- Katılım
- 15 Şubat 2011
- Mesajlar
- 55,491
- Reaksiyon puanı
- 2,354
- Puanı
- 809
Vatan'dan Ayşe Acar "Burcu Esmersoy'a bayılıyorsunuz. Onu okumaktan hiç sıkılmıyorsunuz. Resimlerine bakmaya doyamıyorsunuz. "Hizmette sınır yok" o halde..." dedi ve her altı ayda kabul günü düzenler gibi, röportaj günü düzenlediği, Burcu Esmersoy ile yeniden buluştu. İşte o röportajın en çarpıcı bölümü...
* Boşanmış bir anne-babanın çocuğu olmak sizi nasıl etkiledi?
Bu konuyla ilgili kitap yazıyorum biliyor musun... Benim hayatımdan roman olur, film olur, bilmem kaç bölümlük dizi bile olur. Büyüdükçe, olgunlaştıkça çocukluğumda ne zor şeyler yaşadığımı ve bunları tamamen şansa atlattığımı görüyorum. Çok büyük zararlar görebilirdim, akıl sağlığı yerinde olmayan bir yetişkin olabilirdim. Kendimi hayattaki duruşumla kurtardım ve geldiğim yerle gurur duyuyorum. "Annesi babası her ayrılan çocuk, çok büyük sıkıntılar yaşar" diye bir şey yok. Ama bizim zamanımızda kimse çocuğun ne düşündüğünü, ne hissettiğini umursamıyordu. Şimdiki ebeveynler çok bilinçliler. Psikolojik danışmanlık alıyorlar, çocuklarının mutluluğunu her şeyin üstünde tutuyorlar. Belki günümüzde boşanmalar çok arttı, ama çocuklar bizim jenerasyonun çocukları kadar zarar görmüyor.
* Peki karakterinizi nasıl etkiledi bu durum?
Bu süreçten, çok güçlü bir genç kadın olarak çıktım. Bu olumlu bir şey olarak gözükse de, yaralanmaktan korktuğum için güçlüyüm. Duygusal değilim, hassas değilim. Kimsenin beni kırmasına izin vermiyorum. Bu yüzden kendi psikolojik gelişimime de yatırım yapmaya başladım. Terapiye gidiyorum. Ama en önemlisi yazmak... Hem yaşadıklarımla yüzleşiyorum, hem barışıyorum. Çok acayip bir durum var. Ablam da kitap yazmaya başlamış. Birbirimizden tamamen habersiziz. Demek ki o da, yaşadıklarıyla barışmanın yolunu yazmakta buldu.
* İlginçmiş gerçekten...
Yazdıklarımı şu ana kadar bir tek ablama okuttum. Ben de onun yazdıklarını okudum. Ablamın hatırladıklarıyla, benimkiler bambaşka... Ama hissedilenler aynı. Her ikimizin yazdıklarını birleştirsen kesin bir film çıkar. Doğumda ayrılıp yıllar sonra buluşan ve aynı erkeğe aşık olan iki kızkardeş olsaydık bile, bizimkisi kadar absürd bir senaryo çıkmaz ortaya... İsteyene verebiliriz, öyküyü... (Gülüyor)
* Boşanmanın yaşattığı en travmatik olay neydi?
Kimseyi üzmek istemem. Ama şunu çok rahat söyleyebilirim ki; ben anne ve baba ne demektir, ne işe yarar, bunu bilmeden büyüdüm. Babaannem baktı bize... Annem çalışıyordu. O zaman bakıcı filan da yoktu.
* Kaç yaşındaydınız?
Ben dört, ablam altı...
* Annenizle, babanızla görüşüyor musunuz?
Annemle tabii ki görüşüyorum. Babamla hayır.
* Kitap nereden başlıyor, nereye kadar geliyor?
Annemle babamın evliliğiyle başlıyor, bugüne kadar geliyor. Ama olaylar hızlı akıyor tabii. Öyle ansiklopedi gibi bir kitap olmayacak. Can alıcı kısımlarını detaylı anlatacağım... İnsanlar o günlerimi benimle yaşayacak.
* Otosansür uygulayacak mısınız kendinize?
Asla... O zaman böyle bir işe girişmezdim. Çok açık, çok dürüst olacağım. Seni çok iyi tanımama ve sevmeme rağmen, bu konuşmada dahi kontrolümü kaybetmiyorum. Çünkü hep "Bu söylediğim laftan acaba nasıl bir manşet çıkar?" gerginliği yaşıyorum. Saçma bir manşet atılsa, internet yüzünden yıllar yılı ondan kurtulamıyorsun. Zaten hakkımda yanlış bilinen şeyleri de bu kitap sayesinde düzeltmiş olacağım.
* Adı belli mi?
Kafamdan bir sürü şey geçiyor. Ama bittikten sonra karar vereceğim. Önümüzdeki bahara piyasada olacağını düşünüyorum.
* Boşanmış bir anne-babanın çocuğu olmak sizi nasıl etkiledi?
Bu konuyla ilgili kitap yazıyorum biliyor musun... Benim hayatımdan roman olur, film olur, bilmem kaç bölümlük dizi bile olur. Büyüdükçe, olgunlaştıkça çocukluğumda ne zor şeyler yaşadığımı ve bunları tamamen şansa atlattığımı görüyorum. Çok büyük zararlar görebilirdim, akıl sağlığı yerinde olmayan bir yetişkin olabilirdim. Kendimi hayattaki duruşumla kurtardım ve geldiğim yerle gurur duyuyorum. "Annesi babası her ayrılan çocuk, çok büyük sıkıntılar yaşar" diye bir şey yok. Ama bizim zamanımızda kimse çocuğun ne düşündüğünü, ne hissettiğini umursamıyordu. Şimdiki ebeveynler çok bilinçliler. Psikolojik danışmanlık alıyorlar, çocuklarının mutluluğunu her şeyin üstünde tutuyorlar. Belki günümüzde boşanmalar çok arttı, ama çocuklar bizim jenerasyonun çocukları kadar zarar görmüyor.
* Peki karakterinizi nasıl etkiledi bu durum?
Bu süreçten, çok güçlü bir genç kadın olarak çıktım. Bu olumlu bir şey olarak gözükse de, yaralanmaktan korktuğum için güçlüyüm. Duygusal değilim, hassas değilim. Kimsenin beni kırmasına izin vermiyorum. Bu yüzden kendi psikolojik gelişimime de yatırım yapmaya başladım. Terapiye gidiyorum. Ama en önemlisi yazmak... Hem yaşadıklarımla yüzleşiyorum, hem barışıyorum. Çok acayip bir durum var. Ablam da kitap yazmaya başlamış. Birbirimizden tamamen habersiziz. Demek ki o da, yaşadıklarıyla barışmanın yolunu yazmakta buldu.
* İlginçmiş gerçekten...
Yazdıklarımı şu ana kadar bir tek ablama okuttum. Ben de onun yazdıklarını okudum. Ablamın hatırladıklarıyla, benimkiler bambaşka... Ama hissedilenler aynı. Her ikimizin yazdıklarını birleştirsen kesin bir film çıkar. Doğumda ayrılıp yıllar sonra buluşan ve aynı erkeğe aşık olan iki kızkardeş olsaydık bile, bizimkisi kadar absürd bir senaryo çıkmaz ortaya... İsteyene verebiliriz, öyküyü... (Gülüyor)
* Boşanmanın yaşattığı en travmatik olay neydi?
Kimseyi üzmek istemem. Ama şunu çok rahat söyleyebilirim ki; ben anne ve baba ne demektir, ne işe yarar, bunu bilmeden büyüdüm. Babaannem baktı bize... Annem çalışıyordu. O zaman bakıcı filan da yoktu.
* Kaç yaşındaydınız?
Ben dört, ablam altı...
* Annenizle, babanızla görüşüyor musunuz?
Annemle tabii ki görüşüyorum. Babamla hayır.
* Kitap nereden başlıyor, nereye kadar geliyor?
Annemle babamın evliliğiyle başlıyor, bugüne kadar geliyor. Ama olaylar hızlı akıyor tabii. Öyle ansiklopedi gibi bir kitap olmayacak. Can alıcı kısımlarını detaylı anlatacağım... İnsanlar o günlerimi benimle yaşayacak.
* Otosansür uygulayacak mısınız kendinize?
Asla... O zaman böyle bir işe girişmezdim. Çok açık, çok dürüst olacağım. Seni çok iyi tanımama ve sevmeme rağmen, bu konuşmada dahi kontrolümü kaybetmiyorum. Çünkü hep "Bu söylediğim laftan acaba nasıl bir manşet çıkar?" gerginliği yaşıyorum. Saçma bir manşet atılsa, internet yüzünden yıllar yılı ondan kurtulamıyorsun. Zaten hakkımda yanlış bilinen şeyleri de bu kitap sayesinde düzeltmiş olacağım.
* Adı belli mi?
Kafamdan bir sürü şey geçiyor. Ama bittikten sonra karar vereceğim. Önümüzdeki bahara piyasada olacağını düşünüyorum.