Jet Sosyete'nin Devrimsel Bölümünden Detaylar!

"Vallahi tahmin ettiğimiz kadar kolay değilmiş. Bir kere yazar olarak elinizdeki bir sürü silahı vermiş oluyorsunuz; yani aksiyon yok, fiziksel komedi yok, oturma, kalkma, yürüme; bunların hiçbiri yok. Sadece konuşan kafalar var. Bu esasında bence ancak sit-com'da yapılabilecek bir şeydi, çünkü sit-com TV tiyatrosudur. Diğer dramalara göre sokak sahneleri, koşturmalar, silahlı çatışmalar falan yoktur. Konuşan kafalar formatına sit-com daha uygundur. Onun için yine ancak biz yapabilirdik bunu diye düşünüyorum format olarak ama bir sürü zorluğunu da yaşadık. İşte radyo tiyatrosunun yüzlerle olanı gibi bir şey.

Senaryoyu yazarken elinizdeki silahlar şunlar oluyor: karakterler, çatışmalar ve diyaloglar. Sahnelerin çok daha kısalması gerekti, diyalogları çok kısaltmam gerekti ve çok tempolu hale getirmek gerekti. Oynarken iyice zorlandım, çünkü herkes evinde, telefonuyla baş başa. Kuaförü, makyözü, ışıkçısı, kameramanı, yönetmeni kendisi; herkes kendi işini kendi görüyor. Bizim için ilginç bir tecrübe oldu. Enteresan bir şey çıkacak gibi hissediyoruz. Ben bir yandan yazıyorum, bir yandan sahneleri gönderiyorum, bir yandan çekiyoruz. Çünkü önce bir denemek istedik nasıl gidiyor bu iş diye. Sonuçlar güzel gibi görünüyor."

"Son çektiğimiz bölümden 6-7 sayfa kalmıştı, onlar da hep benim sahnelerimdi. Sonraki bölümle çekeriz onları derken bu iş patladı. Ve de ben 'bölüm yarım kalmasın, bir şekilde bitirebiliriz bu bölümü, görüntülü telefon konuşması olsun' dedim. Biraz değiştirdim sahneleri, yazdım ve de çektik ve sonuç gayet de tatlı oldu. Fakat tamamen bundan oluşan bir bölüm yazmak bambaşka bir şey. Çok zorlandığımız şeyler oldu oynarken, mesela herkesin en çok zorlandığı şey karşısında hiçbir oyuncu yok, ondan oyun alamıyor, bir önceki repliği duyamıyor. Sonra şöyle bir yöntem bulduk; başka bir yere diğer oyuncuların replikleri kaydediliyor oyuncular, oynarken onu yanlarına koyuyorlar, ona basıyorlar ve boş kalan yerleri kendileri oynuyorlar. Yani kendimize göre böyle teknikler geliştiriyoruz.

"Çoğu set durdu zaten, zannediyorum birkaç set kaldı devam eden, onların da neden devam ettiğini anlamak mümkün değil hakikaten. Çünkü şu an Türkiye'de pek çok kişi çalışıyor, ama dizi üretmek o kadar da hayati bir aktivite değil. Bir de ofis çalışanları gibi mesafemizi koruyabileceğimiz bir durum yok bizim setlerde. Onun için bence bütün setlerin durması lazım şu dönemde. O bakımdan aslında bu teknik dışında pek de bir alternatifimiz de yoktu. Biraz mecburen gibi oldu ama böyle bir format da olabilir inşallah, göreceğiz."

"Önce Star'da, televizyonda izleyeceğiz hep birlikte. Çünkü aslında bunun sebebi, biraz da 'hadi bir bölüm daha yapalım' gibi bir şey değil, herkesin şu anda yaşadıklarını biraz paylaşmak, insanlara biraz neşe, iyimserlik, ümit vermek; onun için de televizyondan yayınlanması daha tatlı olacak, daha geniş bir kitleye ulaşacak. İnşallah beğenirler."

"Her hafta yazarken düşünürüm 'bu hafta ne yazsam, şuradan mı bağlasam, bir aşk mı yazsam' diye, bu sefer hiç malzeme sıkıntısı yoktu. Çünkü hikayenin içinde, hepimiz bizzat yaşıyoruz. Biraz daha iyimser bir taraftan bakmaya çalıştım aslında, hatta dans edip şarkı söylediğim bir sahne bile var. Çok kaygılıyız, çok endişeliyiz ve belki mizahçının şu an en önemli görevi o kaygıyı biraz azaltmak, biraz ümit vermek, biraz neşelendirmek, biraz unutturmak. Çünkü günümüzün 8-9 saati bu haberleri izleyerek, sosyal medyadan takip ederek geçiyor ve ben inanıyorum ki bu virüs geçecek, bir noktada kesinlikle bunun üstesinden gelecek dünya ama geriye çok büyük bir kaygı bozukluğu sıkıntısı kalacak herkeste."

Genişletmek için tıkla ...