Konuya cevap cer





Erol Köse, Bugün gazetesinden Şebnem Özcan'a verdiği röportajda sanat camiasındaki birçok ünlüyü de psikolojik hasta ilan etti.




Mustafa Sandal'dan Hande Yener'e, İbrahim Tatlıses'ten Nihat Doğan'a,  Ebru Gündeş'ten Nilüfer'e kadar pek çok sanatçıya prodüktörlük yaptı.  Uzanlar ile birlikte çalıştığı dönemde Hakan Uzan'ın yakın arkadaşı  olarak Uzan ailesinin pek çok sırrına vakıf oldu.




Ünlü müzik prodüktörü Erol Köse son günlerde ise Twiter'de yaptığı  ilginç açıklamalarla adını duyuruyor. "Haluk Bilginer her gün karısı  Zuhal Olcay'ı dövüyordu, ben pansuman yapıyordum" iddiasıyla başlayan  ilginç açıklamaların ardı arkası kesilmiyor. Peki kimdir bu Erol Köse,  sanat dünyasının bu ilginç ismini biraz daha yakından tanıyalım.




Geçmişe dönmenizi istesem çocukluğunuza dair bana neler anlatırsınız?


Elazığlı'da doğmuşum. Babam emekli astsubay. İlkokul, ortaokul ve liseyi  Ankara'da okudum. Ankara'da sobalı bir evde otuyorduk. İki tane ablam  var. Annemin dediğine geldim, "Doktor olayım" dedim.




Sonra eğitimini aldığınız mesleği yapmadınız, neden?


O tesadüfler zinciri. Bir arkadaşım var, "Sen çok ineksin, burada  Ankara'da Coşkun Evcim dans grubu var, Amerikan Kültür'de dans dersleri  veriyorlar. Hem sana hava değişimi olur, sosyal çevre yaparsın, gel'  dedi. Sonra 'Komedi Dans Üçlüsü'nü kurduk. Hiç unutmuyorum 1985'teydi.  Eurovision Türkiye finalleri vardı, M.F.Ö' kazanmıştı. O gün televizyona  çıktık, ertesi gün yolda yürüyemiyorduk.




Müzik yapımcılığına nasıl başladınız?


Komedi Dans Üçlüsü'nde olmak prodüktörlüğümde benim için büyük okul  oldu. Sahnede piştiğim için seyirci reaksiyonu almayı öğrendim. Neler bu  ülkede oluyor, neler olmuyor, onun mantığını öğrendim. Devamında,  mahalle arkadaşım Deniz Arcak'a albüm yaptım. Sonra devam geldi.




Uzanlar'la ne zaman tanıştınız?


1996'da.




Hayatınızın dönüm noktalarından biriydi değil mi?


Evet, bir mantığın değişmesiydi.




Ne vesile oldu?


Aslında Yeşim Salkım tanıştırdı. Bana dedi ki, "Hakan Uzan seni çok zeki  buluyor. Ayna konserlerine sponsor olmak istiyor. Bir de bazı niyetleri  var. Rumeli Hisarı konserlerini almak istiyor Mustafa Oğuz'un elinden.  Ben gittim benim de bir şeytan tüyüm vardır. Cem Uzan, Hakan Uzan  oturmuşlar. Artistik ukala hareketler, kibirli, kibirli davranışlar. 'Bu  ne diyor?' gibilerinden bakışlar. O Hisar'ı da almak zor, Mustafa Oğuz  tekeli var. Cem Uzan bana dedi ki, "Alamazsın." "Senin kafanı taktığın  başka bir şey var mı?" dedim. "Biz Faruk Bayhan'ı istiyoruz gelmiyor bir  türlü" dedi. "Ben Hisar'ı da alırım, Faruk Bayhan'ı da alırım" dedim.  "Sen Star'ı kurmuşsun, Star'ı kurunca Cem Uzan oluyorsun ya, bende  bunları yapabileceğimi bildiğim için Erol Köse'yim" dedim. "Görüşeceğiz,  sana bir hafta veriyorum" dedi. Ben 2 gün sonra Hisarı da almıştım,  Faruk Bayhan'ı da almıştım.




Rumeli Hisarı'nı nasıl aldınız, Faruk Bayhan'ı nasıl ikna ettiniz?


Hisar'la ilgili hemen bir dilekçe yazdım. "Burayı az paraya kiraya  veriyorsunuz, ihaleye çıkın değerini bulsun" diye. İhale yaptılar, bu  tarafa geçti. Faruk Bayhan'da ise kaleyi içten fethettim. Faruk Bey'in  eşini kafalamıştım. "Yenge" dedim, "Aydın Doğan'ın kızları ona nefes  aldırmaz, artık bu iş yavaş yavaş emekli paşalığa dönecek. Bu iş  dönmeden gel bir transfer parası daha kazanın" dedim. Kaleye içten  girdik. Uzanlar'la tanışmam böyle başladı. Sonra Hakan'la iş yapmaya  başladık. Ben emeğimi koyuyordum. Onların memuru olmadım. Yine kendi  ofisimdeydim, şirketimin adı Erol Köse Prodüksiyon'du. Şirketimin yüzde  51'i benim, yüzde 49'u onlarındı. Yani ben yine patrondum. Onlar da  işime karışmazlardı. Benim muhatabım Hakan Uzan'dı.




HAKAN UZAN NAMAZINDA NİYAZINDA BİRİYDİ


Nasıl biriydi Hakan Uzan?


Bunu kimse bilmez. Namazında niyazında biriydi. Adam bizi her Cuma alır,  biraz da yemeğe düşkündü, "Erol" derdi, "Bugün İskender yiyelim, o  zaman Ulu Camii'de namaz kılalım helikopterle gideriz" derdi. Bursa'ya  giderdik. Cem Uzan'la hiç alakası yok. Biri siyah biri beyazdı. Yani  Vikipedi gibi bir adamdı.




Şimdi nerede olduğunu, ne yaptığını biliyor musunuz?


Bilmiyorum, belki devlet biliyordur. O olaylardan sonra görmedim hiç.  Bir keresinde Hakan Uzan'la 2002'de Dünya Kupası'na gittik Kore'ye. Cem  Yılmaz, Mustafa Sandal da vardı. Et yedik. Ben kapıdaki köpek heykeline  dikkat etmedim. Meğerse gittiğimiz yer Kore'nin en büyük köpek  restoranıymış. Köpek eti yemişiz. "Ne yedik biz?" dedim çıkışta,  "Anlamadınız mı kapıda köpek heykelleri vardı köpek eti yedik" demişti.  Kore'de oldu bu. Herkes yedi köpek etini.




Sonra ilişkiler bozuldu...


Hakan Uzan çok pozitif bir insandı. Bu olaylarda hiçbir suçu yoktur. Son  dönem bu el koymalarda ona şahidim Hakan Bey gitti Başbakan'la görüştü,  Sayın Başbakan da ılımlı bir yaklaşım gösterdi. Cem Uzan, sanki Hakan  Bey bu görüşmeyi hiç yapmamışız gibi Başbakan'ın aleyhine boy boy  manşetler attı.




BEN AKP'YE OY VERMEDİM AMA VEREBİLİRİM


Bir buçuk aydır Twitter'dan adeta sanatçıları bombalıyorsunuz? Bu şaşırtıcı iddialara nereden vakıfsınız?


Biz tepeden değil alttan gelmeyiz. Alttan yukarı çıkarken herkesle  karşılaştık. "Merhaba, merhaba" değil iş yaptık, hayat yaşadık. Bana  diyorlar ki "AKP yalakasısın", yok kardeşim ben AKP'ye oy vermedim. Ama  bu kadar başarılı giderlerse oyumu onlara verebilirim. Neden? Çünkü  hizmet yapıyorlar. Bizim ömrümüz mafyaların içinde geçti. Bıçaklandım,  vuruldum, para koparmalar. Şu anda mafyanın m'si kalmadı ülkede. Bu  sektörde büyürseniz mafya gelir sizden nemalanmak isterdi. Ama şimdi yok  böyle bir şey.




