Posta gazetesi televizyon eleştirmeni Mesut Yar, şöyle yazdı:
'Behzat Ç. hakkında uzun zamandır not düşmüyordum. Ancak şu önceki gün izlediğim bölüm bana inceden bir yavanlaşma havası verdi. Tüm detaylara dikkat eden bir içerik takımının elinden çıkanın kimi zaman 'Gerçek Kesit' pejmürdeliği taşıma hali can sıkıcı. Kaçma ve kovalama sahnelerinde hakikatten zorlama hakimdi biraz pazar gecesi. Belki Ankara'daki müthiş soğuk, belki 90 dakika doldurmak için gereksiz uzayan bazı sahneler işin aceleye getirildiğini düşündürdü bana. Ama ne olursa olsun, içerikteki Aziz Komiser ve torununun diyalogları ve Hayalet ile Akbabuş'un samimi gülücükleri arızaların üstünü örttü bir miktar. Bu kesip parmak cinayetleri meselesi daha fazla uzamadan noktalanmalı diye düşünüyorum. Her ne kadar bölüm içinde başı ve sonu belli cinayet öyküleri anlatılsa da, kesik parmak cinayetlerinin diziye bir şekilde (biraz da zorla) dahil edilmesi odağı netleştirmede sorun yaratıyor. Çok mu teknik yazdım sevgili okur; 'bu son bölüm olmamış' desem kâfi miydi yoksa?"
'Behzat Ç. hakkında uzun zamandır not düşmüyordum. Ancak şu önceki gün izlediğim bölüm bana inceden bir yavanlaşma havası verdi. Tüm detaylara dikkat eden bir içerik takımının elinden çıkanın kimi zaman 'Gerçek Kesit' pejmürdeliği taşıma hali can sıkıcı. Kaçma ve kovalama sahnelerinde hakikatten zorlama hakimdi biraz pazar gecesi. Belki Ankara'daki müthiş soğuk, belki 90 dakika doldurmak için gereksiz uzayan bazı sahneler işin aceleye getirildiğini düşündürdü bana. Ama ne olursa olsun, içerikteki Aziz Komiser ve torununun diyalogları ve Hayalet ile Akbabuş'un samimi gülücükleri arızaların üstünü örttü bir miktar. Bu kesip parmak cinayetleri meselesi daha fazla uzamadan noktalanmalı diye düşünüyorum. Her ne kadar bölüm içinde başı ve sonu belli cinayet öyküleri anlatılsa da, kesik parmak cinayetlerinin diziye bir şekilde (biraz da zorla) dahil edilmesi odağı netleştirmede sorun yaratıyor. Çok mu teknik yazdım sevgili okur; 'bu son bölüm olmamış' desem kâfi miydi yoksa?"