En Son İzlediğiniz Film? 🎞

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan şirin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

İran'ın ünlü yönetmenlerinden olan Asghar Farhadi'nin en ünlü filmlerinden birisi. 2009 yapımı filmde Ahmad'ın Almanya'dan başarısız evliliğinden sonra İran'a ziyaretini ve Elly'nin de içinde bulduğu bir grup eski üniversite arkadaşın Hazar Gölü etrafında toplanışını, bu toplanma esnasında Elly'nin gizemli bir şekilde ortadan kayboluşunu konu ediyor.

Her şey sıradan bir şekilde ilerlerken gizem ve gerilimin konuya girişten sonra artması söz konusu oluyor. Filmde gizem ve gerilim artarken kafada soru işaretleri oluşmaya başlıyor, o işaretlerin giderilmesi karakterler açısından da zor oluyor, işin esas olayın gizem taraflarından birisi de bu soru işaretleri. Yönetmenin gizem ve gerilimi başarılı bir şekilde aktarması söz konusu, o soru işaretler üzerinden de iyi bir şekilde mesaj da veriyor.

Filmde bir üçgen söz konusu, o da Ahmad, Sepideh ve Elly üçgeni. Sapideh, Elly ile Ahmad'ın arasını yapmaya çalışır ama çok ince de bir nokta vardır aslında. İşin içine bir de Elly'nin nişanlısı girince, namus kavramı devreye girer.

8/10
 
Reactions: bazinga


Gerçek hikayeden uyarlanmış...Sıcacık bir film...

11 yıl geçmiş üzerinden daha yeni izledim..Tesadüfen bir sitede görmüşdüm.

Birbirini tekrarlayan aksiyon,gerilim filmlerinden bıkıp biraz es vermek isterseniz doğru filmdesiniz.

10 üzerinden 10.
 
Reactions: bazinga
Bu filmi duyunca aklıma direkt Oscarlarda Jimmy Kimmel'in skeci geliyor. Filmi hiç izlemesem de epey gülmüştüm yayınlandığı dönem. Hollywooddakilerin kendileriyle rahatlıkla dalga geçebilme özelliğine bayılıyorum. Matt Damon da komplekssiz harika bir adam.


 
Reactions: The_Erinch
Çok iyiymiş yaa


Bu arada filmi vakit bulursan izle bana göre. Ama tabi duygusa,aile filmerini seviyorsan.
 
Reactions: bazinga

Yavuz Turgul'un doksanlı yıllarda Şener Şen ile Şevket Altuğ'u başrolde buluşturan "Gölge Oyunu" isimli filmi vardı, işte Hokkabaz'a esin kaynağı olan film. İki beceriksiz şovmen o filmde olduğu gibi, bu filmde de var. Bu filmdeki şovmenler ise, Cem Yılmaz ile Tuna Orhan.

İskender ile Orhan'ın (Maradona), İskender'in babası Sait ile birlikte turneye başlaması ve beraberinde yaşadıklarını anlatan keyifli bir yolculuk filmi. Tabii ters köşe olayı biraz abartılı ama yine de iyi. Özellikle Mazhar Alanson'un Sait karakteri çok iyi. Biraz da "Her Şey Çok Güzel Olacak" filmini de andırıyor. Türk sinemasındaki izlemesi keyifli yol filmlerinden birisi.

8/10
 
Reactions: bazinga

A Separation, Asghar Farhadi'nin ince eleyip sık dokuduğu bir çatışma filmi. Filmde Nader ve Simin boşanmak üzeredir; ancak arada iki sorun vardır: Birincisi kızları Termeh, ikincisi de Nader'in Alzheimer olan babası. Nader, babasına bakması için birisini bulur, o da Razieh'tir; ancak kısa sürede yaşanan olaylar, Nader ve Razieh üzerinden çatışma ortamı oluşturacaktır.

