2016 Hacksaw Ridge / Savaş Vadisi - Film Yorumları

@sokak sanati yalnız o film ciddi ciddi Nikah Masası'na çok benziyor. Zaten tek benzeten ben de değilim ve tek yerden yere vuran da ben değilim, filme dair özellikle adaylıklardan sonra olumsuz eleştiriler bir hayli çoğaldı, nefret eden bir kitle oluştu. Ve Nikah Masası'na yahut Issız Adam'a dikkat çekenler de çok fazla. Son sahnedeki kocasıyla oturup piyano dinlediği sıradaki Emma Stone' nin bakışını hatırla, bir de şu bakışa bak arada ne kadar büyük fark var değil mi


 

Kesinlikle buradan esinlendiler haklısınız.
 
sokak sanati' Alıntı:
Kesinlikle buradan esinlendiler haklısınız.
Genişletmek için tıkla ...

Olay esinlenme değil, klişelik. Dünyanın en bilindik konusu zaten bu, tek yaptıkları biraz Akademiye yağ çekmek, ufak süslemeler yapmak, hepsi bu.

Yılın komedisi bence bu filmin en İyi Özgün senaryoda dalında aday gösterilmesi.


O değil de şarkının sözleriyle filmin senaryosu harbi harbi birbirine çok benzemiyor mu gerçekçi olalım?



Nikahına beni çağır sevgilim
İstersen şahidin olurum senin
Bu adam kim diye soran olursa
Eski bir tanıdık dersin sevgiim
Hayaller kurardık biz yıllar önce
Hiç yoktu hesapta ayrılık bizce
Bilirsin ne kadar görmek isterdim
Beyazlar içinde seni öylece

Garibin biriysem sevemezmiyim
Aşkla karın doymaz diyen benmiyim
Şimdi çok zenginsin ben ayrı garip ***
Sana bir buket gül veremez miyim
Nikah masasına oturdun işte
Dayanmak çok zormuş böyle sevince
Sana mutluluklar sözüm kardeşçe
At artık imzanı git biran önce
 
Evet büyük fark var çünkü Emma Stone hakiki OYUNCU ve o bakışın hakkını verebiliyor, Banu Alkan ise sadece Afrodit işte.


Yağ çekmeyi Oscar alabilmek için klişenin dibine vuran Hacksaw Ridge yapıyor karıştırmış olmayasın.
 

Vallahi kusacağım yapma şunu.
 
konu olarak pek benzerlerinden bir farkını göremedim ama savaş sahneleri mükemmeldi kanlı canlı görsel şölen şeklinde geçti
savaş filmlerini sevmem ama can alanın değilde can kurtaranın kahraman ilan edildiği bir film olduğu için konuyuda sevdim...
yalnız aklıma takılan bişey var? bizim doktor fıldır fıldır canla başla uğraşıp yaralıları tek başına uçurumdan aşağı postalarken, japon askerleri yukarda cirit atıyordu peki o uçurumdan aşağı niye hiç bakmadılar? yükseklik korkularımı vardı aşağı bakınca başımı dönüyordu adamların o kısmı anlamadım


ama onu bunu geçin dorothy çok güzeldi ya tek başına dorothy bile yeterliydi bence








8 PUAN
 
Son yıllarda bu kadar kaliteli bir savaş filmi izlememiştim. Gerçekten övüldüğü kadar iyiydi bu yönden. Savaşın vahşetini ve acımasızlığını tüm gerçekliğiyle yansıtmışlar. Mel Gibson yönetmenlikte çok iyi iş çıkarmış bu kadar ara verdikten sonra. Hikaye olarak ise dini tema benim de gözüme çarpsa da çok rahatsız olmadım bu durumdan. Gerçek bir hikayeyi tek taraftan da olsa güzel işlemişler ve anlatmışlar. Her ne kadar klasik Amerikan vari bir anlatım olsa da çok aşırıya kaçmamışlar en azından.

Filmin ön plana çıkan kısmı hikaye değil zaten, teknik başarısı. Muazzamdı bu yönüyle. Uzun süredir böyle kalitelisini görmemiştim. O vahşeti ve hiddeti hiç çekinmeden ve sözünü sakınmadan görselliğe dökebilmişler. O savaş ortamında insan hayatının anlamını da idealist ve kendinden ödün vermeyen bir karakter üzerinden anlamlı bir şekilde vermişler. Yani kurgusu ve işlenişi gayet başarılıydı.

Tek göze çarpan ise o malum sahneydi. Aslında biraz üzerinde düşününce adamın gece boyu tüm o yaralı askerleri taşıması ve kendini harap etmesini askerler de görüyor. Bunu gördükten sonra Doss'a saygıyla bakmalarını yadsıyamayız. Karakterin başına gelen onca şeyden sonra bu kadar hırslı ve kendini düşünmeden yaptığı fedakarlığı görüp verdikleri tepki anlaşılabilir. Ama savaşın sonucunun buna bağlı olarak değişmesi biraz garip ve uçuk kaçmış elbette. Yine de filmin diğer başarılı yaptığı şeylerin büyük şekilde önüne geçmemiş bu durum.

Oyunculuklar genel anlamda başarılıydı. Andrew Garfield baştan sona iyi oynamış. Karakterin başlardaki duruşunu da iyi vermiş savaş anındaki duygularını da. Adaylığı hak etmiş diyebilirim. Bazı tanıdık yüzler de vardı filmde, genel olarak oyunculuklar iyiydi. Teresa Palmer ise her göründüğünde bir kez daha onu ne kadar çok beğendiğimi anladım. Güzelliğiyle büyüledi.


