Leyla İle Mecnun İkinci Bölüm

Herkes İskenderlerde toplanmıştır.Kapı çalınır,mecnun kapıya bakmaya gider.
Mecnun - Kim o?
Yavuz - Ben.
Mecnun - Ben kim?
Yavuz - Benim işte.
Mecnun - He tamam sensen sorun yok,gir içeri donma dışarıda abi.
Yavuz - Olum ben kapıyı çalmaya geldim.
Mecnun - Bende açtım işte.
Yavuz - Öyle değil be mecnun! Normal çalıyorum.
Mecnun - Tamam çaldın,bende açtım.Girsen mi artık içeri? İçerisi soğudu yimin ediyorum.
İsmail - Mecnun senin duyduğun yavuzun dediğini çalmıyor mu acaba? Adam komple kapıyı çalcam diyor.
Mecnun - Yanlış anlamışsam demek ki.. Yuh abi sana,insan hiç arkadaşının kapsını çalar mı?
İsmail - Kanında varsa demek ki..
Yavuz - Ben öyle bir insan mıyım Mecnun?
Mecnun - Dilimi eşşek arıları soksun.Çok özür dilerim abi.
Erdal - Sen insan bile değilsin pis hırgıs!
İsmail - Yuh irdal abi,orada oturuyordun ni zaman duydun da geldin acaba?
Erdal - Olum benim kulaklar kabakulak ya,duyuyorum hemen.
Mecnun - Kaba mı kulak?
İsmail - Kabakulak penguen.
İskender - Kapıyı kapatsanız mı artık? İçerisi kutuplara döndü.
İçeri geçerler.
Az sakallı Dede - İskender patlamış mısır patlat'sana.ne olur..
Aksakallı Dede - Evet evlat patlat,şimdi güzel bir film başlayacak şimdi.İyi gider.
İskender - Yemin ediyorum,kendi evinde hizmetçi oldum.Ah Pakize ah...
İsmail - Benim dedelerimin amcasının oğlu patlamış mısırı bulan yerliler'dendi be.
İsmail - Hacı yamyamlığı bıraksak mı artık? Geçen bir adam yedim mideme oturdu yimin ediyorum.
Yerli - Sen bir fili bile tek başını yersin be.
İsmail - O ayrı bir konuda..sen yak ateşi,at mısırı.Patlasın,adına da patlamış mısır koyarız.
Erdal- Atma İsmail,atma.
İsmail - Atan senin gibi at olsun irdal abi!
Mecnun - Edebiyatta zincirleme at tamlaması vardı,aklıma nereden geldiyse artık.
Yavuz - Ona benim arkadaşım Mahmut zincirleme trafik kazası derdi,mübarek İstanbul'un trafiği gibiydi kelimeler.
Azsakallı - O zincirleme isim tamlaması bi kerem.
Yavuz - Bilgin misin dede?
Mecnun -Benim dedem bilgin çıktı be! Olacak iş değil.Benim dedem bilginmiş be.
Erdal - Dede bana malları çok pahalıya satacak bir formül bul!
Azsakallı - İstersen altının formülünü söyleyeyim.Altın yap.Git işine be.
Erdal -İsmail eter!
İsmail - Hayır irdal abi,sözleşmedik mi herkes kendi eterini getirecek diye? Git eterini al da gel.
Azsakallı - Etere metale gerek yok,siz bana yiyecek bir şeyler getirin.Ben size dünyanın sonunu bile söylerim.
Erdal - Vallahi mi? Kaan olum koş! Bakkalda ne kadar abur cubur varsa getir.
Kaan - Tamam usta!
İsmail - Gözlüklü çocuk! Nerdesin gözlüklü çocuk?Uçmuşsa demek ki.
Mecnun -Yılların atom karıncası mübarek.
İsmail - Atom mu karınca? Pii! O neymiç ki?
İskender - O mecnunun çocukken en çok sevdiği çizgi dizinin kahramanı,unutmadıysa demek ki.Atın tayı!
Erdal - O eşeğin sıpası değil miydi iskender?
İskender - Karıştırma irdal,karıştırma!.Girme o taraflara , çık aradan irdal çık!
-----------------------------------------------------------------------
Mecnun – Oo bünyamin abi naptın?
Benjo - At pazarlamacılığına başlıyorum mecnun.Kendimi milleti soyan ve insan kaçakçılığı yapan insanlar gibi görüyorum.Olacak iş değil,aslında yapılacak iş.Kendimden çok pis iğren'sem mi acaba? Ama ben kötüyüm ya mecnun,ondan kendimi öyle hissetmem iyidir herhalde. Ne çok konuştum be.Abe mecnun kızanım sen niye konuşmazsın bea? Niyye durdurmuyorsun acaba beni?
Mecnun- Oradaki bea nedir acaba? Şopar mı oldun sen bünyamin abi? Doğulusun sen be doğulu.Doğunun kıymetini bil,gel bi çayımı iç.Batı etkisinde kalma abi,böyle giderse sen opera da dinlersin caz da.Mozart hakkında espri bile yaparsın yimin ediyorum sana.Biz arabesk çocuğuz,cazı saz yapar orhan babaya veriniz.Ferdi dinleriz,apaçiye aldırış etmeyiz.Senin anan atan sülalen arabeske düşerdi hep.Sen de düşsene be bünyamin abi. Huzurum kalmadı'yı açar , gangamı bir tek iki çift ederiz.Milyon tıklama sıralamasını düşürürüz.Biz arabesk adamıyız abi,öyle caz maza gelmeyiz.Boza ile şenleniriz. Bizden önce ayaklarımız gider,kabını aranız.Alo demeden kapatıp onun arayıp onun köntorunun bitmesini sağlarız.
İsmail - Ni kadar uzun konuştuğunun farkında mısın acaba mecnun?
Mecnun - Yuh,ne kouşmuşum be.Gaza geldiysem demek ki.Ne gazmış,kuruyu da fazla kaçırmadım ama.Allah allah neyse.Biz bunu biliriz ismail abimle ve yürüme gideriz yola.Ama gittiğimiz yol,yol mudur bilmem.önemli olan bataklıkta batmamak hacı.Batarsak çıkması zor,kurtarıcısı bol.

-----------------------------------------------------------------------
İsmail - Benim dedemin dedelerinin büyük babası ateşi bulan mağara adamıymış be!
Mağara adamları dans ederek-Yanayım yanayım,ateşlerde yanayım.O kırmızı dudağından bir öpücük alayım.
İsmail - Hacı siz neyin derdindesiniz? Ateşi daha bulmamışız,hemen yanayım yanayım.iyi ki çakmağı yanımda getirdim de rezil olmuycaz torunlarımıza.Hoppala!Gazı bitmiş be.Kibritim var hacı,sorun yok.
İlki yakar,yanmaz.İkincisi tutuşmaz bile.
İsmail - Nemden hacı nemden.Hey,yandı be.
Mağara adamı - Koşun koşun toplanın,adam ateşi buldu!
Diğer mağara adamı – Ateş mi? Ateş ne ki?
Mağara adamı – Atın eşi işte.
Mecnun – İsmail abi senin atalarında olmasa bu dünyada hiçbir şey olmayacakmış.
İsmail – Ne sandın mecnun.
-----------------------------------------------------------------------
Eylül - Adamlar 20 dakikada birini hapisten kaçırıyor,sen daha bir saniyelik cümleyi söylemekten kaçıyorsun Yavuz!
Yavuz - Oha eylül,hesapladın mı?
Eylül - Benim matematiğim lisede üçtü be üç!
Yavuz -Resim kaçtı peki?
Eylül - Sence?
Yavuz -Kendime küfür edesim geldi. Niye bilinen bir şeyi soru olarak yöneltiyorsun yavuz? Şuan irdal abi gibi hissediyom kendimi.
-----------------------------------------------------------------------
Erdal - Allah Allah arkadaş! Yine kim anıyor beni? Yeter buda kulak be.
-----------------------------------------------------------------------
Eylül - Klozet kapağı!
Yavuz -Çok kırıcı oluyorsun ama eylül? Aa dur artık be yerinde,iki dakikada bir yer değiştirme.Gözümün önünde dur.
Eylül - Böyle mi?
Yavuz -Gel gel içine gir,az öte az öte.
Hıh.
Eylül arkasına dönüp gider.
Yavuz -Trip hıhsı mıydı o?O trip hıhsıymış be.Eylül! Seni seviyorum.Eylül!
Eylül - Durursam bir daha kurtulamam.
Yavuz - Ziyanı yok gülüşü yeter bize.
Eylül - Yüreğim kaydıysa günah mı?
Yavuz -Çamura saplan'sam yardıma gelir misin?
Eylül - Elini tuttum sıcacıktı, yüreği elimdeymiş gibi…
Yavuz - Elinden tutuver'sem benimle gelir mi?
Eylül - Seninim işte, alıp götürsene beni!
Yavuz - Güle güle Eylül, güle güle ballı kurabiyem, üzümlü keki'm, güle güle , bitmemiş arabesk'im benim.

-----------------------------------------------------------------------
Mecnun – Leyla
Leyla – Efendim mecnun?
Mecnun – Ben gidiyorum Leyla.Karşıma çıkan o kadar Leyladan hiçbiri bana hoşça kal demedi.Ama ben hoşça kal demeye geldim.
Leyla - Ama neden? Hem nereye?
Mecnun -Beni terk eden hep bir Leyla oldu,bu sefer sende beni terk etmeden ben seni terk ediyorum.Bir kez de Mecnun terk etse ne olur arkadaş?Nereye mi? Uzaklara...Bu sefer İsmail abi babasının geleceği gemi yerine Mecnun'un geleceği gemiyi bekleyecek.Hoş çakal Leyla.Seni seviyorum gözleri gözlerime değen kadın.
Leyla - Gitme Mecnun.. Bende seni....
Mecnun - Sen o cümleyi tamamlamayacaksın hiçbir zaman Leyla,biliyorum.O yüzden gidiyorum.
Leyla – Gidersen,bu Leyla mecnunsuz kalack.
Mecnun – Bu mecnun hep Leylasız kalıyor zaten.Bir Leyla,mecnunsuz kalsa ne olacak?
Mecnun çöllere vurur kendini.
Aksakallı Dede – Sen bu kafayla bu çölden çıkamazsın evlat,bu çöl senin bir tarafın olacak hep.Kaşınması geçmeyen bir kaşıntın…

Mecnun çölde giderken ekran donar.

- Son -

@sürgünüm