Lee ve Joe Chandler, ufak bir balıkçı kasabasında yaşayan iki kardeştir. Kendilerince basit bir yaşamları vardır ve küçük hayaller kurmaktadırlar. Bir kaza sonucu çok sevdiği ağabeyini kaybeden Lee (Casey Affleck) yeğeni Patrick'in yetimler yurduna gitmesine gönlü razı olmaz ve onun velayetini almak ister. Lee ve sevgilisi Randi'nin (Michelle Williams) hayatı bu durumdan etkilenir; çünkü yaşadıkları yerden taşınma hayalleri suya düşer. Bu aşamada ikisi de hayatlarıyla ilgili bir karar almak zorunda kalır. Lee'nin bu özverisi, ergenlik çağındaki yeğeniyle kurduğu amca-yeğen ilişkisini neredeyse bir baba-oğul ilişkisine dönüştürecektir.
Sonunda haftalardır merak ettiğim, 3. en iddialı Oscar filmini de izleyebildim. Bu konuda sevinçliyim ama önemli olan benim ruh halim değil filmin kalitesi.
Öncelikle film tam bir senarist filmi. Öyle çok büyük sahneler yok ve çoğu yeri durgun, ama bu özelliği çok hoşuma gitti. Ölüm sonrasında geride kalanların yaşadıklarını çok incelikli ve yalın bir şekilde anlatmış Kenneth Lonergan. Öyle ki bazı sahneler bana çok tanıdık geldi ve bu da filme biraz daha yakınlık duymama neden oldu. Kesinlikle iyi bir gözlem gücünün ürünü olduğunu söylemek lazım.
Dediğim gibi olaysız, kendi halinde akıp giden bir yapım, ama bu sizi yanıltmasın. Çünkü ölüm, yaşam, yalnızlık gibi temalar nedeniyle seyircinin de kolayca sevebileceği bir iş. Aslında hayat gibi bir şey. Kimi zaman tebessüm ettiriyor, kimi zaman duygulandırıyor. Bunu izleyiciye hissettirebilmek de her baba yiğidin harcı değil. La La Land'e aşığım ama bu filmin özgün senaryo ödülünü almasını ondan daha çok istiyor olabilirim.
Özellikle baş ve son sahnelerde çalan operamsı (nasıl tabir edeceğimi bilemedim) müzik çok iyiydi. Özgün bir eser mi, yoksa klasik bir beste mi bilmem ama filme çok yakışmış. Manchester görüntüleri de görsel anlamda önemli bir katkı sağlamış.
Oyunculuklar da kesinlikle üst düzeydi. Casey Affleck'i nasıl övebilirim bilmiyorum. Yalnız, geçmişteki travmaları nedeniyle herkese kendini kapatan ve yeğeni sayesinde hayata daha farklı bir taraftan bakmaya çalışan adama harika bir şekilde hayat vermiş. Sade ama çok büyük işler başarıyor. Özellikle filmin ortasında bir sahnesi var ki hayran kalmamak mümkün olmuyor. Oscar'ı şimdiden hayırlı olsun.
Michelle Williams da özellikle son sahnede parlıyor ama biraz daha fazla görünmesini isterdim doğrusu. Lucas Hedges de aldığı adaylığın ne kadar haklı olduğunu kanıtlarcasına tadından yenmeyen bir oyunculuk ortaya koymuş. Yılın en iyi keşiflerinden biri olabilir.
Bu arada izlediğim sürümdeki altyazıda ufak dil bilgisi ve cümle hataları vardı ama filmin önüne geçmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Belki bir sahnede ufak bir sıkıntı olabilir ama o da zor anlaşılacak bir şey değil zaten. İstersen başka bir altyazıyı bekleyebilirsin ama bence izlemelisin.
Sonuç olarak La La Land'e göre bir tık geride, ama Moonlight'a göre birkaç adım ileride bir film olmuş. Aldığı övgü ve ödülleri hak edecek kadar varmış gerçekten. Belki övmeyi abartmışım gibi görünebilir ama izlerken öyle olmadığını fark edeceksiniz. İyi seyirler.
Not: Tam olarak spoiler sayılmaz ama Kenneth Lonergan'ın ufak bir sahnede yer alması da hoş bir sürpriz olmuş.
Beklentim çok yüksekti. Nocturnal Animals'ın önünde bu yılın bir numarasını bile vermeye hazırdım ama hayal kırıklığı oldu. Elbette kötü film değil hatta diğer en iyi film adaylarının yarısından daha iyi ama çok daha iyisi mümkündü.
Oyunculukların hiçbirinin abartılacak yanı yok. Muhtemelen kendi ödüllerimde hiçbirini aday etmem. (Michelle Williams'ın 1-2 sahnesi daha olsa adaylık kapabilirdi?)
Seviyorum bu tür filmleri, özellikle senaryosuna bayıldığımı itiraf edeyim.
Keşke başrolü Casey Affleck değil de, başka biri canlandırsaymış. Bir türlü o duyguyu bana hissettiremedi. Beğendiğim bir oyuncu da değildir zaten.
Michelle Williams'a ise bayıldım.
Uzun saçlı hali, hasta olmasına rağmen bir içim suydu. Yeni kocadan bebeğiyle Lee ile karşılaştıkları sahne muhteşemdi. Her şeye rağmen Lee'yi sevdiğini itiraf etmesi içimi sızlattı.
Yangından sonra Lee'ye ne söylediğini gösterseler daha iyi olurdu.
Çok zor Allah düşmanıma göstermesin...
Şömineden çıkan ateş sonucu bir aile, bir hayat paramparça oluyor. Alkolün verdiği sağlıksız durumla bir anlık hata nelere gebe işte.
Yitip giden 3 yavru. Lee'nin karakolda kafasına sıkmaya çalıştığı sahne de çok etkileyiciydi.
Ergen yeğenin kısmı hiç ilgimi çekmedi...
Anne kendine başka bir koca yapmış, baba ölmüş, bizimkisi varsa yoksa seks peşinde, olmamış. Oysa amca yeğen arasında daha sıcak sahneler ortaya çıkabilirdi.
Filmin sürekliyiciliği, manzaralar ve müzikleri de çok güzeldi.
yoğun dram yüklü sıradan bir hayatın ne kadar sıkıcı olduğunu gösteren şahane bir eser. izlerken bu böyle olamaz asla diyemiyoruz herşey aşırı derecede normal? bir insana kamerayı dayamışlar onun yaşadığı dramatik monotonluğu seyircide çeksin istemişler ve bunuda bence başarmışlar
filmi izlerken sıkıntıdan o kadar kaskatı kesildimki randy (michelle williams ) bir ara bebek arabasına yaslanıp ağlamasa hayattan umudu kesip kafama silah dayayacaktım
yoğun dram yüklü sıradan bir hayatın ne kadar sıkıcı olduğunu gösteren şahane bir eser. izlerken bu böyle olamaz asla diyemiyoruz herşey aşırı derecede normal? bir insana kamerayı dayamışlar onun yaşadığı dramatik monotonluğu seyircide çeksin istemişler ve bunuda bence başarmışlar
filmi izlerken sıkıntıdan o kadar kaskatı kesildimki randy (michelle williams ) bir ara bebek arabasına yaslanıp ağlamasa hayattan umudu kesip kafama silah dayayacaktım
Filmin senaryosu güzel de, yönetmen çok sade duygusuz bir film yapmış. Casey Affleck kötü bence. Bu sene 'En İyi Erkek Oyuncu' Oscar'ını tam anlamıyla kimse hak etmiyor. Bu yüzden bu seneyi pas geçsinler.
Filmin senaryosu güzel de, yönetmen çok sade duygusuz bir film yapmış. Casey Affleck kötü bence. Bu sene 'En İyi Erkek Oyuncu' Oscar'ını tam anlamıyla kimse hak etmiyor. Bu yüzden bu seneyi pas geçsinler.
Dün gece Yotube'da Marlon Brando'dan (protesto ettiği için katılmamış) beri 'En İyi Erkek Oyuncu' Oscar'ını alanları izlemiştim. Usta oyunculara acayip bir ilgi var. Robert De Niro, Al Pacino, Clint Eastwood ve Morgan Freeman gibi isimler neredeyse 5 dakika boyunca ayakta alkışlanıyor. Denzel abi alırsa böyle bir alkışla karşılaşacağız demektir. Gerçi ikinci seferinde de baya bi alkış almıştı. İnsanların sanatçılarını onurlandırması ne güzel bir şey.