Dizi Sürelerinin Uzunluğu Kaliteden Ödün Verilmesine Sebep Oluyor!

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan DR
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

DR

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
8 Ekim 2011
Mesajlar
30,472
Reaksiyon puanı
10,019
Puanı
1,061
Konum
Türkiye
zerrintekindor.jpg

Dizi sürelerinin uzunluğu kaliteden ödün verilmesine sebep oluyor

Zerrin Tekindor için oynadığı roller insanları didiklemek, onları tanımak ve en önemlisi kendine daha yakınlaşmak demek. Hem böyle olunca yaşamak da daha bir kolay ve zevkli oluyor onun için. O yüzden 'bütün roller üstümde tepinebilir' diyor, 'istediklerinden daha fazlasını vermeye hazırım, tabi onları anlayabildiğim kadarıyla'

Zerrin Tekindor'un Cumluriyet Pazar'a verdiği söyleşiden:Türkiyede dizi setleri ve çalışma şartları dünyaya göre zor ve sıkıntılı.

Bu sıkıntı sanatı nasıl etkiliyor?

Evet, dizilerin süreleri gerçekten çok uzun, çekim saatleri de öyle. Süreleri olması gereken gibi olsa çok daha kaliteli çekimler, senaryolar, oyunculuklar ortaya çıkacaktır mutlaka. Fakat bu aşırı tempo niteliğinizden ödün vermenize neden oluyor.
Sıkıntı demişken, tiyatroların içine çekildiği girdap ortada ama gündem bizi hallaç pamuğu gibi savurduğu için o da unutuldu gitti.

Ne olacak bu tiyatronun hali?

Oyuncu kadar seyircinin de sahip çıkması gerekli. Çünkü seyirciyle oyuncu ortaktır. Devletin, sanki tiyatrolara çok katkısı varmış gibi 'yeter artık, bitti bu iş' tavırları bana çok saçma geliyor. Dünyada bir örneği yok, devletin 30 katı desteklemesi lazım.

Tiyatro olmadan ruhunuz nasıl zenginleşecek?

Sanat olmazsa hepimiz canavar oluruz. 'Yol yaptım, yürü' tipi bir şey değildir bu. Kaldı ki onlar da yamuk (!) Sanatla iç içe olmazsanız zevk sahibi olamazsınız. Ne estetik anlayışınız ne espri anlayışınız olur.
Hüzünlü, güzel, renkli ve kendine rağmen kadın portreleri. Bazen de yüzler yok ya da silik gibi. Renkli kostümleri var, gölgeleri de onları takip ediyor.

Zerrin Tekindor kadınları bunlar, kim onlar ?

Resimi dertten yapmıyorum. Onunla bir alıp veremediğim yok. Çok sevdiğim, vazgeçemediğim için yapıyorum. Kendime göre bulunmak istediğim ortamlar, olmak istediğim kadınlar çiziyorum, hem de bunu çok eğlenerek yapıyorum

Portrelerinizdeki kadınlardaki hüznün nedeni nedir ?

O kadınların hiç biri bana hüzünlü gelmiyor. Aksine çok mutlular.

Kendinizle aranız nasıl?

Kendimle eğlenirim, kendimle dalga geçmeye bayılırım. Hiç bir sorunum yok, işin aslı da ciddiye almıyorum zaten durumu. Yürürken iyi düşünürüm. Yürümek benim için çok önemli. Zaten benim kafam yürürken çalışır, hem epeyde iyi çalışır, kendimi yeniliyormuşum gibi gelir bana.

Hayat verdiğiniz karakterler elbette size çok şey katıyordur ama sizden götürdükleri, sizden bir şeyler çaldıkları da olmuyor mu hiç ?

Bir çok farklı karakteri tanımak, onları didiklemek elbette çok şey katıyor insana. Onları tanıdıkça hayat daha kolaylaşıyor, yaşamak daha zevkli oluyor. Kendimi daha anlayışlı, iyi biri gibi görüyorum. Benden götürdükleri, çaldıkları da hiç bir şey yok. Bana verdikleri onca şey için bütün roller üstümde tepinebilir, istediklerinden daha fazlasını vermeye hazırım, tabi onları anlayabildiğim kadarı ile.
Tiyatro, resim ve televizyon.

Çalışmalarınızın birbirinin önüne geçtiği oluyor mu? ve belki de en önemlisi bu yıl inanılmaz bir yoğunluktan çıktınız. Nasıl yetiştiniz bunca işe ?

Bu yıl benim için çok yoğundu. Hem sergim, hem Devlet Tiyatrolarındaki oyun, hem Oyun Atölyesindeki provalar, hem Shakespeare's Global turnesi, hem de dizi çekimi. Hepsi aynı andaydı. İnanılmaz bir programla hepsini yapabildim. Tabi epey yoruldum. Bir hafta boyunca tavana bakmak bile benim için tatil olacak.

Oyuncu, ressam ve Hira'nın annesi Zerrin Tekindor. Başka kimsiniz?

Annemin kızıyım. Ferin'in kardeşiyim, arkadaşlarımın arkadaşıyım. Sağlıklı, mutlu, akıllı, iyi kalpli olmak isteyen biriyim yanlızca….




 
Son düzenleme: