eTV Kanlı Ay - 3.Bölüm

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
1.Bölümü Okumak için Tıklayınız
2.Bölümü Okumak için Tıklayınız

kanli-ay-yakında-png.56193


BÖLÜM 3: İnsan ve Hayvan
12 Kasım 2027
Sabah saatleri...

Ağır ve huzursuz uykudan sonunda uyandım. Uyandığımda kendimi moloz yığınlarıyla çevrili tabutumda buldum. Rüya değilmiş. Evimin altındaki lağım boşluğunda göçük altındayım saatlerdir. Çok dar hareket alanım var, belki birkaç metre. Çıkış kısımları devasa yığınlarla kaplı, ancak iş makinesi beni kurtarabilir.
Saatin kaç olduğunu kestiremiyorum ancak sabaha yakın olmalı. Etraf hâlâ kapkaranlık. Ürkütücü bir sessizlik var, çok ilginç? Keşke düdük olsaydı. Karanlıkta farenin gözü seçilebiliyor. Islık da çalamıyorum ki. Neyseki alan dar, kısmen çıplak olmak üşütmüyor. Yılan mı o yerde sürünen şey? Acaba annemler ne yaptı? Yan bina da üstüme çöktüğüne göre şiddetli bir deprem olmalı. Kendimi kafese konulmuş gibi hissediyorum. Yılanın yanıma yaklaşmasını engellemem gerek. Sahi neden hiç yardım çağrısında bulunmadım?
"İMDAAAAAAAAAT!!! İİİİİMDAAAAT! YARDIM EDİN! SESİMİ DUYAN YOK MU?? İMDAAAAAT!!..."
5 dakikadır aralıksız bağırıyorum, çıt yok. Bu duvar yığınları sesin yukarıya çıkmasını engelliyor anlaşılan.


10 Yıl Önce
11 Kasım 2017

Burnumun içinde dolaşan karınca ve burnumun etrafında gezinen arkadaşları yüzünden rahatsız edici bir kaşıntıyla uyandığımda yemyeşil ağaçlık alanın ortasında buldum kendimi. Buram buram çimen kokusu içimi açmıştı. Yarım dakika kadar hiçbir şey düşünemedim, beynim donmuştu. Uykunun etkisinden olsa gerek neden burada olduğumu bir türlü kestiremedim. En son gece yatağıma girmiş ve uyumuştum, burada ne işim vardı peki? Yakınlarda bir yerden belli belirsiz sesler duydum. 'Bir patika gibi bir yerdeydim, az ileride bir hareketlilik vardı, geniş çalıların arasından geçerek ilerledim, plastik bir şeye, bir oyuncak bebeğe bastığımı fark ettim. Tam eğilip onu alacakken uğursuz bir patlama, bir silah sesi duydum. Sesin geldiği bölge hemen önümdeki çalıların arkasındaydı, çalıları hızlıca geçedururken aynı bölgeden kanımı donduran bir çığlık işittim ve aynı anda gördüğüm manzara karşısında ani şok sonucu hareketsiz kaldım: Gözleri yerinden çıkmış ve başı ters dönmüş bir bebek, kafasına sıkmış bir baba ve geçirdiği şok gereği çılgınlar gibi kahkaha atan bir kız.'..Zehra!?
O an bir de, başımın arka tarafına kuvvetli bir darbe aldığımı hatırlar gibiyim. Darbenin etkisiyle bilincim, tatlı ama bir o kadar da kaçınılmaz bir uykuya dalar gibi yavaş yavaş gidiyordu. Uzunca süre karanlıkta kalmış gibiydim...

Bugün
12 Kasım 2027
Akşam Saatleri

Canım iyice sıkılmaya başladı, huzursuzum. Burada kalıp öleceğim anlaşılan, bir böcek gibi evin altında ezilmiş bir şekilde açlıktan can vereceğim. Kırık küvete uzanmış, etrafımdaki fareler ve böceklerle konuşuyorum. Zaman geçmek bilmiyor ve karanlık hiç aralıksız hüküm sürüyor. Ailem ne yapıyor acaba şu an? Sadece kendi sesimi duyabiliyorum, herhalde dışarıdan ses gelmesi ve gitmesi olanaksız gibi. Ama keşke düdük olsaydı yanımda...

