Bütün dünyada "pembe dizi" ya da "sabun köpüğü" olarak adlandırılan uzun süreli (en az 100 bölüm) dizileri tutturmanın standart formülleri vardır.
Bunların başında, dizideki karakterlerin sür git iyi karakterler - kötü karakterler olarak sınıflandırılmaması gelir. Eğer iyi karakter seyircinin gözünde hep iyi, kötü karakter de kötüyse bir süre sonra seyirci aynı şeylerin tekrarlanmaya başladığını hisseder ve yavaş yavaş diziden kopmaya başlar.
Oysa izleyici birkaç bölüm önce ekran başında küfredip lanetler yağdırdığı karaktere, birkaç bölüm sonra acımaya ya da şefkat duymaya başlıyorsa, diziye daha çok bağlanır. Bizim de 100 bölüm üzeri dizilerimizde bu sihirli formül kullanılıyor.
Örneğin "Yaprak Dökümü"nde ailenin tüm çocuklarına karşı kimi bölümde şefkat duyduk, kimi bölümde öfke... Başta Şevket olmak üzere, Leyla?ya, Necla?ya bakışlarımız hep değişkenlik gösterdi. Hatta zaman zaman müzmin fettan kadın Ferhunde'ye bile yakın hissettik kendimizi. Sonuç, reyting rekorları kırarak geçen bir dört yıl.
Şimdi, uzun ömürlü olmaya aday bir başka dizi "Öyle Bir Geçer Zaman Ki"de aynı formülü kullanacağa benziyor. Geçen sezonda, neredeyse herkesin büyük nefretini kazanan, karısına şiddet, tecavüz dahil her türlü alçaklığı yapan Ali Kaptan, bu sezon seyircinin acıma ve hatta takdir duygularıyla korumaya alınacağa benziyor. Bunun için gerekli ortam hazırlandı. Bir kere Ali Kaptan hasta ve parasız. Öyleyse gelsin şefkat...
Sonra uğruna ailesini parçaladığı yabancı gelin Caroline'den artık nefret ediyor. Yani doğruyu gören adam... Her türlü eziyeti ettiği eski karısı Cemile, alevler arasında. Tabii ki, onu kim kurtarıyor: En kahraman Ali Kaptan. Şimdi seyirci bu adama ısınmasın da ne yapsın?
Senaryo yazarları, izleyicinin zayıf noktasını yakaladı mı, o dizi tutar. Ekran başındakilerin ne olup bittiğine uyanması ve diziyi terk etmesi sürecine gelinceye kadar da, hem yapımcılar hem de televizyon kanalları ceplerini çoktan doldurur.
Zap Dedik / Yeniçağ
Bunların başında, dizideki karakterlerin sür git iyi karakterler - kötü karakterler olarak sınıflandırılmaması gelir. Eğer iyi karakter seyircinin gözünde hep iyi, kötü karakter de kötüyse bir süre sonra seyirci aynı şeylerin tekrarlanmaya başladığını hisseder ve yavaş yavaş diziden kopmaya başlar.
Oysa izleyici birkaç bölüm önce ekran başında küfredip lanetler yağdırdığı karaktere, birkaç bölüm sonra acımaya ya da şefkat duymaya başlıyorsa, diziye daha çok bağlanır. Bizim de 100 bölüm üzeri dizilerimizde bu sihirli formül kullanılıyor.
Örneğin "Yaprak Dökümü"nde ailenin tüm çocuklarına karşı kimi bölümde şefkat duyduk, kimi bölümde öfke... Başta Şevket olmak üzere, Leyla?ya, Necla?ya bakışlarımız hep değişkenlik gösterdi. Hatta zaman zaman müzmin fettan kadın Ferhunde'ye bile yakın hissettik kendimizi. Sonuç, reyting rekorları kırarak geçen bir dört yıl.
Şimdi, uzun ömürlü olmaya aday bir başka dizi "Öyle Bir Geçer Zaman Ki"de aynı formülü kullanacağa benziyor. Geçen sezonda, neredeyse herkesin büyük nefretini kazanan, karısına şiddet, tecavüz dahil her türlü alçaklığı yapan Ali Kaptan, bu sezon seyircinin acıma ve hatta takdir duygularıyla korumaya alınacağa benziyor. Bunun için gerekli ortam hazırlandı. Bir kere Ali Kaptan hasta ve parasız. Öyleyse gelsin şefkat...
Sonra uğruna ailesini parçaladığı yabancı gelin Caroline'den artık nefret ediyor. Yani doğruyu gören adam... Her türlü eziyeti ettiği eski karısı Cemile, alevler arasında. Tabii ki, onu kim kurtarıyor: En kahraman Ali Kaptan. Şimdi seyirci bu adama ısınmasın da ne yapsın?
Senaryo yazarları, izleyicinin zayıf noktasını yakaladı mı, o dizi tutar. Ekran başındakilerin ne olup bittiğine uyanması ve diziyi terk etmesi sürecine gelinceye kadar da, hem yapımcılar hem de televizyon kanalları ceplerini çoktan doldurur.
Zap Dedik / Yeniçağ
