11. Bölüm: "Elif'e Son Vazife"
Sahne yine Aron Feller'in evine döner. Sonunda Aron'un beklediği kişi gelir. Feller'in korumasi hemen haber verir:
Koruma: Efendim misafiriniz sonunda geldi. Kapi da bekliyor. Içeriye alayim mi?
Aron Feller: Tamam. Gelsin.
Aron'un korumasi gidip misafiri içeriye davet eder. Aron Feller hemen oturduğu koltuktan kalkip misafirini karşilar ve tokalaşir:
Aron Feller: Oo hoş geldin, David. Çok uzun zamandan beri görüşemedik.
David: Hoş bulduk efendim. En son Amerika'da sizin görevinizdeydim.
Aron Feller: Buyur, otur.
David ve Aron koltukta yerlerini aldiktan sonra Feller ona sorar:
Aron Feller: Anlat bakalim David. Nasilsin görüşmeyeli? Amerika da neler değişti, ben yokken?
David: Iyim efendim. Sizin yaninizda olduğum için çok mutluyum. Amerika yine aynisi. Nasil biraktiysaniz öyle.
Aron Feller: Ülkemi çok özledim ama burada ki işlerim daha bitmedi.
David: Beni neden çağirdiniz Türkiye'ye?
Aron Feller: Sende biliyorsundur, burada Türkler'in bir kahramani var, adi Polat Alemdar. Başimiza büyük işler açiyor. Türkiye'yi ele geçirmeyi zorlaştiriyor.
David: Polat Alemdar'i çok duydum. Amerika basininda Irak savaşi zamaninda çok yer almişti. Tabi birde Sam Marshall'i öldürünce, sikca duyduğumuz isim oldu.
Aron Feller: Işte böyle birisi Polat Alemdar. Bu yüzden onu ortadan kaldirmani istiyorum. Seni seçtim çünkü senin gücün ona yeter. Sen de onun gibi ajanlik eğitimi almiş birisisin. Ayrica orduda da az zamanini geçirmedin. Sana bütün verdiğim görevleri başariyla yerine getirdin. Senin Polat Alemdar'dan bir farkin var.
David: Nedir o fark efendim?
Aron Feller: Senin zaafin yok. Onun ise var.
David: Peki nedir zaaflari?
Aron Feller: Babasi ve annesi var, bu zaaflar yeter ona.
David: Onlar kolay. Zaten yaşlilar, çok zamanlari kalmamiştir. Sevgilisi yada eşi yok mu?
Aron Feller: Eşi vardi ama Iskender Büyük onu öldürdü.
David: Peki şimdi bir kadin yok mu hayatinda?
Aron Feller: Bir arkadaşi var. Kendisi özel yetkili savci.
David: Tamam. Çok güzel işte. Polat Alemdar'in ona karşi mutlaka zaafi vardir. O halde ben hemen işe koyulayim.
Aron Feller: Planin nedir?
David: Size planimi sonra anlatirim. Bana şimdilik acilen bir Türk kimliği lağzim.
Aron Feller: Kimlik problem değil.
David: Ben Polat Alemdar'i neresinden vuracağini çok iyi biliyorum.
Aron Feller: Sana o zaman kolay gelsin.
David: Teşekkür ederim efendim.
Bu sirada Polat ve Leyla halen sahilde oturuyorlardir. Leyla konuşmaya başlar:
Leyla: Polat sana bir soru sormak istiyorum. Ama soruma dürüstce cevap vereceksin. Kivirma falan yok. Tamam mi?
Polat: Neymiş bu soru? Merak ettim şimdi.
Leyla: Tamam mi?
Polat: Tamam, tamam.
Leyla: Nerden biliyordun benim o mezarda yattiğimi? Herhalde Ersoy sana söylememiştir. Bu kiyaği yapmaz sana.
Polat: Aman Leyla başka işin yok mu, yine bu konulari aciyorsun. Ben senin için bugün zamanimi ayirdim, bütün kötü anilarini belki geride birakirsin diye. Senin yaptiğin peki ne? Olanlari unutmamakta kararlisin.
Leyla: Niye hemen sinirleniyorsun Polat? Sence ben yaşadiklarimi unutmak istemediğimi zanediyorsun? Olanlari unutmak icin, her şeyi detayina kadar öğrenmem lağzim. Bana bu yolda yardimci olursan çok mutlu olurum.
Leyla'nin gözleri dolar ve ardindan ağlamaya başlar. Polat Leyla'nin aslinda hakli olduğunu biliyordur. Bu yüzden ona her şeyi sonuna kadar anlatmayi karar verir:
Polat: Peki Leyla, sana her şeyi anlaticağim. Ama önce gözyaşlarini o güzel gözlerinden siliceksin. Tamam mi?
Leyla Polat'in bu güzel cümlesinden sonra, hemen gözyaşlarini parmaklariyla siler. Ardindan gülümsemeye başlar ve Polat'a der:
Leyla: Tamam. Anlaştik.
Polat'da Leyla'ya tebessümle karşilik verir ve anlatmaya başlar:
Polat: Nerden başliyacagimi bilmiyorum açikcasi.
Leyla: Ya Polat, haydi anlat artik. Başla işte bir yerden.
Polat: Tamam, tamam. Şaka yaptim. Çok merak ediyorsundur, seni o mezarda nasil bulduğumu.
Leyla: Evet, hemde çok.
Polat: Sana açiklayacam ama benimle dalga geçmiyeceksin. Tamam mi?
Leyla: Of Polat. Niye seninle dalga geçiyim.
Polat: Tamam başliyorum. Son zamanlarda hep ayni rüyayi görer oldum. Rüyamda bir mezarliktaydim, durmadan bir kadin çiglik atiyordu. Kadinin sesine doğru ilerlerken, karşima Elif çikiyordu.
Leyla: Ne Elif mi?
Polat: Ya, Elif. Neyse sonra benimle konuşmaya başliyordu. Söyledigi şeyler o kadar gerçegi yansitiyordu ki, ben ise sonradan bunun farkina vardim. Bana ne dedi biliyormusun?
Leyla: Hayir bilmiyorum Polat.
Polat: Senden bahsetti.
Leyla: Ne benden mi?
Polat: Evet senden. Bende çok şaşirdim. Elif benim mutlu olmami için, seninle beraber olmami istedi. Ben önce karşi çiktim, ama sonra Elifin dediklerine kulak verdim ve kararimi değiştirdim. Sana arkami döndüp, gittiğim için pişman oldum ve hemen sabah kalktiktan sonra seni adliyede ziyaret etmeye gittim. Ama orada olmadiğini öğrendim ve lojmanda ki evine gittim. Ama polis arabalarini gördükten sonra, anladim ki beni bir kötü haber beklediğini. Ersoy seni kaçirmişti. Hemen lojmanin güvenlik kameralarinin kayit ettiği görüntülere baktim ve inceledim. En son senin evinden çikan Yeşim olmuştu. Hemen ondan şüphelendim ve yanina gittim.
Leyla Yesimin ismini duyduktan sonra, yüzü asilir ve der:
Leyla: Yeşim. Beni düşmanin kucağina atan sözde en iyi arkadaşim. Ona yeniden güvenmekle büyük hata etmişim.
Polat: Siz tuz, buz değilmiydiniz, ne oldu da yine arkadaş oldunuz?
Leyla: Sen beni yalniz biraktiktan sonra çok üzüntülüydüm. Yeşim bu halimi fark etti ve beni teselli etmek istedi. Sonra dedi ki, neden kavga ediyoruz ki, yine arkadaş olalim. Bende biraz düşündükten sonra, hakli olduğunu anladim ve ona güvendim.
Polat: Yani benim yüzümden oldu her şey. Senin arkanda olmadiğim için, bunlar senin başina geldi.
Polat kendisini suçlamaya devam eder ve elleriyle başina vurur. Leyla Polat'i sakinleştirmek için onun ellerini avucuna alir ve Polat'a der:
Leyla: Niye kendini suçluyorsun Polat. Demek ki olacagi varmiş. Bak bu olay ikimizin duygularini ortaya çikarmaya yardimci oldu. Birde bu yönden bak.
Polat Leyla'nin yüzüne bakar. Leyla'da Polat'in yüzüne bakar. Polat Leyla'nin gözlerine odaklanir ve der:
Polat: Doğru diyorsun Leyla. Eğer Ersoy seni kaçirmasaydi, belki seni ne kadar çok sevdiğimi anlayamazdim.
Polat yine kendine gelir ve anlatmaya devam eder:
Polat: Neyse, Yeşimin yanina gittikten sonra, onu sorguya çektim. Seni Ersoy'a sattiğini söyledi. Bende onu alip, arabanin bagajina koydum ve ofisime götürdüm. Tam arabadan indirirken, uzak mesafeden keskin nişanci tarafindan başindan vuruldu ve öldü.
Leyla: Yeşim öldü mü?
Polat: Evet, hemen orada öldü.
Leyla: Kim bilir kimlerle çalişti.
Polat: Bilmiyorum ama Ersoy değil, bu kesin. Konuşmadan Yeşimi ortadan kaldirdilar.
Leyla: Her ne kadar Ersoy'a yardimci olduysa beni kaçirmasi için, yinede üzüldüm ona.
Polat: Yeşim seni ölüme yolladi, sen yinede onun için üzülüyorsun.
Leyla: Ne yapiyim Polat? Kaç seneden beri arkadaştik. Bu kadar kolay unutamam.
Polat: Sen ne kadar temiz kalblisin. Ilk kez senin gibi birisini görüyorum. Etrafimdakiler böyle bir durumda nefret kusardi.
Leyla: Yapim böyle.
Polat: Öyle. Neyse Yeşim öldükten sonra, Memati ve Abdülheyle Ersoy'un evine baskin yapmaya karar verdik. Evini bastik, belki seni buluruz diye, ama kimse yoktu. Evde bomba düzeneyi vardi, hemen dişari çiktik. Ev komple patladi, arabamda havaya uçtu. Bu yüzden Mematinin arabasini kullaniyorum.
Leyla: Bende diyordum, ne oldu senin arabana.
Polat: Sonra iste Ersoy aradi beni, sende yanindaydin. Tam o sirada şarjörünü boşaltti senin üstüne.
Leyla: Bana hiç bir kurşun isabet etmedi. Havaya sikti hepsini. Benim öldüğümü sana inandirmak için bu yolu denedi.
Polat: Zaten bu yolda çok başarili oldu. Gerçekten senin öldüğünü zanettim. O kadar üzüldüm ki, eve gittim ve ilk işim uyuya kalmak oldu. Iyiki de uyumuşum, yine ayni rüyayi gördüm. Elif bana dedi ki, sevdiklerini nerede hiç ziyaret etmezsin. Bu sorunun cevabi, Leyla'nin bulunduğu yerdir, dedi. Bende düşündükten sonra, hemen yataktan firladim ve yola koyuldum.
Leyla: Sorunun cevabi mezarlikti, öyle değil mi?
Polat: Evet Leyla. Rüyamda gördüğüm mezari, gerçekten mezarlikta gördüm. Ayrica rüyamda çiğlik atan kadin da, sendin. Hemen mezari açmaya çaliştim. Memati ve Abdülhey beni takip etmişlerdi, onlarda yardimci oldu bana. Seni hemen mezardan çikardik. Sonrasini sende biliyorsun zaten.
Leyla: Hayatimi demek ki Elif'e borçluyum. Eğer o senin rüyalarina girmeseydi, ben çoktan ölmüş olacaktim.
Leyla'nin gözleri dolar ve ardindan ağlamaya başlar. Polat Leyla'nin ağladiğini fark eder ve gözyaşlarini elleriyle siler. Ardindan Leyla Polat'a der:
Leyla: Polat, ne olursun beni Elif'in mezarina götür. Onun sayesinde hem yaşiyorum, hemde sevdiğim adama kavuşa bildim. Lütfen beni Elif'e götür. Bunu ona borçluyum.
Polat: Tamam. Haydi gidelim o zaman.
Polat ve Leyla son süratle mezarliğa giderler. Sonunda Elif'in mezarina varmişlardir. Hava karanlik olmuştur artik. Leyla yavaşca mezara doğru ilerler. Ellerini toprağa koyar ve konuşmaya başlar:
Leyla: Elif ben geldim. Arkadaşin Leyla.
Polat uzaktan izliyordur Leyla'yi. Leyla konuşmasina devam eder:
Leyla: Cenazene gelemediğim için çok özür dilerim. Bir türlü zaman bulamadim. Ama sen yinede beni silip atmadin. Polat'in rüyalarina girdin ve bana yardimci olmasini istedin. Bir de yetmezmiş gibi, beraber olmamizi istedin. Elif hayatimda tanidiğim en iyi, en güzel ve en güleryüzlü arkadaşimdin.
Leyla'nin yanaklarindan gözyaslari süzülü verir ve devam eder:
Leyla: Sana yemin ediyorum Elif, Polat'in mutlu olmasi icin elimden geleni yapacağim. Onu hiç bir zaman üzmemeye çalişacağim. Ayrica onu her zaman koruyacağim. Gerekirse kendi hayatimi onun için feda edeceğim. Sana burada söz veriyorum. Eğer sözümü tutamazsam, beni rüyalarimda rahatsiz et, ki verdiğim sözümü yine hatirliyim.
Polat Leyla'nin yanina yaklaşir ve der:
Polat: Artik gidelim mi Leyla? Geç oldu.
Leyla: Tamam, gidelim.
Polat: Sen önden git, ben geliyorum.
Leyla: Peki.
Leyla oradan uzaklaşir. Polat ise Elif'in mezarinin başinda der:
Polat: Elif sana ne kadar teşekkür etsem azdir. Senin yardiminla Leyla'yi buldum. Sana yemin ediyorum, Leyla'yi her zaman koruyacağim. Seni sevdiğim kadar sevemesemde yine Leylaya gerektiginden fazla deger verip sevecegim. Onu üzmemeye çalişacağim.
Polat son bir kez Elif'le vedalaşir ve Leyla'nin yanina gider. Ardindan ikiside arabaya binip, lojmana giderler. Leyla Polat'la beraber evine girer ve bütün özel eşyalarini toparlayip, Ömer baba ve Nazife annenin evinin yoluna koyulurlar.
Akşam saat dokuz da Leyla ve Polat eve varirlar. Hemen akşam yemeğini yiyip kalkarlar. Leyla yeni kiyafetlerini dolabina yerleştirir. Tam o sirada Polat içeriye gelir. Leyla Polata sorar:
Leyla: Polat ne ariyorsun burada?
Polat: Sana iyi geceler dilemeye geldim. Eğer istemiyorsan gidebilirim.
Leyla: Ne gitmesi, hemen kizdin bakiyorum. Sağol bunu demek için odama gelmene gerek yoktu. Sanada iyi geceler dilerim Polat. Söylediğine göre, çikabilirsin şimdi.
Polat: Sen beni kendi odamdan mi kovuyorsun?
Leyla: Eee bu oda artik benim. Senin odan karşida.
Polat: Demek öyle. Sana şimdi gösteririm.
Polat Leyla'yi kovalar. Leyla yatağin üstünden şik bir hareketle yastiği alir ve boş yerde ayakta kalir. Elinde yastikla silahlanmiş bir şekilde Polat'i odadan çikarmak için ona vurarak kovalar. Polat da ayni şekilde ikinci yastiği alip Leyla'ya karşi koyar. Bir zaman sonra yastiklardan tüyler çikar ve odada uçuşurlar. Leyla'nin ayaği yatağin kenarina takilir. Ardindan dengesini kaybeder ve yatağin üstüne yatarak düşer. Polat da Leyla'nin ellerinden tutmaya çalişir. Sonunda Polat da dengesini kaybederek Leyla'nin üstüne düşer. Artik ikiside birbirlerinin gözlerine odaklanmiş bir şekilde baka kalirlar. Bir süre bakiştiktan sonra, gözler dudaklara kayar. Tam o sirada gürültüden rahatsiz olan Nazife anne kapiyi açip, Leyla ve Polat'in yakinlaşmasina şahit olur. Leyla kapinin açildiğini duyunca, hemen başini kapiya çevirir. Ayni şekilde Polat da bakar. Nazife anneyi karşilarinda gördükten sonra, hemen kendilerine çeki düzen verirler. Polat hiç bir şey demeden odadan çikar. Leyla ise yerin dibine girmek ister. Nazife anne Leyla'ya iyi geceler dileyip odadan kapiyi kapatarak çikar. Ardindan Polat'in odasina girer ve Polat'la konuşur:
Nazife anne: Polat bu böyle olmayacak. Eğer bu kadar birbirinizi seviyorsaniz, o zaman en kisa zamanda evlenin. Böyle olmaz ki.
Polat: Bende bilmiyorum nasil oldu, ama söz veriyorum bir daha böyle bir şey olmayacak. Evlilik konusuna gelirsek, ben Ebru'dan sonra akillandim. Artik her şeyi yavaş işlemeyi düşünüyorum. Ilk önce sözleniriz. Ben ne zaman hazir olursam, o zaman Leyla'yla evlilik yoluna baş koyarim.
Nazife anne: Bu senin düsüncen, peki Leyla ne diyor bu konuda?
Polat: Oda eminim benim gibi düşünüyordur.
Nazife anne: Ben bir şey demiyorum artik. Kendi düşüncemi söyledim ve vazifemi yerine getirdim. Gerisi sana kalmiş. Neyse haydi sana hayirli geceler.
Nazife anne asik yüzle Polat'in odasindan çikar ve kendi odasina girer. Artik çok geç olmuştur, herkes derin uykuya dalmiştir. Ertesi sabah ilk kalkan Leyla olur. Hemen Polat'in yeni aldiği siyah takimini giyner. Makyajini da kiyafetine göre yapar. Kahvalti yapmadan evden çikar. Dişarida ise Cahit onu beklemektedir ve Leyla'ya der:
Cahit: Günaydin savci hanim. Sizi adliyeye birakmam için Polat ağabey beni görevlendirdi. Buyrun sizi birakiyim.
Leyla: Teşekkür ederim Cahit, ama ben kendim giderim.
Cahit: Olmaz. Lütfen zorluk çikarmadan benimle arabaya binin.
Leyla: Peki. Tamam. Gidelim o zaman.
Cahit Leyla'yi adliyeye birakip, ardindan ofise gider. Leyla hemen işine koyulur. Dosyalari inceler. Bu sirada hakim arkadaşi gelir ve Leyla'yi görünce şok olur:
Hakim hanim: Leyla. Gerçekten sen misin?
Leyla: Evet benim.
Hakim hanim: Sen kaçirilmiştin. Nasil kurtuldun?
Leyla: Çok uzun hikaye. Boşver. Ben yokken neler oldu?
Hakim: Biliyorsun başsavci ankaraya gitti. Onun yerine yeni birisi geldi.
Leyla: Öyle mi. Acaba nasil birisi.
Hakim: Valla Leyla sana ancak şunu diyebilirim, ben hayatimda bu kadar yakişikli, bu kadar karizmatik birini görmedim. Yaşi da çok genc. Görsen eminim beğeneceksin.
Tam o sirada kapi açilir ve uzun boylu, mavi gözlü, sari saçli, yakişikli genc bir adam gelir. Hemen Leyla'nin yanina gider ve kendisini tanitir:
Bassavci: Merhaba, savci hanim, ben yeni atanan başsavciyim.
Leyla'da ayağa kalkip başsavciyla tokalaşir ve kendini tanitir:
Leyla: Hoş gelmişsiniz başsavcim. Benim adim savci Leyla Türkmen.
Bassavci: Taniştiğima memnun oldum, savci hanim.
Leyla farkinda değildir aslinda kiminle beraber çalişacağini...
Sahne yine Aron Feller'in evine döner. Sonunda Aron'un beklediği kişi gelir. Feller'in korumasi hemen haber verir:
Koruma: Efendim misafiriniz sonunda geldi. Kapi da bekliyor. Içeriye alayim mi?
Aron Feller: Tamam. Gelsin.
Aron'un korumasi gidip misafiri içeriye davet eder. Aron Feller hemen oturduğu koltuktan kalkip misafirini karşilar ve tokalaşir:
Aron Feller: Oo hoş geldin, David. Çok uzun zamandan beri görüşemedik.
David: Hoş bulduk efendim. En son Amerika'da sizin görevinizdeydim.
Aron Feller: Buyur, otur.
David ve Aron koltukta yerlerini aldiktan sonra Feller ona sorar:
Aron Feller: Anlat bakalim David. Nasilsin görüşmeyeli? Amerika da neler değişti, ben yokken?
David: Iyim efendim. Sizin yaninizda olduğum için çok mutluyum. Amerika yine aynisi. Nasil biraktiysaniz öyle.
Aron Feller: Ülkemi çok özledim ama burada ki işlerim daha bitmedi.
David: Beni neden çağirdiniz Türkiye'ye?
Aron Feller: Sende biliyorsundur, burada Türkler'in bir kahramani var, adi Polat Alemdar. Başimiza büyük işler açiyor. Türkiye'yi ele geçirmeyi zorlaştiriyor.
David: Polat Alemdar'i çok duydum. Amerika basininda Irak savaşi zamaninda çok yer almişti. Tabi birde Sam Marshall'i öldürünce, sikca duyduğumuz isim oldu.
Aron Feller: Işte böyle birisi Polat Alemdar. Bu yüzden onu ortadan kaldirmani istiyorum. Seni seçtim çünkü senin gücün ona yeter. Sen de onun gibi ajanlik eğitimi almiş birisisin. Ayrica orduda da az zamanini geçirmedin. Sana bütün verdiğim görevleri başariyla yerine getirdin. Senin Polat Alemdar'dan bir farkin var.
David: Nedir o fark efendim?
Aron Feller: Senin zaafin yok. Onun ise var.
David: Peki nedir zaaflari?
Aron Feller: Babasi ve annesi var, bu zaaflar yeter ona.
David: Onlar kolay. Zaten yaşlilar, çok zamanlari kalmamiştir. Sevgilisi yada eşi yok mu?
Aron Feller: Eşi vardi ama Iskender Büyük onu öldürdü.
David: Peki şimdi bir kadin yok mu hayatinda?
Aron Feller: Bir arkadaşi var. Kendisi özel yetkili savci.
David: Tamam. Çok güzel işte. Polat Alemdar'in ona karşi mutlaka zaafi vardir. O halde ben hemen işe koyulayim.
Aron Feller: Planin nedir?
David: Size planimi sonra anlatirim. Bana şimdilik acilen bir Türk kimliği lağzim.
Aron Feller: Kimlik problem değil.
David: Ben Polat Alemdar'i neresinden vuracağini çok iyi biliyorum.
Aron Feller: Sana o zaman kolay gelsin.
David: Teşekkür ederim efendim.
Bu sirada Polat ve Leyla halen sahilde oturuyorlardir. Leyla konuşmaya başlar:
Leyla: Polat sana bir soru sormak istiyorum. Ama soruma dürüstce cevap vereceksin. Kivirma falan yok. Tamam mi?
Polat: Neymiş bu soru? Merak ettim şimdi.
Leyla: Tamam mi?
Polat: Tamam, tamam.
Leyla: Nerden biliyordun benim o mezarda yattiğimi? Herhalde Ersoy sana söylememiştir. Bu kiyaği yapmaz sana.
Polat: Aman Leyla başka işin yok mu, yine bu konulari aciyorsun. Ben senin için bugün zamanimi ayirdim, bütün kötü anilarini belki geride birakirsin diye. Senin yaptiğin peki ne? Olanlari unutmamakta kararlisin.
Leyla: Niye hemen sinirleniyorsun Polat? Sence ben yaşadiklarimi unutmak istemediğimi zanediyorsun? Olanlari unutmak icin, her şeyi detayina kadar öğrenmem lağzim. Bana bu yolda yardimci olursan çok mutlu olurum.
Leyla'nin gözleri dolar ve ardindan ağlamaya başlar. Polat Leyla'nin aslinda hakli olduğunu biliyordur. Bu yüzden ona her şeyi sonuna kadar anlatmayi karar verir:
Polat: Peki Leyla, sana her şeyi anlaticağim. Ama önce gözyaşlarini o güzel gözlerinden siliceksin. Tamam mi?
Leyla Polat'in bu güzel cümlesinden sonra, hemen gözyaşlarini parmaklariyla siler. Ardindan gülümsemeye başlar ve Polat'a der:
Leyla: Tamam. Anlaştik.
Polat'da Leyla'ya tebessümle karşilik verir ve anlatmaya başlar:
Polat: Nerden başliyacagimi bilmiyorum açikcasi.
Leyla: Ya Polat, haydi anlat artik. Başla işte bir yerden.
Polat: Tamam, tamam. Şaka yaptim. Çok merak ediyorsundur, seni o mezarda nasil bulduğumu.
Leyla: Evet, hemde çok.
Polat: Sana açiklayacam ama benimle dalga geçmiyeceksin. Tamam mi?
Leyla: Of Polat. Niye seninle dalga geçiyim.
Polat: Tamam başliyorum. Son zamanlarda hep ayni rüyayi görer oldum. Rüyamda bir mezarliktaydim, durmadan bir kadin çiglik atiyordu. Kadinin sesine doğru ilerlerken, karşima Elif çikiyordu.
Leyla: Ne Elif mi?
Polat: Ya, Elif. Neyse sonra benimle konuşmaya başliyordu. Söyledigi şeyler o kadar gerçegi yansitiyordu ki, ben ise sonradan bunun farkina vardim. Bana ne dedi biliyormusun?
Leyla: Hayir bilmiyorum Polat.
Polat: Senden bahsetti.
Leyla: Ne benden mi?
Polat: Evet senden. Bende çok şaşirdim. Elif benim mutlu olmami için, seninle beraber olmami istedi. Ben önce karşi çiktim, ama sonra Elifin dediklerine kulak verdim ve kararimi değiştirdim. Sana arkami döndüp, gittiğim için pişman oldum ve hemen sabah kalktiktan sonra seni adliyede ziyaret etmeye gittim. Ama orada olmadiğini öğrendim ve lojmanda ki evine gittim. Ama polis arabalarini gördükten sonra, anladim ki beni bir kötü haber beklediğini. Ersoy seni kaçirmişti. Hemen lojmanin güvenlik kameralarinin kayit ettiği görüntülere baktim ve inceledim. En son senin evinden çikan Yeşim olmuştu. Hemen ondan şüphelendim ve yanina gittim.
Leyla Yesimin ismini duyduktan sonra, yüzü asilir ve der:
Leyla: Yeşim. Beni düşmanin kucağina atan sözde en iyi arkadaşim. Ona yeniden güvenmekle büyük hata etmişim.
Polat: Siz tuz, buz değilmiydiniz, ne oldu da yine arkadaş oldunuz?
Leyla: Sen beni yalniz biraktiktan sonra çok üzüntülüydüm. Yeşim bu halimi fark etti ve beni teselli etmek istedi. Sonra dedi ki, neden kavga ediyoruz ki, yine arkadaş olalim. Bende biraz düşündükten sonra, hakli olduğunu anladim ve ona güvendim.
Polat: Yani benim yüzümden oldu her şey. Senin arkanda olmadiğim için, bunlar senin başina geldi.
Polat kendisini suçlamaya devam eder ve elleriyle başina vurur. Leyla Polat'i sakinleştirmek için onun ellerini avucuna alir ve Polat'a der:
Leyla: Niye kendini suçluyorsun Polat. Demek ki olacagi varmiş. Bak bu olay ikimizin duygularini ortaya çikarmaya yardimci oldu. Birde bu yönden bak.
Polat Leyla'nin yüzüne bakar. Leyla'da Polat'in yüzüne bakar. Polat Leyla'nin gözlerine odaklanir ve der:
Polat: Doğru diyorsun Leyla. Eğer Ersoy seni kaçirmasaydi, belki seni ne kadar çok sevdiğimi anlayamazdim.
Polat yine kendine gelir ve anlatmaya devam eder:
Polat: Neyse, Yeşimin yanina gittikten sonra, onu sorguya çektim. Seni Ersoy'a sattiğini söyledi. Bende onu alip, arabanin bagajina koydum ve ofisime götürdüm. Tam arabadan indirirken, uzak mesafeden keskin nişanci tarafindan başindan vuruldu ve öldü.
Leyla: Yeşim öldü mü?
Polat: Evet, hemen orada öldü.
Leyla: Kim bilir kimlerle çalişti.
Polat: Bilmiyorum ama Ersoy değil, bu kesin. Konuşmadan Yeşimi ortadan kaldirdilar.
Leyla: Her ne kadar Ersoy'a yardimci olduysa beni kaçirmasi için, yinede üzüldüm ona.
Polat: Yeşim seni ölüme yolladi, sen yinede onun için üzülüyorsun.
Leyla: Ne yapiyim Polat? Kaç seneden beri arkadaştik. Bu kadar kolay unutamam.
Polat: Sen ne kadar temiz kalblisin. Ilk kez senin gibi birisini görüyorum. Etrafimdakiler böyle bir durumda nefret kusardi.
Leyla: Yapim böyle.
Polat: Öyle. Neyse Yeşim öldükten sonra, Memati ve Abdülheyle Ersoy'un evine baskin yapmaya karar verdik. Evini bastik, belki seni buluruz diye, ama kimse yoktu. Evde bomba düzeneyi vardi, hemen dişari çiktik. Ev komple patladi, arabamda havaya uçtu. Bu yüzden Mematinin arabasini kullaniyorum.
