Lale Devri'nde Yeşim'in eksikliği ne yazar?[/B]
Show TV'den FOX'a geçtikten sonra Serenay Sarıkaya'nın büyük ve umutsuz aşkıyla canlanan ve cumartesilerin gözdesi olan 'Lale Devri'nde Yeşim dönemi kapandı.
Gayet etkileyici ve umulmadık derecede başarılı bir intihar sahnesiyle diziden ayrılan Sarıkaya, gerçekten de akıllarda iz bırakacak bir performans sergiledi. Tabi bu konuda yönetmenin ve sahneyi yaratanın da, hakkını yememek lazım!
Misal, son nokta için denizi seçen Ali Kaptan'ı 'Öyle Bir Geçer Zaman Ki' öldürmeyi becerememişti. 'Bir Çocuk Sevdim' de, kayalıklardan atlayan Mine'yi burnu kanamadan denizden çıkartarak büyük bir fiyasko yaşatmıştı.
Dizilerdeki, deniz yoluyla intihar sahnelerinde sergilenen bu saçmalıkların ardından Yeşim'in duygu yoğun intiharı ilaç gibi geldi. Gelmesine geldi de, Lale'siz 'Lale Devri' dizisi de en büyük kozunu kaybetti!
Diziyi kim sürükleyebilir?
Oyunculukta yetersiz kalan Lale'nin diziden ayrılışıyla 'Lale Devri' darbe yemek şöyle dursun, Yeşim'i ve Zümrüt Hanım'ı öne çıkartarak daha da canlanmıştı.
Şimdiyse durum çok farklı. Kendi sesinden çalınan şarkı eşliğinde, âşıkların yüreğini titreterek ölüme atlayan Sarıkaya gittiğine göre diziyi kim sürükleyecek?
Zümrüt Hanım ile Necip Bey'in aşkı desek… İkisi de sürekli hastane odalarına takıldıklarından aşk yaşayacak fırsatı yakalamaları pek mümkün değil. Onların hastalık arası ilişkilerindeki ağdalı duygusallığa aksiyon katacak tek şey, İkbal Hanım'ın kıskançlığa kapılıp Necip Bey'in vakti zamanında Lale'nin ölümündeki sorumluluğunu ortaya çıkartması olacaktır.
Gerçek hayatta da kadınları birbirine kırdırmakta usta olan ve dizide tohum serpmedik kadın bırakmayarak erkekleri çatlatan Çınar ile yere bakar yürek yakar modunda, abartılı saflıktaki Mıy Mıy Toprak arasındaki ilişki iç bayan türden zaten. Bu melankolik atmosferi, aynı cansızlıktaki Ahmet karakterinin karşılıksız iyilik timsali varlığı hiç mi hiç kızıştıramaz. Herkes birbirine baygın baygın bakar durur.
Abisinin sözünden çıkmayacak kadar uslu kız olan Reyhan ile heykel misali monoton duruş sergileyip arada fındıklar kıran Avukat Okan'ın ilişkisi, heyecan yönünden zaten sıfırın altında.
Birdenbire hidayete erip doğru yolu bulan Sıtkı, zaten sıyrılmış. Güven kazanacak daa, aşkını alevlendirecek… Ölme babam ölme. Hem onun aşkının gücü, 'Lale Devri'ni ayakta tutmaya mümkünü yok yetmez. Yandan kaynak en nihayetinde.
Ah Tolgahan Sayışman ahh… Hem Serenay'ı kırdın, hem de milletin başına iş açtın. Şimdi kolaysa senaristler yeni fettanlıklar yaratsın da ekran başındakilere beğendirsin 'Lale Devri'ni.
Azra karakteri iş yapar mı?
Senaryoyu devralan Berfu Soner, Banu Tekcan ile Elif Asılkefeli'den oluşan yeni ekip bakalım kadroda yerini alacak olan dişi şeytana ne gibi bir orijinallik bulacaklar.
Pek ümidim yok ya, orijinallik konusunda… Niye mi? Çünkü Lale'nin ardından diziyi yüklenen Yeşim, baştan itibaren konunun içindeydi. O yüzden yama gibi algılanmadı. Üstelik öykü tazeydi, işlenmeye müsaitti. Şimdi Azra karakteri onun misyonunu yüklenirse ki, büyük ihtimal öyle olacak, konunun kendini tekrarı durumunun doğması kaçınılmaz. Burada senaryonun yaratıcı ve mantıklı yazılmasının ötesinde en büyük görev Deniz Barut'un oyunculuğuna düşecek.
Eski Türkiye güzellerinden olan ve bir dönem Cem Yılmaz'la aşk yaşayan Deniz Barut tarafından canlandırılması beklenen Azra karakteri melek yüzlü şeytanlığı ne derece başarır, izleyiciyi Yeşim gibi alır sürükler mi? Onu, katılımında sergileyeceği performanstan sonra göreceğiz.
Ancak önümüzde Feriha'sını kaybeden Emir örneği duruyor. Yapımlara sonradan katılan karakterler, gidenin yerini almaya kalkıştı mı çok eğreti kaçıyor. Hele bir de oyunculuktan sınıfta kalıyorlarsa… Bu durumda 'Lale Devri'nin işi oldukça zor!
