eTV Kanlı Ay - 1.Bölüm

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Kanlı Ay: Bölüm 1

4MlAn7.jpg


Okurken dinlemeniz tavsiye edilir:


Bölüm 1: Bitiş

11 Kasım 2027
23.27


Ayağımın dibinden fareler ciyak ciyak geçişirken dengemi kaybettim. Her yer kapkaranlık. Islak zemine düştüm, kafamın ağır darbe almasını ani refleksle engellemiş olsam bile ıslak betonun tuzlu tadını almaktan kaçamadım. Ortalık börtü böcek dolmuştu. Demin bir lağım faresi burnumun üstünden atlayıp başımda gezinerek geçti gitti üzerimden.

Ayağa kalkmaya çalışırken çıtırdı hissettim. Ayağımın altında ezilen kabuklu böcekler olmalıydı bunlar, kendimden geçmiş bir halde olsam bile o an nedensiz bir şekilde zevk duydum bu böcek ezme eyleminden. Çıkardığı melodisel çıtırtıyı hissetmek insanı garip bir şekilde rahatlatıyordu. Tatlı bir kaşıntı da veriyordu üstelik. Boş zamanlarımda hobi olarak kabuklu böcek ezmeye karar verdim.

Etraf kapkaranlık, elektrikler gitmişti. Çıplak ve ıslak olduğumu fark etsem bile hâlâ nerede olduğumu ve neler olduğunu algıyamıyordum. Dışarıdan gelen çığlıklarla kendime geldim, çığlıkları bile bastıran bir rüzgar vardı dışarıda. Bir an İsrafil'in senfoniye başladığını düşündüm, doğanın bu korkunç sesi olsa olsa bitiş müziği olmalıydı...

10 yıl sonra - 12 Kasım 2037

Sıkıcı bir perşembe akşamı, basık bir sonbahar günü. Hava hem sıcak hem soğuk, gökyüzü berrak ve sakin. Martılar çığlık çığlığa geçip gidiyor üzerimizden. Bankada geçen yoğun günün verdiği yorgunlukla birlikte usulca iskeleye doğru ilerliyorum iş çıkışı. Birden birisinin adımı seslenmesi ile irkildim. Sesin kime ait olduğunu anında anlamıştım, bu aşık olduğum insanın, eski sınıf arkadaşım Zehra'nın sesiydi.

Gülerek yanıma geldi, sürmüş olduğu parfüm, parfüm değil bir çeşit uyuşturucu olmalıydı... Orta boylu, hafif çekik gözlü ve kumral tenliydi. Yanakları daima kızıl tonlarında olurdu. O da iskeleye gidiyordu, evimiz yakın olduğu için arada sırada aynı vapura denk gelirdik iş çıkışları. Hayatımın aşkıydı, tarif edilemez bir histi beraber yürümek. Ne var ki, tek taraflı bir histen ibaretti, aramızda bu türden hiçbir konuşma geçmemiş olsa bile ikimiz de durumu çok iyi biliyor ve saygıyla karşılıyorduk, o beni yakın bir arkadaş olarak görmek istiyordu, ötesi değil.

Havadan sudan konuşurken birden heyecanlı bir şekilde,
"Haftasonu bizimkilerle pikniğe gidiyoruz, sen de geliyorsun itiraz dinlemem."
"Bu havada mı? Yağmur yağacakmış ama
"Aaaa.. O zaman biz de..."

Lafını tamamlayamadı. İskeleye 30-40 adım kala, martı sürüsü hep birlikte Zehra'ya saldırdı.. İkimiz de ne olup bittiğinin farkına varamadan, Zehra, martıların arasında gözden kaybolmuştu bile. Nefesim tutulmuş, beynim durmuştu. Hareket edemiyordum. İnsanlar alanda toplanmış, martıları kovmaya çalışıyordu, ben ise donup kalmıştım düştüğüm yerde. Belki yüzden fazla martı vardı, hepsi aynı anda vahşi yönlerini açığa çıkarmışlardı. Ne yapıyorlardı? Niye bana değil de ona saldırmışlardı? Kendime gelip tüm gücümle martıları savuşturmaya başladığımda artık çok geç olduğunu anlamıştım. Birkaç dakika sonra tüm martılar defolup uçmuştu gökyüzüne. Uçarlarken canımdan parçalar da götürmüşlerdi. Zehra, paramparça halde yerde yatıyordu.

Daha demin canlı kanlı yanımda olan, benimle konuşan, hayatımın aşkı insan... Yüzünün büyük bir bölümü yoktu artık, iç organları dışarı çıkmış ve talan edilmişti. Göz çukurları bomboştu. Çevredeki insanlar toplanmış, beni uzaklaştırmaya çalışıyorlardı ondan.

İskeleye doğru koşmaya başladım, koştum, koştum, koştum ve dingin denize bıraktım kendimi. Denizin dibine batarken hiçbir şey düşünmüyordum, bu da müthiş bir huzur veriyordu. Bilincim yavaş yavaş gidiyordu... Bir elin bana dokunduğunu hissettim, yukarı doğru çekiyordu beni. Zehra'ydı bu, hissetmiştim...

Yaklaşık 1 Hafta Sonra

Günlerdir Bakırköy Ruh Hastalıkları hastanesinde tedavi görüyordum.
Kendimi sağlıklı hissettiğimi söylesem bile doktorlar Zehra'nın cenazesine katılmama müsaade etmemişlerdi. Yatağımda uzanırken benden sorumlu kel ve 50'li yaşlarda bir doktor ve yanında aralarında ilişki olduğu belli olan, çıtır bir hemşire çıkageldi. Doktor beni her zaman tanıyormuş gibi rahat bir şekilde selamladıktan sonra sandalyeyi yanıma çekerek oturdu.

- Anlat bakalım K. Neden denize atlayıp intihara kalkıştın?"
- Sizce?
- Bunu senden duymak istiyoruz, lütfen anlat.
- Neden mi?! Gözümün önünde şerefsiz martı sürüsü tarafından aşık olduğum kadın katledildi. Ne yapmamı bekliyordunuz?
- Bunu daha önce de konuşmuştuk K, bu kaçıncı artık?.
- Neyden bahsediyorsun?
- Geçirdiğin nöbetten. Şimdi söyleyeceklerime inanmayacaksın belki ama Zehra ölmedi.


Birden heyecanla yatağımdan doğruldum, duyduğuma inanamıyor, yanlış duymamış olmamı diliyordum.

- Ne diyorsun?? Ölmedi mi!
- Hayır ölmedi.
- Şükürler olsun allahım çok şükür şu an o kadar sevinçliyim ki..
- Yalnız...
- Ne yalnız? Sakat mı kaldı yoksa? Olsun, ölmüş olmasından iyidir ya sonuçta.
- Hayır sakat kalmadı. Sakat kalması ya da ölmesi için önce yaşamış olması gerekiyordu.
- Anlamadım, ne?
- Zehra hiç yaşamadı, hiç varolmadı. Hepsi senin zihninden çıkma.
- Ne saçmalıyorsun?
- Dönem dönem nöbet geçiyorsun, bu nöbetler zihninde reset oluşmasına ve anı kaybı yaşamasına yahut zaman kavramını yitirmene neden oluyor. 10 yıl önceki o olaydan sonra birçoğu gibi sen de ruh sağlığını yitirdin. Bu birden gerçekleşmedi, seni 2-3 yıldır tanıyoruz ama çok daha uzun zamandır böylesin.
- Zehra? Martılar?
- İkisi de senin geçmişin ama hayalindeki Zehra hiç yaşamadı. Yıllardır bizimlesin, bankada herhangi bir işin yok. Geçen gün hastaneden kaçmıştın. Dur bak ne göstereceğim sana.


Cebinden kalem çıkardı. Kalemin düğmesine basarak önümüzdeki boşluğa holografik bilgisayarını açtı, birkaç klasöre göz attıktan sonra üzerinde benim ismimin yazılı olduğu video dosyasını açtı. Video o güne, Zehra'nın martılar tarafından katledildiği güne aitti. İskeleye doğru tek başıma yürüyordum, robot gibiydim adeta. Kendi kendime konuştuğumu gördüm videoda, yanıma dönüp bir şeyler diyordum. Birden kendi kendimi yere atıyor ve önümdeki betona hayretler içinde bakıyordum. Hemen sonra koşuyor, koşuyor ve kendimi denize bırakıyordum..

Hatırlamaya başlıyordum yavaş yavaş... Tanıştığım, aşık olduğum sınıf arkadaşım Zehra.. O güzel parfümlü Zehra... Ölmemişti, çünkü hiç var olmamıştı. En azından ölmemiş olmasına sevindim yine de.


10 Yıl Önce, 11 Kasım 2027
23.32


Karanlık...
 
Son düzenleme:

Yiğitt

Emekli
Katılım
9 Aralık 2013
Mesajlar
79,171
Reaksiyon puanı
45,870
Puanı
1,061
Konum
Ankara
Vay be ne güzel yazmışsın böyle? Bayıldım desem yeridir bence. Çok başarılı olmuş, daha önceden de yazdın mı? Çünkü ilk yazmayla böyle bir şeyin çıkması imkansız. Dediğin gibi şarkıyı açıp okudum bu arada. :A

Eline, emeğine sağlık. Yeni bölümü merakla bekliyorum. :D
 

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Seni bizim kanala transfer edelim ne dersin :F

Çok beğendimm valla heyecanlanarak okudum devamını merak ediyorum baş karakterin adı olmayacakmı

Teşekkür ederim. Kurguya uygun olarak karakterin adının geçmemesini düşünüyorum. :D

Çok beğendim ilk bölümü :clapping:

Teşekkür ederim. :)

