Tür: Aksiyon, Gizem, Bilim-Kurgu, Gerilim Süre: 94 dakika
Yönetmen: Joe Carnahan Senaryo: Chris Borey (screenplay by), Eddie Borey (screenplay by), Joe Carnahan (screenplay by), Chris Borey (story by), Eddie Borey (story by)
Oyuncular:
Frank Grillo
Mel Gibson
Naomi Watts
Will Sasso
Film beklediğimden çok iyi ve eğlenceli çıktı. Bilim kurgu soslu aksiyonun oldukça sağlam verildiği ve yer yer mizahi sahnelerle de güldüren izlemesi keyifli bir macera aksiyon filmi olmuş.
Groundhog Day'in ne denli önemli bir kült film olduğunu bir kez daha anlıyor insan eğer o filmden önce "aynı günü tekrar tekrar yaşama döngüsü" konulu filmler çekilmemişse. Geçtiğimiz sene vizyona giren Palm Springs de benzer temanın farklı konusunu işliyordu sulu komediye ağırlık verip. Bu film ise Groundhog Day'in Edge of Tomorrow'a daha yakın konsepte yakın olanı. Ancak o film kadar ciddi değil, çünkü filmde Marvel filmlerine benzer bir mizahi tat var.
Level atlamalı oyunlar olur, sürekli ölür ölür tekrar tekrar denersiniz şu seviyeyi bu seviyeyi geçmek için. Bu filmde de kısmen buna benzer bir konsept söz konusu, ancak işlenişi hiç sıkmadığı gibi aynı zamanda kısmi bilim kurgu olması sebebiyle en azından bir açıklama söz konusu oluyor, mantıksal sebeplere dayandırılmaya çalışılıyor. Filmin bu video oyununa benzer tarafını haliyle sevdim, zaten filmde de buna değiniliyor fazlasıyla...
Filmin başrolünü Kaan Urgancıoğlu'na çok benzettim. Mel Gibson da zaten sima olarak bana oldum olası Fatih Terim'i anımsatıyor.
Filmin sonu açık kapı bitti ve bundan dolayı filmin ikincisini çekmek istedikleri çok net anlaşılıyor. İkincisi çıkması gereken bir film aynı zamanda, Mel Gibson'ın da üstünde bir boss olmalı zira Mel Gibson çok kolay halledildi... Gerçi bir günlük işmiş gibi gözükse de yüzlerce gününü aldı adamın.
Bu filmdeki her yan karakterin bile bir işlevi var. Bir tane gereksiz karakter yok yani, mesela barmen olmasa o Japon kadından dövüş öğrenemeyecek, yanındaki adam olmasa dişinde takip cihazı olduğunu öğrenemeyecek, yattığı kadın olmasa takip cihazına dair detayları vb. vb.
Filmin başlarındaki sürekli öldürülme sahneleri komikti, yani anlatım tarzı o kısımları eğlenceli kıldı. Kafasının kesilmesi hele... En çok da arabasını çaldığı adamı taklit etmesi
Son yıllarda çıkan filmleri de göz önüne alırsak güncel dönem adına:
Film'in ilk girişi güzel başladı. Bilgisayar oyunları oynayan kişiler için iyi bir alternatif. Filmde Mel Gibson oluşu ve konusu ilgimi çekti. Teması daha önce izlediğim Groundhog Day ve Palm Springs filmi gibiydi.
Film direk aksiyon sahneleri ile başladı ve biraz başım döndü üst üste aynı sahneler olunca ama neyseki tadında durup 'normal' sahnelere döndük.
Kadın adamın kafasına o cipi yerleştirdikten sonra film daha heyacanlı oldu. Adamın yavaş yavaş olayları anlayıp izlendiğini anladığı sahnede heyecanlıydı. Öldükçe olayları çözmeye başladı.
Diş sökme sahnesinde kötü oldum baya ve Mel Gibsson tarafindan kafa kesme sahneside iyiydi
Kılıç ile dövüşmeyi öğrendiği sahneler ve o diyaloglarıda sevdim
Filmin sonu açık bitti. Büyük ihtimmale devamı çekilir ve o filmde ise dünyanın sonunun gelmemesi için mücadele eder.
Film beklediğimden çok iyi ve eğlenceli çıktı. Bilim kurgu soslu aksiyonun oldukça sağlam verildiği ve yer yer mizahi sahnelerle de güldüren izlemesi keyifli bir macera aksiyon filmi olmuş.
Groundhog Day'in ne denli önemli bir kült film olduğunu bir kez daha anlıyor insan eğer o filmden önce "aynı günü tekrar tekrar yaşama döngüsü" konulu filmler çekilmemişse. Geçtiğimiz sene vizyona giren Palm Springs de benzer temanın farklı konusunu işliyordu sulu komediye ağırlık verip. Bu film ise Groundhog Day'in Edge of Tomorrow'a daha yakın konsepte yakın olanı. Ancak o film kadar ciddi değil, çünkü filmde Marvel filmlerine benzer bir mizahi tat var.
Level atlamalı oyunlar olur, sürekli ölür ölür tekrar tekrar denersiniz şu seviyeyi bu seviyeyi geçmek için. Bu filmde de kısmen buna benzer bir konsept söz konusu, ancak işlenişi hiç sıkmadığı gibi aynı zamanda kısmi bilim kurgu olması sebebiyle en azından bir açıklama söz konusu oluyor, mantıksal sebeplere dayandırılmaya çalışılıyor. Filmin bu video oyununa benzer tarafını haliyle sevdim, zaten filmde de buna değiniliyor fazlasıyla...
