Çok güzel bir final bölümüydü. Ekibin final haberini sosyal medyadan öğrenmesine, bölümün büyük kısmı apar topar revize yemesine rağmen senaristler kısa sürede harika toplamış. Gönül isterdi ki senaryo güzel gidiyorken daha uzun, tadını çıkara çıkara izleyelim ama bu bölümden de fazlasıyla razıyım. Orijinal akışta avukat kısmına kadar olanı normaldi ama ondan sonrası düzenlenmiş gibi görünüyor ama alelacele bir sonmuş gibi hissettirmediği gibi hikaye akışına çok iyi yedirilmiş. Gerçeklerin ortaya çıktığı masa sahnesi de UTC'dekinden geri kalır değildi. Bu arada
Yiğit'in katil çıktığını biliyorduk ama
sebebinin kızını korumak olması, Meyra-Jülide-Süheyla üçlüsünün aslında suçsuz çıkması cidden sürprizdi. Hayriye ve Yavuz'un yüzleşme sahnesi de cidden harika toplanmış ki Yavuz'un gerçekleri bizzat onun ağzından duyması, başkasından öğrenmemesi hoş ve ince olmuş. Yavuz'un ilk geldiğindeki acımasız mafya halinden karısı için şakır şakır ağlayan minnoş bir ev kedisine dönüşmesine her seferinde bayılıyorum. Son sahnede sarı bez çetesinin temizlik şirketi açması ve kadın gücüne dair verilen mesaja bayıldım. İlkkan'ın yine başına bela açması iyi komedi senaryolarında gördüğümüz o ironik şakalara muhteşem bir örnekti.
Zaten hayat akıp gittiği sürece bacoların hikayesi devam edecekti ve kesin bir son olmayacaktı bence bunun altını çok güzel çizmişler.
Gelelim diziyle ilgili genel yorumuma. İlk başlarda kadrosu iyi olsa da izleme planımın olmadığı bir diziydi çünkü safi dram-entrika tarzı bir iş sanıyordum ama komedisinin de olduğunu görünce kısa sürede tav olmuş ve izlemeye karar vermiştim. Sezon boyunca dramıyla, komedisiyle, aşkıyla, polisiyesiyle, entrikasıyla her daim bizi güzelce doyurdu ve özellikle Yavuz'un katıldığı 13-17. bölümler arası hem dizinin senaryosu hem de reytingleri şaha kalktı. Tam final yapacak derken Yavuz'un geri dönüşüyle kolay kolay görülmeyecek bir şekilde kendini kurtardı ve bugünlere gelmeyi başardı. 31. bölümde bitecekken 9 bölüm daha kazandık hiç fena bir skor değil.
Geçen sezonu Yargı ve Teşkilat gibi iki güçlü dizinin karşısında tutmayı başararak tamamlaması da cabası çünkü kanal o zamana kadar pazar günleri dizi tutturamıyordu ve bu kötü gidişi durdurması Kirli Sepeti sayesinde oldu. Bu sene Teşkilat'ın izleyici artırması ve Deha'nın Yargı'dan daha yüksek oranlar alması karşısında yıkılır gibi olduysa da Total diziden asla vazgeçmedi ki bu konuda kalitesiyle övündüğümüz AB'den çok daha sağlam davrandı. Evet bu dizi hiçbir zaman yeri göğü yıkmadı ama sessiz sedasız yoluna devam ederek güzel işler başardı. Böyle bir işin tutması çok değerliydi çünkü kadını aşağılayan, hor gören leş diziler ve acı pornoları arasında her daim yüz güldüren, birlik beraberliğin altını çizen, insanın içini ferahlatan, pazartesi sendromu öncesi haftaya tatlı bir nokta koymamızı sağlayan, kısacası böyle bir dönem için bulunmaz nimet gibi bir işti. Hikayesine baştan sonuna kadar çok güzel sahip çıktı ve reyting için eğilip bükülüp namusundan ödün vermedi ki bu da her şeyden kat kat değerli. Neyse aşırı uzattım, zaten sıcağı sıcağına yazdığım için cümlelerim de karman çorman oldu ama 1 yıldan beri izlediğim diziye veda etmeden geçmek istemedim. Ayça Bingöl, Ceren Moray, Cansu Tosun, dizinin gizli kahramanı Rüzgar Aksoy ve iki sezon boyunca rol alan tüm oyuncular başta olmak üzere tüm kamera önü ve arkasındaki ekibe minnettarım. Kağıt üstünde bu sezon erken bitmiş gibi görünebilir ama kesinlikle gurur duyulacak, arkasında durulacak bir iş yaptılar. Bir izleyici olarak ben de diziye elimden geldiğince destek oldum çünkü bu samimiyet ve enerjiyi karşılıksız bırakmak ayıp olacaktı. Son dönemin en iyi dizilerinden biri olarak kalbimde güzel bir yere oturtacağım. Hoşçakal Kirli Sepeti.
https://twitter.com/x/status/1853177028771504451