Filmi beklentilerimi fazlasıyla düşürerek izlediğim için buradaki yorumlarda abartıldığı ölçüde kötü bulmadım açıkçası. Tabii ki aşırı orijinal, son yıllarda yalnızca ödül alma adına önemli konulara değinen filmlerden aşırı derecede farklı bir film değildi ancak gerek oyunculuk performansları gerekse en azından ilk yarısı itibariyle akıcı bir kurgusunun olması filmi başarılı kılıyordu bence.
Filmin en büyük problemi birçok konuyu bir arada işlemeye çalışması bence. Filmin ilk yarısı gerçekten çok akıcıydı. Daniel Kaluuya ve karakterinin yaptıklarını, partisinin eylemlerini, bu eylemlere hazırlanışlarını, dönemin güvenlik güçleriyle olan mücadelelerini ve partisinin kendisi gibi partilerle ittifak kurma süreçlerini izliyorduk. Fakat ikinci yarıda Daniel Kaluuya'nın karakteri hapse giriyor ve film bambaşka bir tona, konuya bürünüyor. Bir anda hikayenin merkezine köstebek konusu yerleşiyor ve LaKeith Stanfield'ın canlandırdığı karakteri izlemeye başlıyoruz. Bu tercihi anlayabiliyorum, sonuçta izlediğimiz film "köstebek" karakterinin biyografisinden uyarlama ama ilk yarı ile ikinci yarı arasındaki ton farkı bu kadar yüksek olmamalıydı bana kalırsa.
Daniel Kaluuya şahane oynamış. Kendisini önce bir Black Mirror bölümünde, ardından Get Out'ta izlemiştim ve ikisinde de performansı şahaneydi. Kariyerinin buralara gelmiş olduğunu, böyle roller alabildiğini görmek sevindirici. LaKeith Stanfield da başarılıydı ancak Daniel Kaluuya'nın gölgesinde kalmış bence hem karakteri hem de oyunculuğu.
Onun dışında görüntü yönetimi ve prodüksiyon başarılıydı. Yönetmenliği de beğendiğimi söyleyebilirim.
Puan: 7/10