Filmin kurgusu özellikle çok başarılı. Empati yaptırarak başlıyor ama film ilerledikçe çok katmanlı bir kurgu kendini gösteriyor. Olayların içinden başka bir olay çıkıyor. Yönetmen bunu göstermediği, gizlediği küçük detaylarla bunu başarıyor. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı gösteriliyor. Karşımıza vicdan kavramı da çıkıyor; hem insanın kendi vicdanı, hem de din üzerinde düşünülerek ortaya çıkan vicdan. Vicdan, izleyiciye çatışma olarak sunulmuş. Olaylar da o kadar karmaşıklaşıyor ki, işin içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Bütün bu olayların başlıca sebebini oluşturan şey de, filmin de adını oluşturan "Bir Ayrılık" oluyor. Vicdan, doğruluk, adalet, öfke, sevgi, bağ, ön yargı gibi birçok kavram var filme dair, insan aynı zamanda bu kavramları sorgulamadan edemiyor.

9/10
 
Reactions: bazinga

Kaygı, Ceylan Özgün Özçelik'in ilk uzun metrajlı filmi. Filmde haber kanalında çalışan Hasret'in annesinin ve babasının geçmişte trafik kazasında ölüp ölmediğini hatırlamaya çalışarak geçirdiği bunalımı anlatıyor.

Filmde medya göndermeleri bolca mevcuttu, medyanın doğruluktan sapabildiğini o göndermelerle anlatmaya çalışıyordu film. Tabii ki filmin daha çok psikolojik yönü var. Hasret'in geçmişteki sahnelerle geçmişi hatırlaması, geçmiş sahnelerle bunalımı üzerinden sahneler ilerledi. Anlatımın sıkıntısı, dağınık bir şekilde ilerliyor oluşu. Anlatılmak istenen şeyler de bu dağınıklığın içerisinde saklı.

Film geçtiğimiz yıl, 2 Temmuz'da Madımak Katliamı üzerine filmin 24 saat boyunca erişime açılmasıyla gündeme geldi.


Filmle bağlantısı, filmde gizli.

6/10
 
Reactions: bazinga

Ratcatcher, 1970'lerde geçen ve 12 yaşındaki James'in hayatından kesitler sunan bir film. Bu kesitlerin içinde James'in ayyaş bir baba, sessiz sakin bir anne ve kardeşleri etrafında geçiyor. Ayrıca 14 yaşındaki Margaret Anne'e karşı sevgi beslemekte ve sıçan sevdasıyla yanıp tutuşan Kenny ile arkadaşlık kurmakta. Yaşadığı birtakım olaylar, çevresindeki çocukların Margaret'a ve Kenny'e karşı gösterdiği davranışlar, onu olumsuz anlamda etkileyecektir.

1970'lerde fakir mahallede yaşayan fakir ailenin ev umudu, o dönemin grev konusu gibi birçok sosyal konular da geçiyor film boyunca. Filmin ilginç yanlarından birisi de, yönetmenin Tommy Flanagan haricinde genel olarak oyunculuk tecrübesi az olan oyuncuları tercih etmesi. Bir diğer ayrıntı, filmin kasvetli bir ortamda geçmesi ve bu ortamın filmin dram yönünü arttırması.

7/10
 
Reactions: bazinga

Mommo, Atalya Taşdiken'in gerçek hayat hikayesinden uyarladığı ve yazıp yönettiği bir film. Filmde annesini kaybetmiş abi kardeşin, babalarının ilgisizliğinde, dedelerinin yanında yaşam mücadelerini anlatıyor. Abi, kız kardeşine; hem anne, hem baba, hem de kardeş rolünü üstleniyor. Rolü büyük abinin.

Taşrada geçen filmin çekim yeri, Konya'nın Hüyük ilçesine bağlı Çavuşlu Köyü. Filmde anlatılmak istenen şeylere tam da uygun bir ortamda geçiyor. Ağırlıklı olarak umutsuzluk üzerine bir film ve umut, köyden gitmeye ya da umutsuzluk içinde köyde yaşamaya bağlanılıyor. Belki Ahmet ile Ayşe'nin hikayesi, çoğu yerde gördüğümüz hikayelerden biri ama gerçekçi. Filmin etkileyici olarak görülmesi de, gerçekçiliğinden geliyor.

