Kurtlar Vadisi Pusu
SEZON 10
Bölüm 296
Dizi dizi inciyiz menemende birinciyiz.
SEN BÜYÜK OLAMADIN POLAT ALEMDAR!
Bizim çocukları pusuda bırakmıştık ama Yasin Komutan yetişti. Bizimkilerin bu kadar basit pusuya düşmesi şaşkınlık vericiydi ama Dark River da aynı hataya düşebiliyormuş. Akabinde nihayet Seyhan Ağa defterini de kapattık. Herhalde en son Ersoy’un ölümüne bu kadar sevinmişimdir. Zira o kadar sıkılıyordum ki sadece sahnenin geçmesini bekliyordum. En azından beni bu zorluktan kurtardıkları için yapıma teşekkür ediyorum. Sonra da tası tarağı topladık İstanbul’a geldik. Siyah Sancak bu sezonu kapattı diyebiliriz. Haziran’a yaklaşırken yeni bir uzun vadeli görev beklememek lazım.
Gölge yola fedailerle devam edecekmiş. Zira adamlar açmışmış. Tok olsalar Polat’ı var ya… Memlekette “yenilen pehlivan güreşe doymazmış” diye güzel bir söz var. Sen onları yedir içir bir de öyle getir bakalım. Fakat Kayser’i çok merak ettim. Yoksa Kayser Söze mi? Bakın o gelirse işler karışır işte. Tam çakal tam! Gölge’deki bu Alman merakının derinlerine inmek isterdim. Osmanlı’nın son dönemi gibi o da Almanlara pek güveniyor. Mark, Jurgen, Andreas, Kayser hep Alman… Bir de Möller bekliyorum ben. Ne yapayım isme sempatim var. Çocukluğumda sokakta top oynarken ben hep Möller olurdum. Kurtlar Vadisi Pusu'ya bir Möller lazım.
Mete yükselişe mi geçecekmiş? İyi ben onu bozdurur bozdurur harcarım.
Aslında Meryem’e karşı pek olumsuz bir bakışım olmadı ama Asya ile olan tartışmaları herkes kadar benim de göğsüme bir öküz oturtuyordu. Aşırı soru sorması en başından beri rahatsız ediyordu ki altında yatanı nihayet öğrendik. Açıkçası ben ancak bölümün başında Asya her şeyi itiraf ederken duruma uyanabildim. Hatta notlarıma “ihanet en yakınından gelir” diye yazmışım. Bu bölüm Meryem’in ihaneti ortaya çıkmasaydı da ihanetle suçlayacaktım. Kısmet değilmiş. Fakat tekrar gördük ki Mete Aymar çok tehlikeli adam. Asya ki “sadakat sahibi asker” yetiştirme konusunda bir uzman, yanına aldığı en yakın adamı Mete Aymar tarafından ayartılıyor. Üstelik karşılığında Asya’nın verip de kurtulacağı bir şey de istemiyor. Beraber yürüyecekler. Tam kabus!
Sahi aradan kaç hafta geçti? Yahu sen o ürünü bu kadar kısa sürede Rusların izini bulamayacakları şekilde değiştiremezsin, bir de seri üretime başlamışsın. Ya ciddi bir gerçeklik kırılması var ya da yakında bu kardeşlerin sıcak denizlerine inerler. Yusuf’u bir karakter olarak zaman zaman eleştirdim ama bu hafta gözümden tamamen düştü. Afrika’da teröristlere IHA satmak da ne demek? Zaten zorbaların, katillerin baskısı altında inim inim inleyen halka bir de IHA’lar ile saldırsınlar. Yusuf’un iyice dengesi şaştı.
Geçen sene "Fehmi’nin yüzünde bir hüzün var" deyip duruyordum. Bu sene adamı evlendirmeye kalktılar şimdi güller açıyor. Evlilik bu kadar kerametli mi yahu? Yusuf’un tepkisini göremedik ama zaten o an orada durumu pek de çaktırabileceğini sanmıyorum. Her halde daha sonra konuşur. Geçmişin senin peşini kolay kolay bırakmayacak Yusuf. Bu böyle.
Hocam artık kalemler artık kılıçtan keskin değil radyodan dalgalı LÖL
Sonunda toryum santralini açacaklar. Gölge’nin uslu durmayacağını hepimiz tahmin edebilirdik ama kalem işi gerçekten çok enteresan oldu. Kalemi Altay hocaya doğrultan adam durumunu daha ne kadar çaktırabilirdi bilmiyorum. Gölge’nin planı "içeri adam gibi sızamıyorsak dışarı çıkartırız” üzerine kurulmuş ama çıkan Polat olunca işler değişti. Polat’ın aşil tendonu aramaktan sıkılmış. Şah damarından vuracakmış. Yalnız dikkat et Gölge, şah damarından vurman için karşısına geçmen lazım. O da 10 okka yürek ister.
Lafı hiç uzatmayacağım, Pusat haklı arkadaşlar. Adam Suriye’deki askerliğinde hiçbir şeyden kaçmamış, sonuna kadar savaşmış, ağzından da iki kelime çıkmış. Hemen bi ofisi terk etmeler falan… Hiç mi kimse konuşmayacak canım? Yasin Komutan’ıma da yakıştıramadım. Defalarca beraber çatışmaya girdiği adama “İstanbul sevdalısı” dedi. Meğer Pusat'ın ne büyük derdi varmış. Kimse bir yere sığdıramıyor.
Set uzayınca Cahit.
Bu çocuk senin için, davan için defalarca kurşun yemiş. Onları bırak aileni korumak için göğsünü siper etmiş. Yetmemiş çıkmış karşına “ne dersen o ağabey” demiş. Daha ne yapsın? Evet, babasının mekanı. Değil mi yani? Süleyman Çakır’ın oğlu Pusat elbette biraz daha değer görmek ister. O da bilirdi yetersiz Şevko’nun, yetersiz oğlu gibi neler neler yapmayı ama ağabey dedi de başka şey demedi.
Polat, Pusat’a karşı gerekli adımları hiçbir zaman atmadı. Babasız büyüdü Pusat. Polat, “Diplomat olacak o” dedi ama sonra peşini bıraktı gitti. Pusat büyüdü, tabii ki Süleyman Çakır’ın geçmişini yüklenmek istedi. Bu sefer de kabul görmedi. Bu sezon “Polat, Pusat’a karşı soğuk” diye ara ara yazmıştım zaten. Şimdi de bağları kopartmak için bir fırsat gördü ve kaçırmadı. Çok yazık. Fragmanda gördüm, davasından dönen öz evladı olsa fark etmezmiş. Yemedim Polat. Davanda, davana baş koymuş adamlara ailenin kapısının önünde nöbet tutturmak var mı? Oraya gelince idealizm kayboluyor ama Pusat’a gelince güneş gibi parıldıyor maşallah.
Acaba Pusat onun değerini bilecek yeni bir ağabey fikrine nasıl bakar... Babil'in tüm sokaklarını ona veririm!
Pusat haksız da bir şey demedi. Doğruya doğru, hakkı var ama velev ki çok yanlış şeyler söylemiş olsun. İnsanız yahu hepimiz kızınca bir şeyler diyebiliyoruz. Polat’a düşen anlayışla karşılamak gerekirse hafifçe kulağından çekmekti. Biz büyüklerimizden bunu bekleriz. Büyük affeder, büyük doğru yolu gösterir. Büyük öyle dönüp arkasını gitmez. Büyük bir arada tutar, büyük dağıtmaz. Bu bölüm sen büyük olamadın Polat Alemdar! Pusat senin manevi oğlun sayılırdı. Sen, Pusat’ın davan uğruna akıttığı kanını çiğnedin.
Bir de adamlarını toplayıp “biz iyiyiz, Pusat kötü” mesajı verircesine menemen yedin. Yakışmadı Polat Alemdar. Umarım bunların hepsi bir operasyondur. Pusat’ı diziden çıkartmak için yapılan bir karakter itibarsızlaştırma hareketi değildir. Zira Süleyman Çakır’ın oğlu diziye veda edecekse de efsane bir şekilde veda etmeli. Kurtlar Vadisi Pusu bu kadarını Süleyman Çakır’a borçlu. Yoksa, yarın öteki tarafta Çakır’la karşılaştıklarında Çakır, Polat’a öyle bir bakar ki Polat’ın yüzü yerden kalkamaz.
Menemen sofrasındaki “makamlar hizmet içindir” mesajını herkes gördü ama şahsen ben anlam veremedim. Vadi yerli siyasete pek dalmazdı. Bu sözü en son 5 Mayıs’da Recep Tayyip Erdoğan söylemiş. Mesaj yerine ulaşmıştır herhalde. E artık bana da müsade…
Samed Aslan - Ranini
SEZON 10
Bölüm 296
SEN BÜYÜK OLAMADIN POLAT ALEMDAR!
Bizim çocukları pusuda bırakmıştık ama Yasin Komutan yetişti. Bizimkilerin bu kadar basit pusuya düşmesi şaşkınlık vericiydi ama Dark River da aynı hataya düşebiliyormuş. Akabinde nihayet Seyhan Ağa defterini de kapattık. Herhalde en son Ersoy’un ölümüne bu kadar sevinmişimdir. Zira o kadar sıkılıyordum ki sadece sahnenin geçmesini bekliyordum. En azından beni bu zorluktan kurtardıkları için yapıma teşekkür ediyorum. Sonra da tası tarağı topladık İstanbul’a geldik. Siyah Sancak bu sezonu kapattı diyebiliriz. Haziran’a yaklaşırken yeni bir uzun vadeli görev beklememek lazım.
Gölge yola fedailerle devam edecekmiş. Zira adamlar açmışmış. Tok olsalar Polat’ı var ya… Memlekette “yenilen pehlivan güreşe doymazmış” diye güzel bir söz var. Sen onları yedir içir bir de öyle getir bakalım. Fakat Kayser’i çok merak ettim. Yoksa Kayser Söze mi? Bakın o gelirse işler karışır işte. Tam çakal tam! Gölge’deki bu Alman merakının derinlerine inmek isterdim. Osmanlı’nın son dönemi gibi o da Almanlara pek güveniyor. Mark, Jurgen, Andreas, Kayser hep Alman… Bir de Möller bekliyorum ben. Ne yapayım isme sempatim var. Çocukluğumda sokakta top oynarken ben hep Möller olurdum. Kurtlar Vadisi Pusu'ya bir Möller lazım.
Aslında Meryem’e karşı pek olumsuz bir bakışım olmadı ama Asya ile olan tartışmaları herkes kadar benim de göğsüme bir öküz oturtuyordu. Aşırı soru sorması en başından beri rahatsız ediyordu ki altında yatanı nihayet öğrendik. Açıkçası ben ancak bölümün başında Asya her şeyi itiraf ederken duruma uyanabildim. Hatta notlarıma “ihanet en yakınından gelir” diye yazmışım. Bu bölüm Meryem’in ihaneti ortaya çıkmasaydı da ihanetle suçlayacaktım. Kısmet değilmiş. Fakat tekrar gördük ki Mete Aymar çok tehlikeli adam. Asya ki “sadakat sahibi asker” yetiştirme konusunda bir uzman, yanına aldığı en yakın adamı Mete Aymar tarafından ayartılıyor. Üstelik karşılığında Asya’nın verip de kurtulacağı bir şey de istemiyor. Beraber yürüyecekler. Tam kabus!
Sahi aradan kaç hafta geçti? Yahu sen o ürünü bu kadar kısa sürede Rusların izini bulamayacakları şekilde değiştiremezsin, bir de seri üretime başlamışsın. Ya ciddi bir gerçeklik kırılması var ya da yakında bu kardeşlerin sıcak denizlerine inerler. Yusuf’u bir karakter olarak zaman zaman eleştirdim ama bu hafta gözümden tamamen düştü. Afrika’da teröristlere IHA satmak da ne demek? Zaten zorbaların, katillerin baskısı altında inim inim inleyen halka bir de IHA’lar ile saldırsınlar. Yusuf’un iyice dengesi şaştı.
Geçen sene "Fehmi’nin yüzünde bir hüzün var" deyip duruyordum. Bu sene adamı evlendirmeye kalktılar şimdi güller açıyor. Evlilik bu kadar kerametli mi yahu? Yusuf’un tepkisini göremedik ama zaten o an orada durumu pek de çaktırabileceğini sanmıyorum. Her halde daha sonra konuşur. Geçmişin senin peşini kolay kolay bırakmayacak Yusuf. Bu böyle.
Sonunda toryum santralini açacaklar. Gölge’nin uslu durmayacağını hepimiz tahmin edebilirdik ama kalem işi gerçekten çok enteresan oldu. Kalemi Altay hocaya doğrultan adam durumunu daha ne kadar çaktırabilirdi bilmiyorum. Gölge’nin planı "içeri adam gibi sızamıyorsak dışarı çıkartırız” üzerine kurulmuş ama çıkan Polat olunca işler değişti. Polat’ın aşil tendonu aramaktan sıkılmış. Şah damarından vuracakmış. Yalnız dikkat et Gölge, şah damarından vurman için karşısına geçmen lazım. O da 10 okka yürek ister.
Lafı hiç uzatmayacağım, Pusat haklı arkadaşlar. Adam Suriye’deki askerliğinde hiçbir şeyden kaçmamış, sonuna kadar savaşmış, ağzından da iki kelime çıkmış. Hemen bi ofisi terk etmeler falan… Hiç mi kimse konuşmayacak canım? Yasin Komutan’ıma da yakıştıramadım. Defalarca beraber çatışmaya girdiği adama “İstanbul sevdalısı” dedi. Meğer Pusat'ın ne büyük derdi varmış. Kimse bir yere sığdıramıyor.
Set uzayınca Cahit.
Bu çocuk senin için, davan için defalarca kurşun yemiş. Onları bırak aileni korumak için göğsünü siper etmiş. Yetmemiş çıkmış karşına “ne dersen o ağabey” demiş. Daha ne yapsın? Evet, babasının mekanı. Değil mi yani? Süleyman Çakır’ın oğlu Pusat elbette biraz daha değer görmek ister. O da bilirdi yetersiz Şevko’nun, yetersiz oğlu gibi neler neler yapmayı ama ağabey dedi de başka şey demedi.
Polat, Pusat’a karşı gerekli adımları hiçbir zaman atmadı. Babasız büyüdü Pusat. Polat, “Diplomat olacak o” dedi ama sonra peşini bıraktı gitti. Pusat büyüdü, tabii ki Süleyman Çakır’ın geçmişini yüklenmek istedi. Bu sefer de kabul görmedi. Bu sezon “Polat, Pusat’a karşı soğuk” diye ara ara yazmıştım zaten. Şimdi de bağları kopartmak için bir fırsat gördü ve kaçırmadı. Çok yazık. Fragmanda gördüm, davasından dönen öz evladı olsa fark etmezmiş. Yemedim Polat. Davanda, davana baş koymuş adamlara ailenin kapısının önünde nöbet tutturmak var mı? Oraya gelince idealizm kayboluyor ama Pusat’a gelince güneş gibi parıldıyor maşallah.
Acaba Pusat onun değerini bilecek yeni bir ağabey fikrine nasıl bakar... Babil'in tüm sokaklarını ona veririm!
Pusat haksız da bir şey demedi. Doğruya doğru, hakkı var ama velev ki çok yanlış şeyler söylemiş olsun. İnsanız yahu hepimiz kızınca bir şeyler diyebiliyoruz. Polat’a düşen anlayışla karşılamak gerekirse hafifçe kulağından çekmekti. Biz büyüklerimizden bunu bekleriz. Büyük affeder, büyük doğru yolu gösterir. Büyük öyle dönüp arkasını gitmez. Büyük bir arada tutar, büyük dağıtmaz. Bu bölüm sen büyük olamadın Polat Alemdar! Pusat senin manevi oğlun sayılırdı. Sen, Pusat’ın davan uğruna akıttığı kanını çiğnedin.
Bir de adamlarını toplayıp “biz iyiyiz, Pusat kötü” mesajı verircesine menemen yedin. Yakışmadı Polat Alemdar. Umarım bunların hepsi bir operasyondur. Pusat’ı diziden çıkartmak için yapılan bir karakter itibarsızlaştırma hareketi değildir. Zira Süleyman Çakır’ın oğlu diziye veda edecekse de efsane bir şekilde veda etmeli. Kurtlar Vadisi Pusu bu kadarını Süleyman Çakır’a borçlu. Yoksa, yarın öteki tarafta Çakır’la karşılaştıklarında Çakır, Polat’a öyle bir bakar ki Polat’ın yüzü yerden kalkamaz.
Menemen sofrasındaki “makamlar hizmet içindir” mesajını herkes gördü ama şahsen ben anlam veremedim. Vadi yerli siyasete pek dalmazdı. Bu sözü en son 5 Mayıs’da Recep Tayyip Erdoğan söylemiş. Mesaj yerine ulaşmıştır herhalde. E artık bana da müsade…
Samed Aslan - Ranini
