Her evli çift gibi biz de gündemimize aldık çocuk konusunu. Doğru zamanda düşünüyoruz.
Spor yapıyor musun?
Yeni başladım. Diyet de yapıyorum, 3 kiloya yakın verdim. Ama 6 kilo daha vermem gerek.
İzleyici senin hafif toplu haline alışık. Onlara farklı gelmeyesin?..
Bu algıyı değiştirmek istiyorum. Biraz fit olmak istiyorum. Bakarsınız ince halimle de kabul edilirim.
'Üç konservatuarın da sınavını kazanamadım'
Balıkesir'den İstanbul'a geliş hikayen nasıl?
1997 yılında tiyatro yapmak için İstanbul'a geldim. Önce iki yıl boyunca Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nin kursuna gittim. Sonra Ankara'daki Hacettepe Üniversitesi Konservatuarı'na girdim, kazanamadım. Ardından İstanbul'da hem Mimar Sinan'ın hem İstanbul Devlet Konservatuarı'nın sınavlarına girdim, yine kazanamadım. Ben de Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne kaydoldum.
Ama oraya da sınavsız girilmiyor ki!..
Altı aşamalı bir yetenek sınavı vardı. Hepsini kazandım.
Üç konservatuar sınavını da kazanamamış biri olarak kendini ıspatladın.
Yok canım, birşeyi ıspatlamadık. Daha yeni başlıyoruz.
Çok mütevazısın.
Hayır, gerçekten böyle düşündüğüm için böyle cevap veriyorum.
Tiyatro oyunun var mı?
Var. Rahmetli Savaş Dinçel'in yazıp yönettiği son tiyatro oyunu 'Uçurtmanın Kuyruğu'nda oynuyorum. O da çok sevdiğim hocam ve ağabeyimdi. Bu iki kişilik harikulade oyunu, oyuncu arkadaşım Aykut'la beraber ölene dek oynamaya karar verdik. İkimizden biri ölene kadar oynayacağız.
Sıkılmayacak mısınız?
Asla. Sıkılacak gibi de değiliz. Yüzlerce, hatta binlerce defa oynayabilirim.
'Film senaryom ultrasonda çıkmadı'
-Başka projeler var mı?
Dizi mayıs sonunda bitecek. Becerebilirsek minik bir tatil yapacağız. Bir de kendi tiyatromuzda önümüzdeki sezonun oyununa karar vereceğiz. Birşeyler karalıyorum. Bir tiyatro oyunu... Bitirebilirsem yazdığım oyunu oynamak istiyoruz. Çok inceden, çok amatörce, bir-iki de sinema filmi senaryosunun projesi var. İlerde bakarız onlara da.
-Konusu ne olacak?
Konusunu, tarzını söylemek istemiyorum. Tek söyleyeceğim; ilginç bir film olacak (gülüyor). Daha ultrasonda çıkmadı ne olduğu.
-Çıkmıştır, hatta doğmuştur ama sen söylemiyorsundur...
Yoook, gerçekten yok (gülüyor). Daha var zamanı.
POSTA
Röportajımıza başlıyoruz ama bir terslik var: İlk soruyu sen soruyorsun.
Evet, hemen sorayım: Kazık soru var mı?
Hayır, bilmediğin yerden sormayacağım. Sorular çalıştığın yerlerden gelecek.
Ohhh, süper!
Mesela şimdiki dizin 'Seksenler'... Nasıl gidiyor?
Şahane gidiyor. Çalışmaktan da memnunuz, gelen sonuçlardan da...
Hem oyunculuğun hem sempatikliğinle çok seviliyorsun. Gelen projelerde neye dikkat ediyorsun?
Çok teşekkür ederim, sizin taktiriniz. Tabii ki bunda birlikte çalıştığım ekiplerin büyük katkısı var. Zaten elimden geldiğince iş seçerken aslında ekip seçmiş oluyorum. Bir nevi 'ev alma komşu al' yapıyorum.
'Seksenler' dizisi farklı. Çoğu kez bizi eskiye, ilişkiler açısından özlem duyduğumuz yıllara götürüyor. Sence '80'lerin ruhu' öldü mü?
Hep vardı 80'ler rivayeti aslında. Son zamanlarda pek çok yerde 80'ler partisi, 80'ler kostümü, müzikleri filan... O ruhu seviyorum, çünkü öyle bir ortamda büyüdüm.
O dönemle bugünü kıyaslasan...
Seksenlerin omurgasında insan vardı. Ölmedi belki ama can çekişiyor.
Diziye başladıktan sonra en çok neye özlem duydun?
Dizi sayesinde Tommiks çizgi roman toplamaya ve okumaya başladım. Geçen bölümde çizgi romanlarımın yakıldığı bir sahne vardı. Gerçek olmasalar bile üzüldüm.
Saçını bu dizi için mi uzattın?
Hayır. Bu, kendi saçım değil. Çıtçıtlı saç takıyorum. Ama saçımı da uzatıyorum. Kuaför sandalyesinden sıkıldım, önümüzdeki sezon kendi saçımla oynamak istiyorum.
'Herkes kadar espriliyim'
Birçok karakter üstlendin. Peki İlker Ayrık hangisine benziyor?
Hiç birine. Kişiliğime yakın bulduğum bir karakteri hiç oynamadım. Mesela şimdiki dizide Çağatay bambaşka bir adam, 'Geniş Aile'deki Mürsel bambaşka bir adam, ben bambaşka bir adamım.
Bu kadar farklı rollerden hiç mi sana yakını olmadı?
