NAKARAT-1.Bölüm

Frank Slade

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
20 Mart 2011
Mesajlar
10,225
Reaksiyon puanı
1,355
Puanı
535
Merhaba ben Erkan.Karakoldan günün bütün dertlerini ve baş ağrıtan düşüncelerinden kurtulmak ister gibi dışarı attım kendimi.Hava soğuktu.Her ne kadar kar yağmasada esen rüzgar yoldan geçen arabaların hızıyla daha da şiddetleniyor ve yüzüme çarpıyordu.Bu dakikalarda kafama kapşonumu geçirme ihtiyacı hissettim.Genellikle pazar günleri(tatilde)karımın zoruyla meyve-sebze almaya gittiğim manavın ışıkları hala yanıyordu.İnsan içinden: "Bu saatte de müşteri mi beklenir be adam!" diyor ama sadece içinden.Dışarı vuramadığımız birkaç şeyden biridir iç isyanımız.Çünkü biliriz ki dışa vurduğumuzda hiçte hoş olmayan şeyler yaşanacak.Bunları düşünürken hafif bir duraklama içine girdiğimi gördüm ve adımlarımı tekrar sıklaştırarak yürümeye devam ettim.Bizim evden 200-300 metre uzakta küçük bir toprak yığını vardır.Mahallenin 'Şarapçı Orhan Abi' diye çağırdığı adam işte tam bu kum yığınlarının dibinde zamanla fazla yüklenilmesinden dolayı içe çöken toprağa sırtını dayar ve elinde genellikle gazeteye sararak içtiği birasıyla sızar gider.Bunları neden anlatıyorsun ve neden konudan koparıyorsun bizi diye düşünenler varsa da şimdi olayı düzenleyeyim.İşte tam bunları size anlatırken bende anlattığım yerin orada bulunuyordum.Yalnız Orhan Abi(ben şarapçı sıfatını uygun bulmuyorum) yerinde yoktu.Bir işi mi var acaba diye düşündüm ama ayyaş adamın ne işi olacak diye bu saçma fikri kafamdan attım.Acaba kum yığınının arka tarafına doğru mu uzandı diye öbür tarafa doğru yürüdüm.Tam arka tarafa varmamıştım ki yığının yanında bulunan eskici Rahim'in kartonlarının arasından bir insan sesi geliyordu.Çok boğuk bir ses.Sanki suda boğulan bir insanın son nefeslerini verirken yardım isteme çabası gibi.Orhan Abi üşüdü de bunların arasına girdi heralde diye düşünüp olayı daha fazla kurcalamadan eve doğru yol almaya devam ettim.Eve vardığımda karşı komşumuz emekli Mehmet amca binanın kapısının eşiğine oturmuş 'camel'markalı sigarasını tüttürüyordu.Markayı verip ayrıntıya girmemin bir sebebi vardı çünkü Mehmet amca her şeyin pahalısını seven ve elinde para tutmayı bilmeyen yada sevmeyen(ikisi arasında sık sık ayrıma düşüyorum.)biriydi.Beni görünce yerinden doğruldu ve:
'Ooo hoş geldin Erhan.Seninde iş amma geç bitiyor ha.Bizim hanımda ne zamandır istiyor size gelmeyi.Bende gelicem ama Sen yoksun diye bir türlü çıkıp gelemiyoruz.'
Bu lafların ardından gayet mütevazı bir tavırla gülümsüyorum ve söze şöyle başlıyorum:
'Napıcaksın Mehmet abi işler yoğun.Malum polislik zor meslek.İti var uğursuzu var.Benim bir Pazar günlerim boş oluyor.O zaman gelirseniz oturmaya iyi olur.Hatta diyorumda bu Pazar siz yemeğe gelin.'
Mehmet Amca sanki bu beklemediği cevap karşısında biraz yüzünü ekşitti ve:
'Bakarız ya.Duruma bağlı.Bir görüşeyim hanımla ona göre karar veririz.
'İyi sen bilirsin abi.Ona göre karar verirsiniz.
İyi geceler diyip yukarı çıktı.İşte böyledir Mehmet Amca.Öyle boşa laf yapmayı çok sever.Biraz çenesi düşük bir insan olduğu söylenebilir.Her zaman laf olsun diye konuşur ama icraat kısmında zayıf biridir.Zaten 40 yıldır karısı Hafize teyzenin: ' Bir dükkan aç şu emekli ikramiyenle' sözlerine 'tamam en iyisini açacağım göreceksin' diyip hiçbir adım atmıyor ya.Mehmet Amca etrafımızda çoğu zaman birkaç tane bulunan insan tiplerinden.Bazı zamanlar hayatın tuzu biberi gibi gelselerde bazı zaman çayın sıcak olduğunu bilmeden bir dikişte fondiplemeye çalışmamızda ağzımızın yanması gibidirler.

Bu saçma düşüncelerin ardından eve girip günün bütün yorgunluğunu atmak amacıyla yatağa uzanıyorum.Direk girip yapmadım tabiî ki bunu.Kapıdaki hoşgeldinler,çocuklar uyudu mu falan filan ince ayrıntıları geçerek buraya geldim.iyi bir uyku sabah dinç bir kafayla kalkmak için iyi bir tercih mi diye sorarsanız bence değil.Çünkü ne kadar uyusanda yine o sıcacık yataktan çıkmak istemiyorsun.Yeni öğrendiğim bir bilgiye göre güneş doğmadan kalktığın takdirde bütün gün boyunca esnemiyormuşsun.Bunu bir makaleden okumuştum.Genellikle gazete okumam.Dergilere merakım vardır.Birde söylemeden geçemem korku-gerilim romanlarına.Zaten bu yüzden genellikle karımın: 'Zaten işin cinayet birde şu cinayet romanlarını okumaz mısın…ne alem adamsın.Yakında sen bizi de kesersin.'lafları altında kalıyorum.Büyüklere karşılık vermemek adına susuyorum.Söylemesi ayıp karım bende 2 yaş büyük.Çaktırmayın bozulur bu duruma.Bayramlarda elini öpüp başıma koyduğum günlerde az dalga geçmemişimdir.
İyi bir uykunun ardından güneş doğmadan kalkıp yüzümü yıkadım.Bu saatte kimler kalkar diye düşünüyordum.Aklıma geldiler.Kimler mi?Mehmet amcayla hafize teyze.İkiside bu saatlerde kalkarlar ve namaz kılarlardı.Haa namaz demişken bende bir abdest alıp kılayım bari.4 rekatlık sabah namazının ardından güne kendimi manevi anlamda tatmin ederek başlıyorum.Maddi anlamda da tatmin etmek için biraz televizyon izleyip işe doğru yol almam gerekiyordu.
Biraz hava almak amacıyla camı açtım.Pencereden şöyle bir sokağı süzdüm.O sırada Hafize Teyze feryat ederek apartman kapısından kendisini dışarı attı.Onu öyle görünce hemen montumu alıp dışarıya fırladım.Merdivenleri kaçarlı indim bilmiyorum.Ama biraz daha hızlı inmeye çalışsaydım ayağımı kıracağım bir gerçekti.Aşağı indiğimde Hafize teyze hıçkırıklar içinde: 'Yardım edin!'diye bağırıyordu.Ne yapacağımı bilemeden yanına koştum ve ne olduğu hakkında bilgi edinmek istedim.Kekeliyordu: 'İçççerriiisiiii' demeye çalıştı.İçeride ne vardı ki?Hızla yukarı çıkmaya başladım.Dairelerinin kapısı ardına kadar açıktı.İçeri girdim.Plaktan bir müzik sesi geliyordu.Salona baktığımda Mehmet Amca sandalyede oturuyor ama kafası öne doğru sarkmıştı.Ona doğru yaklaştım.Sandalye tekerlekliydi.Sandalyeyi çevirdim ve Mehmet Amcanın cansız bedenini gördüm.Bu şoku atlatamamışken masanın üstündeki kalbi görünce kusacak gibi oldum.O anda düşündüğüm kadarıyla katil Mehmet amcanın kalbini yerinden sökmüştü.Plakta çalan müzikte 'Bir ihtimal daha var…'diye devam ediyordu.
HAYAT BİR ŞARKIYSA AKILDA KALAN EN ÇOK KALAN BÖLÜM HANGİSİDİR?
NAKARAT
"BİR İHTİMAL DAHA VAR"

Mehmet amca ölmüştü yapılacak bir şey yoktu.Benim aklımı karıştıran plakta çalan şarkıda ve masanın üstündeki kalpteydi.

Orhan Abiyi yine yerinde göremedim.Şu kartonların arasında mı hala diye kartonlara doğru yaklaştım.Kartonlara yaklaştıkça bir müzik sesi kulağıma doğru geliyordu.Kartonları hızlıca kaldırdım ve çalan müzik şuydu: 'Bir ihtimal daha var…' VE AYNI SAHNE!

Emniyetten Emre'ye bu olayları araştırmasını söyledim.
Emre'nin bana söyledikleri;
'Abi bu bir seri katil.Azılı bir psikopat.Zamanında bir kıza bağlanmış ve kıza hiç yaklaşamamıştır.Birgün kızın başka biriyle evlendiğini görünce resmen iyice delirmiştir.Her erkeğe düşman olmuştur.Hepsinin suçlu olduğunu düşünmektedir ve onların sevmeye haklarının olmadığını düşünmüştür.Genellikle kurbanlarını şöyle seçiyor;
Bazı bölgelerde belirli kişilerin banka hesaplarına para yolluyor.Daha sonra bunlara bir mektup yolluyor.İçinde bir form var.Burada birkaç soru soruluyor.İnsanlara cevaplayın deniliyor ve belirtilen adrese yollanması söyleniyor.
Düşündüm ve şöyle dedim;

'EE olum bu insanlar neden parayı yolluyorlar?Herkes bunu yapmaz ki?'
'Pardon abi bir ayrıntıyı atlamışım.Parayı bir piyango şirketi adına yolluyor.Ondan sonra bunlara bu şirket adına bir mektup yolluyor.Parayı ikiye katlamaları için böyle bir fırsat sunuyoruz diye ekliyor.Bunu bize yollayın hak kazanın.İnsanlarda yolluyorlar.'
'Ne soruyor ki formda?
'Şuraya eklemişler.Genellikle medeni halini ve eşini sevip sevmediğiyle ilgili sorulara yer veriyor.'
'Yani bu bir psikopat.Ve herkesi sevdiği kızla evli falan zannediyor.'
'Aynen öyle.Bu yüzden sevmeye hakları yok onların diye kalplerini çıkarıp alıyor.'
'İyide Orhan abi şarapçının teki.Onda ne banka numarası olucak.Nede evli o…
'Onlada ilgili bir araştırma yaptım.Orhan Aksu.Eski fabrikatör.Bütün parasını kumarda kaybetmiş.Karısıda 3 çocuğunu alarak terk etmiş.Buda kendisini içkiye vermiş ayyaş olmuş çıkmış.Karısıyla boşanmamışlar.Evli görünüyorlar.Orhan anlatılanlara göre karısını hep sevmiş ve hiç ayrıldıklarına inanmak istememiş.Bu yüzden hep kafa gidik ya.Hep içmiş içmiş.Günün birinde hep tekrar zengin olmak ve çocuklarına,karısına kavuşmak istemiş.O yüzden açık kalan tek banka hesabına hergün gider ve para yatırılmış mı diye kontrol edermiş.Biraz kafa uçmuş yani.'
'Şimdi anlaşılıyor her şey.En kısa zamanda bu adamı bulmamız lazım Emre.En kısa zamanda.'
O sırada içeri biri girer…
'Merhaba Erkan bey.Ben sizinle bir konu hakkında görüşmek istiyorumda.'
'Buyrun.'
'Arkadaş çıkarsa daha rahat konuşabileceğimizi düşünüyorum.'
'Tamam işimiz bitti senle Emre.Sen çık.
'Evet arkadaşta çıktığına göre asıl mevzuya gelebiliriz.Efendim size bir soru sorucam bir dakika yanımda bir plak getirmiştim.Makinede kapının önündeydi.Sadece 1 dakikacık bekleyin.Hemen geliyorum.Kusura bakmayın vaktinizi alıyorum.Evet işte burada.Ammada ağırmış.Takalım ve çalsın bakalım.'

Çalan Parça şudur;

'Bu parçayı hatırladınız mı Erkan bey?'



'………….Siz kimsiniz?'
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Frank Slade

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
20 Mart 2011
Mesajlar
10,225
Reaksiyon puanı
1,355
Puanı
535
Nakarat'ın ilk 2 bölümü karışık olduğu için iptal edildi.Şimdi daha akışkan.