Vedat Türkali'nin ölümsüz 'Fatmagül'ün Suçu Ne' eserinden 'uyarlanan' dizi geçen yıl olduğu gibi bu sezon da Kanal D'de iyi reyting alıyor.
Dizinin senaristleri Melek Gençoğlu ve Ece Yörenç başarılı isimler… Çok dizi yazıp başarılı oldular. Burada şunu da yazmalıyız: Dizi başladığında özellikle muhafazakar çevrelerden büyük eleştiriler aldığında Odatv dizinin yanında durdu.
Ve fakat:
Son bölümde senaristler iki büyük hataya imza attı.
Biri usul yönünden;
1- Polis, daha savcı, hakim karşısına çıkmamış kişiyi nasıl tutuklar? Gözaltıdır bu.
2) Daha hakkında hiçbir arama kararı olmayan, dava açılmamış vs. biri nasıl gıyabında tutuklanır?
3) Polis, savcı ve hakim karşısına çıkmamış, toplumda bilinen, kaçma şüphesi olmayan, olay çıkarması beklenmeyen birine niye kelepçe taksın? Vs…
Gelelim esas meseleye:
Türkiye son yıllarda telefon dinlemelerinden rahatsız! Kuşkusuz dünyanın her yanında suç örgütleri için mahkemeler dinleme kararı veriyor. Suç ile mücadelede kullanılan yöntemlerden biri. Ancak Türkiye'de telefon dinlemeleri öyle bir hale geldi ki, dinlenmeyen telefon yok ve yasadışı dinlemeler olduğu biliniyor.
Telefon dinlemeleri kullanımının hukuk dışı yöntemleri içerdiği tartışma konusu.
Yargıtay; yasada belli olduğu gibi telefon dinlemelerinin ancak diğer kanıtlara ulaşabilmek için yapılmasını; yoksa delil olarak kabul etmediğini ilgili kararıyla ortaya koydu.
Neyse, söylemek istediğimiz şu:
Türkiye son yıllarda, 'delil yaratma', 'delil bulma yöntemi' ve 'neyin delil olduğu' gibi hala tartışma konusu olan bu hukuk dışılığı konuşuyor.
Ama dizide senaristler sanki bu tür haksızlıklar yokmuş gibi izleyiciye, telefon dinlemelerinin 'nimetlerini' anlatıyor. Diyorlar ki, 'bakın telefon dinlemeleriyle nasıl kötü adamlara kelepçe vuruluyor!' Senaristler Türkiye gerçeğinden bu kadar uzak olabilir mi? Bu propaganda için birileri kulağına mı fısıldadı?
Usta yazar Vedat Türkali'nin canının bu son bölüme çok sıkıldığından eminiz. Hele hele yıllarca düşüncelerinden, yazdıklarından ötürü cezaevlerini yakından bilen Vedat Türkali, bu bilgisizliğe ve apolitikleşmeye çok üzülmüştür.
Vedat Türkali'nin eserinde bir hukuksuzluğun propagandasını yapmak senaristlere hiç yakışmadı. Emniyeti zehirli bir ahtapot gibi sarmış cemaatçilerden 'yılın senaristleri' ödülünü alırlar artık…
Dizinin senaristleri Melek Gençoğlu ve Ece Yörenç başarılı isimler… Çok dizi yazıp başarılı oldular. Burada şunu da yazmalıyız: Dizi başladığında özellikle muhafazakar çevrelerden büyük eleştiriler aldığında Odatv dizinin yanında durdu.
Ve fakat:
Son bölümde senaristler iki büyük hataya imza attı.
Biri usul yönünden;
1- Polis, daha savcı, hakim karşısına çıkmamış kişiyi nasıl tutuklar? Gözaltıdır bu.
2) Daha hakkında hiçbir arama kararı olmayan, dava açılmamış vs. biri nasıl gıyabında tutuklanır?
3) Polis, savcı ve hakim karşısına çıkmamış, toplumda bilinen, kaçma şüphesi olmayan, olay çıkarması beklenmeyen birine niye kelepçe taksın? Vs…
Gelelim esas meseleye:
Türkiye son yıllarda telefon dinlemelerinden rahatsız! Kuşkusuz dünyanın her yanında suç örgütleri için mahkemeler dinleme kararı veriyor. Suç ile mücadelede kullanılan yöntemlerden biri. Ancak Türkiye'de telefon dinlemeleri öyle bir hale geldi ki, dinlenmeyen telefon yok ve yasadışı dinlemeler olduğu biliniyor.
Telefon dinlemeleri kullanımının hukuk dışı yöntemleri içerdiği tartışma konusu.
Yargıtay; yasada belli olduğu gibi telefon dinlemelerinin ancak diğer kanıtlara ulaşabilmek için yapılmasını; yoksa delil olarak kabul etmediğini ilgili kararıyla ortaya koydu.
Neyse, söylemek istediğimiz şu:
Türkiye son yıllarda, 'delil yaratma', 'delil bulma yöntemi' ve 'neyin delil olduğu' gibi hala tartışma konusu olan bu hukuk dışılığı konuşuyor.
Ama dizide senaristler sanki bu tür haksızlıklar yokmuş gibi izleyiciye, telefon dinlemelerinin 'nimetlerini' anlatıyor. Diyorlar ki, 'bakın telefon dinlemeleriyle nasıl kötü adamlara kelepçe vuruluyor!' Senaristler Türkiye gerçeğinden bu kadar uzak olabilir mi? Bu propaganda için birileri kulağına mı fısıldadı?
Usta yazar Vedat Türkali'nin canının bu son bölüme çok sıkıldığından eminiz. Hele hele yıllarca düşüncelerinden, yazdıklarından ötürü cezaevlerini yakından bilen Vedat Türkali, bu bilgisizliğe ve apolitikleşmeye çok üzülmüştür.
Vedat Türkali'nin eserinde bir hukuksuzluğun propagandasını yapmak senaristlere hiç yakışmadı. Emniyeti zehirli bir ahtapot gibi sarmış cemaatçilerden 'yılın senaristleri' ödülünü alırlar artık…