eTV Kanlı Ay - 2.Bölüm

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Okurken dinlemeniz tavsiye edilir:


KANLI AY: BÖLÜM 2​

kanli-ay-yakında-png.56193



BÖLÜM 2: HARABE




11 Kasım 2027
Saat 23.03


Yokuşun başındayım, sokak lambaları dışında etraf karanlık ve sessiz. Bizim sokağa benzeyen ama farklı yapıda bir sokak. Arkamdan köpek sürüsü geliyor, hepsinin gözü kıpkırmızı, suratları nefret dolu, ağızlarından köpükler akıyor. Köpek sürüsünün arkasında ayakları ters, elinde mızrak olan, üstünde eski püskü ve yırtık kıyafetler bulunan, uzun saçlı, esmer, uzun boylu korkunç bir adam var. Bana karşı gülümsüyor, gülümserken dişlerinin olmadığı ortaya çıkıyor. Daha da ayrıntılı baktığımda, göz çukurlarının bomboş olduğu görülüyor. Birden bütün köpek sürüsünün de göz çukurlarının bomboş olduğunu fark ediyorum. Kalbim küt küt küt, müthiş ötesi bir korkuyla kaçmaya çalışıyorum, koşuyorum koşuyorum...

Fakat yerimde saydığımı fark ediyorum, bir adım ilerleyemiyorum. Koşmaya çalışıyorum ama olmuyor, yürümeye çalışıyorum ama hareket edemiyorum. Çığlık atmaya, bağırmaya çalışıyorum, tek kelime ses çıkmıyor ağzımdan. Tarif edilemez bir ızdırap. Köpek sürüsü beni yakalıyor nihayet, müthiş bir acı duyuyorum ama hayatımda görmemişim böyle bir şey. Tüm güçleriyle dişlerini geçiriyor bana şerefsiz itler.

Arkadaki eli mızraklı adamın kahkaha attığını işitiyorum, tam o sırada kulağım müthiş bir acıyla bir diş tarafından yerinden koparılıyor, ben acıdan inleyemiyorum bile, doberman ise afiyetle yiyor kulağımı. Karnıma, bacaklarıma dişlerini geçiriyorlar. Her yerimden kanlar oluk oluk akıyor, asfalta ufak bir kan gölü birikiyor çanak kadar. Dobermanlar susamışcasına hararetle yerde biriken kanlarımı içiyor.

Sonumun geldiğini hissediyorum, acı içinde it sürüsü tarafından yok edilmek üzereyim, ağlıyorum.. Hayalarıma bir diş darbesi alıyorum, acı sınır noktaya ulaşıyor, bundan daha büyük acı olamaz. Sonunda bu sınır acı hissi sayesinde çığlık çığlığa uyanıyorum,gözlerim yaş dolu...

Şu an her yerim sırılsıklam, kan ter içindeyim. Ay ışığı odayı tamamen aydınlatmış durumda. Şükürler olsun rüyaymış! Fakat rüyadaki fiziksel acı devam ediyor? Birden bacağımda ve kulağımda acı bir his duyuyorum. Neyseki hayalarda bir sıkıntı yok diyorum geri kalan bölgelerin neden öyle olduğunu umursamazca.

Tüm vücudum yaralarla, kızarıklıklarla dolu? Sokaktan köpek sesleri geliyor, birkaç köpeğin huysuzca havlaması içimi sıkıyor. Hızlıca yataktan kalktığımda yatağın daha önce görmediğim kadar haşaret, börtü böcek, büyük büyük karıncalar ve bilimum sevimsiz kabuklularla dolu olduğunu görüyorum. Kolum, bacağım, karnım...Her yerimi sokmuşlar.

Evde benden başka kimse yok, annem, babam ve kardeşim 2 sokak ötede oturuyorlar. Müstakil, 2 katlı kutu kadar bir evde yaşıyorum, bu evde daha önce ufak tefek haşereler dışında hiçbir zaman böylesi böcek baskını görmemiştim. Hele yatağıma kadar gelip beni sokmaları? Görülmemiş bir şeydi bugüne kadar.

Hızlıca odadan çıkıyorum. İğrenç bir lağım kokusu beni karşılıyor, ciyak ciyak çığlık atan yavru farelerin sesini ensemde hissediyorum adeta. "Noluyo lan!?" diye bağırıyorum gecenin köründe. Demin yanımdan usulca geçen küçük bir akrep mi gördüm? Aklıma evin bitişiğindeki ekmek fırını geliyor, sıcaklığı seven bu haşerelerin o dükkanın altıyla bağlantılarının olup olmadığını düşünüyorum, fakat neden benim evdeler?

