Hümeyra Reytingden Nefret Ediyor

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan DR
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

DR

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
8 Ekim 2011
Mesajlar
30,472
Reaksiyon puanı
10,019
Puanı
1,061
Konum
Türkiye
Yeni dizisi 'Annem Uyurken' ile ekranlara dönmeye hazırlanan Hümeyra Milliyet'in Pazar ekine verdiği röportajda 'Reytingden nefret ediyorum. Demokles'in kılıcı gibi tepemizde, her şey ona bağlı' diye konuştu.
"Herkül ağzında kendinden büyük ördeği ile salona geliyor. Onunla oyun oynamak istiyor, besbelli. Bizse çaylarımız elimizde sohbete henüz başlamışız. Hümeyra Herkül'ün ağzından ördeği almaya çalışırken ben çaktırmadan evi inceliyorum. Cihangir'in göbeğindeki bu apartmanın içini hep merak etmiştim. Harika bir manzarası var. Evin dekorasyonu da çok zevkli. Üzerinde bolcakitap okunduğu belli olan bir kanepe, arka odada ise bir resim atölyesi var.

Hümeyra iki yıllık bir aradan sonra önümüzdeki hafta başlayacak yeni dizisi 'Annem Uyurken' ile ekranlara dönüyor. Yeni projesini konuşmak için bir aradayız. Bir aydır aralıksız çalıştığından epey yorgun ve klasik bir cümle gibi gelecek ama çok heyecanlı. Fakat normal bir heyecandan bahsetmiyorum.

Söylediğine göre gece uyku kaçıran, tir tir titreden, ağlama krizlerine bile sokabilen bir duygu yaşıyor.'Bunca yıldan sonra biraz fazla değil mi? Artık alışmış olmalısınız...'diyorum. Cevabı: 'Nerede şekerim, beni bu endişe öldürecek. Her işime 'Bu defa son', 'İşte şimdi rezil oldum' diye başlarım. Ne kadar endişeli olduğumu tarif edemem. Şu ilk bölüm yayınlansın bir kere, rahatlayayım' diyor.

'Annem Uyurken' isimli diziniz yakında başlıyor. Senaryoda sizi cezbeden şey neydi?

Kaybedilmiş bir on yıl var ortada. Kadın pat diye düşmüş bayılmış ve on yıl sonra uyanıyor. O arada hayatı o farkında olmadan değişiyor. Bu, bana çok çekici geldi. Hangimiz bugün hayatındaki on yılı geri almak, değiştirmek istemez ki? Bir oyuncu için çok eğlenceli bir karakter. Ben de sıradan şeyleri seven bir kadın değilim.

Ne kadar süredir ekranda yoksunuz?

İki yıl oldu. Eskilerde 'Yüzünü eskitmek' diye bir şey vardır. Ben ona inanıyorum. Sırf iş yapmak, ekranda gözükmek için proje kabul eden biri değilim. Bir de feci endişeli bir tipim ben. Bu vücudum ve beynim için büyük yük, dolayısıyla ancak değeceğini hissettiğim işler için giriyorum.

Reyting de endişelerinizi artırıyor mu? Malum bu işin televizyonda kalıcı olup olmayacağı aldığı reytinge bağlı...

Reytingden nefret ediyorum. Demokles'in kılıcı gibi tepemizde, her şey ona bağlı. Bu tarz projeler kolay kolay çıkmıyor, çok insanın emeği var. Sette en az 60 kişi çalışıyor, ailelerine ekmek götürüyor. Sizin oyuncu olarak göreviniz reyting ile direkt alakalı. Alamazsanız ilk sorumlu sizsiniz, böyle bir stres olabilir mi?

Röportaj yaptığım kimi oyuncular 'Televizyon projeleri benim için o kadar mühim değil. Esas heyecan tiyatroda, esas zor olan o' diyorlar. Sizce?