7/10
 
Reactions: bazinga

Uçurtmayı Vurmasınlar, Feride Çiçekoglu'nun aynı isimli romanından uyarlama bir Tunç Başaran filmi. Filmde beş yaşındaki bir çocuğun gözünden kadınlar hapishanesi anlatılıyor. Annesi hapishaneye girmiş, onu herkes sevmiş ama özellikle birisi özeldir, onun için, o da İnci'dir.

Kitaptan uyarlama filmin olmasının da etkisiyle farklı bir havada film. Filmde güç dengesi, despotluk, özgürlük gibi birçok kavram geçiyor. Uçurtma da zaten o kavramlardan birisini temsil ediyor, aynı şekilde uçurtmayı vurma eylemi de. Barış'ın sorduğu sorular ve Nur'un verdiği cevaplar da filme dair iyi detaylardan.

7/10
 
Reactions: bazinga

Burning, Haruki Murakami'nin "Barn Burning" isimli kısa hikayesinden uyarlama bir film. Bu kısa hikayenin de esin kaynağı, filmde de adı geçen William Faulkner'in aynı isimli kısa bir hikayesi. Filmin amacı şüpheye düşürmek, bunu da fazlasıyla başarıyor.

Burning, şüpheye düşürmeden önce, öncelikli olarak yarı zamanlı kuryelik ve yazarlık yapan Jongsu'yu eski komşusu Haemi’yle hatırlatarak başlıyor. Jongsu, Haemi'yi tanıyamamıştır. Sonrasında biraz vakit geçirdikten sonra Heemi, Afrika'ya gideceğini, Jongsu'nun kedisine bakması için de evine gidip gelmesini ister. Döndüğünde zengin ve gizemli bir adamla, Ben'le döner Heemi. Böylece Jongsu, Heemi ve Ben arasında şüphenin zirve yaptığı olaylar başlar.

Heemi'nin söylediği her söz, Ben'in yaptığı her hareket, Jongsu'ya şüphe olarak döner. Heemi'nin söylediği hiçbir olayın hafızasında yer etmemesi, Ben'in gizemli ama neden zengin olduğu belli olmayan hallerinin verdiği şüphe, Jongsu açısından olayları farklı bir boyuta taşır. Aslında bu üçlü haricinde her şey daha normaldir, günlük hayatına devam etmektedir.

Heemi'nin Afrika'ya gidişinden ve Ben'le birlikte geri dönüşünden sonra şüphe zirve yaptı. Bunun sebebi ise, Jongsu'nun yazar dünyasına giriş yapması ve aslında kurgunun içinde silik bir şekilde kendisinin de yer alması. Belki Heemi bile yoktu, onu ilk gördüğü anda tanıyamadı bile. Belki de hepimiz Jongsu'nun hayal gücünde yaşıyoruz, şu anda biz de kurguyuz. Şüpheye düştüm şimdi, gidiyorum ben. İşte filmin gücü bu, bu satırları yazarken beni de şüpheye düşürdü.

8/10
 
Reactions: bazinga

Kar, Türk sinema tarihinin belki de en küfürlü filmi olabilir, filmin büyük bir bölümünde küfür mevcut. Kendi dilinde bu kadar çok küfür duymak insanı garip hissettiriyor ve biraz da rahatsız hissettiriyor ama yabancı dilde olduğu zaman hiç umursamıyorsun. Bunun da temelinde gerçek hayatta karşılaştığımız küfrün, beyaz perde de az kullanılması.

Filmde 20'li yaşlarında lise okuyan Müzeyyen'in ve bir grup arkadaşının kavgalı gürültülü, uyuşturuculu hayatlarını izliyoruz. Bolu'dan Antalya'ya varlığından haberi olmayan erkek kardeşinin gelmesiyle, kardeşinin zaman içerisinde bu ortama ayak uydurma çabasını, ablasını sahip çıkma çabası anlatılıyor. Kısacası konusu lise olan ama liseyle alakası olmayan bir film.

