FK9 Frost/Nixon (2008) - Film Yorumları

bazinga

Konu Sahibi
Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,696
Reaksiyon puanı
50,351
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
1589402887076.png


Frost/Nixon

Tür:
Biyografi, Dram, Tarihi
Yönetmen: Ron Howard

Oyuncular:
Frank Langella
Michael Sheen
Kevin Bacon
Sam Rockwell

IMDb

Filmin Konusu:

Amerika Birleşik Devletleri’nde iki dönem Başkan yardımcılığı, iki dönem de Başkanlık yapan Nixon Başkanlık döneminin ikincisini tamamlayamadı. Nixon için çalışan kişilerin rakip parti Demokratları gizlice dinlediği Washington Post Gazetesi’nin iki muhabiri tarafından ortaya çıkarılınca Nixon Amerikan kamuoyunun ısrarlı ve yoğun baskıları karşısında istifa etmek zorunda kaldı. Film Nixon'ın istifa sonrası verdiği ünlü röportajı konu alıyor.


Filmin Fragmanı:

 
  • Beğendim
Reactions: Angelica
Nixon'ı küçük bir tanıtımla başlayalım filme geçmeden önce. 1969-74 yılları arasında başkanlık yaptı. Öncesinde Eisenhower döneminde 1953-61 yılları arasında başkan yardımcılığı üstlendi. Menderes döneminde Eisenhower Doktrini almıştık, o dönemde başkan yardımcısı idi. O dönemler Soğuk Savaş anlamında ABD ve SSCB'nin çatışma içerisinde olduğu bir dönemdi. Orta Doğu bölgesi için yardımı kapsıyordu Eisenhower Doktrini. Tabii "yardım" da, SSCB karşısında çıkar mücadelesi aslında. Nixon, kendi dönemi içerisinde "Nixon Doktrini" adı altında bir doktrin de çıkarmıştır ve bu da aslında SSCB'ye yöneliktir. Buradan hareketle Nixon'da muhtemelen bol bol ABD ile SSCB çatışmasını izleyeceğiz.

ABD başkanlığı da ikiye ayrılır; bir tarafta demokratlar, bir tarafta da cumhuriyetçiler. Demokratlar nedir, sol kesimdir. Yeniliğe açıktır, daha çok barış yanlısı bir tavır çizerler, geri kalmışlıktan uzaktır, yenilik isterler. Cumhuriyetçiler ise, yeniliğe kapalıdır, daha çok nefret politikası izler, geri kalmışlık tavrı koyar, korumacıdır, muhafazakardır. Donald Trump'ı incelediğimizde cumhuriyetçi olduğunu ve nasıl bir tavır sergilediğini net bir şekilde görürüz. Bush vardır zamanında cumhuriyetçi kesimden olan, sürekli bir "11 Eylül" vurgusu yapmıştır. İşte buradan hareketle Nixon'ın da bir cumhuriyetçi olduğunu; muhtemelen muhafazakar bir tavır çizeceğini ve dönemine damga vuracağını söyleyebiliriz. Bu eksende gelişecektir muhtemelen olaylar. ABD tarihine damgasını vurmuş başkanlardan birisidir.
 
Hiç beklemediğim güzel bir sürpriz oldu bu film.

Nixon, Amerika'nın en ünlü başkanlarından biri. Fakat kötü bir ün bu. Watergate skandalı ile ve Vietnam'ın arkasındaki isim olarak çok fazla beddua almıştır. Bu film de şu ana kadar onunla ilgili izlediğim en iyi filmdi. Olabildiğince objektif bakan, bu "kötü adamın" insani yönünü de ele almaya çalışan bir film yapmış Ron Howard.

Ron Howard'ı daha geçen gün Rush için çok övmüştüm bu film de kariyerinin önemli filmlerinden biri. Bu kadar sıkıcı gözüken konudan bu kadar sürükleyici film çıkarabilmek büyük meziyet. Aslında ilk 5-10 dakika film içinde belgesel tekniği fazla gereksiz geldi ve "eyvah" dedim. Fakat çok geçmeden filme sıkı sıkı bağlandım ve sonuna kadar hem keyif hem merakla izledim. Özellikle finaldeki röportaj sahnelerini nefessiz izledim. Harikaydı.

Filmin başarısındaki en büyük pay sahiplerinden biri de bu rolle Oscar'a aday olan Frank Langella. Kendisini bu filmden önce tanımıyordum ama muazzam bir performans ortaya koymuş.

Bu arada Nixon'ın Frost'u aradığı konuşma aslında hiç olmamış. Frost'un Nixon'ın önüne geçmek için uydurduğu bir şeymiş. Gerçekte de bu şekilde yapmış. Respect, müthiş hamle. :D

Neticede izlediğim en iyi politik filmlerden biri. Ron Howard'a duyduğum saygıyı katladı.

