İzlediğim beşinci Jim Jarmusch filmi oldu ve açık ara en sevdiğim oldu...
Aslında konsept en başından çok ilgimi çekmişti. Fakat yönetmenin tarzını bildiğimden beklentim çok da yüksek değildi. Fakat yönetmenin tarzının epey dışında komedi yönü sürpriz şekilde öne çıkan bir iş olmuş...
Dünyanın beş yerindeki bambaşka hikayeleri anlatıp her birinde farklı fikirleri öne çıkarmış yönetmen. Hepsinin de sürükleyici olması, her defasında yeniden izleyici ilgisini kolayca yakalayabilmesi takdir edilesiydi.
Benim en çok sevdiğim hikaye açık ara şekilde New York oldu. Gus Fring abimizin tavukçuluk imparatorluğu kurmadan önceki yılları çok iyi aktarılmış.
Helmut abimiz de olağanüstü muhteşem bir karakterdi.
Los Angeles, Winona Ryder'ın biraz abartılı performansına rağmen keyifliydi.
Gözü yükseklerde olmayan, küçük hayallerine sıkıca bağlı bir genç karakter ilgi çekiciydi.
Paris hikayesi de çok iyiydi.
İnsanların fırsat bulduğunda nasıl alttakini ezmeye çalıştığının güzel bir göstergesiydi. Fakat kör kadın gibi birine rastlayınca adeta toslaması ve asıl körün sürücü çıkması keyifli ve düşündürücüydü.
Roma biraz abartılıydı. Bazı yerlerinde güldüm ama bazı yerlerde "yeter o kadar da abartmasanız mı acaba" dedim.
Finlandiya filmin geneline çok uymayan bir bölüm gibiydi. Komedisi yok, dramı çoktu ama o da hiç fena değildi.
New York > Paris > LA > Roma > Finlandiya benim sıralamam ama en düşüğü bile gayet iyiydi. Neticede çok özgün, mutlaka şans vermeniz gereken bir filmdi...
8.5/10