Leyla: Bende diyordum, ne oldu senin arabana.
Polat: Sonra iste Ersoy aradi beni, sende yanindaydin. Tam o sirada şarjörünü boşaltti senin üstüne.
Leyla: Bana hiç bir kurşun isabet etmedi. Havaya sikti hepsini. Benim öldüğümü sana inandirmak için bu yolu denedi.
Polat: Zaten bu yolda çok başarili oldu. Gerçekten senin öldüğünü zanettim. O kadar üzüldüm ki, eve gittim ve ilk işim uyuya kalmak oldu. Iyiki de uyumuşum, yine ayni rüyayi gördüm. Elif bana dedi ki, sevdiklerini nerede hiç ziyaret etmezsin. Bu sorunun cevabi, Leyla'nin bulunduğu yerdir, dedi. Bende düşündükten sonra, hemen yataktan firladim ve yola koyuldum.
Leyla: Sorunun cevabi mezarlikti, öyle değil mi?
Polat: Evet Leyla. Rüyamda gördüğüm mezari, gerçekten mezarlikta gördüm. Ayrica rüyamda çiğlik atan kadin da, sendin. Hemen mezari açmaya çaliştim. Memati ve Abdülhey beni takip etmişlerdi, onlarda yardimci oldu bana. Seni hemen mezardan çikardik. Sonrasini sende biliyorsun zaten.
Leyla: Hayatimi demek ki Elif'e borçluyum. Eğer o senin rüyalarina girmeseydi, ben çoktan ölmüş olacaktim.
Leyla'nin gözleri dolar ve ardindan ağlamaya başlar. Polat Leyla'nin ağladiğini fark eder ve gözyaşlarini elleriyle siler. Ardindan Leyla Polat'a der:
Leyla: Polat, ne olursun beni Elif'in mezarina götür. Onun sayesinde hem yaşiyorum, hemde sevdiğim adama kavuşa bildim. Lütfen beni Elif'e götür. Bunu ona borçluyum.
Polat: Tamam. Haydi gidelim o zaman.
Polat ve Leyla son süratle mezarliğa giderler. Sonunda Elif'in mezarina varmişlardir. Hava karanlik olmuştur artik. Leyla yavaşca mezara doğru ilerler. Ellerini toprağa koyar ve konuşmaya başlar:
Leyla: Elif ben geldim. Arkadaşin Leyla.
Polat uzaktan izliyordur Leyla'yi. Leyla konuşmasina devam eder:
Leyla: Cenazene gelemediğim için çok özür dilerim. Bir türlü zaman bulamadim. Ama sen yinede beni silip atmadin. Polat'in rüyalarina girdin ve bana yardimci olmasini istedin. Bir de yetmezmiş gibi, beraber olmamizi istedin. Elif hayatimda tanidiğim en iyi, en güzel ve en güleryüzlü arkadaşimdin.
Leyla'nin yanaklarindan gözyaslari süzülü verir ve devam eder:
Leyla: Sana yemin ediyorum Elif, Polat'in mutlu olmasi icin elimden geleni yapacağim. Onu hiç bir zaman üzmemeye çalişacağim. Ayrica onu her zaman koruyacağim. Gerekirse kendi hayatimi onun için feda edeceğim. Sana burada söz veriyorum. Eğer sözümü tutamazsam, beni rüyalarimda rahatsiz et, ki verdiğim sözümü yine hatirliyim.
Polat Leyla'nin yanina yaklaşir ve der:
Polat: Artik gidelim mi Leyla? Geç oldu.
Leyla: Tamam, gidelim.
Polat: Sen önden git, ben geliyorum.
Leyla: Peki.
Leyla oradan uzaklaşir. Polat ise Elif'in mezarinin başinda der:
Polat: Elif sana ne kadar teşekkür etsem azdir. Senin yardiminla Leyla'yi buldum. Sana yemin ediyorum, Leyla'yi her zaman koruyacağim. Seni sevdiğim kadar sevemesemde yine Leylaya gerektiginden fazla deger verip sevecegim. Onu üzmemeye çalişacağim.
Polat son bir kez Elif'le vedalaşir ve Leyla'nin yanina gider. Ardindan ikiside arabaya binip, lojmana giderler. Leyla Polat'la beraber evine girer ve bütün özel eşyalarini toparlayip, Ömer baba ve Nazife annenin evinin yoluna koyulurlar.
Akşam saat dokuz da Leyla ve Polat eve varirlar. Hemen akşam yemeğini yiyip kalkarlar. Leyla yeni kiyafetlerini dolabina yerleştirir. Tam o sirada Polat içeriye gelir. Leyla Polata sorar:
Leyla: Polat ne ariyorsun burada?
Polat: Sana iyi geceler dilemeye geldim. Eğer istemiyorsan gidebilirim.
Leyla: Ne gitmesi, hemen kizdin bakiyorum. Sağol bunu demek için odama gelmene gerek yoktu. Sanada iyi geceler dilerim Polat. Söylediğine göre, çikabilirsin şimdi.
Polat: Sen beni kendi odamdan mi kovuyorsun?
Leyla: Eee bu oda artik benim. Senin odan karşida.
Polat: Demek öyle. Sana şimdi gösteririm.
Polat Leyla'yi kovalar. Leyla yatağin üstünden şik bir hareketle yastiği alir ve boş yerde ayakta kalir. Elinde yastikla silahlanmiş bir şekilde Polat'i odadan çikarmak için ona vurarak kovalar. Polat da ayni şekilde ikinci yastiği alip Leyla'ya karşi koyar. Bir zaman sonra yastiklardan tüyler çikar ve odada uçuşurlar. Leyla'nin ayaği yatağin kenarina takilir. Ardindan dengesini kaybeder ve yatağin üstüne yatarak düşer. Polat da Leyla'nin ellerinden tutmaya çalişir. Sonunda Polat da dengesini kaybederek Leyla'nin üstüne düşer. Artik ikiside birbirlerinin gözlerine odaklanmiş bir şekilde baka kalirlar. Bir süre bakiştiktan sonra, gözler dudaklara kayar. Tam o sirada gürültüden rahatsiz olan Nazife anne kapiyi açip, Leyla ve Polat'in yakinlaşmasina şahit olur. Leyla kapinin açildiğini duyunca, hemen başini kapiya çevirir. Ayni şekilde Polat da bakar. Nazife anneyi karşilarinda gördükten sonra, hemen kendilerine çeki düzen verirler. Polat hiç bir şey demeden odadan çikar. Leyla ise yerin dibine girmek ister. Nazife anne Leyla'ya iyi geceler dileyip odadan kapiyi kapatarak çikar. Ardindan Polat'in odasina girer ve Polat'la konuşur:
Nazife anne: Polat bu böyle olmayacak. Eğer bu kadar birbirinizi seviyorsaniz, o zaman en kisa zamanda evlenin. Böyle olmaz ki.
Polat: Bende bilmiyorum nasil oldu, ama söz veriyorum bir daha böyle bir şey olmayacak. Evlilik konusuna gelirsek, ben Ebru'dan sonra akillandim. Artik her şeyi yavaş işlemeyi düşünüyorum. Ilk önce sözleniriz. Ben ne zaman hazir olursam, o zaman Leyla'yla evlilik yoluna baş koyarim.
Nazife anne: Bu senin düsüncen, peki Leyla ne diyor bu konuda?
Polat: Oda eminim benim gibi düşünüyordur.
Nazife anne: Ben bir şey demiyorum artik. Kendi düşüncemi söyledim ve vazifemi yerine getirdim. Gerisi sana kalmiş. Neyse haydi sana hayirli geceler.
Nazife anne asik yüzle Polat'in odasindan çikar ve kendi odasina girer. Artik çok geç olmuştur, herkes derin uykuya dalmiştir. Ertesi sabah ilk kalkan Leyla olur. Hemen Polat'in yeni aldiği siyah takimini giyner. Makyajini da kiyafetine göre yapar. Kahvalti yapmadan evden çikar. Dişarida ise Cahit onu beklemektedir ve Leyla'ya der:
Cahit: Günaydin savci hanim. Sizi adliyeye birakmam için Polat ağabey beni görevlendirdi. Buyrun sizi birakiyim.
Leyla: Teşekkür ederim Cahit, ama ben kendim giderim.
Cahit: Olmaz. Lütfen zorluk çikarmadan benimle arabaya binin.
Leyla: Peki. Tamam. Gidelim o zaman.
Cahit Leyla'yi adliyeye birakip, ardindan ofise gider. Leyla hemen işine koyulur. Dosyalari inceler. Bu sirada hakim arkadaşi gelir ve Leyla'yi görünce şok olur:
Hakim hanim: Leyla. Gerçekten sen misin?
Leyla: Evet benim.
Hakim hanim: Sen kaçirilmiştin. Nasil kurtuldun?
Leyla: Çok uzun hikaye. Boşver. Ben yokken neler oldu?
Hakim: Biliyorsun başsavci ankaraya gitti. Onun yerine yeni birisi geldi.
Leyla: Öyle mi. Acaba nasil birisi.
Hakim: Valla Leyla sana ancak şunu diyebilirim, ben hayatimda bu kadar yakişikli, bu kadar karizmatik birini görmedim. Yaşi da çok genc. Görsen eminim beğeneceksin.
Tam o sirada kapi açilir ve uzun boylu, mavi gözlü, sari saçli, yakişikli genc bir adam gelir. Hemen Leyla'nin yanina gider ve kendisini tanitir:
Bassavci: Merhaba, savci hanim, ben yeni atanan başsavciyim.
Leyla'da ayağa kalkip başsavciyla tokalaşir ve kendini tanitir:
Leyla: Hoş gelmişsiniz başsavcim. Benim adim savci Leyla Türkmen.
Bassavci: Taniştiğima memnun oldum, savci hanim.
Leyla farkinda değildir aslinda kiminle beraber çalişacağini...
Son düzenleme: