[FONT=&]KAVRAMLAR[/FONT]
· DEVLET:Devlet, toplumun örgütlenmesinden doğmuştur. Devlet, belli sınırlar içinde yaşayan ve ortak bazı özelliklere sahip insanların kendi içlerinden çıkardıkları güç (egemenlik) ile örgütlenip, yaşamalarından oluşan toplumsal bir kurumdur.
· Vatan, millet, egemenlik ve idari teşkilat devleti oluşturan temel taşlardır.
· EGEMENLİK:Toplumun örgütlenmek için bir güce ihtiyacı vardır. O toplumun içinden çıkan bu güce egemenlik denir.
· Egemenliğin ulusta olmadığı da görülür.
· Egemenlik bir kişide ya da bir grupta da olabilir.
· Ülke içindeki ulustan çıkan; bir kişiye, gruba veya tüm ulusa ait olabilen yönetme gücüdür.
· Günümüzde ideal olanı egemenliğin ulusta olmasıdır.
· Bölünmez, devredilemez ve en üst güçtür.
· Bir devletin oluşabilmesi için gerekli öğelerden biridir. Bu güç ulusun dışından gelirse devlet değil, sömürge söz konusudur.
· Toplumlar tarih boyunca durmadan değişikliklere uğramışlardır. Bu değişiklikler ya, yavaş yavaş toplum bünyesini sarsmadan, hırpalamadan meydana gelen değişiklerdir ya da çok çabuk toplum bünyesini sarsarak meydana gelen değişikliklerdir.
· Sosyal ve Ekonomik yapıları belirli bir düzeyin üstüne çıkan toplumlarda yavaş yavaş gerçekleşen ve toplum bünyesini sarsmadan meydana gelen değişmeye EVRİM veya TEKÂMÜL denmektedir.
TEKÂMÜLÜN/EVRİM’İN kelime anlamı, ilerleme, gelişmedir.
· Evrim’de diğer bir çok değişim hareketinde olduğu gibi hızlı bir aksiyon ve zorlama yoktur, olaylar çok yavaş gelişir.
· 1Sosyal ve ekonomik yapıları yeterince gelişmemiş olan toplumlarda ani, derin, kökten ve genel olarak meydana gelen değişmelere İNKILÂP/DEVRİM denmektedir.
· İNKILÂP/DEVRİM’İ Bir devletin temel hukukunun, yönetim şeklinin, bütün kurum ve kuruluşlarının, sosyal yapısının, gelenek ve kurallarının ani, şiddetli ve kökten değiştirilmesi, bir sistemden diğer bir sisteme geçilmesi şeklinde kapsamlı olarak tanımlayabiliriz.
· İNKILÂP/DEVRİM’ üç aşamada gerçekleşir. Bunlar
A) Fikirsel hazırlık dönemi
B) Eylem/ İhtilal dönemi
C) Devrim/Yeniden düzenleme/yapılanma dönemi’dir.
A) Birinci aşamayı oluşturan hazırlık aşaması ya da düşünsel evre, toplumda değişiklik fikrinin, tohumlarının atıldığı ve geliştirildiği devredir. Düşünürlerin, yazarların, filozofların hazırladıkları ve yön verdikleri devredir.
B) İkinci evre, hazırlık evresinin tamamlanmasından sonra gelir ve aksiyon safhasıdır. Eylemin,
hareketin yapıldığı, düzenin yıkıldığı dönemdir. Yani ihtilal dönemidir.
C) İhtilal ve inkılâp sık sık birbirleriyle karıştırılan kavramlardır. Görüldüğü üzere ihtilal, inkılâbın eylem aşamasıdır ve mevcut otoriteye karşı gelmeyi, zora başvurmayı öngörür.
· İHTİLAL’İ Bir devletin mevcut siyasal yapısını, iktidar düzenini ortadan kaldırmak için, bu
konudaki hukuksal kurallara başvurulmaksızın, zor kullanılarak yapılan geniş bir harekettir,
şeklinde tanımlayabiliriz.