O kadar ısrarla sordun ki olması gerekiyormuş gibi düşündüm şu anda. Aslında hepsinden biraz bende var. O rolleri ben oynadığım için roller benden girip çıkıyor.
Gerçek hayatta İlker Ayrık nasıl biri; o zaman onu sorayım.
Gerçek hayatta gayet sıradanım. Herkes kadar espriliyimdir.
Hayatla dalga geçer gibi bir halin var.
Galiba öyle görünüyorum. Ama o kadar da dalga geçen bir adam değilim yaaa. Hatta disiplinli bile sayabilirim kendimi.
Bugünlere geliş hikayeni anlatır mısın?
1999 yılında Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne girdim. Son sınıftayken cast ajansına yazıldım, ilk reklam filmini de oradayken aldım. Derken 'Aslı ile Kerem' dizisi başladı. Birdenbire oldu. İyi ekiplere, iyi projelere denk geldik. Ben de elimden geleni yapmaya çalıştım. Oldu işte.
Yeni yeteneklere isim yapma konusunda tüyo verir misin?
Bir kere, Müjdat Hoca gibi bir insandan eğitim aldım. Daha sonra cast ajansına yazıldım. Çünkü yapım şirketleri oyuncu seçerken direkt cast ajanslarını arıyor. Tüm bilgilerini, yeteneklerini, kilonu, boyunu tek tek sormayıp cast ajansındaki dosyandan öğreniyorlar. Büyük ustalarla, çok yetenekli ağabeylerim ve kardeşlerimle, hatta hocalarımla çalıştım. Mesela 'Memlekette Demokrasi Var' filminde Müjdat Hoca'yla başrol oynadım. Benim için olağanüstü bir şeydi bu. Dört sene öğrencisi oldum, 6 sene okulunda asistanlığını yaptım, 2-3 yıldır okulunda hocalık yapıyorum... Üstüne hocayla aynı okulda oynamak olağanüstü bir durum. Bir de aynı filmde oynamak, benim için nazar boncuğu gibi.
Heyecanlandın mı?
Çok. Müjdat Hoca benim için destansı bir hikaye.
Neden?
Düşün ki Balıkesir'de ufacık bir çocukken onun skeçlerini izleyip ölüyorum gülmekten, filmlerini seyrediyorum... 15-20 sene sonra onunla bir sinema filminde başrol oynayacağım aklıma gelmezdi.
'Diyete başladım incecik olacağım'
Özel hayatına girelim biraz da. Ne kadar zamandır evlisin?
3 yıldır.
Çocuk?..
Kısmet. Her evli çift gibi biz de gündemimize aldık çocuk konusunu. Doğru zamanda düşünüyoruz.
Spor yapıyor musun?
Yeni başladım. Diyet de yapıyorum, 3 kiloya yakın verdim. Ama 6 kilo daha vermem gerek.
İzleyici senin hafif toplu haline alışık. Onlara farklı gelmeyesin?..
Bu algıyı değiştirmek istiyorum. Biraz fit olmak istiyorum. Bakarsınız ince halimle de kabul edilirim.
'Üç konservatuarın da sınavını kazanamadım'
Balıkesir'den İstanbul'a geliş hikayen nasıl?
1997 yılında tiyatro yapmak için İstanbul'a geldim. Önce iki yıl boyunca Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nin kursuna gittim. Sonra Ankara'daki Hacettepe Üniversitesi Konservatuarı'na girdim, kazanamadım. Ardından İstanbul'da hem Mimar Sinan'ın hem İstanbul Devlet Konservatuarı'nın sınavlarına girdim, yine kazanamadım. Ben de Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne kaydoldum.
Ama oraya da sınavsız girilmiyor ki!..
Altı aşamalı bir yetenek sınavı vardı. Hepsini kazandım.
Üç konservatuar sınavını da kazanamamış biri olarak kendini ıspatladın.
Yok canım, birşeyi ıspatlamadık. Daha yeni başlıyoruz.
Çok mütevazısın.
Hayır, gerçekten böyle düşündüğüm için böyle cevap veriyorum.
Tiyatro oyunun var mı?
Var. Rahmetli Savaş Dinçel'in yazıp yönettiği son tiyatro oyunu 'Uçurtmanın Kuyruğu'nda oynuyorum. O da çok sevdiğim hocam ve ağabeyimdi. Bu iki kişilik harikulade oyunu, oyuncu arkadaşım Aykut'la beraber ölene dek oynamaya karar verdik. İkimizden biri ölene kadar oynayacağız.
Sıkılmayacak mısınız?
Asla. Sıkılacak gibi de değiliz. Yüzlerce, hatta binlerce defa oynayabilirim.
'Film senaryom ultrasonda çıkmadı'
-Başka projeler var mı?
Dizi mayıs sonunda bitecek. Becerebilirsek minik bir tatil yapacağız. Bir de kendi tiyatromuzda önümüzdeki sezonun oyununa karar vereceğiz. Birşeyler karalıyorum. Bir tiyatro oyunu... Bitirebilirsem yazdığım oyunu oynamak istiyoruz. Çok inceden, çok amatörce, bir-iki de sinema filmi senaryosunun projesi var. İlerde bakarız onlara da.
-Konusu ne olacak?
Konusunu, tarzını söylemek istemiyorum. Tek söyleyeceğim; ilginç bir film olacak (gülüyor). Daha ultrasonda çıkmadı ne olduğu.
-Çıkmıştır, hatta doğmuştur ama sen söylemiyorsundur...
Yoook, gerçekten yok (gülüyor). Daha var zamanı.
POSTA