Leyla ile Mecnun / Mümtaz'er Türköne

Araf

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
38,590
Reaksiyon puanı
23,228
Puanı
1,060
Konum
Aydın
6dE02iJEln2YEoJgHnms4gH2.jpg


Zaman gazetesinin yazarlarından Mümtaz'er Türköne Leyla ile Mecnun ile ilgili yazı yazdı.

Bilindiği üzere TRT 1'in fenomen dizisi Leyla ile Mecnun dizisinin bazı oyuncuları gezi parkı olaylarında yer almıştı. TRT 1'de dizinin yayından kaldırabileceğine dair haberler çıktı. Sosyal medyada büyük tepki gösterildi bu konuyla ilgili. Şu an için dizinin devam edip etmemesi tamamen muamma.

Zaman gazetesinin yazarlarından Mümtaz'er Türköne de gündemdeki TRT 1'in sevilen dizisi Leyla ile Mecnun ile ilgili yazı yazdı.

İşte Mümtaz'er Türköne'nin Zaman gazetesinde Leyla ile Mecnun ile ilgili yazdığı köşe yazısı;

Farklı türlerden rengarenk bütün aşk hikâyeleri eninde-sonunda gelip iki klişeye sığabilir: Leyla ile Mecnun veya Romeo ile Jüliet. Bu kalıpların dışına çıkan bir aşk hikâyesi bugüne kadar yazılmamıştır. Aradaki fark edebiyatçıların konusu; sadece Doğu ile Batı arasındaki derin uçurumu bile bu iki farklı klişe üzerinden anlatmanın mümkün olduğunu kaydetmekle yetinelim.

Kıssadan hisse: Bütün aşklar klişedir. Madem toplumun bütün savruluşlarını, bireyin bütün arayışlarını bir aşk hikâyesi üzerinden, bu iki klişeden birini kullanarak anlatıyorsunuz; o zaman tersinden bu klişelerden yola çıkıp bütün toplumu silkeleyebilirsiniz. TRT’de yayınlanan Leyla ile Mecnun dizisi, klişelere karşı açtığı savaşı işte bu mantıkla yürütüyor. Anarşizmin yumuşak, sevimli ve sinik bir türü. Ana fikir çok parlak ve üretken. Bu parlak buluş, aynı zamanda zekice esprilerin münbit kaynağı.

Leyla ile Mecnun, her başarılı dizinin yaptığı gibi toplumdan aldığını, ayıklayıp, parlak bir çerçevenin içine yerleştirip yine topluma geri veriyor. Özellikle Gezi Parkı müdavimi gençler bu dizide kendilerini bulduğuna göre, olanları anlayıp yorumlamaya çalışanların bu rafine fenomene eğilmesi lâzım. Dizi oyuncuları, takipçilerinin eğilimine uyarak Gezi eylemlerinde ön saflarda yer aldılar ve epeyce tartışma konusu oldular. Bireysel karşılaşmalardan farklı olarak iki kesimi karşı karşıya getiren toplumsal kutuplaşmalarda “doğruluk” ve “haklılık” her zaman tartışmaya açıktır. Bu göreli şartlarda, çoğalan şiddetten yılıp, toptan mahkûm edenlerin bile Gezi hakkında insaflı bir hüküm vermek için bu TRT dizisine eğilmesi lazım. Klişelerin usanç veren dünyasının klişe bir zekâ ile nasıl tersyüz edildiğini ve sanal bir ferahlamanın nasıl oluşturulduğunu göreceksiniz. Bu duruma anti-klişe tabiri uygun düşüyor. Klişe kelimesini aşağılamak için değil, bugünün piyasa ekonomisinde çok fazla tüketildiği için içi boşalan her şeyi ifade etmek amacıyla kullanıyoruz. Sık tekrarlanan her kültürel unsur bir klişedir. Gezi gençliği şöyle diyor: “Of sıkıldım artık ya!” Soruyorsunuz: “Niye?” Cevap: “Çünkü hep bu var, hep bu var; biz farklı bir şey istiyoruz.” Tecrübe edilerek doğruluğu ve işe yaradığı test edilmiş gelenekleri yücelten muhafazakârların, bu tepkiye ve arayışa bir anlam vermesi çok zor. Peki klişelerden kurtulmak isteyenlere, yeni şeyler arayanlara ne diye karşı çıkacaksınız?

“Düdüklü tencere teorisi”nde anlattığım basınç birikmesinin belirtileri bu anti-klişelerde saklı. Amaç siyaset değil. Eleştiriler sosyal hayattan besleniyor, her klişe tepetaklak olurken herkesin bu arada siyasetin de nasibine düşeni alması gerekiyor. Peki sonuç: Gökkubbe altında yeni bir şey yok; sadece çevrenizde hazır bulduklarınızı ve sorgulamadan alıp tükettiklerinizi absürd denecek ölçülerde eleştireceksiniz ve onu tersyüz edince bir anti-klişe üretmiş olacaksınız. Gezi Parkı’nı boydan boya bir anti-klişe eylemi olarak yorumlamayı deneyin. Bu karşıtlıktan Hükümet’in payına düşenler oldukça fazla. Ağzınızla kuş tutsanız 11 yılda klişe haline gelmeyi önleyemezsiniz. Ancak pencere tam burada açılıyor ve çareyi kendisi üretiyor. Kitlesel şiddet klişesini ancak bir karşı klişe etkisiz hale getirebilir. Devletin bütün kurumları ve güçleri bir araya gelse, beklenen şiddeti durdurma faslında bir Leyla ile Mecnun’da icat edilen bir karşı klişe kadar etkili çare bulamaz.

Peki ya TRT, bürokratik klişelere uyar ve karşı klişelerin üretilmesine engel olursa? Fuzuli, Leyla vü Mecnun’da “Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni/Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni” demiyor mu? Aşk bizim için bir belâ. Yiğit adam hiç belâdan uzak durur mu? Siyaset yapmak, idam gömleği ile dolaşmak değil mi? Çok mu klişe oldu?
 
Gezi olaylarına verdiği destekle gerçek hayatta olan sevgim bitsede sonuçta bu bir dizi ve türk dizi tarihinin gelmiş geçmiş en iyi dizileri arasında yer alıyoröyleki yabancılar bile izliyor bu diziyi.Yani kalkmasını istemem.