Aynı konuyu tekrar ele almak adetim değildir ama bu gerçekten çok özel bir durum. Başlıktan da anlaşılacağı gibi değinmek istediğim 'Koyu Kırmızı' dizisinin akıbeti ve yetkili yetkisizlerin ilgisizliği! Gelen izleyici mailleri öylesine yoğun ve tarafların duyarsızlığı o denli rahatsız edici ki, başka mecralarda dillendirdiğim sorunu bir kez daha yazmak kaçınılmaz oldu.
Star TV'nin aklı başında, gerçekçi ve abartısız dizisini meğer ne çok seven varmış. Kimisine göre 'detoks' vazifesi görüp ruhları arındıran, kimisine göre de 'kayıtsız kalınamayacak' bir dizi olan 'Koyu Kırmızı' hakkında adeta bir kampanya başlatılmış durumda. Ama görünen o ki, izleyici 'muhatap' bulma noktasında tamamen çaresiz. Nitekim aynı sıkıntıyı ben de, kızgınlık hissederek, yaşadım.
Star TV'yi aradığımda görüştüğüm kişi, dizinin 'dış yapım' olduğu gerekçesini öne sürüp beni adeta başından savdı. 'Dış yapım olması neyi değiştirir yayıncı sonuçta karar verdiğine göre' diyecek olduk… Bu kez, 'Yetkilinin bulunmadığı' gerekçesi ve 'Alo Star Hattı'nı arama tavsiyesi çıktı karşımıza. Netice alamayacağımızı bile bile tuşladık numarayı. Cevaplayan bayan gayet nazikti ama sorunumuza çözüm bulma konumunda değildi. Çaresiz TMC Yapım'a başvurduk. Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü'ne kendimizi tanıtıp dizinin durumunu sorduk. Meğer onlar da ilgilenmiyormuş! Yılan hikayesine dönen süreçte, ID İletişime yönlendirildik. Böylece basın bölümünün, basına bilgi vermeyeceğini de öğrenmiş olduk. ID İletişim'i defalarca aradık ama nedense iç hatlardaki numaralar bir türlü cevap vermedi. Sonuçta, 'Koyu Kırmızı'nın belirsiz durumunu netleştiremedik. Çünkü aradıklarımız 'net' değildi! Biz de, izleyici çığlıklarının yarattığı 'netlik' ile yetindik.
'Koyu Kırmızı' bilmecesinde bir kez daha anladım ki, ABD Başkanı Obama'ya ulaşmak bile bizde muhatap bulmaktan kolay olurdu! Baksanıza ne TV Kanalı, ne yapımcı, ne de iletişimci burunlarından kıl aldırmamakta. Bir TV kuruluşu nasıl olur da yayın programını kendi iç toplantılarında belirlemez? Hangi programın kalıcı hangisinin gidici olacağının kararı alınmadan mı yayıncılık yapılmakta? Aldığımız eğitim doğrultusunda, bunu savunmanın çok komik olacağının bilincindeyiz. TV Kanalı'ndan aldığımız cevabın tek açıklaması; 'Arayana karşı saygısızlık'! Bu da ne yazık ki, 'kurumsallık' olgusunun gelişmemesinden kaynaklanmakta. Gelelim TMC'nin Basın ve Halkla İlişkiler departmanına… Sayın şirket yetkilileri, burada görevlendirdiğiniz kişinin bilgi verme yetkisi yoksa bu nasıl basın ve halkla ilişki oluyor? 'Laf olsun torba dolsun' misali bölüm demek ki! Alo Star Hattı da 'mail yazmamı' önerdi. Ben, köşe yazımda hataya yer vermemek ve izleyiciyi bilgilendirmek için birkaç gün sonra, o da dikkate alınırsa, mailime geri dönülmesini mi bekleyeceğim? Bu ilgisizlik ve sorumsuzluk, bizde her işin 'baştan savma' yöntemiyle yürütüldüğünün göstergesi değil de nedir?
Elin televizyoncuları, bırakın haftalık programı sezonluk hazırlayıp yolluyorlar ve olağanüstü şartlar dışında asla değişmiyorlar. Bizdeyse ne izleyiciye, ne de konu hakkında bilgi edinmek isteyen yazara saygı var. Eee… Kolay mı, yüce yayıncı ve yapımcı olmak? Can ister konuşulur, can istemez konuşulmaz. Üstelik seyirci de kimmiş? Önüne konanla idare etsin. Ama işte beyinleri afyonlanmayan bir kesim hala mevcut ve 'Dizimize dokunmayın' diye çığlıklarını yükseltiyorlar.
İmam, bildiğini okuyup aldırmasa da bu seslerin yankısı olmak görevimiz. Bunca talebe karşı reyting sıralamalarında nasıl gerilerde yer aldığını anlayamadığımız 'Koyu Kırmızı' dizisinin izleyicisine kulak verecek bir muhatap var mı diye sormak da en doğal hakkımız. Bilgi verme konusuna gelince… Her konuda özendiğimiz sınır ötesindeki 'duyarlılık ve saygı' kavramları algılanamıyorsa, Türkiye'de yayıncılık yapan yabancı kurumların gösterdiği özen ve bilgilendirmenin örnek alınmasını şiddetle tavsiye ederiz! Kaf dağındakilere duyurulur… Açıklamalarınız memnuniyetle kaleme alınacaktır.
Anibal GÜLEROĞLU - Televizyon Gazetesi.com
Star TV'nin aklı başında, gerçekçi ve abartısız dizisini meğer ne çok seven varmış. Kimisine göre 'detoks' vazifesi görüp ruhları arındıran, kimisine göre de 'kayıtsız kalınamayacak' bir dizi olan 'Koyu Kırmızı' hakkında adeta bir kampanya başlatılmış durumda. Ama görünen o ki, izleyici 'muhatap' bulma noktasında tamamen çaresiz. Nitekim aynı sıkıntıyı ben de, kızgınlık hissederek, yaşadım.
Star TV'yi aradığımda görüştüğüm kişi, dizinin 'dış yapım' olduğu gerekçesini öne sürüp beni adeta başından savdı. 'Dış yapım olması neyi değiştirir yayıncı sonuçta karar verdiğine göre' diyecek olduk… Bu kez, 'Yetkilinin bulunmadığı' gerekçesi ve 'Alo Star Hattı'nı arama tavsiyesi çıktı karşımıza. Netice alamayacağımızı bile bile tuşladık numarayı. Cevaplayan bayan gayet nazikti ama sorunumuza çözüm bulma konumunda değildi. Çaresiz TMC Yapım'a başvurduk. Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü'ne kendimizi tanıtıp dizinin durumunu sorduk. Meğer onlar da ilgilenmiyormuş! Yılan hikayesine dönen süreçte, ID İletişime yönlendirildik. Böylece basın bölümünün, basına bilgi vermeyeceğini de öğrenmiş olduk. ID İletişim'i defalarca aradık ama nedense iç hatlardaki numaralar bir türlü cevap vermedi. Sonuçta, 'Koyu Kırmızı'nın belirsiz durumunu netleştiremedik. Çünkü aradıklarımız 'net' değildi! Biz de, izleyici çığlıklarının yarattığı 'netlik' ile yetindik.
'Koyu Kırmızı' bilmecesinde bir kez daha anladım ki, ABD Başkanı Obama'ya ulaşmak bile bizde muhatap bulmaktan kolay olurdu! Baksanıza ne TV Kanalı, ne yapımcı, ne de iletişimci burunlarından kıl aldırmamakta. Bir TV kuruluşu nasıl olur da yayın programını kendi iç toplantılarında belirlemez? Hangi programın kalıcı hangisinin gidici olacağının kararı alınmadan mı yayıncılık yapılmakta? Aldığımız eğitim doğrultusunda, bunu savunmanın çok komik olacağının bilincindeyiz. TV Kanalı'ndan aldığımız cevabın tek açıklaması; 'Arayana karşı saygısızlık'! Bu da ne yazık ki, 'kurumsallık' olgusunun gelişmemesinden kaynaklanmakta. Gelelim TMC'nin Basın ve Halkla İlişkiler departmanına… Sayın şirket yetkilileri, burada görevlendirdiğiniz kişinin bilgi verme yetkisi yoksa bu nasıl basın ve halkla ilişki oluyor? 'Laf olsun torba dolsun' misali bölüm demek ki! Alo Star Hattı da 'mail yazmamı' önerdi. Ben, köşe yazımda hataya yer vermemek ve izleyiciyi bilgilendirmek için birkaç gün sonra, o da dikkate alınırsa, mailime geri dönülmesini mi bekleyeceğim? Bu ilgisizlik ve sorumsuzluk, bizde her işin 'baştan savma' yöntemiyle yürütüldüğünün göstergesi değil de nedir?
Elin televizyoncuları, bırakın haftalık programı sezonluk hazırlayıp yolluyorlar ve olağanüstü şartlar dışında asla değişmiyorlar. Bizdeyse ne izleyiciye, ne de konu hakkında bilgi edinmek isteyen yazara saygı var. Eee… Kolay mı, yüce yayıncı ve yapımcı olmak? Can ister konuşulur, can istemez konuşulmaz. Üstelik seyirci de kimmiş? Önüne konanla idare etsin. Ama işte beyinleri afyonlanmayan bir kesim hala mevcut ve 'Dizimize dokunmayın' diye çığlıklarını yükseltiyorlar.
İmam, bildiğini okuyup aldırmasa da bu seslerin yankısı olmak görevimiz. Bunca talebe karşı reyting sıralamalarında nasıl gerilerde yer aldığını anlayamadığımız 'Koyu Kırmızı' dizisinin izleyicisine kulak verecek bir muhatap var mı diye sormak da en doğal hakkımız. Bilgi verme konusuna gelince… Her konuda özendiğimiz sınır ötesindeki 'duyarlılık ve saygı' kavramları algılanamıyorsa, Türkiye'de yayıncılık yapan yabancı kurumların gösterdiği özen ve bilgilendirmenin örnek alınmasını şiddetle tavsiye ederiz! Kaf dağındakilere duyurulur… Açıklamalarınız memnuniyetle kaleme alınacaktır.
Anibal GÜLEROĞLU - Televizyon Gazetesi.com
