FOX'un merakla beklenen yeni dizisi Kurşun'da kim kimdir?
Yapımcılığını Most Production'ın, yönetmenliğini Murat Can Oğuz ve Burak Arlıel’in üstlendiği dizinin başrollerinde Engin Altan Düzyatan, Burçin Terzioğlu, Berrak Tüzünataç, Sarp Akkaya, Engin Şenkan, Kürşat Alnıaçık, Seda Akman, Bora Akkaş ve Begüm Akkaya yer alıyor.
Kurşun, ilk bölümüyle 23 Ekim Çarşamba 20.00’de FOX’ta!
Orhan Atmaca (Engin Altan Düzyatan): 1970 senesinde Sultanahmet’te bir adalet sarayı odasında kurulu, gözü kara, bildiği yoldan şaşmayan daha yolun başında bir savcı: Orhan Atmaca. Karşısında kara tahta, maktulün, gencecik bir kızın resmi asılı. Genç kadın bir milletvekilinin oğlu Serdar Önal tarafından canice öldürülüyor. Orhan, aldığı tehditlere, göz dağlarına yüz çeviriyor, Serdar’ın yargılanma sürecini başlatıyor. Ama bu cinayet görünenden fazlası. Orhan’ın dönüşüm hikayesi böylece başlıyor. Kader, adalete inanan bir adamdan adım adım karanlığa yol alan bir adam yaratıyor.
Leyla Devrim (Burçin Terzioğlu): Leyla, annesi ve babası ile mutlu bir hayat yaşarken babası tarafından terk edilmiş, annesi ile büyümüş bir kadın. Babası yüzünden aşık olmaktan korkan, tek başına olmanın gücüne sığınan dik, omurgalı bir gazeteci. Gücü yalnızca kaleminden gelmiyor, maceranın ortasına atılarak, katillerin peşine düşerek gözünü karartıyor. Çünkü Leyla bu hikayedeki güçlü kadınların temsili. Ekranlarda görmeye alışık olduğumuz kurtarıcısını bekleyen, bir erkeğin gücüne, desteğine sığınan biri değil. Leyla Devrim, içimizden bir kadın; içimizde saklı o güçlü kadın.
Aydın Kara (Sarp Akkaya): Orhan’ın çocukluk arkadaşı. Bünyamin’in sağ kolu. Zeynep’in biricik aşkı. Gönlü deli, gözü kara. Mahallenin kimsesiz çocuğu, Bünyamin’in himayesi altında yetişti. Orhan’la dost olarak büyüdü. Sokak kavgalarında sırt sırta verdiler. Birlikte erik ağaçlarına daldılar. Ama geçmişin anıları yetmeyecek, gün gelecek çocukluk arkadaşı Orhan’la karşı karşıya gelecek. Gözünü karartacak, ne yapılması gerekiyorsa yapacak. Bünyamin’in izinden, sokakların dilinden konuşarak yaşayacak.
Gülce Akar (Berrak Tüzünataç): Genç, güzel, hırslı. Koca aleme rağmen ayakta kalmaya çalışan yalnız bir kadın. Gülce bu dünyada tek başına ayakta kalmaya çalışan yalnız bir anne. Şansın yüzüne güldüğü tek nokta da bu olmuş. Oğlu Ozan ve ailesi bildiği dostları. Filiz’le de böyle tanışmış Gülce. Oğlu Ozan sayesinde. Ama zaman acımasız, gün gelecek dostunu kaybedecek Gülce ve o gün geldiğinde yolları Kurşun Orhan’la birleşecek.
Bünyamin Ayaz (Engin Şenkan): Çınarlı ağacın sahibi. Yıllar önce İstanbul’da cellattı, şimdi ise bir hikaye. Gözü kara, kaderi kapkara. Sokakları, raconu, keskin olmayı Bünyamin öğretti Orhan’a. Orhan büyüdü. Babası gibi oldu. Babasını gördü onun gözlerinde. Bünyamin 30 yıl önce gömdüğü Cellat Bünyamin’i Orhan için çıkardı. Bıraktığı hayata onun için döndü. Nasırlı elleri tam iyileşmişken yeniden nasır tutmaya başladı. Çınarlı ağacın meşhur celladı geri döndü.
Nuri Kargı (Kürşat Alnıaçık): İstanbul’un boğası. Tüm yer altının babası. Seneler önce bir adam evden çıktı. Ardında kızı Leyla’yı eşi Nahide’yi bıraktı. Zaman geçti, bu yalnız adamın kudreti sınırları aştı. İstanbul’un Boğası oldu. Sözünün üstüne söz söylenmez oldu. Yakıp yıkmaya devam etti. Bütün zaaflarından, sevgiden arınmıştı ruhu. Ama gün geldi kızı Leyla ile Nuri’nin yolları kesişti. Tek bir adam uğruna: Savcı Orhan Atmaca.
Feraye Kargı (Seda Akman): Nuri’nin ikinci eşi. Eski assolist. Hırslı, gözükara, Nuri’nin ruhundaki karanlığın kaynağı. Feraye evde ara ara bir sanat müziği patlatır, buğulu sesiyle dört duvarı inletir. Ama sanmayın acıyla söyler bu şarkıları. Feraye ömrü hayatı boyunca keder nedir bilmemiş. Hep refah hep varlık içinde yaşamış. Zamanın büyük assolistlerinden. Bugünse Nuri Kargı’nın biricik eşi, İstanbul’un Boğası’nın ardındaki karanlık eli.
Rıfat Ayaz (Bora Akkaş): Bünyamin’in oğlu. Babası onu sevsin istemiş ama hiç sevilmemiş. Kudrete kavuşmak uğruna, girmeyeceği savaş yok. Rıfat, Bünyamin’in hayalindeki oğlu olamadı. Çocukluğundan beri Orhan’la yarıştırıldı. Sokaklarda dayak yerken Orhan onu kurtardı. Babası hep takdir etti Orhan’ı. Sokakta dayak yemekten çok acı verdi bu Rıfat’a. Baba sevgisi olmadan büyüyen her çocuk gibiydi. Tek bir farkla. Rıfat, zarar vermekten çekinmiyordu. Sırf babası onu sevsin diye, kainatı yakmaya hazırdı.
Tomris Ayaz (Begüm Akkaya): Bünyamin’in kızı. Üniversite öğrencisi. Sol görüşlü.Kendi ayakları üstünde duran güçlü gencecik bir kadın. Tomris, tıpkı babası gibi; korkusuz, cesur, gözü kara. Ama bir farkla. Tomris’in bir dünya görüşü vardı; sol görüşteydi Tomris. Yer altı dünyasıyla, raconla alakası yoktu. Ama her olayda, her eylemde resmi ve ismi vardı. Ve kalbinde taşıdığı bir sırrı, gizli aşkı: Aydın. Tomris içinde saklarken bu aşkı Zeynep ve Aydın birbirine tutuldu.
Yapımcılığını Most Production'ın, yönetmenliğini Murat Can Oğuz ve Burak Arlıel’in üstlendiği dizinin başrollerinde Engin Altan Düzyatan, Burçin Terzioğlu, Berrak Tüzünataç, Sarp Akkaya, Engin Şenkan, Kürşat Alnıaçık, Seda Akman, Bora Akkaş ve Begüm Akkaya yer alıyor.
Kurşun, ilk bölümüyle 23 Ekim Çarşamba 20.00’de FOX’ta!
Orhan Atmaca (Engin Altan Düzyatan): 1970 senesinde Sultanahmet’te bir adalet sarayı odasında kurulu, gözü kara, bildiği yoldan şaşmayan daha yolun başında bir savcı: Orhan Atmaca. Karşısında kara tahta, maktulün, gencecik bir kızın resmi asılı. Genç kadın bir milletvekilinin oğlu Serdar Önal tarafından canice öldürülüyor. Orhan, aldığı tehditlere, göz dağlarına yüz çeviriyor, Serdar’ın yargılanma sürecini başlatıyor. Ama bu cinayet görünenden fazlası. Orhan’ın dönüşüm hikayesi böylece başlıyor. Kader, adalete inanan bir adamdan adım adım karanlığa yol alan bir adam yaratıyor.
Leyla Devrim (Burçin Terzioğlu): Leyla, annesi ve babası ile mutlu bir hayat yaşarken babası tarafından terk edilmiş, annesi ile büyümüş bir kadın. Babası yüzünden aşık olmaktan korkan, tek başına olmanın gücüne sığınan dik, omurgalı bir gazeteci. Gücü yalnızca kaleminden gelmiyor, maceranın ortasına atılarak, katillerin peşine düşerek gözünü karartıyor. Çünkü Leyla bu hikayedeki güçlü kadınların temsili. Ekranlarda görmeye alışık olduğumuz kurtarıcısını bekleyen, bir erkeğin gücüne, desteğine sığınan biri değil. Leyla Devrim, içimizden bir kadın; içimizde saklı o güçlü kadın.
Aydın Kara (Sarp Akkaya): Orhan’ın çocukluk arkadaşı. Bünyamin’in sağ kolu. Zeynep’in biricik aşkı. Gönlü deli, gözü kara. Mahallenin kimsesiz çocuğu, Bünyamin’in himayesi altında yetişti. Orhan’la dost olarak büyüdü. Sokak kavgalarında sırt sırta verdiler. Birlikte erik ağaçlarına daldılar. Ama geçmişin anıları yetmeyecek, gün gelecek çocukluk arkadaşı Orhan’la karşı karşıya gelecek. Gözünü karartacak, ne yapılması gerekiyorsa yapacak. Bünyamin’in izinden, sokakların dilinden konuşarak yaşayacak.
Gülce Akar (Berrak Tüzünataç): Genç, güzel, hırslı. Koca aleme rağmen ayakta kalmaya çalışan yalnız bir kadın. Gülce bu dünyada tek başına ayakta kalmaya çalışan yalnız bir anne. Şansın yüzüne güldüğü tek nokta da bu olmuş. Oğlu Ozan ve ailesi bildiği dostları. Filiz’le de böyle tanışmış Gülce. Oğlu Ozan sayesinde. Ama zaman acımasız, gün gelecek dostunu kaybedecek Gülce ve o gün geldiğinde yolları Kurşun Orhan’la birleşecek.
Bünyamin Ayaz (Engin Şenkan): Çınarlı ağacın sahibi. Yıllar önce İstanbul’da cellattı, şimdi ise bir hikaye. Gözü kara, kaderi kapkara. Sokakları, raconu, keskin olmayı Bünyamin öğretti Orhan’a. Orhan büyüdü. Babası gibi oldu. Babasını gördü onun gözlerinde. Bünyamin 30 yıl önce gömdüğü Cellat Bünyamin’i Orhan için çıkardı. Bıraktığı hayata onun için döndü. Nasırlı elleri tam iyileşmişken yeniden nasır tutmaya başladı. Çınarlı ağacın meşhur celladı geri döndü.
Nuri Kargı (Kürşat Alnıaçık): İstanbul’un boğası. Tüm yer altının babası. Seneler önce bir adam evden çıktı. Ardında kızı Leyla’yı eşi Nahide’yi bıraktı. Zaman geçti, bu yalnız adamın kudreti sınırları aştı. İstanbul’un Boğası oldu. Sözünün üstüne söz söylenmez oldu. Yakıp yıkmaya devam etti. Bütün zaaflarından, sevgiden arınmıştı ruhu. Ama gün geldi kızı Leyla ile Nuri’nin yolları kesişti. Tek bir adam uğruna: Savcı Orhan Atmaca.
Feraye Kargı (Seda Akman): Nuri’nin ikinci eşi. Eski assolist. Hırslı, gözükara, Nuri’nin ruhundaki karanlığın kaynağı. Feraye evde ara ara bir sanat müziği patlatır, buğulu sesiyle dört duvarı inletir. Ama sanmayın acıyla söyler bu şarkıları. Feraye ömrü hayatı boyunca keder nedir bilmemiş. Hep refah hep varlık içinde yaşamış. Zamanın büyük assolistlerinden. Bugünse Nuri Kargı’nın biricik eşi, İstanbul’un Boğası’nın ardındaki karanlık eli.
Rıfat Ayaz (Bora Akkaş): Bünyamin’in oğlu. Babası onu sevsin istemiş ama hiç sevilmemiş. Kudrete kavuşmak uğruna, girmeyeceği savaş yok. Rıfat, Bünyamin’in hayalindeki oğlu olamadı. Çocukluğundan beri Orhan’la yarıştırıldı. Sokaklarda dayak yerken Orhan onu kurtardı. Babası hep takdir etti Orhan’ı. Sokakta dayak yemekten çok acı verdi bu Rıfat’a. Baba sevgisi olmadan büyüyen her çocuk gibiydi. Tek bir farkla. Rıfat, zarar vermekten çekinmiyordu. Sırf babası onu sevsin diye, kainatı yakmaya hazırdı.
Tomris Ayaz (Begüm Akkaya): Bünyamin’in kızı. Üniversite öğrencisi. Sol görüşlü.Kendi ayakları üstünde duran güçlü gencecik bir kadın. Tomris, tıpkı babası gibi; korkusuz, cesur, gözü kara. Ama bir farkla. Tomris’in bir dünya görüşü vardı; sol görüşteydi Tomris. Yer altı dünyasıyla, raconla alakası yoktu. Ama her olayda, her eylemde resmi ve ismi vardı. Ve kalbinde taşıdığı bir sırrı, gizli aşkı: Aydın. Tomris içinde saklarken bu aşkı Zeynep ve Aydın birbirine tutuldu.
Son düzenleme: