Merve Büyüksaraç'ın Survivor'da haksızlığa uğratıldığı ve yarışma hakkındaki kural ihlalleri iddiası uzun zamandır medyada kendine önemli bir yer buldu.
Büyüksaraç'ın iddiaları iki noktada yoğunlaşıyor. Birincisi, Mustafa Topaloğlu ile girdiği polemikte yaşanılanlardan sonra olayın montajlanmış halinin aleyhine olduğuna ve gerçekleri yansıtmadığına inanması. İkincisi ise yarışma sırasında aslında verilmemesi gerekirken kural ihlali yapılarak yarışmacılara yemek verildiğini iddia etmesi.
Merve Büyüksaraç'ın Survivor sonrası medyada adeta estirmeye çalıştığı fırtınanın kendince iki nedeni işte bunlar...
Hiç kimse için eleştirilemez ya da yanlış yaptığında hatasının bedelini ödemez diye bir kural yok. Ama bu kadar geniş kitlelere kendini sevdirmeyi başarmış ve dahası Türk televizyonculuk tarihinde bu denli çok isme destek vererek ekranlarda boy göstermesine katkıda bulunmuş bir kişiye yöneltilecek suçlamaların daha ciddi bir baza oturması gerekmiyor mu?
Merve Büyüksaraç'ın bulduğu her platformda bilinen iddialarını anlattıkça aklıma hep ceviz kabuğu metaforu geliyor. Hangi konuda ve kim olursa olsun öne sürülen konular ya da iddiaların ceviz kabuğunu doldurmasını beklemek hakkımız. Ama kabul etmemiz lazım ki Büyüksaraç'ın anlattıkları ceviz kabuğunun içini doldurmaktan çok uzak. Her iki iddiasında da varsayalım ki haklı. Benim düşüncem o ki bu durumda bile Merve Büyüksaraç'ın Survivor özelinde anlattıkları iddialarını geçerli kılmaz.
Neden mi?
Çünkü, Acun Medya ve Acun Ilıcalı'nın Merve Büyüksaraç'a karşı önyargılı olmasının hiçbir dayanağı yok. Böyle bir önyargı olsaydı kendisi zaten yarışmada olamazdı. Yani, Mustafa Topaloğlu ile yaşadığı polemik sonrasında diyelim ki montajlı görüntüler onun aleyhine olsa bile bunun kasten yapıldığını iddia etmek zorlama bir iddia olur. Bu durumu dile getirmek hatta serzenişte bulunmak Büyüksaraç'ın hakkı olabilir. Ama kanal kanal dolaşıp kendisine uzatılan mikrofonlara ciddi ciddi ifşaatlarda bulunuyormuş gibi "montaj mağduru" bir tutum içine girmenin makul görülecek bir yanı yok.
Gelelim yarışmada yemek verildiği iddiasına...
Diyelim ki Merve Büyüksaraç'ın iddia ettiği gibi yarışmacılara bazen yemek veriliyordu. Bu sayede yarışmacıların daha perişan hale düşmelerinin önüne geçiliyordu. Peki bu durumu "kabul edilemez" olarak mı değerlendirmeliyiz? İzleyici olarak bizim beklentimiz, yarışmacıların zaten kötü yaşam koşullarının yanı sıra bir de açlıkla boğuşmaları hatta mümkünse komaya girmelerini görmek mi?
Burada önemli olan nokta şu olmalı; yarışmacıların "he" deyince önlerinde yiyebilecekleri yemekleri yoktu. Yemek, konsept gereği belli bir sistematik dahilinde onlara verilmeliydi. Yarışmacıların genel olarak anlattıklarından durumun böyle olduğu anlaşılıyor. O zaman da "yemek veriliyordu" iddiası çok manidar gelmiyor doğrusu.
İşin aslı şu ki Merve Büyüksaraç, Survivor yarışması süresince bugüne kadar hiç olmadığı kadar medyada boy gösterdi. Büyüksaraç'ın kamuoyundaki "bilinilirlik" grafiğine baktığımızda yarışma süresince borsa diliyle söylemek gerekirse adeta "tavan" yaptığını görürüz.
Kendisi durumu kabul etsin ya da etmesin bu grafiği sonuna kadar her fırsatta sözümona gözden düşürmeye çalıştığı Acun Ilıcalı ve onun ekibine borçlu olduğunu hepimiz biliyoruz.
[h=3]Şadan Kaba [/h]
Büyüksaraç'ın iddiaları iki noktada yoğunlaşıyor. Birincisi, Mustafa Topaloğlu ile girdiği polemikte yaşanılanlardan sonra olayın montajlanmış halinin aleyhine olduğuna ve gerçekleri yansıtmadığına inanması. İkincisi ise yarışma sırasında aslında verilmemesi gerekirken kural ihlali yapılarak yarışmacılara yemek verildiğini iddia etmesi.
Merve Büyüksaraç'ın Survivor sonrası medyada adeta estirmeye çalıştığı fırtınanın kendince iki nedeni işte bunlar...
Hiç kimse için eleştirilemez ya da yanlış yaptığında hatasının bedelini ödemez diye bir kural yok. Ama bu kadar geniş kitlelere kendini sevdirmeyi başarmış ve dahası Türk televizyonculuk tarihinde bu denli çok isme destek vererek ekranlarda boy göstermesine katkıda bulunmuş bir kişiye yöneltilecek suçlamaların daha ciddi bir baza oturması gerekmiyor mu?
Merve Büyüksaraç'ın bulduğu her platformda bilinen iddialarını anlattıkça aklıma hep ceviz kabuğu metaforu geliyor. Hangi konuda ve kim olursa olsun öne sürülen konular ya da iddiaların ceviz kabuğunu doldurmasını beklemek hakkımız. Ama kabul etmemiz lazım ki Büyüksaraç'ın anlattıkları ceviz kabuğunun içini doldurmaktan çok uzak. Her iki iddiasında da varsayalım ki haklı. Benim düşüncem o ki bu durumda bile Merve Büyüksaraç'ın Survivor özelinde anlattıkları iddialarını geçerli kılmaz.
Neden mi?
Çünkü, Acun Medya ve Acun Ilıcalı'nın Merve Büyüksaraç'a karşı önyargılı olmasının hiçbir dayanağı yok. Böyle bir önyargı olsaydı kendisi zaten yarışmada olamazdı. Yani, Mustafa Topaloğlu ile yaşadığı polemik sonrasında diyelim ki montajlı görüntüler onun aleyhine olsa bile bunun kasten yapıldığını iddia etmek zorlama bir iddia olur. Bu durumu dile getirmek hatta serzenişte bulunmak Büyüksaraç'ın hakkı olabilir. Ama kanal kanal dolaşıp kendisine uzatılan mikrofonlara ciddi ciddi ifşaatlarda bulunuyormuş gibi "montaj mağduru" bir tutum içine girmenin makul görülecek bir yanı yok.
Gelelim yarışmada yemek verildiği iddiasına...
Diyelim ki Merve Büyüksaraç'ın iddia ettiği gibi yarışmacılara bazen yemek veriliyordu. Bu sayede yarışmacıların daha perişan hale düşmelerinin önüne geçiliyordu. Peki bu durumu "kabul edilemez" olarak mı değerlendirmeliyiz? İzleyici olarak bizim beklentimiz, yarışmacıların zaten kötü yaşam koşullarının yanı sıra bir de açlıkla boğuşmaları hatta mümkünse komaya girmelerini görmek mi?
Burada önemli olan nokta şu olmalı; yarışmacıların "he" deyince önlerinde yiyebilecekleri yemekleri yoktu. Yemek, konsept gereği belli bir sistematik dahilinde onlara verilmeliydi. Yarışmacıların genel olarak anlattıklarından durumun böyle olduğu anlaşılıyor. O zaman da "yemek veriliyordu" iddiası çok manidar gelmiyor doğrusu.
İşin aslı şu ki Merve Büyüksaraç, Survivor yarışması süresince bugüne kadar hiç olmadığı kadar medyada boy gösterdi. Büyüksaraç'ın kamuoyundaki "bilinilirlik" grafiğine baktığımızda yarışma süresince borsa diliyle söylemek gerekirse adeta "tavan" yaptığını görürüz.
Kendisi durumu kabul etsin ya da etmesin bu grafiği sonuna kadar her fırsatta sözümona gözden düşürmeye çalıştığı Acun Ilıcalı ve onun ekibine borçlu olduğunu hepimiz biliyoruz.
[h=3]Şadan Kaba [/h]