FK13 Night on Earth / Dünyada Bir Gece (1991) - Film Yorumları

bazinga

Konu Sahibi
Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,669
Reaksiyon puanı
50,332
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com



1630174078416.png
t


Night on Earth


Tür:
Komedi, Dram
Süre: 129 dakika

Yönetmen: Jim Jarmusch
Senaryo: Jim Jarmusch

Oyuncular:
Winona Ryder
Gena Rowlands
Lisanne Falk

IMDb Linki


Puanlar:
IMDb: 7.7/10
Rotten Tomatoes: 75%
Metacritic: 68/100

Filmin Fragmanı:



Filmle ilgili yorumlarınızı bu başlık altından yapabilirsiniz.


 
Yaşanan bir gece, yaşayan beş şehir, dört ülke, beş taksi sürücüsü ve müşterileri... Konsepti çok beğendim. Hem güldürüyor, hem düşündürüyor, hem de duygulandırıyor. İçinde her birinin bulunduğu bir filmdi. Ülkelerde, ülkenin diliinin olması da ayrı bir artı film için. Oyuncular zaten çok başarılı, başka boyuta taşımışlar filmi.

New York bölümünü çok çılgındı, bir o kadar da Roma bölümü. Paris bölümü de gülümsetmeyi başardı, hatta gülümsetmekten çok şaşırttı. Helsinki bölümü duygulandırdı. Aralarında bir tek Los Angeles bölümü sıktı. İzlenesi bir film kısacası, çok iyi bir filmdi.

8/10

18.02.2021
 
İzleyenler @bazinga @Araf fantastik bir film mi yoksa klasik insanların hayatını mı anlatıyor :A
Bir gece, beş şehir, dört ülke ve beş taksicinin macerası anlatılıyor. Eğlenceli bir film, fantastik yok ama klasik yol hikayesinden biraz farklı. Breaking Bad'i izlediysen Giancarlo Esposito da var filmde, çok farklı ve eğlenceli bir rol yapmış. Roberto Benigni var, Life is Beautiful filminden tanıdığımız, onun sahneleri çok çılgın. Hani şaşırtan, hüzünlendiren tarafı da var. Ben keyifle izlemiştim açıkçası, seversin bence. :D
 
  • Beğendim
Reactions: xdragxx
Bir gece, beş şehir, dört ülke ve beş taksicinin macerası anlatılıyor. Eğlenceli bir film, fantastik yok ama klasik yol hikayesinden biraz farklı. Breaking Bad'i izlediysen Giancarlo Esposito da var filmde, çok farklı ve eğlenceli bir rol yapmış. Roberto Benigni var, Life is Beautiful filminden tanıdığımız, onun sahneleri çok çılgın. Hani şaşırtan, hüzünlendiren tarafı da var. Ben keyifle izlemiştim açıkçası, seversin bence. :D
Aynen konusu seveceğim bir konu gibi geldi tam gece uyumadan önce izlenmelik izlerim bunu bir ara :A
 
  • Beğendim
Reactions: Araf
Filmi çok beğendim. Bir belgesel serisi desek yanlış olmaz herhalde. Bir kaç hikayeden oluşuyor ve her bir hikayenin süresi ve sürükleyici içeriği insanın sıkılmasına bile fırsat vermiyor. Hatta bir şehirden diğer şehire geçilince daha devamını izlemek istiyor insan. Acaba devamında ne olurdu diye düşünmeye başlıyorsun. Hem duygulandıran hem de eğlendiren ve güzel mesajlar veren bir film olmuş.
Şöförün şu ölen pederin göz kapaklarını kapattıkça birden açılmasına istemsizce güldüm :A
En etkileyici hikaye Helsinki'de geçen hikaye. Gerçekçi.

8.8 /10
 
Filmi çok beğendim. Bir belgesel serisi desek yanlış olmaz herhalde. Bir kaç hikayeden oluşuyor ve her bir hikayenin süresi ve sürükleyici içeriği insanın sıkılmasına bile fırsat vermiyor. Hatta bir şehirden diğer şehire geçilince daha devamını izlemek istiyor insan. Acaba devamında ne olurdu diye düşünmeye başlıyorsun. Hem duygulandıran hem de eğlendiren ve güzel mesajlar veren bir film olmuş.
Şöförün şu ölen pederin göz kapaklarını kapattıkça birden açılmasına istemsizce güldüm :A
En etkileyici hikaye Helsinki'de geçen hikaye. Gerçekçi.

8.8 /10
@Dosi'nin seveceğini düşünüyordum, şaşırtmadı. Hatta @Tolstoyevski usulü puanlamasını da yaptı. :A
 
@bazinga'nın top 250 listesine de gireceğini düşündüğüm bir film, ki içinde Gustavo Fring detayı da var. Nasıl sevdin mi Gustavo Fring'i? :A
Senin yorumu gördükten sonra geriye gidip baktım yine benzetemedim :A çok farklı. Will Smith tarzı geldi bana. Onun bir komedi dizisi vardı. Hareketleri enerjisi onu anımsattı :A
 
  • Güldürdün
Reactions: Araf
Senin yorumu gördükten sonra geriye gidip baktım yine benzetemedim :A çok farklı. Will Smith tarzı geldi bana. Onun bir komedi dizisi vardı. Hareketleri enerjisi onu anımsattı :A
Komedi unsurlarını bir kenara bırakırsak; Los Angeles bölümü sıktı mı, Paris bölümü şaşırttı mı ya da Helsinki bölümü hüzünlendirdi mi? Roma ile New York bölümü çok mu çılgın geldi sana da? :D Bu kısımlar da tartışalım. :D
 
  • Beğendim
Reactions: Dosi
Komedi unsurlarını bir kenara bırakırsak; Los Angeles bölümü sıktı mı, Paris bölümü şaşırttı mı ya da Helsinki bölümü hüzünlendirdi mi? Roma ile New York bölümü çok mu çılgın geldi sana da? :D Bu kısımlar da tartışalım. :D
Helsinki kısmını yorumumda belirttim aslında. .yok ilk sahne beni sıkmadı. O kızın rolünü sevdim açıkçası. New York ve Roma benzer tattaydı. Aynı tarz ve senin tabirin ile çılgın diyebiliriz. Paris ve Helsinki ise ders verme niteliği gibiydi. Özellikle şu arkadaşının dertlerin anlatıp sonrasında şöförün derdini dinlediklerinde arkadaşını unutup yaşadıklarını küçük görmeleri bir miktar düşündüren kısımdı.
 
  • Beğendim
Reactions: Araf
Helsinki kısmını yorumumda belirttim aslında. .yok ilk sahne beni sıkmadı. O kızın rolünü sevdim açıkçası. New York ve Roma benzer tattaydı. Aynı tarz ve senin tabirin ile çılgın diyebiliriz. Paris ve Helsinki ise ders verme niteliği gibiydi. Özellikle şu arkadaşının dertlerin anlatıp sonrasında şöförün derdini dinlediklerinde arkadaşını unutup yaşadıklarını küçük görmeleri bir miktar düşündüren kısımdı.
Aslında sıkmadı da, devamı gelecek gibiydi, bu yüzden pek sevemedim o kısmı. Paris'te gözü görmeyen kızın sahnesi bir başkaydı, zaten filmdeki en ikonik sahneydi. Helsinki kısmındaki hikaye çok hüzünlüydü, zaten karakter baştan sona hüzünlüydü. Finlandiya'da yaşayan tanıdığına öner istersen filmi. :D
 
  • Beğendim
Reactions: Dosi
İzlediğim beşinci Jim Jarmusch filmi oldu ve açık ara en sevdiğim oldu...

Aslında konsept en başından çok ilgimi çekmişti. Fakat yönetmenin tarzını bildiğimden beklentim çok da yüksek değildi. Fakat yönetmenin tarzının epey dışında komedi yönü sürpriz şekilde öne çıkan bir iş olmuş...

Dünyanın beş yerindeki bambaşka hikayeleri anlatıp her birinde farklı fikirleri öne çıkarmış yönetmen. Hepsinin de sürükleyici olması, her defasında yeniden izleyici ilgisini kolayca yakalayabilmesi takdir edilesiydi.

Benim en çok sevdiğim hikaye açık ara şekilde New York oldu. Gus Fring abimizin tavukçuluk imparatorluğu kurmadan önceki yılları çok iyi aktarılmış. :A Helmut abimiz de olağanüstü muhteşem bir karakterdi. :A

Los Angeles, Winona Ryder'ın biraz abartılı performansına rağmen keyifliydi. Gözü yükseklerde olmayan, küçük hayallerine sıkıca bağlı bir genç karakter ilgi çekiciydi.