KİME, NE DEDİ?


Tarkan: Ülkenin gururu.


Hadise: Çalışkan ama obez.


Acun Ilıcalı: Bir başarı hikayesi


Gülşen: Yorum yok.


Hande Yener: Başarı hikayesi


Saba Tümer: Fiyasko. Suni geliyor bana. Sanırım onda Reha Muhtar'dan sinmiş bir sunilik var.


Hülya Avşar: Ölünün arkasından konuşmam.


Cem Yılmaz: Değerli, ancak 'Ama'larım var. Hala kendi değerini anlamamış  ve özgüven eksikliği içinde. GORA'da dedim ki sen yeni neslin adamısın.  Mesela Şafak Sezer'i orada oynatmak istemedi. Ağırlığımı koyup onu  oynattım. Şafak Sezer orada gay uzaylı karakteriydi. Orada zirve yaptı  oynayarak. Şu anda da onun ekmeğini yiyor. "Allah uzun ömür versin,  Galaktik komutanı olarak bu filme Metin Akpınar'ı da koyalım, bir  hatırası kalır" dedim. Yok, istemedi, "Bizden rol çalar" dedi. Bu  kompleks'tir. Bu bir özgüvensizliktir. Bana ilk kendi geldi, dedi ki,  "Ben mizahın Tarkan'ıyım, Yılmaz Erdoğan mizahın Mustafa Sandal'ı, ben  gidip onun yanında çalışıyorum BKM'de, beni kurtarın" dedi. Sahnede  başarılı ama sineması. Yani kalem olarak Yılmaz Erdoğan'ın kalemine  yaklaşamaz. Ona başkalarının senaryo yazması lazım. Yoksa kendi  yazdıklarını hiç beğenmiyorum.


Nihat Doğan: Afacan ama zeki. Onun söyleminde İslamik bir söylem vardır.  Cuma hutbeleridir söylemleri. Sanki vaaz verir gibi konuşur.




Kaç kişi sizi takip ediyor?


Twetter'a gireli 35 gün oluyor. 60 bin takip edenim var. Günde 1500 kişi ekleniyor.




Sanatçı evlilikleri sizce neden yürümüyor?


Sanatçılık aklı selim insanların yapabileceği bir iş değil. Bir yerde  bir arızanın olması gerekli. İki sanatçı evliyse eğer ego çatışmaları  oluyor. Bunun temeline baktığımda parçalanmış ailelerin çocukları bu  mesleği yapıyor. Sevilmek istiyorlar. Sanatçıların çoğu panik atak, çoğu  depresyonda. Neden? Konsere çıktın. On bin kişi alkışladı seni. Bir  saat sonra ayıcıklı pijamalarınla evde yalnızsın. İşte bitti. Adrenalin  git gelleri insanı şizofren yapıyor.




Şarkıcıların ruh sağlığı yerinde değil mi diyorsunuz?


Tabii, popçu arkadaşlarımızın bir çoğu depresyonda. İsimleri var, artık  yüzleri tanınıyor, otobüse binemezler ceplerinde de kuruş yok. O kadar  çok dar boğazda kalmış ünlü sanatçımız var ki? Son dönem 90 sonrası  ortaya çıkan şarkıcı arkadaşlarımızın yüzde 70'i zor durumda. Türkiye'de  çok fazla şarkıcı var ama onları hit yapacak beste, şarkı yok. Şarkı  sorunu ve aranjör sorunu var. 4-5 tane aranjör herkesin albümlerini  yapıyor. Böyle olunca soundlar aynı. 70'li yılların Ajda'ları,  Sezen'leri neden değerli? Bilgisayar icat olmamış, müzikte yozlaşma  teknolojinin girmesiyle başladı.



Kaynak