Yönetmenin önceki izlediğim filminden dolayı çok bir beklentiyle izlemediğim ama oldukça beğendiğim bir film oldu. Bir avrupa şehri, o şehirde gezintiye çıkan farklı uluslardan bir çift ve tamamen diyaloglar üzerinden ilerlemesi yönünden ben de Before serisine çok benzettim. İzlerken ondan aldığım tadı aldım diyebilirim. Tabii burada konu daha farklıydı ve onun gibi tamamen aşk temasının hakim olduğu bir film değildi.
Film genel olarak orijinal-kopya konusu üzerine kurulmuş, bu konu hakkındaki muhabbetler üzerinden başlayıp bir süre sonra başrol çiftimizin yıpranmış bir ilişkileri olan yıllardır evli bir karı-koca çift gibi davranmaya başlamasıyla bu taklit ilişki üzerinden filmin alt metni olan "iyi bir kopyanın da orijinali kadar değerli olduğu" savı örnekleniyor. Gerçekten evli olmamalarına rağmen -bana göre tabii
- kadın ve adam o kadar iyi bir problemleri olan evli çift portresi ortaya çıkarıyorlar ki seyirciyi gerçekten evliler mi muallağına düşürmeyi başarıyorlar. Tıpkı gerçekmiş gibi duygular ve hisler yaşatarak... Yani araba sahnesinde kadının da dediği gibi orijinaliyle aynı hisleri ve duyguları yaşatan kopya eserler de orijinali kadar değerlidir savına bir nevi sonuç olarak ulaşıyoruz.
Genel olarak sevdim ben filmi, tamamen diyaloglardan oluşan filmleri genelde seviyorum zaten. Bu filmde de güzel diyaloglar, anlamlı replikler vardı. Yönetmenliği, çekim teknikleri vs iyi ve başarılıydı. Çekildiği mekanlar da güzeldi, izlerken Toscana'nın o güzel havası ve atmosterini tattık bir nevi biz de. Juliette Binoche'yi çok beğendim, harika bir performans ortaya çıkarmış. Partneri de başarılıydı, iyi uyum sağlamış. Gayet iyi bir filmdi kısacası...
7.5/10