Emre Erdoğdu, ilk filminde Gaspar Noé gibi sert bir dili tercih etmiş ama tabii onun kadar sert olması imkansız, sadece anlatmak istediği sertlik yönünden benzer. Gençlerin dünyasını sert bir şekilde göstermeye çalışılmış ve film, cesur sahneleriyle dikkat çekiyor. Gençlerin sert dünyasını anlatması ve cesur olması artı yönü ama senaryonun derinliği olmaması filmin eksi yönü.

6/10
 
Reactions: bazinga

Erden Kıral tarafından yönetilen "Bereketli Topraklar Üzerinde" filminin ilginç bir öyküsü var. 1979 yılında çekimi tamamlanan film 1980'de sıkıyönetim tarafından yasaklanır, kimliği belirsiz kişiler tarafından filmin negatifleri çalınır, negatiflerin bulunmasının ardından film 28 yıl sonra Türkiye'de vizyona girer. Filmin Türkiye'de vizyon tarihi 12 dakika kısa haliyle 2 Mayıs 2008. 1981 yılında film, Strasbourg'ta yapılan oylama sonucu "en iyi film" ödülünü de almış bir film.

Orhan Kemal'in Çukurova bölgesini anlattığı aynı isimli kitabından uyarlanan bir film. Köse Hasan, Pehlivan Ali ve Yusuf isimli üç arkadaşın başından geçenleri anlatıyor ve filmin büyük bir bölümü tarım alanında geçiyor. Binevi tek mekanlı bir film gibi de düşünebiliriz. Film patron, ağa ve işçileri anlatıyor. Dönem hakkında sistem eleştirisi yapılıyor. O dönem için binevi bir başkaldırı niteliği de taşıyor. Sinemanın böyle de bir gücü var, uyuyanları uyandırabiliyor. Kısacası özellikle sonuyla etkileyici bir film ve klasik yeşilçam filmlerinden çok uzak.

8/10
 
Reactions: bazinga

Bu filmi hiç unutmam; üniversite dönemimde Osmanlı Tarihi III dersimiz vardı, o derste izlemiştik. Hatta sınavda da sorulmuştu. Derviş Zaim'in "Cenneti Beklerken" filmine dair aklımdan hiç çıkmayacak ilginç bir anı. Film, Macaristan - Türkiye ortak yapımı.

Eflatun bir minyatür ustasıdır ve Osmanlı'ya karşı ayaklanacak olan Şehzade Danyal'ı resmedecektir. Şehzade Danyal'ın kimliğinden emin olmak için Batılı tarzda bir resim çizmesi gerekecektir. Uzunca bir yola çıkacaktır ve Leyla isimli kadınla karşılaştıktan sonra uzun bir macera içerisinde bulurlarlar kendilerini.

Minyatür sanatı üzerinden film resmediliyor ve ortaya güzel manzaralar çıkıyor. Film adına atmosfer ve kostümler iyiydi, o dönemi yansıtıyor diyebilirim. III. Mehmed döneminde, III. Murad'ın oğlu Şehzade Danyal diye bir karakter gerçek hayatta olmayan bir karakter, bunu da belirtmek lazım. Filmin derin de bir senaryosu yok atmosferiyle izletmeyi başarıyor.

7/10
 
Reactions: bazinga

Nokta, Derviş Zaim'in minyatür sanatından sonra hat sanatını anlattığı üçlemenin ikinci filmi. Filmde işlediği bir suç yüzünden azap çeken Ahmet'in hikayesi anlatılıyor. 13. yüzyıldan kalma Kuran'ı arkadaşıyla birlikte satmaya kalkan ama sonrasında arkadaşıyla birlikte başına gelmeyen kalmayan, içine düştüğü durum yüzünden vicdan azabı çeken Ahmet'in hikayesi.

Tuz Gölü ve çevresinde gelişen, tek mekanda geçen, teknik olarak kısa süresiyle geçmişle gelecek arasında gidip gelmeler yapan bir film. Teknik olarak çok başarılı. Film aynı zamanda tek planlı çekime de bir örnek. Kurgusu ve çekimleriyle başarılı olan bir film kısacası, kısa süresiyle teknik kalitesiyle ön plana çıkan bir film.

7/10