Aklım karman çorman, en iyisi güzel bir duş almak, hem vücudum da temizlenmiş olur, sonra olmadı önce aileme uğrar, böcek, haşaret meselesini anlatırım, sonra da hastaneye uğrarım diye düşünüyorum.
Odadaki yaratıklara hiç dokunmadım, alelacele soyunuyor ve bornozu elime alarak banyoya doğru ilerliyorum, ev komple böceklerle dolmuş, basmamaya dikkat ediyorum.

Banyoya girer girmez kapıyı kapatıyorum, neyseki ki banyoda doğru düzgün kaçak misafir yok, güzelce yıkanıp kendime gelebilirim. Bornozu küvetin kenarına koyuyorum. Küvetin içine girip suyu ayarlamaya çalışırken gözümün 1 karış uzağındaki örümcek ile göz göze geliyoruz, soğukkanlı bir şekilde ona su tutarak öldürüyorum. Öldürdüğüm bir köpek ya da kedi olsaydı vicdan azabı duyar hatta öldürmeyi aklımdan bile geçirmezdim, ama canlı boyutu ufaldıkça insanın da vicdanı ufalıyor.

Saat 23.17
Hiçbir şey bir daha asla eskisi gibi olmadı...


Böcek baskınını unutmuş haldeyim, gözlerim kapalı, sıcacık suyun altında gevşiyorum. Yalnız etrafımda sesler çoğalmaya başladı, sanırım misafirler sonunda banyoya da sızmış. Fare yavrularının sesini duyuyorum ama umursamıyorum. İyice gevşiyorum...

Korkunç bir ses! Rüzgarın sesi olduğu kuşkusuz. Patlayan camların sesini duyuyorum, bizim evden geliyor. Birden müthiş bir sallantı hissediyorum banyoda! Elektrik gitti. Aman Allahım! Bu nasıl bir şey? Banyo yıkılıyor resmen! Tavandan çatırdılar duyuyorum, banyonun kapısı defalarca sert bir şekilde açılıp kapanıyor, duvarlardan çıtırtılar geliyor, banyodaki aynalar çoktan kırıldı. Küvet çatlıyor, içindeki su komple banyoya yayılıyor. Duyularıma inanmak istemiyorum ama banyonun bir şişe gibi aşağıya doğru eğildini hissediyorum, hayır! Banyo değil bina yana doğru eğiliyor! Zemin çöküyor. Küvet yerinden çıktığı gibi yan duvara doğru kayıyor.

Nihayet olayı kavrıyorum, DEPREM! Küvetle birlikte altımızda zemin taban hafif çökerken başıma sert bir parça çarpıyor, bir süre bilinçsiz bir şekilde küvetin içinde kendini uykuya alıyor beyin...

23.27

Ağır bir uykudan uyanmış gibi yavaş yavaş açılıyordu bilincim. Durumu hâlâ kavrayamayacak kadar kafam bomboş ve davul gibiyken toz duman içindeki yıkık ve ıslak banyonun içinde farelerin ayak seslerini işittim.

Hayır, burası banyo değildi.. En son banyodaydım ancak banyo komple zemin kata, sanırım lağım kısmına çökmüş ve harabe haline gelmişti. Evin altında kalmış ve çok dar, karanlık bir alana kısılmıştım. Ufak tefek çizikler dışında ciddi bir şeyim yoktu, ev çökerken başıma bir şey gelmemiş olmasına şaşırdım. Üstüme çöken evin altında mahsur kaldığımı saymazsak tabi..

Çatlamış, eski yerinden olmuş, ikiye ayrılmış rahmetli küvetimin kenarından son bir destek alarak kalkmaya çalıştım, hâlâ kendime gelememiştim. Karanlığa rağmen yerdeki bornoz seçilebiliyor, elimle bornozu almaya çalışırken bornozun içindeki farelere dokunuyorum, bedenleri diş fırçası gibi diken diken olmuş halde. İğrenerek bornozu ileri doğru attım.

Ayağımın dibinden fareler ciyak ciyak geçişirken dengemi kaybettim. Her yer kapkaranlık. Islak zemine düştüm, kafamın ağır darbe almasını ani refleksle engellemiş olsam bile ıslak betonun tuzlu tadını almaktan kaçamadım. Ortalık börtü böcek dolmuştu. Demin bir lağım faresi burnumun üstünden atlayıp başımda gezinerek geçti gitti üzerimden. Ayağa kalkmaya çalışırken çıtırdı hissettim. Ayağımın altında ezilen kabuklu böcekler olmalıydı bunlar, kendimden geçmiş bir halde olsam bile o an nedensiz bir şekilde zevk duydum bu böcek ezme eyleminden. Çıkardığı melodisel çıtırtıyı hissetmek insanı garip bir şekilde rahatlatıyordu. Tatlı bir kaşıntı da veriyordu üstelik. Boş zamanlarımda hobi olarak kabuklu böcek ezmeye karar verdim.

Etraf kapkaranlık, elektrikler gitmişti. Çıplak ve ıslak olduğumu fark etsem bile hâlâ nerede olduğumu ve neler olduğunu algıyamıyordum. Dışarıdan gelen çığlıklarla kendime geldim, çığlıkları bile bastıran bir rüzgar vardı dışarıda. Bir an İsrafil'in senfoniye başladığını düşündüm, doğanın bu korkunç sesi olsa olsa bitiş müziği olmalıydı.
.

Dışarıdan gelen çığlıklar beni tekrardan kendime getirdi. Depremi hâlâ kavrayabilmiş değildim, inanamıyordum. Tüm bunların kötü bir kabus olmasını o kadar çok isterdim ki!. İlk başta hemen ailem aklıma geldi! Annem, babam, kardeşim?? Korkunç bir deprem olmuştu, keşke onların yanında olsaydım, acaba iyiler mi? Allahım nolur iyi olsunlar!

Karanlıkta, bu harebeden açıkta kalmış çıkış yolları olup olmadığını kestirmeye çalışmama rağmen sert molozlardan başka bir şeye rastlayamadım. Tavanın üst kısmı yere 2 metre kalana dek komple çökmüş ve dev bir moloz yığını oluşmuştu, zemin banyodan kalma kırık dökük betonlar sayesinde çıkıntılıydı. Dışarıdan çığlık sesleri de kesilmişti, harabe banyodan çıkmak için son gücümü harcıyordum ama imkansız. Tonlarca ağırlıkta bir güç söz konusu.


Yardım ekibinin gelmesini beklemeye karar veriyorum, ailem hiç aklımdan çıkmıyor. Deprem şoku ve göçük altında kalmış olmam, yalnızlık ve terk edilmişlik duygusunu sonuna kadar hissetmeme neden oluyor ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyorum. Dakikalarca ağlamak bünyeyi rahatlatıyor ama fareler dışındaki sağır edici korkunç sessizlik yoluna devam ediyor. Bir çırpıda yerimden doğrulup içi fare dolu bornozu yerden alıyorum, yarısı gitmiş ve delik deşik olmuş durumda. Farelere aldırmadan hiç iğrenmeden önce bornozla üstümü kuruluyor, sonra eski küvetin içine girerek bornozu üstüme örtüyor ve uykuya dalıyorum...

Bölüm sonu şarkısı:

 
Son düzenleme:

Keith Long

Favori Üye
Katılım
22 Eylül 2012
Mesajlar
51,003
Reaksiyon puanı
29,424
Puanı
1,061
Web Sitesi
acadebi.com

XanTier

Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
Harika :D

İlk bölümdeki o sahnenin sokak ortasında, gece, yağmur yağarken vs. hayal etmiştim ilk bölümü okurken.
 

S.G.A.T.

Favori Üye
Katılım
12 Şubat 2012
Mesajlar
22,974
Reaksiyon puanı
8,356
Puanı
1,061
İnternette okuduğum en iyi senaryo. Çok da fazla okumadım zaten. Fazla iyi ama. Özellikle o böcek kısmı, geçen bölümden alıntı. O olayın aslını bu bölümde öğrenmemiz çok güzel bir zevkti film izler gibi. Geçen konuyu Shutter Island`a benzetmiştik ki bence kelebek etkisi filmine de az çok benzerliği var ayrıca. Bu düşüncelerinin oluşmasında tabi ki okuduğun kitapların etkisi vardır. Ama fazla etki etmiş olabilir mi? Özgünlükten çıkacak kadar...
 

XanTier

Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
1. bölümün linkini koysan iyi olur, göz atmak için uğradım ben. İleride de bir öncekiş bölümün linkini koy bence.

Ayrıca, saatlerin önemi var mı? İlk bölümde şöyle bir kısım var

10 Yıl Önce, 11 Kasım 2027
23.32


Karanlık...
Demek ki bu hikaye henüz bitmemiş. Ayrıca hikaye 10 yıl sonrasında mı yoksa öncesinde mi devam edecek kestiremiyorum. Spoiler olacaksa cevap verme. :D

güzel olmuş @XanTier oldu yine bugün maç vardı oyüzden sıkıntı yaratabilir
pompy demek istiyor ki, Amoureux artık XanTier oldu.
 

S.G.A.T.

Favori Üye
Katılım
12 Şubat 2012
Mesajlar
22,974
Reaksiyon puanı
8,356
Puanı
1,061
1. bölümün linkini koysan iyi olur, göz atmak için uğradım ben. İleride de bir öncekiş bölümün linkini koy bence.

Ayrıca, saatlerin önemi var mı? İlk bölümde şöyle bir kısım var


Demek ki bu hikaye henüz bitmemiş. Ayrıca hikaye 10 yıl sonrasında mı yoksa öncesinde mi devam edecek kestiremiyorum. Spoiler olacaksa cevap verme. :D


pompy demek istiyor ki, Amoureux artık XanTier oldu.
Sen zaten XanTier değilmiydin?)
 

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
İnternette okuduğum en iyi senaryo. Çok da fazla okumadım zaten. Fazla iyi ama. Özellikle o böcek kısmı, geçen bölümden alıntı. O olayın aslını bu bölümde öğrenmemiz çok güzel bir zevkti film izler gibi. Geçen konuyu Shutter Island`a benzetmiştik ki bence kelebek etkisi filmine de az çok benzerliği var ayrıca. Bu düşüncelerinin oluşmasında tabi ki okuduğun kitapların etkisi vardır. Ama fazla etki etmiş olabilir mi? Özgünlükten çıkacak kadar...

Çok teşekkür ederim.
Kelebek Etkisi hiç aklıma gelmemişti yazarken, ama geçen bölümün Shutter Island'a benzerliği yok değildi bilinçli olarak yapmış olmasam bile, fakat genel hatlarıyla kurgunun Shutter Island'a bir benzerliği yok. Fantastik olaylardan ziyade gerçekçi olması için çalışıyorum ama kurgu ilerleyen aşamalarda ne noktalara gider ben de bilmiyorum. :D

Ufak tefek kırıntıları saymazsak daha önce 1 senaryo hikaye dizisi yazmıştım sadece bir bölüm sürmüştü, onu da forumda yayınlanmıştım hatta. Giriş kısmı bağlamında bu diziye benzer ama ilk denemem. Bu da ikinci denemem oldu, yani doğal olarak dilde kusurlar ve başka türlerden etki kaçınılmaz, o yüzden özgünlük konusunda iddialı olamam bu aşamada, ama yine de en dikkat etmeye çalıştığım meseledir özgünlük. :)

1. bölümün linkini koysan iyi olur, göz atmak için uğradım ben. İleride de bir öncekiş bölümün linkini koy bence.

Ayrıca, saatlerin önemi var mı? İlk bölümde şöyle bir kısım var


Demek ki bu hikaye henüz bitmemiş. Ayrıca hikaye 10 yıl sonrasında mı yoksa öncesinde mi devam edecek kestiremiyorum. Spoiler olacaksa cevap verme. :D


pompy demek istiyor ki, Amoureux artık XanTier oldu.

Çok bulanık olmaması için saat koymayı uygun buluyorum senaryo tekniğine de uygun olarak. :D
Zaman atlaması konusunda bir bilgi veremem ama kurguya bağlı bir olay, 10 yıllık zaman dilimini ele alıyor. Tamamdır ilk mesaja linki ekliyorum. :)
 
Son düzenleme:

XanTier

Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
Çok teşekkür ederim.
Kelebek Etkisi hiç aklıma gelmemişti yazarken, ama geçen bölümün Shutter Island'a benzerliği yok değildi bilinçli olarak yapmış olmasam bile, fakat genel hatlarıyla kurgunun Shutter Island'a bir benzerliği yok. Fantastik olaylardan ziyade gerçekçi olması için çalışıyorum ama kurgu ilerleyen aşamalarda ne noktalara gider ben de bilmiyorum. :D

Ufak tefek kırıntıları saymazsak daha önce 1 senaryo hikaye dizisi yazmıştım sadece bir bölüm sürmüştü, onu da forumda yayınlanmıştım hatta. Giriş kısmı bağlamında bu diziye benzer ama ilk denemem. Bu da ikinci denemem oldu, yani doğal olarak dilde kusurlar ve başka türlerden etki kaçınılmaz, o yüzden özgünlük konusunda iddialı olamam bu aşamada, ama yine de en dikkat etmeye çalıştığım meseledir özgünlük. :)



Çok bulanık olmaması için saat koymayı uygun buluyorum senaryo tekniğine de uygun olarak. :D
Zaman atlaması konusunda bir bilgi veremem ama kurguya bağlı bir olay, 10 yıllık zaman dilimini ele alıyor. Tamamdır ilk mesaja linki ekliyorum. :)
Demek istediğim ilk bölümün sonunda 23.32 yazıyor, burası 23.27'de bitmiş. Yani bu hikaye bitmedi. Ben bunun geriye dönüş olup da 10 yıl sonrasında devam edeceğini düşünmüştüm daha öncesinde. O sebepten ötürü takıldım buraya :D

Ayrıca betimlemelerin gayet başarılı, insan hayalinde zorlanmadan canlandırmayı başarıyor. Güzel, devamını bekliyorum :)
 
Son düzenleme: