FOX'un yeni dizisi Mahkum yarın akşam ekran yolculuğuna başlıyor.
Yapımcılığını MF Yapım'ın, yönetmenliğini Volkan Kocatürk'ün, senaristliğini Uğraş Güneş'in üstlendiği, 'Defendant' adlı Kore dizisinden uyarlanan yapımın başrollerini Onur Tuna, İsmail Hacıoğlu, Seray Kaya, Melike İpek Yalova ve Hayal Köseoğlu paylaşıyor.
Mahkum ilk bölümüyle yarın, 2. ve sonraki bölümleriyle her Perşembe 20.00'de FOX'ta!
FIRAT BULUT – ONUR TUNA
30'lu yaşlarının başında, Cumhuriyet savcısı. Hem çok iyi bir hukukçu hem de gözü kara. Cinayet soruşturmalarını titizlikle yürütürken, ailesine çok az zaman ayırabiliyor. Karısı Zeynep bu durumdan hiç memnun değil. 5 yaşına basan kızları Nazlı da babasına çok düşkün. Fırat, çalışmadığı zamanların tamamını kızına ayırıyor. Ne yaparsa yapsın, sorumluluklarını yerine getirmek, hayatı ihmal etmekten daha önemli Fırat için… Annesi ve babasını genç yaşta kaybetmiş. Öğretmen olan karısı Zeynep'i ve kızı Nazlı'yı her şeyden çok seviyor… Benzerine az rastlanır bir savcı profili. Cübbeli ama sokaktan geldiği için insanı, memleketi tanıyor. Polisiye dizilere düşkün. Cinayet dizilerindeki katili 10. dakikada tahmin edebiliyor genelde... Zeki ve eğlenceli bir adam... Korkusuzca tüm davaların üzerine giden Fırat'ın yolu Türkiye'nin en zengin adamının oğlu Barış Yesari'yle kesiştiğinde değişecek.
SAVAŞ VE BARIŞ YESARİ – İSMAİL HACIOĞLU
87'de New York'ta Amerikan pasaportu kazanarak doğdular... Forbes listesine göre Avrupa'nın en zengin 100 iş adamından birisi olan Zahit Yesari'nin tek yumurta ikizi oğulları... Zahit; küvözde ağlayana Savaş, gülene Barış ismini verdi. İlkokuldan sonra ikisi de Robert Koleji'ni kazandı. İlk senelerde Barış, Savaş'tan çok daha başarılı bir öğrenciyken, ergenlikle birlikte Barış okulun bir numaralı serserisine dönüştü. Savaş ise okulu yüksek bir ortalamayla bitirip Yale'in sınavlarını kazandı. Türkiye'nin inşaat devi Yesariler'in iki oğlu da yeni kuşak için yetişeceklerken, Barış Amerika'da üniversiteyi altıncı ayında bıraktı ve Amerika'nın en hareketli ortamlarında takılmaya başladı… Savaş Yale'i bitirmek için gece gündüz ders çalışırken, Barış sürekli gezdi, tozdu, partiledi. Sanatla ilgilendi. Savaş o arada okulu bitirip İstanbul'a döndü ve şirketin yönetim kadrosuna katıldı. Hayat seçimlerden ibaretti ve seçimleri DNA'ları aynı olan ikiz kardeşleri bambaşka insanlara dönüştürdü... Savaş beyazsa, Barış siyahtı...
CEMRE ÇELENK – SERAY KAYA
30’lu yaşlarda... Ankara Hukuk Fakültesi'ni dereceyle bitirdi... Zeki, güzel ve çok hırslı... Çok çalışkan ve yıldızı yüksek bir avukat olmasına rağmen çok başarısız. Hukuk bürolarında çaylak avukat olarak başladı ama kurumsal hayata ayak uyduramadığından kovuldu. Devlet kadrosunda, kimsenin almadığı ya da almaya cesaret edemediği davaları alan bir kamu avukatı olarak çalışıyor… Özellikle kadın ve çocuk davalarını seçiyor. Motoruyla adliyeden adliyeye koşturuyor... Henüz kazanabildiği bir dava yok... Mahkemede ikna edebildiği bir savcı ya da hakim olmadı. Fırat'ın masumiyetini kanıtlayacağı büyük duruşma en büyük davası olacak.
BÜGE YESARİ – MELİKE İPEK YALOVA
30’lu yaşlarda... Doğma büyüme İstanbullu bir cadde kızı... Babası orta ölçekli bir müteahhit, annesi ev hanımı... Bir evin tek kızı olarak ailenin de prensesi olarak büyüdü. Öğrencilikten itibaren kışları İstanbul, yazları Alaçatı bir hayat yaşadı... Zenginliği, gösterişi hep sevdi... Zehirli bir güzelliğe sahip... O kadar ki, Türkiye'nin en zengin adamının iki oğlunu da kendine aşık etti. Barış Yesari'yle bir yaz akşamında tanıştı. Şahane bir konserin ardından sabahladılar. Birbirlerine aşık oldular. Bu fırtınalı yaz aşkı, kış gelince Barış'ın bir süreliğine yurt dışına dönmesi yüzünden çatırdadı... Büge, Barış'a çok aşıktı ama Barış evliliği düşünmüyordu. Barış ortada yokken Savaş'la tanıştı. Savaş, Büge'yle Barış'ın ilişkisini bilmiyordu. Büge, Savaş'a bakınca evlenilebilir bir Barış sureti görüyordu. Yesari Ailesi'ne girmek de onun için çok önemliydi. Büge ve Savaş, muhteşem bir düğünle evlendiler. Büge hala Barış'a aşıktı. Barış da ona... Yesariler'in bir parçası olarak kalmak hayatının tek amacına dönüştü.
SASHA – HAYAL KÖSEOĞLU
Barış Yesari'nin sağ kolu, her türlü işini yaptırdığı çok özel bir gangster. Cesaretinin ve zekasının getirdiği gücü hayranlık uyandıran; bu görüntüsünün altındaki duygusal kırılganlığı ise iç acıtan bir kadın. Zorlu bir çocukluk geçirdi. Annesinin erken yaşta kanserden ölümünün çok etkisinde kalıp 15 yaşında anoreksi hastalığına yakalandı ve buna rağmen hayata karşı güçlü durmak için lisedeyken kick boks öğrendi. Antalya'da doğan Sasha'nın annesi Ukraynalı, babası Türk. Annesinin ölümünden sonra evden kaçtı. Çocukluğundan beri bilgisayar başında anti sosyal bir hayatı vardı, müthiş bir hackera dönüştü. 20'li yaşlarına geldiğinde İstanbul'da suç ortamlarına girdi. Erkek arkadaşı intihar ettikten sonra tamamen değişti. Sokaklarda yatmaya, uyuşturucu kullanmaya başladı. Bir gece yarısı Beyoğlu'nda Barış Yesari onu sokakta yattığı yerden kaldırdı ve yanına aldı. O zamandan beri Barış için çalışıyor. Bazen öldürerek, bazen algı yaratarak iş çözüyor. Kılıktan kılığa girebilen, her işi olağanüstü bir soğukkanlılıkla çözebilen bireysel bir anarşist.