eTV Hissikablelvuku: Bir Katilin Hikayesi | Bölüm 3

XanTier

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
228cpj08RlWaS-HRxBYahg.gif

1. Sezon Bölümleri için tıklayın
HiSSiKABLELVUKU
BiR KATiLiN HiKAYESi
İşte şimdi...
Derin bir nefes aldım ve musluğun yanında, mermerin üzerinde duran bıçağa uzandım. Sanki uçurumdan yuvarlanıp da bir dala tutunmuş birisi gibi kavradım bıçağı ve yavaş yavaş soktum.
Yavaşça...
Çok yavaşça...
Bekledim.
Hareketsizce gözlerinin kapanmasını bekledim.
O acıların akıp gittiğini görene kadar bekledim.
Bileğimden sallanıp yere düşen damlaları hissedene kadar bekledim.
Bıraktım.
Ve öylece yere yığıldı.

BÖLÜM 3
16 Eylül 1999
Amatördüm...
O da bir bıçak alabilirdi ya da elimden kurtulup bağırabilirdi. Ya elimden kurtulup dışarı çıksaydı da ortalığı ayağa kaldırsaydı? Ne yapacaktım o zaman? Bir daha plansız hareket etme!

Şimdi iyi düşünmem gerekiyor. Mutfağın perdesi kapalı, kimsenin görmediğine eminim. Akan soğuk terimin içime akışını hissediyorum, tedirginim, ama sakin kalmam lazım. Şimdi... Öncelikle izlerimi yok etmem lazım. Mutfakta çeşmeyi açıp hemen ellerimi yıkadım. Bir bez buldum, evdeki ayak izlerini kabaca temizledim. Çabuk olmam lazım! Elimi bir daha yıkadım. Üstüm başım kan içinde! Belki adamın kıyafetlerini kullanabilirim. Yukarı çıktım yavaşça, hala su sesi geliyor. Hala ağlamaya devam ediyor sanırım. Yaptıklarından pişman olmuşçasına, ama artık ağlamana gerek yok. Artık ağlamak için hiçbir sebep kalmadı. O artık çok mutlu olacak, artık senin yüzünden daha fazla acı çekmeyecek.

Odanın kapsını dikkatlice açtım, dolabı aralayıp bir gömlek ve pantolon alıp hemen çıktım dışarı. Salona gidip giyindim, kanlı kıyafetlerimi ve bıçağı da poşete koydum. Hiçbir sorun yok, hiçbir şeyi unutmadım. Tamam, gitme vakti.

Kapıyı çekip çıktım. Hava soğuk. Artık sonbahar geldi. Sokaklar ölü yapraklarla dolmaya başladı, artık doğan güneşi engellemeyecek ağaçlar. Sıcak havada gölge olamayacak insanlara. Yapraklar artık bütün bir mevsimi birlikte geçirdikleri o ağaçları terk ediyor, tıpkı insanlar gibi. Bir ömür geçirip terk eden insanlar gibi. Yapayalnız kaldım bu hayatta. Ama şu anda pek yalnız değilim, yanımda şu fazlalıklar var ve eve kadar benimle gelemezler. İlk gördüğüm konteynıra atmak çok saçma elbette kanlı elbiseleri, o yüzden daha uzaktaki bir çöpe attım.

Artık eski hayatımdan uzaklaşmak istiyorum. Uzun zamandır yapmak istediğimi sonunda yapacağım bugün. Bugünün şerefine, yeni hayatıma başlamış olmamın şerefine artık evimi de değiştirmek istiyorum. Uzaklaşmak istiyorum eski yerimden. Nereden bilebilirdim ki böyle olacağını her şeyin? Bütün eski şeyler bana acı veriyor…

Hava aydınlanmıştı bile neredeyse. Birkaç saat geçirmem lazım, güneş daha yeni doğuyor. O yüzden biraz denize karşı oturmak sanırım en iyisi. Deniz insana huzur veriyor, acılarını bir süreliğine unutturuyor. Ama geçirmiyor. Alkol gibi... Arkadaş ortamı gibi. Film izlemek veya çalışmak gibi. Bir süre unutuyorsun, ama hiçbir zaman yok olmuyor. Bumerang gibi fırlattığın acılar geri dönecek ve sana aynı hızla çarpacak. Her seferinde seni tekrar tekrar yaralayacak. Sen hep başardım sanacaksın, yine alıp uzaklara fırlatacaksın, ama o yine gelecek. Ve onlardan kurtulamayacağını anladığın an, işte o an artık o acılardan kurtulabilmeyi öğrenmiş olursun. Ben artık o acıları nasıl yok edeceğimi biliyorum. O kadının acılarını yok ettim. Onun bana duyduğu minnettarlığı hissedebiliyorum. Artık daha fazla acı çekmeyecek. O adam da öyle. O çocuk da öyle. Artık o acı gerçekleri yok edip insanları mutlu edebileceğim. Peki ben kendimi mutlu edebilir miyim? Kendi acılarımı nasıl yok edebilirim?

Bir emlak buldum. Küçük bir mekân, yalnız bir adam içerde oturuyor. Bir eve baktım. Müstakil ve küçük bir evdi.
“Eşyalar dahil, on yedi buçuk milyar beyefendi”
Kararsız kaldım. Banka hesabımda 55 milyar lira var, ama bu para benim başka ne işime yarayacaktı? Ailem için, bu b*ktan geleceğim için biriktirdiğim tonla para.
Evin garajı var, 2 katlı mütevazı bir müstakil ev. Ne olursa olsun, artık hayatımı değiştirmem gerekiyor. Geçmişimden kaçmam gerekiyor.


Bütün gün orada burada dolaştım. Karımla gezdiğimiz eski yerleri dolaştım yine. Sokakta oynayan çocukları izledim. Hava iyice karardı, gece oldu hatta. Eve geldim. Her gelişimde yine o hüzün, yine o anılar, yine geçmişin pençesi ensemi kavrıyor bu evde. Neyse ki hepsi bitecek. Son günlerim burada. Apartmanın kapısını açtım yavaşça, içeri girdim. Yine o siyah kedi orada duruyordu. Kafasını kaldırdı beni görünce. Beni tanımasına rağmen tedirginlikle baktı yüzüme. Yaptıklarından pişman olacaksın dercesine. Ama yaptığım hiçbir şeyden pişman olmayacağım. Hayatımda ilk kez birisini öldürdüm. İlk kez bilerek ve isteyerek kan akıttım. Ama mutlu olması için yaptım. İyi bir amaç için yaptım. Bir gün mecbur kalırsam, kurtulmak istersem aynısını kendime de yapabilir miyim?

Merdivene yöneldim, 2 kat yukarı çıktım ve sağdaki kapıya yöneldim, anahtarımı çıkarıp deliğe soktum ve birisi seslendi.
Hey! Birader, şuna bi el atar mısın?
Koltuk taşıyorlardı yukarı. Yardım ettim 1 kat yukarıya taşımalarına, teşekkür etti, gülümsedi. Mutlu etti beni. Hiç görmediğim birileri, yeni komşularım taşınmış. Ama benim işim bitti artık bu binada. Aşağı indim ve evimin kapısı açıktı.

Evimin kapısı açık ve ben açmadığıma eminim. Anahtarı çevirmediğime eminim. Kim açtı? Hırsız mı girdi? Yoksa beni öldürmek isteyen biri mi var? Kim benden ne isteyecek ki? Eve girdim, ışığı yakmadım kararsızım. Ya ışığımı gören adam hemen beni öldürürse? Sessiz olmalıyım. Kapıyı yavaşça kapattım. Işıklar hala kapalı, hiç açılmamış. Çünkü ampuller gayet soğuk görünüyor. Dış kapının sağında, koridorun başında tuvalet var. Sessizce kapısını açtım, içerisi boş. Solda ise mutfak var, orası da boş. Çok tedirginim. En son o lanet gecede böyle gerilimli bir an yaşamıştım bu evde. Koridorda ilerledim, sağda çocukların odası var, karşısında da benim odam. İkisi de boş. Koridorun sonunda salon var. Salona girdim burası da boş gibi. Camlar da kapalı, hiçbir şüpheli durum yok evde. Sanırım sadece fazla hayal kurdum. Koltuğa oturdum ve kafamı arkama yaslayıp gözümü karanlıkta zorlukla gördüğüm tavana diktim.

17 Eylül 1999
Kan ter içinde uyandım, sabah olmuş! Uyuyakalmışım. Bir rüya gördüm, ama hatırlamıyorum. Bir evdeydim, orada saklanıyordum. Bir kadın öldürülmüştü. Sonra bir adam gördüm kendini asmıştı odasında. Anlam veremiyorum, hatırlayamıyorum da tam olarak. Kalktım banyoya yöneldim. Yüzümü yıkadım ve mutfağa yönelip televizyonu açtım. Aslında televizyon izlemem pek, ama şimdi açasım geldi. Klasik haberler çıktı. O ona bunu dedi, bu ona şunu dedi. Ardından 17 Ağustos depreminin görüntülerini gösterdiler.
Bugün itibariyle depremin üzerinden tam 1 ay geçti, acılar hala dinmedi. Ülke tarihinde hep kara bir gün olarak hatırlanmaya devam edecek 17 Ağustos günü... Evet, şimdi sırada ilginç bir haber var. Dün bir evde adeta bir yuva yıkıldı. Dün sabaha karşı üç aylık hamile ve 1 çocuk annesi A.N. evinde arkasından bıçaklanarak öldürüldü ve ilginç olan şu ki genç kadının öldürüldükten sonra başparmağı kesilmiş. Olay 4 yaşındaki kız çocuğun sabah fark etmesiyle komşuların ihbarı sonucu açığa çıktı. İlk şüpheli olarak kadının eşi E.N. akıllara geldi. Ancak E.N. de yatak odasında intihar etmiş şekilde ölü bulundu. İlk başta karısını öldürüp intihar ettiği düşünülse de intihar eden E.N.’nin de başparmağının kesilmiş olduğu görüldü ve bu, olayı “katil koca” olayından çok daha öteye taşıyacak gibi görünüyor.”
Adam intihar etmiş. Peki neden? Karısını kurtardım ben, mutsuz olması için sebep yok. Tabii ki… Muhtemelen… Muhtemelen odasından hiç çıkmadı bile. Uzun süre duşta kaldı, karar verdi ve sonra kendini astı. Dışarı çıkmadı bile. Onu görmedi. Eğer görseydi bunu yapmazdı, asla yapmazdı ve bana minnettar olurdu.
Her neyse… Bir şeyler yiyeceğim. Yumurta yapacağım, ama lanet olsun ki bayat ekmek var sadece.
Buzdolabını açtım.
Yumurtalığa yöneldim
Ama garip bir şeyler var.
Yumurtalıkta 2 tane parmak var...
Yazan: Melih Salay
Rh0VdEWtRC6qCguSCXlcnw.jpg
Copyright © Hissikablelvuku 2017, eTV
 
Son düzenleme:

XanTier

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
Son düzenleme:

Aserat

Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,611
Reaksiyon puanı
62,935
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Eline sağlık yine güzel bir bölüm olmuş. Ama son kısmı anlayamadım 1999'dan 1992'ye nasıl dönüyor yoksa ufak bir yazım hatası mı oldu? Bir de adam kadını öldürdüğünün farkındaydı diye hatırlıyorum kafam karıştı o kısımda da. (b) @XanTier
 

XanTier

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
Eline sağlık yine güzel bir bölüm olmuş. Ama son kısmı anlayamadım 1999'dan 1992'ye nasıl dönüyor yoksa ufak bir yazım hatası mı oldu? Bir de adam kadını öldürdüğünün farkındaydı diye hatırlıyorum kafam karıştı o kısımda da. (b) @XanTier
Çaktırma, yok öyle bi şey :A:A:A
 

XanTier

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
Son düzenleme:

Aserat

Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,611
Reaksiyon puanı
62,935
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Olmayan etiketler @sokak sanati @mrt-06 @Yakamoz-Asi @Polat Şaşmaz @Billy Kane @Çiğdem- @Maskeli Fedai @dizi kolik @MasacRE- @emree-29


Yazıda eksik ya da hata yok, kafan karıştıysa bu benim başarımdır. İleride de yaşayacaksınız :A

Ben senin tam olarak nerede kafanın karıştığını anlamadım sanırım @Aserat :D
17 Eylül 1999 sabahını. Yani adam kadını öldürdüğünü daha yeni mi öğreniyor önceki bölümde her şeyin farkında görünüyordu. Yoksa başka bir şeyin etkisinde miydi anlayamadım. :D
 

XanTier

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
17 Eylül 1999 sabahını. Yani adam kadını öldürdüğünü daha yeni mi öğreniyor önceki bölümde her şeyin farkında görünüyordu. Yoksa başka bir şeyin etkisinde miydi anlayamadım. :D
Rüyayı diyosun :D Ben de bölüm sonunda nereye takıldı diye düşünüyodum. :D
Bilmem, sen oku sen karar ver :D
 

XanTier

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
27 Kasım 2012
Mesajlar
21,260
Reaksiyon puanı
8,234
Puanı
1,061
Yaş
29
Karar verebilmiş olsam bu muhabbeti yapmazdık zaten. :A
Rüya görüyor, kadının ölüsünü ve adamın kendini astığını görüyor. Halbuki adamın intihar ettiğini kendisi görmedi, ondan önce evden çıktı. Yani o sadece rüya, ölüm gerçek :D

Karar verebilmiş olsam bu muhabbeti yapmazdık zaten. :A
Rüya görüyor, kadının ölüsünü ve adamın kendini astığını görüyor. Halbuki adamın intihar ettiğini kendisi görmedi, ondan önce evden çıktı. Yani o sadece rüya, ölüm gerçek :D
 

Aserat

Süper Mod.
Katılım
24 Ağustos 2014
Mesajlar
84,611
Reaksiyon puanı
62,935
Puanı
1,061
Konum
İstanbul
Rüya görüyor, kadının ölüsünü ve adamın kendini astığını görüyor. Halbuki adamın intihar ettiğini kendisi görmedi, ondan önce evden çıktı. Yani o sadece rüya, ölüm gerçek :D


Rüya görüyor, kadının ölüsünü ve adamın kendini astığını görüyor. Halbuki adamın intihar ettiğini kendisi görmedi, ondan önce evden çıktı. Yani o sadece rüya, ölüm gerçek :D
Aslında ben orayı anladım sadece rüya deyince kadını öldürdüğünü de mi hatırlamayıp şaşırdı diye okumuşum şimdi oldu. :D
 

takas

Favori Üye
Katılım
18 Kasım 2011
Mesajlar
69,374
Reaksiyon puanı
51,208
Puanı
1,059
Çok güzel olmuş diğer bölümleri de en kısa sürede okuyacam eline sağlık aga