· Toplumda, halk arasında siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda oluşan farklılıklar sonucu meydana gelen ihtilaller, aslında aralarında dengesizlik bulunan bu sosyal unsurların birbirleriyle en aşırı biçimde çarpışmasıdır. ( mevcut düzenin güvenlik güçleri ile değişim- devrim isteyenlerin silahlı çatışmasıdır)
· Üçüncü ve son evreyi, yıkılan, bozulan düzenin yerine bir yenisini kurma eylemi oluşturur. Yeniden kurma ile inkılâp/Devrim başarılmış olur.
· Devrim, siyasi ve hukukî kimliği olan bir topluluk içerisinde, eskilerin yerini yeni bir yönetimin, yeni bir düzenin ve yeni kurum ve kuruluşların almasıdır.
· İnkılâbın temel olarak üç unsuru bulunmaktadır.
· Birincisi; inkılâp/Devrim, her şeyden önce bir halk hareketidir.
Halk hareketi olması Devrimin sosyal yönünü ortaya koymaktadır.
· İkinci olarak; inkılâp/Devrim, mevcut düzeni yıkma olayıdır.
Mevcut düzenin yıkılması, mevcut hukuk düzenine karşı gelmeyi, kanuna aykırı olarak harekete geçmeyi gerekli kılar. Dayanağını direnme hakkında bulan bu toplum hareketi, eskimiş, yıpranmış ve iktidarda bulunanların zorla devama çalıştıkları eski düzenin yıkılmasını öngörmektedir.
· Üçüncü olarak; inkılâp/Devrim, yıkılan düzen yerine yeni bir düzen kurmayı amaç edinmekle inkılâbın yeni bir hukuki düzen olduğu, gelecek hukuk düzeninin geçerliliğinin temelini oluşturduğu anlaşılır.
· İSYAN; kanunlara ve emirlere karşı gelmeyi, meşru otoriteyi zor kullanarak değiştirmeyi amaçlar.
· İsyan örgütlü bir grubun mevcut politik ve sosyal düzeni ani olarak değiştirmek amacıyla başvurduğu şiddet hareketidir.
· İsyanda devlet kuvvetlerine karşı gelme söz konusudur.
· Bu hareket ihtilal ve devrim’den farklıdır. Onlar gibi önceden yapılmış plan, program ve stratejiye dayanmaz, tam tersine şahsi/kişisel tecrübeden fikre giden harekettir, birdenbire ortaya çıkar, devamlı değildir, uzun sürmez ve genel halk kitlesine dayanmaz. Tabii ki bu olay hukuk kurallarına aykırıdır. (Fakat bir ihtimal bir ihtilalin başlangıcını oluşturabilir.)
· AYAKLANMA VE BAŞKALDIRMA ise, isyanın başlangıcını teşkil eden, plansız ve programsız hareketlerdir.
· İki hareket arasında ufak bir fark vardır.
A) Ayaklanma daha çok meşru düzene fiilen karşı gelmedir, yani bu hareket ile mevcut iktidara karşı gelinmektedir.
B) Başkaldırma ile ise, mevcut iktidar, düzen açıkça tanınmamaktadır, reddedilmektedir.
· HÜKÜMET DARBESİ; devletin bünyesinde bulunan resmi kurum veya kuruluşlardan birinin isyan ederek mevcut hükümeti devirip iktidarı ele almasına denmektedir.
· Bu hareket ile sadece ve sadece iktidardaki kişiler değiştirilir,toplumun sosyo-kültürel, siyasi ve iktisadi yapısına dokunulmaz.
· Mevcut sistem ve rejimin üzerinde köklü değişiklikler yapılmaz. Yalnızca işlemeyen kurumların daha uygun bir tarzda çalışmalarını temin etmek için bazı tedbirler alınır.
· Darbeler için darbe girişiminde bulunan kurum veya kuruluşların silahlanması gerekmektedir.
· Darbeler ikiye ayrılır.
A) Askeri Darbe; var olan devletin ordusu tarafından yapılır.
B) Sivil Darbe; Devlet içindeki bir kurum veya kuruluş(asker dışında), ya da bir sivil toplum örgütü tarafından yapılır.
· DOGMATİZM; asla değişmeyeceği kabul edilen mutlak değerleri kabul eden, bu bilgilerin mutlak gerçek olduğunu, inceleme, tartışma yahut araştırmaya ihtiyacın olmadığını savunan anlayışa denir.
· DOKTRİN:Dini, felsefesi veya siyasi bir öğrenim sisteminin temelini teşkil eden dogmaların veya kavramların bütününe doktrin denir. · İDEOLOJİ:Fikir, düşünce ve inanç sistemleridir. · İdeoloji adını verdiğimiz fikirler bütünü belli bir zaman ve zeminde belli sorunlara getirilen belli bir çözümden başka bir şey değildir. · koşullar değişince ideolojinin bir ikilem karşısında kalması tarihsel bir zorunluluktur. · Ya temel çizgisini koruyarak kendine yeni bir yorum getirecek ve gündemde kalacak ya da değişmeyi reddedecek çağdışı kalacaktır. · Günümüz ideolojileri dogmatik- totaliter, pragmatik( Faydacı, yararcı)-demokratik olmak üzere iki ana gruba ayrılabilir. § Pragmatik-demokratik ideolojilerin temeli dogmatizm değil, pragmatizmdir(Faydacılık). (Pragmatizm mutlak gerçek yerine deneye yani akıl ve bilimin gözlem ve bulgularına dayanır.) Dolayısıyla zaman içinde değişen gerçekleri kabul eder. § Yani pragmatik-demokratik ideolojilerin politikalarının temeli, akıl ve bilimin verilerine göre değişen gerçekler ile kişiyi kabul eder.
· DEVLET:Devlet, toplumun örgütlenmesinden doğmuştur. Devlet, belli sınırlar içinde yaşayan ve ortak bazı özelliklere sahip insanların kendi içlerinden çıkardıkları güç (egemenlik) ile örgütlenip, yaşamalarından oluşan toplumsal bir kurumdur.
· Vatan, millet, egemenlik ve idari teşkilat devleti oluşturan temel taşlardır.
· EGEMENLİK:Toplumun örgütlenmek için bir güce ihtiyacı vardır. O toplumun içinden çıkan bu güce egemenlik denir.
· Egemenliğin ulusta olmadığı da görülür.
· Egemenlik bir kişide ya da bir grupta da olabilir.
· Ülke içindeki ulustan çıkan; bir kişiye, gruba veya tüm ulusa ait olabilen yönetme gücüdür.
· Günümüzde ideal olanı egemenliğin ulusta olmasıdır.
· Bölünmez, devredilemez ve en üst güçtür.
· Bir devletin oluşabilmesi için gerekli öğelerden biridir. Bu güç ulusun dışından gelirse devlet değil, sömürge söz konusudur.
· Toplumlar tarih boyunca durmadan değişikliklere uğramışlardır. Bu değişiklikler ya, yavaş yavaş toplum bünyesini sarsmadan, hırpalamadan meydana gelen değişiklerdir ya da çok çabuk toplum bünyesini sarsarak meydana gelen değişikliklerdir.
· Sosyal ve Ekonomik yapıları belirli bir düzeyin üstüne çıkan toplumlarda yavaş yavaş gerçekleşen ve toplum bünyesini sarsmadan meydana gelen değişmeye EVRİM veya TEKÂMÜL denmektedir.
TEKÂMÜLÜN/EVRİM’İN kelime anlamı, ilerleme, gelişmedir.
· Evrim’de diğer bir çok değişim hareketinde olduğu gibi hızlı bir aksiyon ve zorlama yoktur, olaylar çok yavaş gelişir.
· 1Sosyal ve ekonomik yapıları yeterince gelişmemiş olan toplumlarda ani, derin, kökten ve genel olarak meydana gelen değişmelere İNKILÂP/DEVRİM denmektedir.
· İNKILÂP/DEVRİM’İ Bir devletin temel hukukunun, yönetim şeklinin, bütün kurum ve kuruluşlarının, sosyal yapısının, gelenek ve kurallarının ani, şiddetli ve kökten değiştirilmesi, bir sistemden diğer bir sisteme geçilmesi şeklinde kapsamlı olarak tanımlayabiliriz.
· İNKILÂP/DEVRİM’ üç aşamada gerçekleşir. Bunlar
A) Fikirsel hazırlık dönemi
B) Eylem/ İhtilal dönemi
C) Devrim/Yeniden düzenleme/yapılanma dönemi’dir.
A) Birinci aşamayı oluşturan hazırlık aşaması ya da düşünsel evre, toplumda değişiklik fikrinin, tohumlarının atıldığı ve geliştirildiği devredir. Düşünürlerin, yazarların, filozofların hazırladıkları ve yön verdikleri devredir.
B) İkinci evre, hazırlık evresinin tamamlanmasından sonra gelir ve aksiyon safhasıdır. Eylemin,
hareketin yapıldığı, düzenin yıkıldığı dönemdir. Yani ihtilal dönemidir.
C) İhtilal ve inkılâp sık sık birbirleriyle karıştırılan kavramlardır. Görüldüğü üzere ihtilal, inkılâbın eylem aşamasıdır ve mevcut otoriteye karşı gelmeyi, zora başvurmayı öngörür.
· İHTİLAL’İ Bir devletin mevcut siyasal yapısını, iktidar düzenini ortadan kaldırmak için, bu
konudaki hukuksal kurallara başvurulmaksızın, zor kullanılarak yapılan geniş bir harekettir,
şeklinde tanımlayabiliriz.
· Toplumda, halk arasında siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda oluşan farklılıklar sonucu meydana gelen ihtilaller, aslında aralarında dengesizlik bulunan bu sosyal unsurların birbirleriyle en aşırı biçimde çarpışmasıdır. ( mevcut düzenin güvenlik güçleri ile değişim- devrim isteyenlerin silahlı çatışmasıdır)
· Üçüncü ve son evreyi, yıkılan, bozulan düzenin yerine bir yenisini kurma eylemi oluşturur. Yeniden kurma ile inkılâp/Devrim başarılmış olur.
· Devrim, siyasi ve hukukî kimliği olan bir topluluk içerisinde, eskilerin yerini yeni bir yönetimin, yeni bir düzenin ve yeni kurum ve kuruluşların almasıdır.
· İnkılâbın temel olarak üç unsuru bulunmaktadır.
· Birincisi; inkılâp/Devrim, her şeyden önce bir halk hareketidir.
Halk hareketi olması Devrimin sosyal yönünü ortaya koymaktadır.
· İkinci olarak; inkılâp/Devrim, mevcut düzeni yıkma olayıdır.
Mevcut düzenin yıkılması, mevcut hukuk düzenine karşı gelmeyi, kanuna aykırı olarak harekete geçmeyi gerekli kılar. Dayanağını direnme hakkında bulan bu toplum hareketi, eskimiş, yıpranmış ve iktidarda bulunanların zorla devama çalıştıkları eski düzenin yıkılmasını öngörmektedir.
· Üçüncü olarak; inkılâp/Devrim, yıkılan düzen yerine yeni bir düzen kurmayı amaç edinmekle inkılâbın yeni bir hukuki düzen olduğu, gelecek hukuk düzeninin geçerliliğinin temelini oluşturduğu anlaşılır.
· İSYAN; kanunlara ve emirlere karşı gelmeyi, meşru otoriteyi zor kullanarak değiştirmeyi amaçlar.
· İsyan örgütlü bir grubun mevcut politik ve sosyal düzeni ani olarak değiştirmek amacıyla başvurduğu şiddet hareketidir.
· İsyanda devlet kuvvetlerine karşı gelme söz konusudur.
· Bu hareket ihtilal ve devrim’den farklıdır. Onlar gibi önceden yapılmış plan, program ve stratejiye dayanmaz, tam tersine şahsi/kişisel tecrübeden fikre giden harekettir, birdenbire ortaya çıkar, devamlı değildir, uzun sürmez ve genel halk kitlesine dayanmaz. Tabii ki bu olay hukuk kurallarına aykırıdır. (Fakat bir ihtimal bir ihtilalin başlangıcını oluşturabilir.)
· AYAKLANMA VE BAŞKALDIRMA ise, isyanın başlangıcını teşkil eden, plansız ve programsız hareketlerdir.
· İki hareket arasında ufak bir fark vardır.
A) Ayaklanma daha çok meşru düzene fiilen karşı gelmedir, yani bu hareket ile mevcut iktidara karşı gelinmektedir.
B) Başkaldırma ile ise, mevcut iktidar, düzen açıkça tanınmamaktadır, reddedilmektedir.
· HÜKÜMET DARBESİ; devletin bünyesinde bulunan resmi kurum veya kuruluşlardan birinin isyan ederek mevcut hükümeti devirip iktidarı ele almasına denmektedir.
· Bu hareket ile sadece ve sadece iktidardaki kişiler değiştirilir,toplumun sosyo-kültürel, siyasi ve iktisadi yapısına dokunulmaz.
· Mevcut sistem ve rejimin üzerinde köklü değişiklikler yapılmaz. Yalnızca işlemeyen kurumların daha uygun bir tarzda çalışmalarını temin etmek için bazı tedbirler alınır.
· Darbeler için darbe girişiminde bulunan kurum veya kuruluşların silahlanması gerekmektedir.
· Darbeler ikiye ayrılır.
A) Askeri Darbe; var olan devletin ordusu tarafından yapılır.
B) Sivil Darbe; Devlet içindeki bir kurum veya kuruluş(asker dışında), ya da bir sivil toplum örgütü tarafından yapılır.
· DOGMATİZM; asla değişmeyeceği kabul edilen mutlak değerleri kabul eden, bu bilgilerin mutlak gerçek olduğunu, inceleme, tartışma yahut araştırmaya ihtiyacın olmadığını savunan anlayışa denir.
· DOKTRİN:Dini, felsefesi veya siyasi bir öğrenim sisteminin temelini teşkil eden dogmaların veya kavramların bütününe doktrin denir. · İDEOLOJİ:Fikir, düşünce ve inanç sistemleridir. · İdeoloji adını verdiğimiz fikirler bütünü belli bir zaman ve zeminde belli sorunlara getirilen belli bir çözümden başka bir şey değildir. · koşullar değişince ideolojinin bir ikilem karşısında kalması tarihsel bir zorunluluktur. · Ya temel çizgisini koruyarak kendine yeni bir yorum getirecek ve gündemde kalacak ya da değişmeyi reddedecek çağdışı kalacaktır. · Günümüz ideolojileri dogmatik- totaliter, pragmatik( Faydacı, yararcı)-demokratik olmak üzere iki ana gruba ayrılabilir. § Pragmatik-demokratik ideolojilerin temeli dogmatizm değil, pragmatizmdir(Faydacılık). (Pragmatizm mutlak gerçek yerine deneye yani akıl ve bilimin gözlem ve bulgularına dayanır.) Dolayısıyla zaman içinde değişen gerçekleri kabul eder. § Yani pragmatik-demokratik ideolojilerin politikalarının temeli, akıl ve bilimin verilerine göre değişen gerçekler ile kişiyi kabul eder.