8.5/10
 
Bu filmi izledim gibi hatırlıyorum, her şeyi aşırı tanıdık geliyor. Bakalım filmin kaçıncı dakikasında bunu anlayacağım, bunu çok merak ediyorum. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga
Hiç beklemediğim güzel bir sürpriz oldu bu film.

Nixon, Amerika'nın en ünlü başkanlarından biri. Fakat kötü bir ün bu. Watergate skandalı ile ve Vietnam'ın arkasındaki isim olarak çok fazla beddua almıştır. Bu film de şu ana kadar onunla ilgili izlediğim en iyi filmdi. Olabildiğince objektif bakan, bu "kötü adamın" insani yönünü de ele almaya çalışan bir film yapmış Ron Howard.

Ron Howard'ı daha geçen gün Rush için çok övmüştüm bu film de kariyerinin önemli filmlerinden biri. Bu kadar sıkıcı gözüken konudan bu kadar sürükleyici film çıkarabilmek büyük meziyet. Aslında ilk 5-10 dakika film içinde belgesel tekniği fazla gereksiz geldi ve "eyvah" dedim. Fakat çok geçmeden filme sıkı sıkı bağlandım ve sonuna kadar hem keyif hem merakla izledim. Özellikle finaldeki röportaj sahnelerini nefessiz izledim. Harikaydı.

Filmin başarısındaki en büyük pay sahiplerinden biri de bu rolle Oscar'a aday olan Frank Langella. Kendisini bu filmden önce tanımıyordum ama muazzam bir performans ortaya koymuş.

Bu arada Nixon'ın Frost'u aradığı konuşma aslında hiç olmamış. Frost'un Nixon'ın önüne geçmek için uydurduğu bir şeymiş. Gerçekte de bu şekilde yapmış. Respect, müthiş hamle. :D

Neticede izlediğim en iyi politik filmlerden biri. Ron Howard'a duyduğum saygıyı katladı.

8.5/10
Oy bu puan fazla 😱 son kenara atacağım film buydu. Başkalarının punlarını da mercek altına alayım :A
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga
Sonunda ilk filmimi tamamladım çok beğendim konusunu okumadan filme başladığım için başta spikeri bitirecek bir ropörtaj olacak sandım ama sonu beni çok şaşırttı bir telefon konuşmasından sonra yüklenip konuşmturması harikaydı soluksuz izledim valla :D

9/10
 
Çok iyi bir film. İki sezon boyunca izlediğimiz filmler arasında en iyi, en nitelikli üç dört filmden birisi.

Rush ve A Beautiful Mind en sevdiğim filmler arasında yer alıyor. Dolayısıyla Ron Howard'ın ismini ve filmin yönetmenliğini onun yaptığını görünce zaten heyecanlanmıştım, filme dair beklentilerim artmıştı. Rahatlıkla söyleyebilirim ki filme dair beklentilerim karşılandı, kesinlikle izlenmesi gereken bir film.

Biyografik filmlerinin ilgi çekici olabilmesi için, filmi çeken yönetmenin filme ekstradan bir şeyler katması bence şart. Ron Howard biyografik filmler çekme konusunda, en iyi yönetmenlerden birisi herhalde. Burada tercih ettiği anlatım tekniği sebebiyle en başta sıkılabilirim diye düşündüm ama filmi fazlasıyla ilgi çekici kılmayı başarmış, hiç sıkılmadım herhalde.

Oyunculuklar da çok başarılıydı. Özellikle Frank Langella'nın performansı gerçekten muazzamdı. Sam Rockwell'i ve Matthew Macfadyen'ı görmek de sevindirdi.

Bütün röportaj sahneleri nefes kesiciydi, özellikle son röportajda iyi gerildim. İlk kısımda olaylara hazırlık sürecini görüyoruz daha çok; hem Richard'ın, hem de David'in karakterler gelişimlerine tanıklık ediyoruz. Röportaj için yapılan hazırlıkları takip ediyoruz. İki cephenin birden hazırlığı, herhangi bir taraf tutmadan gösterildiği için en başta iki karaktere de eşit mesafelerde yaklaşıyoruz.

Ardından ardı arkasına röportaj sahnelerini izliyoruz zaten, röportajlarla beraber iki karakterin de karakteri gelişiyor/değişiyor. Bu değişim çok güzel aktarılmış, özellikle David'in son röportajda amansızca saldırması beni bile gaza getirdi.

Filmden birçok ders çıkarılabilir. Yetkinin ve karar verme gücünün yanlış insana verilmesi durumunda, yüzlerce ve hatta binlerce insan hayatından olabilir. O gücün kötüye kullanılması durumunda, bir ülkenin kaderi değişebilir.

Onun dışında, "Gazetecilik nedir ve nasıl yapılmalıdır?" sorusunu da çok güzel bir biçimde yanıtlıyor film. Birçok röportaj izliyoruz ve bunlardan tatmin olmuyoruz çünkü birçoğu objektiflikten uzak, gerçek ve doğru sorular sorulmuyor bu röportajlarda. Burada ise sorulması gereken soruların gerçekten sorulduğuna tanıklık ediyoruz, özellikle son röportajda...