Diziye burun kıvıran, 'Sadece para için yapıyorum' diyenler var. Bence bu yanlış bir tavır çünkü televizyon oyunculuğu hiç de kolay bir iş değil. Hele ülkemizdeki çalışma koşulları düşünülürse. Sonra sinemada, tiyatroda canlandıracağınız karakterin sınırları bellidir. Hikaye nasıl bitecek bilirsiniz, ona göre hazırlanırsınız. Dizilerde öyle mi? Senaryo ekibinin eline bakıyorsunuz. Oyuncu olarak anında duruma adapte olmalısınız. Bu da kolay değil. Zaten bence ileride bizim için

'Bu oyuncular deli miymiş yahu? Yapılacak iş mi?' diyecekler. Ben de yukarıdan onlara gülümseyeceğim, içim rahatlayacak.

'Estetiğe karşı değilim, istersen dudaklarını alnına diktirirsin kimse karışamaz'

* Kendimi çok acımasızca eleştiririm. Dizimi izlerken televizyon karşısında dövünüp yastıkları fırlattığım oldu, o derece!

* Güzelliğine düşkün bir kadın değilim. Hayatımda hiç diyet yapmadım, yerim kilo almam. Kokoş falan da değilim. Hatta 'Bir ruj, bir duş alayım' diye bir tabirim vardır. Temiz ve derli toplu olmak kafi.

'Bir dönem Tarkan kadar popülerdim, sonra azaldı. Azalınca üzülmedim aksine çok rahatladım'

'1969-1976 arasında sokakta Tarkan gibi dolaşıyordum' demişsiniz. Sonra bu popülerlik azaldı. Avrupa Yakası'na kadar. Popülerliğinizin azalması sizi üzdü mü?

Popülerlik azaldı diye hiç mutsuz olmadım Pelin, hatta aksine mutluydum. Şehir tiyatrolarında oynuyorum, her akşam sahnedeyim, alkış alıyorum ve bir de üstelik sokakta tanınmıyorum. Bundan daha büyük rahatlık ve mutluluk olabilir mi? Şimdi 'ünlü'yüm ama hapiste gibiyim...

Şikayetçisiniz sanırım...

Ben şöhreti güzel taşıyan bir kadın değilim. Yüzümün tanınmasını sevmiyorum. Oyuncu ne yapar? Gözlem yapar. Benim halk plajına gitmem, toplu taşımaya binmem kısacası halkın arasına karışmam lazım ki gözlem yapayım. Ama mümkün değil. Şizofrence bir duygu geldi şu sıralar. Sanki takip ediliyormuşum gibi hissediyorum. Magazin basını ile aram iyi değildir, beni sevmezler. Her soruya cevap vermek zorunda olduğumu düşünmüyorum. Bir de rahatıma düşkünüm. İstiyorum ki lastik ayakkabımı giyip, saçımı bağlayıp çıkayım. Paparazzilerle mümkün mü?

Peki sokakta izleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Seviyorum birlikte fotoğraf çektirmeyi, iki laf etmeyi. Bir de ben birkaç kuşağın birden tanıdığı biri olduğum için enteresan şeyler geliyor başıma. Annesi şarkıcı olarak tanıyor, kızı oyuncu. Şarkıcılık döneminden bir hikayem var. Alışveriş merkezinde bir kadın yanıma geldi ve başladı anlatmaya: 'Sevgilimi terk etmişim. Ankara'dan İstanbul'a gidiyorum. Tam trene bineceğim ki sevgilim koşarak geldi ve elime Kördüğüm plağını tutuşturdu. İstanbul'a geldiğimde dinledim ve ağlaya ağlaya Ankara'ya döndüm. Bakın bu da torunum' Bu hikayeyi dinleyince tüylerinin diken diken olmaması mümkün mü?

Hâlâ arada sırada gitarı elinize alıyor musunuz?

Şu an en fazla ilgilendiğim şey memleket meseleleri. O yüzden protest müzik yapmak lazım ama o enerjiyi de kendimde görmüyorum. Resim yapıyorum. Oyunculuk biterse resme devam ederim. Hayatta hep içimden geleni yapmayı seçtim. Müzikte en tepedeyken oyunculuğa başladım. O yüzden 70'inden sonra pilot olarak da karşınıza çıkabilirim. Belli olmaz.

'Beethoven ve Çaykovski gibi isimler varken 'besteciyim' dersem döverler'

İnternette sizinle ilgili araştırma yapınca karşıma şu cümle çıktı: 'Besteci, söz yazarı,müzisyen ve oyuncu.' Siz bunları nasıl bir sıralamaya koyarsınız?

Normalde internette bakmıyorum çünkü asabım bozuluyor. Bu yüzden Twitter'a bile girmiyorum, biri laf eder cevap veririm diye. Ama bu cümle güzelmiş. Ben bunların hiçbirini yapıyorum diyemem. Apolet gibi, şuyum, buyum diye saymadım hiç. Bir de Beethoven ve Çaykovski varken 'Besteciyim' dersem döverler yahu! Doyu görsem mertek sanarım.

Çocukluk hayaliniz neydi? 'Büyüyünce şu olacağım' der miydiniz?

Babam Sorbonne Üniversitesi'nde hukuk okuyayım istiyordu. Kendisi hukuk profesörü olduğu için. Ama ilkokulda kırık getirince vazgeçti adamcağız. Annemin zoruyla beş yaşında baleye başladım. Ağaç tepesinden inmeyen erkek gibi bir kızdım. Bütün gün sokakta oynardım, mahallede seksek turnuvası yapar kazanana kahve fincanı verirdik. Hep ben kazandığım için komşuların fincan takımları eksikti. Bizde ise mutfak rengarenk fincanlarla doluydu. Annem de ne yapsın biraz hanım hanımcık olayım diye baleye verdi. Bir de SS subayı gibi Alman bir mürebbiye tuttu. Sabahın köründe hazırola geçiriyordu 'Guten Morgen!' (Günaydın) diye. Neyseki bana çok dayanamadı iki sene sonra kaçtı gitti.

10 yaşınızdayken Ankara'dan İstanbul'a gelmişsiniz. Hayatınız çok değiştirmiştir.

Benim için bir dönüm noktasından bahsediyorsun. 10 yaşında babamı kaybettim.
O yaşta kolay değil. Annem 'Baban toprak oldu' demişti. Anlamamıştım. 'Üzerine çiçek mi ekeceğiz?' demiştim saf saf. Teyzem ve eniştemle aynı apartmana taşındık İstanbul'da. Daha korumacı bir ortamdı. Ama iyi geldi. Yalnızlığın önemini anladım. Yalnızlıktan zevk almak, korkmamak mühimdir hayatta. Sahip olduğun en büyük değer sensindir çünkü.

Hiçkimseye hayat onsuz devam edemezmiş gibi bağlanmıyorsunuz sanırım.

Yok yahu! Beceremiyor insan. İşin içine aşk, meşk girince hesap kitap dağılıyor. 'Ben şöyleyim, kendime böyle güveniyorum, yalnızken de mutluyum' dersin ama âşık olunca adamın tepesine çıkarsın. Sonra tokadı yiyince, ağzın burnun kırılınca anlarsın olanı biteni ama iş işten geçer. Böyle zamanlarda da oturup şarkı yapıyorsun işte.

İlk bestenizi ne zaman yaptınız?

Liseyi İngiltere'de okudum. Çiçek çocuklar zamanından bahsediyorum. Gitar çalmayanı dövüyorlardı. Saçlarım uzun, ucunda boncuklar tam bir hippi kızıydım. Sokaklarda gitar çalar, para toplardık. Bende Türkçe bir şeyler mırıldanırdım arada. Ama aklımın ucundan geçmiyordu şarkıcı olmak, plak çıkarmak.

İlk plağınızı çıkarma hikayeniz Türk filmlerini aratmayacak cinsten...

Komiktir o hikaye. Balerin olmayınca çizime merak sardım. Neyse, Melodi Plak'ta işe girdim. Plakları boyuyorum. O zamanlar dijital ortam yok, bayağı fırça ile kat kat boyuyoruz. Bir yandan şarkı söylüyorum. Patron geçerken duymuş. 'Kimi dinliyorsun?' dedi. Anlayınca da 'Gel yarın sana plak yapalım' demez mi? Delirdim. Anneme söyledim, inanmadı. Ancak plak basıldı, eline aldı da öyle inandı.

Çok politik bir dönemde ünlü oldunuz. Gençlik, siyasi çatışmalar yaşarken ve bu çatışmalar sanatçılara yansırken siz tavrınızı bozmadınız...

Ne sağa ne de sola yakın olmak istemedim. Daha doğrusu içimden ne geliyorsa onu yaptım. Bir dönem sosyal içerikli şiirleri besteliyordum sonra pat diye Yahya Kemal Beyatlı'nın şiirini besteledim. Müziğimde her şeyi bulmak mümkündü. Bir de ne var biliyor musun? Biraz korkaktım. Solcu arkadaşlarım içeri alınırdı o dönemde. Korkardım, şaka yollu onlara 'Canım tatlıdır, kolumu çimdikleseler anlatırım olanı biteni' derdim. Politik bir görüşü savunacak kadar lider ruhlu da değildim. Ama ne oldu? politik İnsanların ortak hislerine hitap ettim. Aşkı, özlemi anlattım...'
240620121153243467192.jpg
 
tims prodiksyon yapimi reyting sıkıntısı çekmez ama m.yüzyıl geldiginde tims çoktan yayından kaldırır bu diziyi
 
tims prodiksyon yapimi reyting sıkıntısı çekmez ama m.yüzyıl geldiginde tims çoktan yayından kaldırır bu diziyi
Yayından kalkmaz. Zaten Kuzey Güney gelince günü değişir bu dizinin. Ama konuşmak için erken. Belki Geniş Aile gibi 12 reyting alacak? Orasını bilemeyiz. Ama Kuzey Güneyden fazla reyting alırsa herhalde değişmez günü. Bir zamanlar iki Tims Production dizisi Küçük Sırlar ve Muhteşem Yüzyıl ikisi de Çarşambaydı. Değişse bile Cumartesiye alınır. Tims hafta içi seviyor. Timur Savcı söylemişti. Küçük Sırları da bu yüzden Stara vermişti :)
 

Yayından kalkmaz. Zaten Kuzey Güney gelince günü değişir bu dizinin. Ama konuşmak için erken. Belki Geniş Aile gibi 12 reyting alacak? Orasını bilemeyiz. Ama Kuzey Güneyden fazla reyting alırsa herhalde değişmez günü. Bir zamanlar iki Tims Production dizisi Küçük Sırlar ve Muhteşem Yüzyıl ikisi de Çarşambaydı. Değişse bile Cumartesiye alınır. Tims hafta içi seviyor. Timur Savcı söylemişti. Küçük Sırları da bu yüzden Stara vermişti :)

tims prodiksyon citayi m.yüzyılla çok yüseltti

suskunlarla da büyük ses getirdi yani seviyesi yüksek bir prodiksyon onun içi yaz dizisi 25 bölüm ideal ama reyting iyi gelirse yeni bir yayin gününe koyar tims eski tims deil artık

kavak yellerinden sonra 15 basamak birden yükseltti ay yapımla savasiyor simdi :))
 
tims prodiksyon citayi m.yüzyılla çok yüseltti

suskunlarla da büyük ses getirdi yani seviyesi yüksek bir prodiksyon onun içi yaz dizisi 25 bölüm ideal ama reyting iyi gelirse yeni bir yayin gününe koyar tims eski tims deil artık

kavak yellerinden sonra 15 basamak birden yükseltti ay yapımla savasiyor simdi :))
TimsProductionun yaptığı dizilerin hepsi kaliteli diziler ve hepsi AB`ye hitap ediyor. Ve yaptığı her dizi hem sosyal medyada hem reytinglerde popüler oldu. Bana bu taktik 2010 yılını hatırlattı. Küçük Sırlar Çarşamba başlamıştı. Ama Yaprak Dökümü gelince Cumartesiye alınmıştı. Annem Uyurken de aynı şekilde olur :)
 
Bu dizinin reyting sorunu olacağını hiç sanmıyorum. Gelecek sezon da Cumartesi günleri iş yapmaya devam eder. :)

Röportaj keyifli olmuş Hümeyra iyi cevaplar vermiş, keyifle okudum. :)
 
Yeni sezonda en çok Starın dizilerini merak ediyorum İşler Güçler'i ve Hayatımın Rolü'nü izleyeceğim. Sudan Bıkmış Balıklar'ı da merak ediyorum ama izlemeyeceğim. Annem Uyurken de çok güzel bir diziye benziyor kesinlikle kaçırmam :)