Son söz: Dizi aşkları gerçekte de yaşanmaya başlayınca işte böyle çetrefilli durumlar doğuyor. Olan da diziyi keyifle izleyip karakterlere bağlananlara oluyor…[/SIZE][/COLOR][/FONT]
Show TV'den FOX'a geçtikten sonra Serenay Sarıkaya'nın büyük ve umutsuz aşkıyla canlanan ve cumartesilerin gözdesi olan 'Lale Devri'nde Yeşim dönemi kapandı.
Gayet etkileyici ve umulmadık derecede başarılı bir intihar sahnesiyle diziden ayrılan Sarıkaya, gerçekten de akıllarda iz bırakacak bir performans sergiledi. Tabi bu konuda yönetmenin ve sahneyi yaratanın da, hakkını yememek lazım!
Misal, son nokta için denizi seçen Ali Kaptan'ı 'Öyle Bir Geçer Zaman Ki' öldürmeyi becerememişti. 'Bir Çocuk Sevdim' de, kayalıklardan atlayan Mine'yi burnu kanamadan denizden çıkartarak büyük bir fiyasko yaşatmıştı.
Dizilerdeki, deniz yoluyla intihar sahnelerinde sergilenen bu saçmalıkların ardından Yeşim'in duygu yoğun intiharı ilaç gibi geldi. Gelmesine geldi de, Lale'siz 'Lale Devri' dizisi de en büyük kozunu kaybetti!
Diziyi kim sürükleyebilir?
Oyunculukta yetersiz kalan Lale'nin diziden ayrılışıyla 'Lale Devri' darbe yemek şöyle dursun, Yeşim'i ve Zümrüt Hanım'ı öne çıkartarak daha da canlanmıştı.
Şimdiyse durum çok farklı. Kendi sesinden çalınan şarkı eşliğinde, âşıkların yüreğini titreterek ölüme atlayan Sarıkaya gittiğine göre diziyi kim sürükleyecek?
Zümrüt Hanım ile Necip Bey'in aşkı desek… İkisi de sürekli hastane odalarına takıldıklarından aşk yaşayacak fırsatı yakalamaları pek mümkün değil. Onların hastalık arası ilişkilerindeki ağdalı duygusallığa aksiyon katacak tek şey, İkbal Hanım'ın kıskançlığa kapılıp Necip Bey'in vakti zamanında Lale'nin ölümündeki sorumluluğunu ortaya çıkartması olacaktır.
Gerçek hayatta da kadınları birbirine kırdırmakta usta olan ve dizide tohum serpmedik kadın bırakmayarak erkekleri çatlatan Çınar ile yere bakar yürek yakar modunda, abartılı saflıktaki Mıy Mıy Toprak arasındaki ilişki iç bayan türden zaten. Bu melankolik atmosferi, aynı cansızlıktaki Ahmet karakterinin karşılıksız iyilik timsali varlığı hiç mi hiç kızıştıramaz. Herkes birbirine baygın baygın bakar durur.
Abisinin sözünden çıkmayacak kadar uslu kız olan Reyhan ile heykel misali monoton duruş sergileyip arada fındıklar kıran Avukat Okan'ın ilişkisi, heyecan yönünden zaten sıfırın altında.
Birdenbire hidayete erip doğru yolu bulan Sıtkı, zaten sıyrılmış. Güven kazanacak daa, aşkını alevlendirecek… Ölme babam ölme. Hem onun aşkının gücü, 'Lale Devri'ni ayakta tutmaya mümkünü yok yetmez. Yandan kaynak en nihayetinde.
Ah Tolgahan Sayışman ahh… Hem Serenay'ı kırdın, hem de milletin başına iş açtın. Şimdi kolaysa senaristler yeni fettanlıklar yaratsın da ekran başındakilere beğendirsin 'Lale Devri'ni.
Azra karakteri iş yapar mı?
Senaryoyu devralan Berfu Soner, Banu Tekcan ile Elif Asılkefeli'den oluşan yeni ekip bakalım kadroda yerini alacak olan dişi şeytana ne gibi bir orijinallik bulacaklar.
Pek ümidim yok ya, orijinallik konusunda… Niye mi? Çünkü Lale'nin ardından diziyi yüklenen Yeşim, baştan itibaren konunun içindeydi. O yüzden yama gibi algılanmadı. Üstelik öykü tazeydi, işlenmeye müsaitti. Şimdi Azra karakteri onun misyonunu yüklenirse ki, büyük ihtimal öyle olacak, konunun kendini tekrarı durumunun doğması kaçınılmaz. Burada senaryonun yaratıcı ve mantıklı yazılmasının ötesinde en büyük görev Deniz Barut'un oyunculuğuna düşecek.
Eski Türkiye güzellerinden olan ve bir dönem Cem Yılmaz'la aşk yaşayan Deniz Barut tarafından canlandırılması beklenen Azra karakteri melek yüzlü şeytanlığı ne derece başarır, izleyiciyi Yeşim gibi alır sürükler mi? Onu, katılımında sergileyeceği performanstan sonra göreceğiz.
Ancak önümüzde Feriha'sını kaybeden Emir örneği duruyor. Yapımlara sonradan katılan karakterler, gidenin yerini almaya kalkıştı mı çok eğreti kaçıyor. Hele bir de oyunculuktan sınıfta kalıyorlarsa… Bu durumda 'Lale Devri'nin işi oldukça zor!
Son söz: Dizi aşkları gerçekte de yaşanmaya başlayınca işte böyle çetrefilli durumlar doğuyor. Olan da diziyi keyifle izleyip karakterlere bağlananlara oluyor…[/SIZE][/COLOR][/FONT]