Paris hikayesi de çok iyiydi. İnsanların fırsat bulduğunda nasıl alttakini ezmeye çalıştığının güzel bir göstergesiydi. Fakat kör kadın gibi birine rastlayınca adeta toslaması ve asıl körün sürücü çıkması keyifli ve düşündürücüydü.

Roma biraz abartılıydı. Bazı yerlerinde güldüm ama bazı yerlerde "yeter o kadar da abartmasanız mı acaba" dedim. :A

Finlandiya filmin geneline çok uymayan bir bölüm gibiydi. Komedisi yok, dramı çoktu ama o da hiç fena değildi.

New York > Paris > LA > Roma > Finlandiya benim sıralamam ama en düşüğü bile gayet iyiydi. Neticede çok özgün, mutlaka şans vermeniz gereken bir filmdi...

8.5/10
 
İzlediğim beşinci Jim Jarmusch filmi oldu ve açık ara en sevdiğim oldu...

Aslında konsept en başından çok ilgimi çekmişti. Fakat yönetmenin tarzını bildiğimden beklentim çok da yüksek değildi. Fakat yönetmenin tarzının epey dışında komedi yönü sürpriz şekilde öne çıkan bir iş olmuş...

Dünyanın beş yerindeki bambaşka hikayeleri anlatıp her birinde farklı fikirleri öne çıkarmış yönetmen. Hepsinin de sürükleyici olması, her defasında yeniden izleyici ilgisini kolayca yakalayabilmesi takdir edilesiydi.

Benim en çok sevdiğim hikaye açık ara şekilde New York oldu. Gus Fring abimizin tavukçuluk imparatorluğu kurmadan önceki yılları çok iyi aktarılmış. :A Helmut abimiz de olağanüstü muhteşem bir karakterdi. :A

Los Angeles, Winona Ryder'ın biraz abartılı performansına rağmen keyifliydi. Gözü yükseklerde olmayan, küçük hayallerine sıkıca bağlı bir genç karakter ilgi çekiciydi.

Paris hikayesi de çok iyiydi. İnsanların fırsat bulduğunda nasıl alttakini ezmeye çalıştığının güzel bir göstergesiydi. Fakat kör kadın gibi birine rastlayınca adeta toslaması ve asıl körün sürücü çıkması keyifli ve düşündürücüydü.

Roma biraz abartılıydı. Bazı yerlerinde güldüm ama bazı yerlerde "yeter o kadar da abartmasanız mı acaba" dedim. :A

Finlandiya filmin geneline çok uymayan bir bölüm gibiydi. Komedisi yok, dramı çoktu ama o da hiç fena değildi.

New York > Paris > LA > Roma > Finlandiya benim sıralamam ama en düşüğü bile gayet iyiydi. Neticede çok özgün, mutlaka şans vermeniz gereken bir filmdi...

8.5/10
Tam tahmin ettiğim gibi beğendi, tam da tahmin ettiğim puanı vardi ve yine tam da tahmin ettiğim gibi top 250 listesine girdi. Filmin seçilmesinde etkili isimlerden birisi benim ama benden daha çok sevdiler, en azından puan bazında öyle diyelim. :D
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga
Filmin konusunu okuyunca bana baya ilginç geldi ve izleme isteğim artmıştı. Film beklentilerimi baya karşıladı. Los Angeles bölümünde biraz sıkıldım geri kalan bölümler beni çok eğlendirdi. Helsinki bölümü de aksine baya hüzünlendirdi. Filmin tek bir mekanda geçmemesi çok iyi olmuş. Her şehirde güzel sahneler izlettiler bize.

Los Angeles bölümü cidden bana sarmadı. Winona Ryder'ın karakteri o sakızıyla çok iticiydi. Konu olarak da sağlam değildi. Sonu da biraz garip bitti. Hata bölümün sonu yoktu desem daha doğru olur. Bölüm bir anda bitti.

New York bölümü beni çok güldürdü. Başta önceki bölüm yüzünden bir ön yargım vardı ama Helmut sayesinde bölümü sevdim. Sonradan binen Angela sayesinde bölümün komedi seviyesi baya yükseldi.

Paris bölümünün de çok büyük bir konusu yoktu ama içinde güzel mesajlar vardı. Roma bölümü muhtemelen filmin en komik yerleriydi. Roberto Benigni 25 dakika boyunca beni fazlaca eğlendirdi. Sonu da aynı şekilde komik bitti.

Helsinki bölümü başta görselliği ile öne çıkmıştı ama sonradan hikayesi ile beni çok etkiledi. Bölümün verdiği mesajlar çok güzeldi. Mika'nın sonda yaptığı konuşma beni çok etkiledi.

Filmin genel olarak Los Angeles bölümü haricini ben beğendim. Gayet eğlenceli ve izlemesi zevkli bir film olmuş.

7/10
 
İçerisinde bulunduğum Fav10 Film Kulübü kulüpleri boyunca izlediğim en iyi filmlerden birisiydi, zaten kulüplerimizin bana en büyük katkılarından birisi Jim Jarmusch izleme üşengeçliğimi bir kenara bıraktırması oldu sanırım. :A

Konsept çok başarılı, konu çok başarılı, işleniş çok başarılı, oyunculuklar çok başarılı ve son olarak yönetmenlik de yine çok başarılı. Zaten tüm bu faktörleri üst üste koyduğumuz zaman ortaya kötü bir şey çıkma ihtimali bir hayli azalıyor. Jim Jarmusch'un mizahını da daha önce izlediğim filmlerinde sevdiğim için, bu filmi izlerken de çok eğlendim. Zaten beklentilerim de yüksekti doğrusunu söylemek gerekirse.

Birbirinden her anlamda farklı beş şehir, beş hikaye ve beş karakter üzerinden hem oldukça eğlenceli bir film ortaya çıkarılmış hem de bir yandan etkili mesajlar verilebilmiş.

Kişisel olarak benim de bir sıralama yapmam gerekirse: Gus Fring'li New York > Roberto Benigni üstadın şov yaptığı Roma > Finlandiya > Paris > Los Angeles şeklinde olur sanırım...

Puan: 8.5/10
 
Çoğu kişinin aksine ben çok beğenmedim filmi. Bu kadar övgülere boğulacak bir yanını bulamadım, çerezlik bir filmdi bana göre.

New York bölümü gayet eğlenceliydi, filmin en iyi bölümüydü bence. Paris ve Los Angeles bölümleri fena değildi, çerezlikti. Roma bölümü Roberto Benigni'nin susmak bilmeyen çenesi aşırı düşük karakteri yüzünden başımı ağrıttı ve sıktı biraz, komik de bulmadım. Helsinki bölümünü de aynı şekilde pek beğenmedim, beni sarmadı dramatik hikaye.

New York bölümünde 1-2 yerde gülümsedim sadece, onun dışında çok eğlendiğimi söyleyemeyeceğim. İçindeki hikayelerden çıkarılacak etkileyici bir alt metin falan olduğunu da düşünmüyorum. Oyuncular gayet iyiydi. Genel olarak ortalama bir filmdi bana göre.

6/10
 
Tam gece izlemelik filmmiş, dünyadan bir geceye dair 5 kesit sunulan ve özellikle o şehirlerin gece ıssızlığını, dar sokaklarını çok güzel hissettiren güzel bir insan hikayesi filmi diyebiliriz.

5 bölümün üçünü çok sevdim, biri eh işte, birini ise hiç sevmedim. Hiç sevmediğim bölüm Roma bölümü oldu, fazla başım ağrıdı ve kafam şişti o bölümde, üstelik komik ve eğlenceli de değildi. Keşke Roma bölümü filmde hiç olmasaymış. Filmden başlı başına puan kırma sebebim oldu.

Eh işte bulduğum bölüm ise Los Angeles kısmı oldu. Kadın şöför aslında oldukça iyiydi ama yan karakter pek etki etmedi.


Paris, New York ve Helsinki’yi oldukça beğendim. En etkileyicisi Helsinki ama en ilginç de New York idi. Yine de Paris bölümündeki o görme engelli kadının güzelliği ve tam evlenilecek bir kadın olması da ayrı büyüledi. Orada şöförün yerinde olsaydım evlilik teklifi bile edebilirdim, öylesine etkileyici bir kadın…

New York’taki karakterin Gustovo Fring olduğunu şimdi öğrendim. Ben de diyorum nereden tanıyorum bu adamı, filmin oyuncu kadrosuna filan hiç bakmadığım için dikkatimi çekmemişti. Bu arada New York bölümü GTA SAN Andreas tadındaydı….


7.7