Ben bu filme yorum yaptığımı sanıyordum, meğerse tabii ki yapmamışım.
İzleyeli 50 yıl falan olduğu için artık hatırladığım kadarıyla yorumlamaya çalışacağım, eksik veya hatalı noktalar için şimdiden kusura bakmayınız...
Beklentilerimi tam anlamıyla karşılamayan bir film oldu açıkçası, çok daha iyisi olabilirdi/olabilirmiş. Her şeyden önce filmin süresi gerçekten fazla uzun, ormanda geçen sahneler bütününde bir süre sonra gerilmemeye veya şaşırmamaya başlıyorsunuz. Bu da filmi sıradanlaştırıyor, süre biraz daha kısa tutulsa çok çok daha etkileyici bir film ortaya çıkabilirmiş.
Filmin en başarılı noktası ise birden fazla türü, başarılı bir şekilde bir araya getirebilmesi. Spike Lee'nin günümüzde üstlendiği misyonu hepimiz biliyoruz artık, bu filminde de tıpkı BlacKkKlansman'da olduğu gibi bir mesaj verme kaygısı mevcut. Ancak bu sefer BlacKkKlansman'ın aksine mesajını oldukça başarılı bir şekilde verebiliyor film, belgesel veya salt propaganda filmi gibi hissettirmiyor. Bunu başarabilmesinin en büyük sebebi ise başta dediğim gibi birden fazla türü bir araya getirebilmesi. Define avı, savaş sonrası psikoloji, dram ve hatta aksiyon gibi birçok türü bir araya getirmeyi başarmış Spike Lee. Neden hâlâ büyük bir yönetmen olduğunu da göstermiş...
Oyunculuklar oldukça başarılıydı. Her şeyden önce Chadwick Boseman'ı son kez görmek/izlemek için bile izlenmeli, tabii ben izlediğimde henüz kendisinden olumsuz bir haber almamıştık ama zayıflığı dikkat çekiyordu. İşine bu kadar aşık bir ismi kaybetmek gerçekten üzücü, kendisini bir kez daha anmış olayım bu vesileyle... Filmin yıldızı ise kesinlikle Delroy Lindo, oldukça başarılı oynamış. Özellikle oynadığı karakterin günümüz-geçmiş ayrımını yapamayışını çok iyi yansıtmış. Jean Reno'yu görmek de tabii ki sevindirdi.
Puan: 7/10