Aldığı tüm adaylıkları hak eden bir film. Hem teknik başarısı, hem kurgusu, hem gerçek bir hikayeyi tek taraflı da olsa iyi işlemesiyle, hem de yönetmenliğiyle başarılı bir film olmuş. WW 2 filmlerine ön yargıyla bakardım genelde ama bu iyiydi. Asıl merakla beklediğim WW2 filmi ise elbette Nolan'ın Dunkirk'i. Bakalım o nasıl olacak.


8.5/10
 
Gerçek bir hikayeden alınma gerçekçi bir film. Kesinlikle izlediğim savaş filmleri arasında ilk ona girer. 1 dakikasında bile sıkılmadım. Hikayeyi müthiş kurgulamışlar. Desmond ve Doroth arasında ki aşk iyi yantısılmış. Ölene kadar beraber yaşamışlar zaten. Filmde bence Amerikan propagandası yoktu. Bu durum aşırı olunca izlemiyorum filmleri. Ama Hristiyan propagandası var. Bir yerden sonra aşırıya kaçılmış mı diye düşündüm ama adam normal hayatında da çok dindarmış.

Yaptığı bütün mucizeler tamam ama o el bombalarını tokatlayıp tekmelesi çok abartı olmuş. Japon cephesinin lideri Mitsuru'nun harakiri yapışı ve 96. bölüğün savaştan ağır yaralı şekilde dönerken bölüğün onları izlemesi etkileyiciydi.

Filmin son kısmında yer alan gerçek röportajlar yerinde olmuş.Oyuncular tam yerinde seçilmiş. Desmond olsun, Dorothy olsun gerçek kişilere benziyorlar. Garfield harika iş çıkarmış.En iyi yönetmeni alabilirler. Ve Mel Gibson daha çok film çek


8,5/10
 

Puanımı 7.5 olarak güncelliyorum. @OzaN
 
Son yıllarda denk gelmediğimiz kadar kaliteli bir savaş filmiydi. Savaşlarda yaşanan vahşeti, savaşların kötü yanlarını bizlere aktarmayı başarmışlar. Savaş sahneleri gerçekten çok başarılıydı. Övüldüğü kadar varmış diyebilirim.

Onun dışında bana göre hem hikaye açısından, hemde teknik açıdan çok başarılı bir filmdi. Verdiği mesajlar çok başarılıydı ve kesinlikle yerine ulaşacak cinstendi.

Oyunculuklara gelirsek Andrew Garfield'ı bende oldukça başarılı buldum. Oynadığı rolün duygusunu bizlere yansıtmayı başarmış. O yüzden adaylığını hak ettiğini düşünüyorum bende.

Kısacası tüm aday olduğu her kategoriyi hak eden bir film bana göre. Teknik açıdan, hikayesi açısından ve oyunculuklar açısından çok iyi bir film.

9/10

2 filmi yorumladım, devam ediyorum.


@OzaN
 
Çok güzel bir savaş filmi. İlk yarısı karakter tanıtımı ve eğitim bölümü ikinci yarısı ise upuzun doyurucu savaş sahneleriyle doluydu. İlk bölümü biraz uzun tutulmuş o kısım izlerken biraz sıktı, savaşı heyecanla beklediğimden ama savaşta kahramanımızın her ne olursa olsun silahı eline almadığı gösterildi. Sadece bir sahnede aldı o da ateş etmek amacıyla değildi zaten. Oraları izledikten sonra ilk bölümün detaylı olmasına ikna oldum çünkü bize karakterin o yapısını anlatmaları gerekiyordu, yoksa herkesin aklından geçerdi böyle bir savaşın içinde bu çocuk niye silah almıyor diye.

Savaş sahneleri mükemmeldi. Çekimleri falan çok iyiydi. Desmond'un yaralıları aşağı çektiği sahnelerde kahramanlık olsun diye durumu biraz abartmışlar diye düşündüm ama film gerçek hikayeden uyarlanmış. Yine de arada ufaktan abarttıkları yerler illa ki olmuştur ama genel olarak yaşanmış bir olay olduğuna göre gerçekten olabiliyormuş savaşın içinde böyle şeyler demek ki


9/10
 
Harika bir savaş-tarihi film. Sevdiğim bir tür savaş filmleri, II. Dünya Savaşı da tüketmekten yorulmadığım bir içerik.

Andrew Garfield sevdiğim bir aktördür, karakterin hakkını vermiş.

Filmin ilk yarısı biraz temposuz geçse de sıkmadı. Karakteri tanımak için gerekliydi bence böyle bir ilk yarı.

Savaş sahneleri muazzam. Olması gerektiği kadar sert. Çok kaliteli sahneler çıkmış ortaya. Teknik ekip çok iyi iş çıkarmış.

Desmond harika bir kişilik. Hikayesi gerçekten çok iyi olan bir adam. Savaşı bir hümanistin gözünden izlemek güzeldi.

Hristiyan-ABD propagandalığı olayına ise hiç değinmeyeceğim hatta propagandanın çok da olduğunu düşünmüyorum. Adamın ne kadar dindar olduğu vurgulanmak istenmiş.

Mutlaka izlenmesi gerekli bence.

9/10
 
Konuya cevap yazabilmek için üye girişi yapınız.
Menü
Giriş Yap
Kayıt Ol