Murad'ım gözü açık gitti. Padişah ömürleri üzerine olumsuz etkisi kanıtlanan Kösem, Murad'ı da rahmetli babası gibi Ahmed gibi 30'unu göremeden yolcu etti. Metin Akdülger'in oyunculuğu da diğer padişahları canlandıran oyuncular gibi göz doldurucuydu. Murad karakteri ilk bölümlerde oraya buraya dayılanan, biraz itici olabilecek biriyken zamanla normale döndü ve Metin'in oyunculuğunu izlemek daha da zevkli oldu. Murad'ın hastalıktan yürüyemeyecek hale gelmesi de Ahmed'i hatırlattı. Çok duygu yüklü bir bölümdü öyle ki bazı sahnelerde gözlerim doldu. Murad'ın vedası da best of'lar arasına girecek bir kalitede çekilmiş. Başta Metin Akdülger olmak üzere tüm ekibi tebrik ediyorum.
Reyting kaygısı falan kalmayınca bölümlerin güzelleştiğini yazmıştım. Hem güzelleşti hem özgürleşti. Daha önce adı geçse de cismini göremediğimiz Musa Çelebi çok güzel flashback'lerle gösterildi. Yine Murad'la arasındaki ilişkinin ne kadar "özel" olduğuna, neden Murad'ın en büyük sırrı olduğuna girilmeyip yorum seyirciye bırakılsa da arka fonda Farya&Murad teması müziğinin çalması bana yetti.
Geriye kaldı dört bölüm. Önümüzdeki bölüm İbrahim tahta çıkıyor ve yine bir zaman atlaması yapılıyor yani bu sezonun başında göremediğimiz Kösem'in saltanat naibeliği yıllarını yine göremeyeceğiz. Gönül isterdi ki dizi 60 bölüme sığdırılmak zorunda kalmasaydı. Ahmed ve Murad dönemlerini, dönemlerin önemli olaylarını hakkını vererek işlediler ama Genç Osman, Deli Mustafa ve Deli İbrahim maalesef hak ettiği kadar yer bulamadı dizide. Bu hikayeleri tekrar böyle bir kadro ve prodüksiyonla göremeyecek olmak üzücü.