Filmin başrolünü Kaan Urgancıoğlu'na çok benzettim. Mel Gibson da zaten sima olarak bana oldum olası Fatih Terim'i anımsatıyor.
Filmin sonu açık kapı bitti ve bundan dolayı filmin ikincisini çekmek istedikleri çok net anlaşılıyor. İkincisi çıkması gereken bir film aynı zamanda, Mel Gibson'ın da üstünde bir boss olmalı zira Mel Gibson çok kolay halledildi... Gerçi bir günlük işmiş gibi gözükse de yüzlerce gününü aldı adamın.
Bu filmdeki her yan karakterin bile bir işlevi var. Bir tane gereksiz karakter yok yani, mesela barmen olmasa o Japon kadından dövüş öğrenemeyecek, yanındaki adam olmasa dişinde takip cihazı olduğunu öğrenemeyecek, yattığı kadın olmasa takip cihazına dair detayları vb. vb.
Filmin başlarındaki sürekli öldürülme sahneleri komikti, yani anlatım tarzı o kısımları eğlenceli kıldı. Kafasının kesilmesi hele... En çok da arabasını çaldığı adamı taklit etmesi
Son yıllarda çıkan filmleri de göz önüne alırsak güncel dönem adına:
Film'in ilk girişi güzel başladı. Bilgisayar oyunları oynayan kişiler için iyi bir alternatif. Filmde Mel Gibson oluşu ve konusu ilgimi çekti. Teması daha önce izlediğim Groundhog Day ve Palm Springs filmi gibiydi.
Film direk aksiyon sahneleri ile başladı ve biraz başım döndü üst üste aynı sahneler olunca ama neyseki tadında durup 'normal' sahnelere döndük.
Kadın adamın kafasına o cipi yerleştirdikten sonra film daha heyacanlı oldu. Adamın yavaş yavaş olayları anlayıp izlendiğini anladığı sahnede heyecanlıydı. Öldükçe olayları çözmeye başladı.
Diş sökme sahnesinde kötü oldum baya ve Mel Gibsson tarafindan kafa kesme sahneside iyiydi
Kılıç ile dövüşmeyi öğrendiği sahneler ve o diyaloglarıda sevdim
Filmin sonu açık bitti. Büyük ihtimmale devamı çekilir ve o filmde ise dünyanın sonunun gelmemesi için mücadele eder.
Hadi hadi demek ki içinde de varmış içten içe psikopatlık 😱
( bunu diyen ben sanki çok farklıymışım gibi
)
Bu arada son sahne evet, filme o kadar güvenmişler ki ikincisi gelir demişler ama bunu Pandemi öncesi çekmişler... Yine de büyük emek vermişler umarım zarar etmeyip ikincisini de çekerler ilki kadar keyifli olmayacak olsa da
Bence Mel Gibson’un da üstünde bir düşman çıkabilir ya da o dönebilir çünkü kolay gibi geldi ölmesi. Ama adam aylarca uğraştı gerçi, sırf dövüş öğrenmek için bile öldü öldü dirildi
Hadi hadi demek ki içinde de varmış içten içe psikopatlık 😱
( bunu diyen ben sanki çok farklıymışım gibi
)
Bu arada son sahne evet, filme o kadar güvenmişler ki ikincisi gelir demişler ama bunu Pandemi öncesi çekmişler... Yine de büyük emek vermişler umarım zarar etmeyip ikincisini de çekerler ilki kadar keyifli olmayacak olsa da
Bence Mel Gibson’un da üstünde bir düşman çıkabilir ya da o dönebilir çünkü kolay gibi geldi ölmesi. Ama adam aylarca uğraştı gerçi, sırf dövüş öğrenmek için bile öldü öldü dirildi
şimdi olmasada misal 5 sene sonra yeni isimlerle de yapılır belki belli olmaz ama yenisi yakın zamanda çekilirse iyi bir oyuncu ile anlaşırlar elbet. Diğer gittiği yerde bambaşka şeylerle karşılaşabilir. Bu bölüm oğlunu, sevdiği kadını kurtarmış oldu ve tabiki kendisinide. Diğer filmde ise tüm dünyayı kurtaracak ve aynı 1 günlük tema olarak olmayabilir. Orda zaman ve süreç farklı işliyordur
Film iyi hoştu da çok fazla geri dönüş ve aynı sahne olması biraz sıktı. Dakika da bir geçmişe dönüyor neredeyse. En büyük eksisi buydu, diğer eksisi de ucu açık bitmesi, tadı damağımda kaldı derler ya o hesap, kesin olarak devam filmi geleceği için böyle bir şekilde sonlandırdılar sanırım.
Aksiyon sahnelerinin tümü çok başarılıydı bir tek boş sahne yoktu. Frank Grillo, Roy karakterini üzerine çok güzel giymiş harikalar yarattı hem oyunculuğuyla hem karizmasıyla. Zaten film onun üzerine kurulu olduğu için tüm filmi tek başına sırtlamış neredeyse. Kafa kesme, kılıç sahneleri de çok iyiydi.
Arabasını çaldığı adamla aynı anda sanki araba onunmuş gibi bağırması filmin en komik sahnesiydi. Arabaya otobüsün çarpmasıyla otobüsün içine yatar pozisyonda girmesi de epey şaşırtan bir sahne oldu. Gerçek hayatta olması mümkün değil.