Exxen'in sevilen dizisi Gibi'nin başrol oyuncusu Kıvanç Kılınç'tan özel açıklamalar!
Toplam 22 bölümü geride bırakan ve özellikle bu sezon büyük bir fenomene dönüşen dizideki İlkkan karakteriyle adından söz ettiren Kılınç, Dizi Doktoru sitesinden Deniz Ali Tatar'a verdiği röpörtajda Gibi'nin başına gelmiş en güzel şeylerden biri olduğunu ve projenin ulaştığı başarıyı da fazlasıyla hak ettiğini belirtti.
İşte röpörtajdan öne çıkan kısımlar:
Exxen’de ikinci sezona başlayan “Gibi” dizisi adeta fenomen oldu. Her bölüm ben de kendimi gülmekten tutamadığım bir şekilde buluyorum kendimi. Yılmaz ve İlkkan, her bölüm bambaşka hikayelerin içerisinde buluyor kendini. “Gibi” dizisi sizin için nasıl bir süreç?
- Gibi, başıma gelen en güzel şeylerden biri. İşe güle oynaya gitmek, sonsuz bir şevkle çalışmak ve ortaya çıkan üründen manevi bir tatmin de yaşamak bir oyuncunun nadiren başına gelecek bir durum. Feyyaz ve Aziz'le 10 yılı aşkın bir arkadaşlığımız var ve bir arada olmaktan, birlikte üretim içinde olmaktan çok mutluyum. Çoğu "komedi" gibi sırtını avam ve çiğ göstermeci bir gülünçlüğe dayamayan, komik olanın altını çizmeye çalışmayan, mütevazı, zekâ okşayan bir dizi Gibi. Oynamıyor olsaydım muhakkak fanı olurdum.
İlkkan karakteri, Yılmaz’a göre daha sert ve doğrucu gibi bir havada. Ama o da bazen doğru bildiği şeyden şaşabiliyor ve izleyicinin sevdiği, güldüğü bir karakter oldu. İlkkan karakterini kendinizde ne kadar yakın ya da uzak görüyorsunuz?
- İlkkan, yorucu olduğu kadar sevimli de bir karakter. Prensipleri olsun istiyor, bilge olmak istiyor, kadınlara çok büyük zaafı var, arzulanmak istiyor... Bunlar, kötücül bir motivasyonla birleştiğinde tehlikeli bir potansiyel sayılabilir ama İlkkan'da masumane hatta çocuksu bir saflıkla ortaya çıkıyor bu potansiyel, dolayısıyla bir komedi unsuruna dönüşüyor. Yetişkin olmak isteyen bir çocuk gibi İlkkan aslında; dolayısıyla çocuksulaştığım ölçüde kendimi ona yakın buluyorum.
Dizinin ilk sezonunda Ersoy’un babaannesinin başına gelenlerin anlatıldığı bölüm, benim sanırım en favori ve gülme krizine girdiğim bölüm olabilir. Çay bardağının düşmesiyle yaşanan kalp krizi ve ‘Nü’ model bölümleri de bir o kadar ilginçti. Sizi çekim sürecinde en eğlendiğiniz ya da izlerken gülme krizine gördüğünüz bölümler hangileri?
- ‘İkinci Yol’ bölümünde Mecit'in yazıhanesi ve Çaça-Cosplay'in 5 kişilik ev sahnesinde acayip eğlenmiştim. Asıl setten önce senaryoları ilk kez okurken yüksek sesle kahkaha attığım ya da gözümden yaş geldiği çok oluyor. Seyredenler ne kadar eğleniyorsa biz de çekerken en az o kadar eğleniyoruz. Daha evvel de dediğim gibi bir oyuncunun başına gelebilecek en güzel şey bunca sevdiği bir işte oynuyor olmak.
Tarihte yolculuk yaptığınız bölümler de bir o kadar ilgi topluyor. Taş devri ya da Roma dönemi gibi bölümler çok ilginçti. O bölümler hakkında neler söylersiniz?
- Sezon finallerinde zaman yolculuğu yapmak dizimizin teamülü oldu artık. Bir de benim o bölümlerde peruk takmam (Gülüyor). Bu bölümlerde Yılmaz'ın adının yine Yılmaz olması fakat İlkkan'ın adının değişmesi de çok sevdiğim bir motif. Genel olarak bayıldığım sanat ve kostüm ekiplerimiz, sezon finallerinde daha da hayran olunası bir görsellik çıkarıyorlar ortaya. Özel bölümler hakikaten.
Feyyaz Yiğit ile dizi için ne zaman bir araya geldiniz ve bu iş birliği nasıl gelişti? Dizide aranızdaki enerjinin yansıdığını hissedebiliyoruz ama, set dışında nasıl bir iletişiminiz var?
- 2020 yazıydı, Feyyaz arayıp kahve içmeye çağırdı. İkimiz de Cihangir'de yaşıyorduk, zaman zaman buluşup kahve içer, sohbet ederdik zaten. Aziz ile birlikte yazdıkları bir diziden bahsetti ama henüz dizinin adı belli değildi. Yazılmış ve taslak halindeki bölümleri, karakterleri, dizinin genel tonunu anlattı. Her ayrıntısına bayıldım. İlkkan rolü için beni istediklerini söyleyince coşku ve heyecanla karışık bir mutlulukla kıpır kıpır oldum. Yıllardır süregelen birlikte bir iş yapma muradımıza eriyorduk.
Aramızdaki enerjinin diziye de artı değer olarak yansıması beni çok mutlu ediyor. Sonuçta yıllardır devam eden bir arkadaşlık ilişkimiz, ortak zevklerimiz, mizah algımız var. Set dışındaki ilişkimiz ikimizin de mizacı gereği; özünde saygı, sevgi ve -belki gereğinden fazla- nezaket barındıran, yapıcı, uzlaşmacı, eğlenceli bir ilişki…
Evde olduğunuz günlerde “Gibi” dizisini izliyor musunuz? Ailenizden ya da çevrenizden nasıl espriler geliyor? Sokakta “Gibi” dizisine tepkiler nasıl?
- Her bölümü muhakkak en az bir kez seyrediyorum. Yakın yahut uzak çevreden neredeyse hiç olumsuz tepki gelmiyor. Bilakis sürekli taltif ve takdir ediliyorum. Dizinin her bölümünden muhakkak ağızlara pelesenk olan onlarca cümle çıkıyor. Zaten diziden kesitler, görseller, "meme"ler sosyal medyada sürekli dolaşım halinde. Mizahi bir referans, bir standart belirleyicisine dönüştü "Gibi", hak ettiğinin de bu olduğu olduğunu düşünüyorum naçizane. Diziden bahsederken bile insanların gözlerinin ışıldaması ve mutlu, keyifli hissetmeleri işin kıymetini tekrar tekrar katlıyor. Ağırlıkla “Kuki” bölümüne atıfta bulunan espriler geliyor bana. Bir de "İlkkan'ım be!"
Röpörtajın tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.