Hayatımda ilk kez bir festivalde film izlememi sağladığı için kötü çıksa bile filmin bendeki yeri ayrı olacaktı ama neyse ki olumlu yorumların boşa olmadığını gördüm.
Türkiye'nin eğitim sistemi ve bürokrasisindeki sorunları o kadar incelikli şekilde ele almış ki 85 dakikaya pek çok meseleyi sığdırmasına rağmen kör göze parmak yapmadan izleyiciyi etkilemeyi başarıyor. Hem hikayenin Doğu Anadolu'nun karlı dağlarında geçmesi hem de kullanılan dar kadrajlar (öğrencilerin sıkışmışlık hissini bize de vermek istemişler) sayesinde yatılı okul ortamının sert ve boğucu atmosferini ajitasyona girmeden yansıtıyor.
[SPOILER]Filmin aslında sistem eleştirisi getirse de sihirli değnekle bunu değiştirme gibi ütopik bir misyonu yok. Çocuğun hasta oluşunda ve bir türlü hastaneye götürülemeyişinde aslında 4 hocanın (+ müdürün de) dolaylı olarak suçu var ve bu süreçte herkesin defoları tek tek ortaya çıkıyor. Aslında belgesel gibi başlayan film bu noktada bir polisiyeye dönüyor (en keyifli yerler de burası) ve işin altındaki sorumluyu bulmaya çalışıyor. Fakat son sahnede görüyoruz ki sistem asıl "suçlu"ya cezasını verdikten sonra hiçbir değişiklik olmadan varlığını sürdürüyor.
Senaryonun bu konudaki tavrı da olabildiğince objektif. İzleyici olarak hocalara sinirlenmemek elde değil ama onları alenen karalamaya çalışan bir tutumu yok. Zaten Ferit Karahan gençliğinde 6 sene boyunca yatılı okulda kalmış ve filmi ilk yazdığında öğrencilerin masum, öğretmenlerin suçlu göründüğü bir şekilde yazmış. Fakat sonraki versiyonlarda farklı bir bakış açısına evrilmiş ki çok doğru bir karar olduğu aşikar.
Filmdeki kaygan zemin metaforu da bu açıdan dikkat çekiciydi. Yusuf girip çıktığında kaymadı ama tüm hocalar en az bir kere kaydı ve düşen kişi de olayın cereyan ettiği gece en "umursamaz" olanıydı. Dediğim gibi filmin verdiği çok mesaj var o yüzden hepsini uzun uzun yazamam ama hepsi de filmin akışında bir şekilde yerine oturmayı başarıyor.
[/SPOILER]
Başroldeki küçük oyuncu Samet Yıldız (ilk tecrübesiymiş) olmak üzere Ekin Koç, Mahir İpek, Cansu Fırıncı ve Melih Selçuk da çok iyi performanslar çıkarmış. Gerçekten etrafımızda böyle öğretmenleri çok görmüşüzdür ki oyuncular da çekimler sırasında çocuklarla ilgilenmekten öğretmen gibi davranmaya başlamış. 
Gönül rahatlığıyla diyebilirim ki Türk sineması adına yüz akı örneklerden biriydi. Bazen tekrara düştüğü ufak anlar yok değildi ama genel olarak gözüme batan bir kusur olmadı. Zaten izleyici dostu bir film olduğu için beğenmeyenin de pek çıkacağını sanmıyorum. Keşke Oscar'da ülkemizi temsil edebilseydi ama sağlık olsun. Umarım kısa zamanda vizyona girer de daha çok insana ulaşır çünkü bunu fazlasıyla hak ediyor.
8/10