Kenan İmirzalıoğlu:' Projeleri İç Sesime Göre Seçiyorum'
Osman Sınav filmi 'Uzun Hikaye'nin baş kahramanı Kenan İmirzalıoğlu, rol aldığı bütün projelerin başarılı olmasının şans olmadığını söyledi.
'Ünlü oyuncu ile bu işbirliğinin tanıtımı için gittiği Safranbolu'da buluştuk, söze işten güçten girip özel hayatından çıktık. Çapkınlıktan da dem vurduk, 'saç ektirdi' haberlerinden de...
Yeni projeniz hayırlı olsun. Hem KIP markasının yüzü olmuşsunuz hem de sizin adınızı taşıyan bir koleksiyon hazırlanmış. Modayla bu kadar içli dışlı mıydınız hep?
- Modayı ister istemez takip ediyoruz tabii. Modanın rüzgarıyla savrulmuyoruz belki ama modayla kendi zevklerimi buluşturmaya çalışırım.
Bugün sportif bir şıklığınız var. Her zamanki tarzınız mı bu?
- Rol aldığım projelerde yeterince ağır giyindiğim için normalda çok ağır giyinmiyorum. Hatta bazen haddinden fazla spor olurum. Artık biraz daha spor abiye giyinmeye başladım diyebilirim.
Gömlek tasarlama fikri nasıl doğdu? Ve koleksiyondaki tüm tasarımlar size mi ait?
- Katalog çekimleri sırasında kıyafetler hakkında yorumlar yapıyordum. Yok yakası daha mı küçük olsa, yok düğmeleri kontrast mı yapsak derken düşüncelerimi değerlendirip koleksiyon hazırlamaya karar verdiler. Bu fikir benim de hoşuma gitti. Koleksiyon başlı başına bana ait değil ama büyük katkım oldu diyebilirim.
MİROĞLU'NUNKİ GİBİ BİR AŞK İSTİYORDUM
Siz piyasaya model olarak girmiştiniz zaten... Bu konulara çok uzak değilsiniz...
- Ben mankenliği sadece o dönem, üniversitede okurken harçlığımı çıkarmak için yapmıştım. Yoksa hayalimdeki ya da hedefimdeki meslek değildi.
Sizin hedefiniz neydi peki?
- Açıkçası matematik okurken 'Burayı bitirince ne olacağım, ne yapacağım?' diye kara kara düşünüyordum ben de. Bilgisayar programcılığı, yöneticilik veya öğretmenlik yapmak istediğim meslekler değildi. Mankenlik sadece oyunculuğa geçmeme vesile oldu. En büyük görevi de buymuş. 'Deli Yürek'in üçüncü bölümünden sonra 'Ben işimi buldum' dedim.
Özellikle üçüncü bölümden sonra demenizin bir nedeni olmalı...
- Yusuf Miroğlu'nun Feraye'ye duyduğu aşkı ilan etme sahnesi vardı. O dönem de böyle bir şeyi ben de yaşamak istiyor ama yaşayamıyorum.
Sizin de ilan-ı aşk edesiniz vardı yani!
- Evet, aşık olmak istiyordum o dönem. Kalbimin farklı çarpmasını, ayağımın yerden kesilmesini istiyordum ama olmuyordu. Öyle bir ilişki denk gelmiyordu. Ve
o sahnede bir ara o aşkın içinden geçtim. Sonra sahne bitti, kenarda çayımı içerken 'Vay be biraz önce bunu hakikaten hissettim. Bu çok özel bir işmiş' dedim.
PROJELERİ İÇ SESİME GÖRE DEĞERLENDİRİRİM
'Deli Yürek' olsun, 'Ezel' olsun, rol aldığınız projeler hep çok ses getirdi, canlandırdığınız karakterler halk tarafından fazlasıyla içselleştirildi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Tabii ki buna tamamen şans denemez. Bu projeleri özellikle seçtim. Bir akıl ve hissiyat söz konusu... 'Deli Yürek' için teklif geldiğinde gündemde dört ayrı iş daha vardı. Onların arasından yapılma ihtimali en düşük olanı seçtim. Diğer işler iki hafta sonra başlayacaktı, 'Deli Yürek'in henüz bir kanalla anlaşması bile yoktu. Üstelik Osman Sınav en az para veren yapımcıydı. Yine de ben 'Deli Yürek'i tercih ettim.
Hep böyle hissiyatınızla mı karar verirsiniz?
- Evet, genelde iç sesimle yola çıkarım.
O iç ses 'Uzun Hikaye' filmi için ne dedi?
- 'Uzun Hikaye'yi romanını okur okumaz sevdim, 'Biz bu işi yapmalıyız' dedim. Çünkü içinde unuttuğumuz değerler, erdemler var.
Oradaki karakterinizden biraz söz eder misiniz?
- Deliormanlı bir adamı oynuyorum. Bulgar göçmeni. İstanbul'a dedesiyle gelmiş, ciddi bir var olma mücadelesi vermiş, mücadeleyi kazanıp kendi ayakları üzerinde durabilmiş. Zaten hayata uğruna mücadele verilmesi gereken bir bağış olarak bakıyor. Gittiği her yerde sevilen, fakat o yerin ağa babasıyla ters düşen, haksızlıklar karşısında susmayan, tavrını ortaya koyan bir kalem adamı. Yazmayı, okumayı çok seviyor. Bir kitapçının yanında büyümüş. Özetle özel bir karakter, onu oynamak bana iyi geldi.
Siz de bu karakter gibi hayata devamlı gülümseyebiliyor musunuz?
- Öyle olmaya çalışıyorum diyeyim. Zaman zaman hayatın özünden uzaklaşıp günlük endişelere kapılıp sinirleniyoruz, kendi egomuzun diliyle konuşuyoruz ama en azından bunun farkındayım.
BEN DE ARTIK BABA OLMAK İSTİYORUM
Bir röportajınızda 'İçimdeki sanatçıyı keşfetmek istiyorum' demişsiniz. Oyunculuk adına kendinizi kanıtladınız ama içinizdeki sanatçıyı keşfedebildiniz mi?
- Tam olarak sanatçı mı demişim? Çünkü kendimi sanatçı oarak görmüyorum, ben oyuncuyum. İçimdeki oyuncuyu, oyunculuğun sınırlarını keşfetmek istiyorum demişimdir belki... E, o yolculuk da bitmiyor. Oyunculuk yaşla paralel devam eden bir şey. Beş yıl önce babalık duygusunu şu anki gibi hissedemezdim mesela... 'Uzun Hikaye'de bir babayı oynadım, bazı sahnelerde çocuk gerçekten benimmiş gibi gözlerim doldu.
Madem babalığa değindiniz, biraz da özel hayat konuşalım. Yakışıklı erkekler çapkın olur, evlenmeyi düşünmez gibi bir önyargı vardır. Sizin için de geçerli mi bu durum?
- Çapkın olsam bilirdiniz zaten. Hayatımın temel amacı çapkınlık ya da bir takım dürtülerinin peşinden koşmak değil. Bu filmde biraz daha anladım ki, çocuk sahibi olmak çok özel bir durum, kıymetli bir şeymiş. Bu doğal süreci ben de yaşamak istiyorum tabii.
Yakın zamanda görür müyüz baba olduğunuzu?
- Zamanını bilemem.
TUĞÇE, PERFORMANSIYLA BİRÇOK KİŞİYİ ŞAŞIRTACAK
'Uzun Hikaye'de Tuğçe Kazaz'la çalıştınız. Nasıl bir rol arkadaşı kendisi?
- Tuğçe'yle ilk kez çalıştım ve çok keyifli çalıştık. Çok disiplinliydi, işine çok saygılıydı. Bu iş için çok uğraştı ve bence performansıyla birçok kişiyi şaşırtacak. Karakterin yüzde 100 hakkını verdiğini düşünüyorum. Oynarken ondan çok beslendim.
ESTETİK İÇİN YAPILAN HER ŞEYE OK DERİM
Geçenlerde saç ektirdiğinize dair haberler çıktı, doğru mudur?
- Yalan (gülüyor)... Ama saçla ilgili sıkıntı olduğunda bir takım destekler alabilirsiniz, bunun yanlış bir tarafı yok. Çünkü estetik bir iş yapıyoruz, estetik olan her şeye ok'im.
Yaptırdınız mı yaptırmadınız mı şimdi?
- Yaptırdım mı, yaptırmadım mı? Sen çıkar!'
[FONT=Helvetica,Verdana,Arial]Hurriyet[/FONT]