Vay be ne güzel yazmışsın böyle? Bayıldım desem yeridir bence. Çok başarılı olmuş, daha önceden de yazdın mı? Çünkü ilk yazmayla böyle bir şeyin çıkması imkansız. Dediğin gibi şarkıyı açıp okudum bu arada. :A

Eline, emeğine sağlık. Yeni bölümü merakla bekliyorum. :D

Çok teşekkür ederim :D Daha önce birkaç denemem olmuştu ama çok uzun süredir vakit bulamıyordum, vakit olduğunda yazıp çizmek cidden çok keyifli ve zor bir işmiş :A
Müzik aslında dikkat dağıtabilir, o konuda kararsız kaldım biraz. :)
 

Yiğitt

Emekli
Katılım
9 Aralık 2013
Mesajlar
79,171
Reaksiyon puanı
45,870
Puanı
1,061
Konum
Ankara
Teşekkür ederim. Kurguya uygun olarak karakterin adının geçmemesini düşünüyorum. :D



Teşekkür ederim. :)



Çok teşekkür ederim :D Daha önce birkaç denemem olmuştu ama çok uzun süredir vakit bulamıyordum, vakit olduğunda yazıp çizmek cidden çok keyifli ve zor bir işmiş :A
Müzik aslında dikkat dağıtabilir, o konuda kararsız kaldım biraz. :)
Müziğin ilk dakikaları güzeldi de sonradan cırlamalar artınca biraz sesini kısmak zorunda kaldım. :D Şu ruh dinlendirici müzikler var ya, o tarz müzikler olabilir. Dikkat dağıtmıyor o tarzlar, bazen kitap okurken açar öyle okurum. :D
 

Angelica

Favori Üye
Katılım
31 Mart 2012
Mesajlar
80,946
Reaksiyon puanı
57,096
Puanı
1,060
Yaş
40
Konum
Kayseri
Teşekkür ederim. Kurguya uygun olarak karakterin adının geçmemesini düşünüyorum. :D



Teşekkür ederim. :)



Çok teşekkür ederim :D Daha önce birkaç denemem olmuştu ama çok uzun süredir vakit bulamıyordum, vakit olduğunda yazıp çizmek cidden çok keyifli ve zor bir işmiş :A
Müzik aslında dikkat dağıtabilir, o konuda kararsız kaldım biraz. :)

Hee tmm gerçi isimsiz daha heyecanlı ol muş ya:D
 

papuleoo

Tecrübeli Üye
Katılım
25 Kasım 2013
Mesajlar
11,550
Reaksiyon puanı
11,301
Puanı
710
Konum
İstanbul
@Tolstoyevski öncelikle etiketlediğin için teşekkür ederim. Ama ben forumda dizi okumayı bırakalı uzun zaman oldu. Maalesef bazı şeylerin kıymeti ya hiç bilinmiyor ya da bilmiş gibi yapılıyor.

Şimdiden sana başarılar diliyorum. Senaryo yazan kişilere hep önem vermişimdir. Umarım sadece burada yayınlamakla sınırlandırmazsın kendini.
 

Mr.At

Favori Üye
Katılım
27 Haziran 2013
Mesajlar
5,381
Reaksiyon puanı
4,080
Puanı
461
Konum
İstanbul Kasabası
Web Sitesi
gecmisinmizikacisi.blogspot.com.tr
Ölümlü bir anne ölümsüz bir çocuk doğurdu. Adı Zehra'ydı. Biricik aşkım, yüreğimde sevgiyi büyüten harmalayan kadın, kokusuyla beni kır çiçeklerin arasında dolaşan Heidi gibi yapan Zehra. Martı sürüsü parçalamasaydı o kusursuz ve narin bedeni belki de ben burda sizinle değil onla piknikte olacaktım. Merak ediyorum da Tanrı bizi niçin yaratıp tekrar yanına alıyor? Yani bilmiyorum neden kederle dolmamıza izin verip geçip gidiyor? Neden yalnız bırakıyor? Biliyor musun doktor, ben tek olmaktan değil yalnız olmaktan korkuyorum. Ve şuan çok korkuyorum.
 

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Ölümlü bir anne ölümsüz bir çocuk doğurdu. Adı Zehra'ydı. Biricik aşkım, yüreğimde sevgiyi büyüten harmalayan kadın, kokusuyla beni kır çiçeklerin arasında dolaşan Heidi gibi yapan Zehra. Martı sürüsü parçalamasaydı o kusursuz ve narin bedeni belki de ben burda sizinle değil onla piknikte olacaktım. Merak ediyorum da Tanrı bizi niçin yaratıp tekrar yanına alıyor? Yani bilmiyorum neden kederle dolmamıza izin verip geçip gidiyor? Neden yalnız bırakıyor? Biliyor musun doktor, ben tek olmaktan değil yalnız olmaktan korkuyorum. Ve şuan çok korkuyorum.

...