Osmanlı Donanmasının Yaşadığı 4 Felaket

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Neferet
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Neferet

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
6,243
Reaksiyon puanı
18
Puanı
259
Konum
---
İnebahtı Deniz Savaşı ya da batılı kaynaklarda Lepanto, (7 Ekim 1571). Osmanlı - Haçlı donanmaları arasında, Korint Körfezi'nde, İnebahtı yakınlarında yapılan deniz savaşıdır. Osmanlı kaynakları, bu savaşın adını "Sıngın" olarak yazar.Haçlılara karşı yapılan bir savaştır.Osmanlı yenilmiştir.
O dönemde Kıbrıs, oldukça hareketli Mısır-İstanbul deniz ticaret yolu üzerinde önemli bir engeldi. Ada Venedikelinde bulunuyor, adada yuvalanan, Venedik desteğindeki Hristiyan korsanlar sık sık ticaret ve hac gemilerini vuruyorlardı. Kıbrıs'ın, vaktiyle bir Müslüman ülke olduğu gerekçesiyle fetva alınıp savaş açıldı. Kıbrıs'ın önemli merkezleri Lefkoşe ve Magosa, zorlu mücadelelerden sonra zaptedildi ve fethi tamamlandıktan sonra Kıbrıs, beylerbeylik haline getirildi (1570-1571).
Osmanlılar'ın Kıbrıs adasını almaları, Avrupa'da büyük tepkilere yol açtı. Bunun sonucu olarak Papa, İspanya kralı ve Venedik dukası, Osmanlılara karşı birleştiler. Bu birleşmeyi imza ile de onayladılar (15 Mayıs 1571). Kutsal ittifak adı verilen bu antlaşmayı, Osmanlılar, gizlice öğrendiler. Osmanlı Dîvanı'nda, bu tarihlerde, bazı görüş ayrılıkları yüzünden anlaşmazlık vardı. Bu durum, alınacak tedbirleri durduruyor, Donanmayı Hümayun amiralliğinin, Preveze'den yazdığı yardım isteklerini cevapsız bırakıyordu. Sonunda Dîvan, Avrupa karşısına güçlü bir donanma ile çıkma konusunda karara vardı. Ancak Dîvandaki anlaşmazlık yüzünden, Osmanlı donanmasının başına, bir kara ordusu kumandanı olan Müezzinzade Ali Paşa getirildi. İstanbul'a gelen ikinci bir haber, Türk sularına gelmekte olan Haçlı donanması ile ilgiliydi. Sokollu, bu donanmayı durdurmak görevini de gene bir kara ordusu kumandanı olan Pertev Paşa'ya verdi.
Osmanlı donanmasında bir vezir, dört paşa, 15 beylerbeyi vardı. Ayrıca Uluç Ali Paşa, Cafer Paşa, Barbaroszâde Hasan Paşa, Barbaroszâde Mehmed Paşa ve Salihpaşazâde Mehmed Bey gibi ünlü Türk denizcileri de bulunuyordu.
Osmanlılara karşı meydana getirilen Haçlı donanmasının başına, V. Karl'ın evlilik dışı oğlu, Hollanda genel valisi Don Juan (Avusturyalı Johann) getirildi. Venedik donanmasının başında Vaniero, Cenevizlilerinkinde Giovanni - Andrea Doria, Papalık donanmasında da dük Marco Antonio Collonna vardı. Ayrıca Avrupa'nın en ünlü prens, asilzâde, amiral ve generalleri Haçlı donanmasında görev almıştı.
Müezzinzade Ali Paşa ile Pertev Paşa'nın yanlış tutumları, ünlü Türk denizcilerinin karşı koymalarına sebep oldu, ancak, yapılan tartışmalar sonunda Kaptan-ı Deryanın görüşü uygulandı.
İki donanma, dünya tarihinin en büyük savaşlarından birine başladı. Türk donanması bozuldu. 142 gemi yok oldu, 20 bin Türk askeri şehid oldu. Ölenler arasında, Müezzinzade Ali Paşa başta olmak üzere birçok Osmanlı paşası ve beylerbeyi de vardı. Bu arada, yalnız Uluç Ali Paşa'nın kumandasındaki Türk sağ cenahı başarı gösterdi. 42 Türk gemisinden kurulu olan bu cenah, gemilerini kaybetmedi, Haçlı sağ cenahını bozarak, savaş alanından ayrıldı. Uluç Ali Paşa, bu başarısından sonra Kaptan-ı Deryalığa getirildi ve "Kılıç Ali Paşa" diye anıldı.
Sokollu Mehmed Paşa yeni bir donanma hazırlamasını istedi. Bunun için çok sayıda malzemeye ihtiyaç olduğunu, kısa süre içinde böyle bir donanmanın hazırlanmasının zor olacağını söyleyen Uluç Ali Paşa'ya, Sokullu; "Bütün donanmanın demirlerini gümüşten, halatlarını ibrişimden, yelkenlerini atlastan yapabiliriz. Hangi geminin malzemesi yetişmezse gel benden al" demiştir ki, Osmanlı Devletinin o dönemdeki gücünü göstermesi açısından önemlidir. Sokullu Mehmed Paşa, gönderilen Venedik elçisine de, İnebahtı Deniz Savaşıyla ilgili olarak "Biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kestik, siz İnebahtı'da bizi yenmekle, sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen kolun yerine yenisi gelmez, fakat kesilen sakalın yerine daha gür çıkar" diye cevap vermiştir.
Bununla beraber, İnebahtı faciasından sonra, kaybedilen binlerce denizciyi yerine getirmek kolay olmamış ve tecrübesiz leventlerden teşkil edilen yeni donanma, devlete Akdeniz'deki eski kudretini kazandıramamıştır. Artık, Avrupa siyasetini yönlendirecek ve ticaret yollarını hakimiyet altına alacak Hint Seferleri gibi büyük projelere de tevessül edilememiştir.

1770 Çeşme

Çeşme Deniz Savaşı, 5-7 Temmuz 1770 tarihleri arasında Rus donanması ve Osmanlı Donanması arasında Çeşme Körfezi açıklarında yapılmış ve sonucunda Osmanlı Donanmasının tamamen yok edilmiş olduğu bir deniz savaşıdır. 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nın bir parçasıdır.

1827 Navarin


Çok uluslu bir devlet olan Osmanlı İmparatorluğu'nda, Yunanlılar da Fransız İhtilali'nin etkisi altında kalmışlardı. Rusya ve Avrupa devletlerinin kışkırtmaları ile birlikte, Etnik-i Eterya Cemiyeti'nin çalışmaları sonucu Yunanlılar Osmanlı Devleti'ne karşı harekete geçtiler. Etniki Eterya cemiyetinin amacı Bizans İmparatorluğu'nu yeniden kurmaktı. Rus Çarının yaveri Alexander İpsilanti'nin kurduğu bu cemiyet Yanya Valisi Tepedelenli Ali Paşa'nın varlığından dolayı rahat hareket edemiyorlardı. Tepedelenli Ali Paşa'nın Osmanlı yönetimine karşı isyan etmesini fırsat bilen Yunanlılar ayaklandılar. Eflak'da başlayan bu ayaklanma kısa bir sürede bastırıldı.

İkinci isyan Mora'da çıktı. Kısa sürede genişleyen bu isyanı bastırması için, başarılı olduğu takdirde Mora ve Girit valilikleri vaad edilen Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa görevlendirildi. Kavalalı Mehmed Ali Paşa, oğlu İbrahim Paşa komutasındaki kuvvetli bir ordu ve donanmayı Mora'ya gönderdi ve isyanın bastırılmasını sağladı. Yunan İsyanın bastırılması Avrupa'da büyük üzüntü yarattı.

Ayrıca Mora ve Girit'in Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın eline geçmesi İngitere'nin işine gelmemişti. Zayıf bir Yunan Devleti'nin kurulması İngiltere ve Rusya'nın çıkarlarına daha uygundu.

İngiltere, Rusya ve Fransa aralarında bir antlaşma yaparak Yunanistan'a bağımsızlık verilmesini istediler. Sultan İkinci Mahmud'un bu isteği reddetmesi üzerine Mora'nın Navarin Limanında demirlemiş olan Osmanlı donanması yakıldı.


1853 Sinop

Bu dönemde Osmanlı Devleti’nin Karadeniz Filosu ikiye ayrılmıştır. Dört fırkateynden ibaret olan Birinci Filonun başına Filo Komutanı olarak Mustafa Paşa getirilmiş, gemilere iyi yetişmiş tayfalar görevlendirilmiş ve bu filo, 1853 yılının Kasım ayının son günlerinde cephane ve malzeme götürmek üzere Batum’a hareket etmiştir.
İkinci Filonun başına da Patrona (Koramiral) Osman Paşa getirilmiş, gemilere denizcilikle ilgisi olmayan yeni askere alınan çiftçiler ve köylüler doldurulmuştur.



Anadolu üzerine Batum üzerinden gönderilen sevkiyatı himaye için Osman Paşa komutasındaki filoya İnceburun ile Amasra arasında karakol vazifesi verilerek, havalar müsait olmadığı zaman Sinop Limanı’na iltica etmesi emredilmiştir. Şiddetli bir fırtınadan dolayı Osman Paşa filosunun Sinop’ta demirli bulunduğu 30 Kasım 1853 tarihinde Amiral Nakhimov komutasındaki Rus Filosu, Sinop Limanı’na girmiştir. O günün Cuma olması sebebiyle Osman Paşa askerlerin çoğunu Cuma namazı için şehre göndermiştir. Sinop Limanı ağzındaki bataryalar ateş açtılarsa da Rus gemilerine isabet ettirememişlerdir. Ruslar, kıyı boyunca tek sıra demirlemiş olan Osman Paşanın gemilerine paralel olarak demir atmışlar ve ateşe başlamışlardır. Gemilerin bir kısmı gemilere, bir kısmı da Sinop şehrine ateş ettiğinden dolayı kısa zamanda hem gemiler yanarak batmış, hem de şehirde yangın çıkarak büyük hasar meydana gelmiştir.