10 Yıl Sonra
13 Kasım 2037

İntihara kalkıştığımdan bu yana günler geçti, değişen bir şey yok. Hastanedeki odamda neyse ki televizyon var, vakit geçiyor hiç olmazsa. Tartışma programı var, oldukça net bir manşet kullanmışlar:
"MATERYALİZM ÖLDÜ"
İlginç, çok ilginç günler yaşıyoruz. Hayat sıkıcı diyemiyorum çünkü insanlık tarihinin belki de dönüm noktasındayız. Televizyonda son dakika haberi anons ediliyor. Muhabir nefes nefese kalmış. Yemyeşil bir patikada, etrafında yığınlarca insan var. Muhabir güç bela konuşabiliyor:
-O, gerçekten geldi!..

Bugün
18 Kasım 2027

Zaman kavramım yok olmaya başladı. Tükenmeye başladım! Günlerdir açım, susuzum. Yerdeki su birikintileri yalamak zorunda kaldım. İlk başta zor gelse de susuzluk onu bile erişilmez bir hazine yaptı. Nefesim daralıyor! Kafam davul gibi ağrıyor, bitkinim. Ölmek üzereyim sanırım. Yok mu olacağım? Günlerdir kimsenin gelip gittiği yok, ses bile yok ulan! En az 1 haftadır burada göçük halde olmalıyım. Anne! Nasıl bunca zaman geçmesine rağmen kimse gelmez kurtarmaya? Şehrin göbeğindeydik bir de anasını satıyım.. Allah nerede? Günlerdir ona dua ediyorum, ama duymuyor anlaşılan.

Yapacak bir şey yok! Fareler her yerde nasılsa. Güç bela ayağa kalkıyorum, her yerim sızlıyor. Köşede sessiz bir halde duran orta büyüklükte bir fare var, son gücümü kullanarak üstüne atlıyor ve kaçmasına fırsat vermeden elimdeki taşı kafasına geçiyorum. Yavru ile yetişkinlik arasında bir fındık faresi bu. Kafasını iyice eziyorum. İyice.. Pis yerlerini elimle çıkarıyorum. İğrenme diye bir duygu yok artık, günlerdir ağzıma tek lokma bir şey girmedi, gözüm dönmüş halde. İnsanlıktan çıkıyorum ve öldürdüğüm fareyi bir güzel temizledikten sonra çiğ çiğ iştahla ağzıma atıyor, zevkle çiğniyor, çiğniyor, çiğniyor ve yutuyorum. Kuyruğunu yemiyorum ama, yere tükürüyorum.

Et ve kan beni biraz olsun kendime getiriyor. Demin ne yaptım lan ben? Düşününce midem inanılmaz bir biçimde bulanıyor, ama hayır. Zaten bitkin haldeyim, kusarsam daha kötü olur. En iyisi düşünmemek...

Saatler geçiyor. İnsan değilim artık. Allaha inancım giderek zayıflıyor, günlerdir dua ediyorum beni kurtarması için ama ses soluk yok. Allah depremin belasını versin. Dilim şu an betonda, köpekten bile beter haldeyim, su arıyorum zeminde. Depremin olduğu gün o kadar su dökülmüştü oysa. Şerefsiz hayvanlar hepsini içmiş. Farenin de etkisiyle su içme isteği tavan yapıyor. İçim yanıyor, kıvranıyorum susuzluktan. Tükürük bile kalmadı ağzımda. Su verin lan!..

Uyuyamıyorum bile susuzluktan. Bilincim gitmek üzere, ya öleceğim ya da... Kendimi hiç olmadığı kadar ölüme yakın hissediyorum. Kahrolası düdük. Denizde boğulmakta olan biri gibiyim ve son çırpınışlarım bunlar. Ama hep o baskın çıkıyor. Ben ölmek istiyorum, artık bıktım bu saçmalıktan. Ama hep o baskın çıkıyor. Yaşama içgüdüsü! En çok da ölümle burun burunayken gün yüzüne çıkar ve bilince darbe yaparak yönetime el koyarmış.

Ayağa kalkıyorum. Ben istemedim oysa ayağa kalkmak, üstelik hiç halim yoktu. Keşke şişe olsaydı diye geçiyor aklımdan belli belirsiz bir düşünce. Şişe ne alaka diye düşünüyorum? Tüm kan birden aşağıya hücum ediyor, beyne idrar yapma isteği gönderiyor. Çişim gelmiş anlayacağınız.. Ama... Hayır... Yoo... Bunu yapamam. Lütfen... Artık kontrol bende değil, insan değilim ben, mecburen yapmak zorundayım. Kendimden iğreniyorum ama neyseki açlık ve susuzluktan zayıflamış bilincim iğrenme ve bilimum kötü duyguları bir süreliğine devre dışı bırakıyor.

Çömeliyorum. Avucuma yavaş yavaş idrarımı yapıyorum. Çorba gibi sıcacık ve buhar çıkıyor üstelik. Gözümü kapatıyorum, nefes almayı durduruyorum, allah belamı veriyor ve usulca avucumdaki idrarı yudumluyorum...

Güç bela kırık küvete sürüklene sürüklene geçtiğimi ve pis havluyu üstüme örttüğümü hatırlar gibiyim. Gerisi karanlık. Deliksiz uyudum, ne bir rüya ne bir hareket. Belki 24 saatten fazla uyumuşumdur, kim bilir. Eğer iş makinelerinin sesi olmasa belki de sonsuza dek uyuyacaktım...

Üstüme çökmüş moloz yığınları ve duvarımsı bu yığınlar kuvvetle sallanıyor. Sonunda beni kurtarmaya geldiler galiba. Uykum var. Hayır bu... Bu... İş makinesi değil! Yine deprem oluyor! Bir an iyice uyanır gibi oluyorum ama mümkün değil, çok fazla bitkinim. Yer gümbür gümbür sallanıyor, etrafımı kaplayan bu harabe duvarlar çatlıyor. Üstümdeki moloz yığınları bir bir etrafıma düşüyor. En kenardayım ama yine bana da gelebilir bu parçalardan biri. Uykum var. Umrumda değil. Depreme bir kez daha lanet ediyorum ve üstüme başıma dökülen toz toprağı aldırmadan nefes verir gibi uykuya dalıyorum belli belirsiz bir gülümsemeyle.

BÖLÜM SONU MÜZİĞİ:

 

XanTier

Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
Eski soru işaretleri cevaplanmadı, üstelik yeni soru işaretleri çıktı.
Anlatım çok güzel, özellikle son kısmı ayrı beğendim. 10 yıl sonrasında ve 10 yıl öncesinde ne oluyor veya olanlar gerçek mi rüya mı hiç kestiremiyorum

Çorba gibi sıcacık güzel bir betimleme :D

İnşallah ikinci bir depremdir, güzel aksiyon olurdu. Açıkçası ne olduğu önemli değil, sen yaz yeter :D
 
Son düzenleme:

Forumdash

Favori Üye
Katılım
21 Temmuz 2012
Mesajlar
66,140
Reaksiyon puanı
38,907
Puanı
1,060
GoT - Sam sahnelerimi yoksa adamın yediği fare ve içtiği idrarımı bilemedim. Tatlı için pasta niyetine s*çsaydı dedim içimden:X

Gerçek depremde göçük altında kalanları düşününce kafamda canlandıramadım. Çömelmiş, sürünebiliyor. Baya 4 oda 1 salon evin holü gibi bi yer? Alan geniş?

Bir de bu adam kaç yaşında? (b)
 

Maskeli Fedai

Favori Üye
Katılım
31 Mayıs 2012
Mesajlar
36,407
Reaksiyon puanı
37,566
Puanı
1,059
Konum
Troller Kasabası
Bu bölüm de çok güzel olmuş. Anlatım gerçekten çok iyi roman gibi geliyor zevk alarak okuyorum. Betimlemeler de çok iyi. Gizem daha da artıyor.

4.bölümü merakla bekliyorum :A
 

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
GoT - Sam sahnelerimi yoksa adamın yediği fare ve içtiği idrarımı bilemedim. Tatlı için pasta niyetine s*çsaydı dedim içimden:X

Gerçek depremde göçük altında kalanları düşününce kafamda canlandıramadım. Çömelmiş, sürünebiliyor. Baya 4 oda 1 salon evin holü gibi bi yer? Alan geniş?

Bir de bu adam kaç yaşında? (b)

Alanın tamamında tavan 1 metre ve daha altında değil, molozlar rastgele çökmüş ve eski banyoda tavanın da çökmesi ve üstüne kat kat başka yığınların eklenmesiyle bu göçüğün bazı yerlerinde 2-2.5 metre gibi bir yükseklik de oluşmuş tavandan tabana. Ama uzatmamak için o betimleyi hızlı geçtim çok da önemli olmadığı için. :D

O sahneler iğrenç geldiği kadar bir o kadar da gerçekçi bana kalırsa. :D

Adamın yaşı ve adı diğer bölümlerin konusu..
 

Aserat

Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,509
Reaksiyon puanı
62,794
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Yine etkileyici bir bölümdü. Enkaz altında kalan birinin psikolojisini çok iyi yansıtmışsın, Allah kimsenin başına böyle bir şey vermesin. Emeğine sağlık. :D @Tolstoyevski
 

Çiğdem

Emekli
Katılım
30 Aralık 2013
Mesajlar
143,852
Reaksiyon puanı
123,731
Puanı
1,060
Yaş
32
Konum
Giresun

Turkuazz

Favori Üye
Katılım
4 Eylül 2015
Mesajlar
17,718
Reaksiyon puanı
13,197
Puanı
860
Konum
Dünyadan
Anlatım tarzı çok iyi olmuş,ayrıca cümlelerin kullanılış şeklide oldukça iyi.ilk 2 bölüm tarzında bu bölümde çok iyiydi,emeğine sağlık @Tolstoyevski çok iyi bir bölüm olmuş:)
 

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
aa yok hiç bakmadım ben buna :F kuru kafa @Tolstoyevski beyin daha önce 1 bölümlük single senaryosuna bakmış birisi olarak buna bulaşmadım hatta intiharı düşünebilirsiniz sizde bakmayın uyarısıda yaptım üyelere :A :A :A

O single senaryo bu dizinin prototipini oluşturuyor ve hatta o senaryoda geçen bir sahneyi olduğu gibi bu bölüme ekledim ceset sahnesini. :A
O senaryo bu Kanlı Ay'ın amatör denemesi olarak sayılabilir, anlatım tarzı vb bakımından :A
 

MEnes

Moderatör
Katılım
18 Ekim 2015
Mesajlar
17,270
Reaksiyon puanı
19,073
Puanı
860
Konum
İstanbul
Hikaye ilgi çekici olmaya devam ediyor. 10 yıl sonra vardı şimdi bir de 10 yıl önce eklendi. Zehra'yı kafasından uydurduğunu 10 yıl sonrada gösterdiler zaten. Yani 10 yıl öncesinde de Zehra dediğine göre adam bu duruma depremden de önce gelmiş.

Yaş tahmini ise düşününce 35-40 arası olabilir. Çünkü 2027'de olayları kavrayışı, verdiği tepkiler ve hayatta kalmak için yaptığı iğrençlikler düşünülünce 20'li yaşlarda olması olası geliyor.

Gizemlerin çözülmesini ve hikayenin gidişatını merakla bekliyorum eline sağlık @Tolstoyevski. :)