Hanmiraza: Bölüm I

Tolstoyevski

Konu Sahibi
Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,277
Reaksiyon puanı
39,951
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Aşağıdaki müzikle okumanız tavsiye edilir.


O gün güneş yeşil doğmuştu, yemyeşil...

Bölüm: I

Kendime gelmeye başladığımda ağzımda garip bir tat hissettim. Ekşimsi bir şeydi, ayrıca etraf kapkaranlıktı, sanırım daha sabaha çok var diye geçirdim içimden. Bu garip tat da ne? Hareket eden bir şeylerin varlığını hissettim, tükürdüğümde bunun haşere boyutunda minik sinekler olduğunun farkına vardım, iğrenç bir şey. Elimi hareket ettiremiyordum, iki elim de sımsıkı bir ipe bağlı vaziyetteydi. Ayrıca yastık taş gibi sertti ya da gerçekten taştan bir yastık? Etraf gereğinden fazla sessiz, karanlık ve bir garip. Zihnim karmakarışık, düne ve önceki günlere dair hiçbir şey hatırlamadığım gibi buranın da odam olduğunu hiç sanmıyordum.

Kaldı ki benim ne zaman bir odam olmuştu, ailem kimdi? Neredeydim? Her şeyden önemlisi ben kimdim? Aniden kafamda şiddetli bir baş ağrısı çaktı. Gözümü acı içinde kapattığımda gözümün önünden silik imgeler geçiyordu: Kan gölüne dönmüş bir patika, gözleri yerinden fırlamış ve başı ters dönmüş bir bebek, kafasına sıkan bir adam, kafasına sıkan adamdan sıçrayan kanların yüzüne geldiği bir genç kız, genç kızın "baba!!! "diye korkunç bir çığlık atışı...

Ne olmuştu? Hangi zamandaydık ve neredeydik? Ayrıca kim elimi böyle bağlamıştı? Bacaklarım bağlı değildi işin ilginci. Ayağa kalkmak isterken gürültülü bir şekilde yere kapaklandım, dizim acı içinde kıvranırken yerden 2 metre yüksekten düşmüş olabileceğimi tahmin ettim. Yerden düşmemle birlikte etrafa kırmızı tonlarında loş bir ışık yayıldı. Birisi gelmişti sanırım, olduğum yerde donakalmıştım. Sessizlik. Hemen ardından ışık söndü. Yavaşça hareket etmeye, Yerimden kalkmaya çalıştım, tekrardan o loş ışık! Nefesimi tutmuş bir şekilde önümü seçmeye, ne olup bittiğini algılamaya çalışıyordum ki bu ışığın sensör sistemli olduğunu anladım, 4-5 metre yükseklikteki tavanın ortasında düz ve ters üçgenin iç içe geçmiş olduğu garip desenli bir ışık sistemi mecvuttu ve bu, harekete duyarlı bir sistemdi. Sensörlü olduğunu biliyordum ama bunu nasıl anlamış olduğum hakkında pek bir fikrim yoktu, sadece biliyordum ve nasıl bildiğimi bilmiyordum. Mağaraya ya da onun türünden bir barınağa benziyordu burası, ayrıca oldukça geniş bir alan olmalıydı çünkü bu loş kırmızı ışığın ulaşamadığı yerler vardı ileride. Elim birden bire cebime gitti, bir kağıt parçası vardı sanırım ama bu loş ışıkta okunmuyordu net olarak.

Elim? Cebime gitti? Sıkı sıkıya bağlı olan ellerim çoktan çözülmüştü, ip büzüşmüş bir şekilde hemen önümde duruyordu. Bu türden bir ipi ilk defa görüyordum, oldukça değişik bir maddeden yapıldığı belliydi. İyice bakabilmek için ipi ışığa tuttum, Tutuşmaya başlayan kibrit misali elimde hızla eridi. Işık ile temas etmesi bu olaya sebep olmuştu. Bu durumda bu garip loş ışığın elimdeki ipi çözmek için olduğunu anladım. Başıma yine şiddetli bir şimşek çaktı, böylesine kuvvetli bir baş ağrısını uzaktan da olsa anlatabilecek düzeye henüz gelemedi insanoğlunun dil haznesi. Yine aynı bebek, kafasına sıkan adam, çığlık atan kızı...Bir köy gibi bir yere benziyor yahut bir barınak? Bu anlık görüntülerin ne olabileceğini düşünürken omzuma bir şey, bir el dokundu. Ömrümde böyle bir korku yaşamamıştım, kendimden geçerçesine küfürler edip koşmaya çalışırken takılıp düştüğümü hatırlıyorum...

O an ne oldu hiçbir fikrim yok. Uyandığımda kendimi yemyeşil çimenlerin ortasında buldum. Derin bir soluk aldım huzurla. Tüm bunlar, üstümde örtü olmamasından kaynaklanan korkunç bir kabustu sonuçta. Böylesine ayrıntılı bir kabus görmüş olmama hayli şaşırmıştım, sırılsıklam ter içinde ayağa kalktım. Bir patika gibi bir yerdeydim, az ileride bir hareketlilik vardı, geniş çalıların arasından geçerek ilerledim, plastik bir şeye, bir oyuncak bebeğe bastığımı fark ettim. Tam eğilip onu alacakken uğursuz bir patlama, bir silah sesi duydum. Sesin geldiği bölge hemen önümdeki çalıların arkasındaydı, çalıları hızlıca geçedururken aynı bölgeden kanımı donduran bir çığlık işittim ve aynı anda gördüğüm manzara karşısında ani şok sonucu hareketsiz kaldım: Gözleri yerinden çıkmış ve başı ters dönmüş bir bebek, kafasına sıkmış bir baba ve geçirdiği şok gereği çılgınlar gibi kahkaha atan bir kız... O an bir de, başımın arka tarafına kuvvetli bir darbe aldığımı hatırlar gibiyim. Darbenin etkisiyle bilincim, tatlı ama bir o kadar da kaçınılmaz bir uykuya dalar gibi yavaş yavaş gidiyordu. Uzunca süre karanlıkta kalmış gibiydim...

Uyandığımda bir hastanede, her tarafım kablolara bağlı bir haldeydim... Daha sonradan öğrendiğime göre iki aydan biraz daha fazla süre komada kalmıştım, tam komadan kalktığım gün büyük bir hadise patlak verdi. Koşuşturmaca sesleri işitmekle birlikte hangi zaman diliminde olduğum ile ilgili herhangi bir fikrim yoktu. Önümdeki televizyon gözüme çarptı, gergin yüzlü, korkmuş olduğu anlaşılan sarışın bir kadın, devlet televizyonunda darbe bildirisini okuyordu. Hastane koridoru ölüm sessizliğine bürünmüştü.

O an tüm o yaşadığım akıl almaz olaylar, mağara benzeri bir yerde uyanmış olmam, ertesinde şahit olduğum trajik intihar olayı, ters dönmüş bebek, çığlık atan kız... Bir bir aklıma geliyor ve yavaş yavaş zihnimde birleşiyordu tüm yaşananlar ve öncesi... Yataktan doğrulmaya çalışırken elimden bir kağıdın düştüğünü fark ettim, elime aldığım an içimde hiç kuşku yoktu, evet bu kağıt o mağarada cebimde bulduğum o kağıttı. Kağıtta sadece iki kelime yazıyordu, uzun süre gözlerimin takılı kaldığı o iki kelime...

Prens, dünyada.
 
Son düzenleme:
Son düzenleme:
aaa senin dizinde okunmaz şimdi ayoll okuyan intihar etmeye gider hayattan soğur vlla
:F :F :F
tahminimden daha korkunçmuş 😱😱😱

Kaldı ki benim ne zaman bir odam olmuştu, ailem kimdi? Neredeydim? Her şeyden önemlisi ben kimdim? Aniden kafamda şiddetli bir baş ağrısı çaktı. Gözümü acı içinde kapattığımda gözümün önünden silik imgeler geçiyordu: Kan gölüne dönmüş bir patika, gözleri yerinden fırlamış ve başı ters dönmüş bir bebek, kafasına sıkan bir adam, kafasına sıkan adamdan sıçrayan kanların yüzüne geldiği bir genç kız, genç kızın "baba!!! "diye korkunç bir çığlık atışı...

@Tolstoyevski