Onun dışında medya ve reklamcılık sektörünün gerçekçi olana değil, ilgi çekici olması garanti olana yatırım yaptığını görüyoruz. Buradan da bir kapitalizm çıkarımı veya medya eleştirisi yapılabilir nispeten.

Puan: 8.5/10
 
  • Harika
  • Beğendim
Reactions: Araf and bazinga
Succession Tom reis eskiden ilkeli bir yapımcıyken, zamanla ne hallere düşmüş. Logan dedem adamın ruhunu ele geçirmiş, kişiliğini değiştirmiş resmen. :A @bazinga
 
  • Güldürdün
Reactions: bazinga
Sizi yetmişlerin ortasına götürüyoruz. ABD'de cumhuriyetçi başkanı olan Nixon, Watergate skandalına karışmış ve bu yüzden de 72-74 yılları arasında iş istifaya kadar gitmiştir. 38 yaşındayken ünlü İngiliz gazeteci, 77 yılında 64 yaşındaki eski başkan Nixon ile röportaj yapmaya karar verir. İşte bununla ilgili mücadeleyi ele alıyor film. Cumhuriyetçi kesimden olan Nixon, muhafazakar yapısıyla tartışmalara yol açmıştır. Özellikle cumhuriyetçi kesimin ABD'de tartışmaya yol açtığını ilginç bir şekilde belirtmek gerekir. Nixon, Bush ve şimdi de Trump. Tabii bu akla gelen bazı isimler.

Filmde sanırsın o dönemde yaşıyorsun, yaşanan olaylar, prodüksiyon, oyunculuklar, yönetmenlik, her şey çok iyi. Prodüksiyon o kadar başarılı ki, görüntü de o denli başarılı ki, yetmişli yıllara götürüyor bizleri. Oyuncu seçimleri de çok başarılı. Gerçek hayattaki bahsi geçen isimlere çok fazla benziyor karakterler. Yönetmenin germe havası da var, soğuk savaş vardı adeta Frost ve Nixon arasında. Başı güzel başladı, güzel ilerledi ve güzel bitti.

Siyasi ders niteliği taşıyan bir filmdi. Bir siyasetçi bu kadar kolay yetişmez, bu kadar iyi siyasetçi olunamaz, aynı şekilde bu kadar kolay gazeteci yetişmez, bu kadar iyi gazeteci olunamaz. Nixon'ın konuyu dağıtmak için sorulara uzatarak cevap vermesi çok iyiydi. Bu olay, Trump'ın eli sıkıp kendisine çekmesi gibi bir şey. Konuyu gereksiz yere uzatıp, alakasız yerlere çekmek ve kontrolü elinde bulunduğunu belli etmek, çok zekice bir hareket. Çoğu politikacı bunu ele alır. Hatta politikacıyı geçtim, televizyona çıkan insanlar bilgisizliğini belli etmemek için uzattıkça uzatır ve konu dağılır gider. Müthiş bir taktik gözler önüne serildi. David Frost ise, çok iyi bir gazeteci olduğunu gösterdi. Derinlemesine araştırma yapılmadan, kanıtlar öne sürmeden, kontrolü ele almadan başladığında Nixon ele aldı. Daha sonra derinlemesine araştırma yaptı, kanıtlar öne sürdü ve kontrolü ele aldı. Tokat gibi sahnelerdi.

Filmin mizah yönü de vardı. Nixon'ın "insancıl yön" kısmında devreye girip, "biz sanki atız" demesi çok iyiydi, güldürdü. Nixon'ın Frost'a kadın ayakkabısı giydiğini söylemesi, sonda da "kadın ayakkabısı" vermesi kapak niteliğinde sahneydi, güldürdü. Frost'un, Caroline ile sahneleri de iyiydi. Uçakta tanışmaları, sonrasında kaynaşmaları iyiydi.

Frank Langella çok iyiydi, Michael Sheen çok iyiydi. Rebecca Hall çok güzeldi. (Tabii gerçek hayatta böyle bir karakter olsa da, evlilik bu karakterle olmamış. Gerçek hayattaki Caroline de çok güzel.) Oyuncular arasında uyum vardı, gerçek hayatla benzerlik vardı. Bu film yayınlandığı sıralar Richard Nixon çoktan hayatını kaybetmişti. David Frost ise, bundan beş yıl sonra hayatını kaybetti. Film çok iyiydi, Nixon karakterinin insani yönü üzerinde de duruldu, Frost karakteri üzerinde de. Derinlemesine bir film olmadı, bu yüzden sıkmadı. Yönetmenin başarısı ortada, başarılı bir iş çıkarmış. Sıkacak bir işi, sıkmadan izletmeyi başardı.

Yönetim: 9
Senaryo: 9
Toplu Performans. 9
Kurgu: 9
Görsellik: 9
Oyunculuk: 9
Prodüksiyon: 9


9/10
 
  • Harika
Reactions: bazinga