The Piano (1993)
Neden bu kadar abartıldığını anlamadığım filmlerden oldu. Şimdilerde çıksa böyle baştacı edilir miydi yoksa linç mi edilirdi emin değilim. Bence ikincisini daha çok hak ediyor.
Filmin benim için en büyük, belki tek artısı Yeni Zelanda'nın ve Avustralya'nın ilk kurulduğu yıllara, oradaki yerli hayatına merak saldırması oldu. Fakat Dances with Wolves gibi o konuya yoğunlaşmamış, sadece geçiştirmiş o konuyu. Keşke daha çok oraya yoğunlaşıp daha ilgi çekici detaylar sunabilselermiş...
Filmin merkezindeki aşk hikayesini ben hiç sevemedim. Tacizi romantiklik olarak göstermiş film bana kalırsa. Harvey Keitel'ın oynadığı karakterden nefret ettim ve dolayısıyla bu aşkı çekici bulmadım. Evet çoraptan gözüken nokta kadar ten gibi orijinal ve hoş sahneler vardı ama filmi kurtarmaya yetmemiş.
Oyunculuk performanslarının çok çok iyi olduğunu ve anne-kızın aldığı Oscarları haklı bulduğumu belirtmeliyim.
6/10
------------
The Remains of the Day (1993)
İşte film budur, oyunculuk budur. Sir Anthony Hopkins'in önünde saygıyla eğilmelik bir film.
Film, Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı arasındaki bir zaman diliminde bir İngiliz lordunun sarayında geçiyor. Stevens, görevine aşırı bağlı bir kahya. Hayatımda gördüğüm işinde en profesyonel film karakteri diyebilirim sanırım. İşini iyi yapmasının yanı sıra kendini de çok iyi geliştiren bir adam. O kadar nezaket sahibi bir adam ki artık nezaketi sinir bozucu boyutlara ulaşıyor zaman zaman. Böyle dediğime bakmayın arada kızsanız dahi büyük oranda hayranlıkla izliyorsunuz adamı.
Emma Thompson'ın oynadığı Kenton'ın saraya gelmesiyle ise işler değişmeye başlıyor. Çünkü Stevens farklı duygular besliyor içerisinde, fakat aşırı profesyonelliğinden dolayı bunları asla göstermek istemiyor...
Yani işini hayatının önüne koyan bir adamın hikayesini ele alıyor film. Arka planda da o dönemin politik ikliminden bir şeyler sunuyor, bir dönem doğru gibi gelen şeylerin yıllar sonra ne kadar yanlış duruma düşebildiğini gösteriyor.
Anthony Hopkins'in bugüne kadar izlediğim en iyi performansıydı. Stevens en sevdiğim film karakterlerinden biri oldu. Eğer daha önce Oscar kazanmamış olsa ve Tom Hanks'in müthiş Philadelphia performansıyla karşılaşma talihsizliğine düşmese Oscar'ı alabilirmiş bu rolle de. Emma Thompson da çok iyiydi.
Filmin olay yoğunluğu biraz az, sıradan olaylarla çok şey anlatıyor fakat bazı izleyiciler sıkıcı bulacaktır. Bir de kurgusunun doğrusal olmamasını gereksiz buldum, biraz kafa karıştırıcı olmuş gereksiz yere. Yine de bence çok sürükleyiciydi ve bir gün yeniden izlemek isterim.
8.5/10