- Katılım
- 15 Şubat 2011
- Mesajlar
- 55,491
- Reaksiyon puanı
- 2,350
- Puanı
- 809
Birkaç yıl önce bir kitabevinde gezinirken gördüm Behzat Ç.'yi...
Genç bir yazarın ilk romanıydı.
Aslında genç ve ilk romanını yazan yazarlara karşı önyargım vardı ama yine de adını ilk kez duyduğum Emrah Serbes'in romanıyla kendimi kasada buldum.
Kitabı 6 saatte okudum. Yarattığı karakter, dilinin yalınlığı ve okuyucuyu bir anda içine çeken üslubuyla mutlaka okunması gereken kitaplar listeme girdi.
Aradan bir yıl geçti.
Bu kez Star TV'de Behzat Ç.'nin tanıtımları dönmeye başladı. Başrolünde tiyatro oyuncusu Erdal Beşikçioğlu vardı.
Ne yalan söyleyeyim ilk bölümü o kadar sevemedim. Zaten yarısında yakalamıştım.
Behzat Ç.'yle gönül bağım eskilere dayanıyordu. O nedenle yorum yapmadan önce bir şans daha vermeye karar verdim.
Dizinin tekrarını izlediğimde ise okurken tam da hayalini kurduğum şey karşımda duruyordu. Sanki ilk bölüm hiç senaryo yazmamışlar ve kitabı birebir oynamışlardı.
Heyecanla ikinci bölümü beklemeye başladım.
Her hafta biraz daha yakınlaştık Behzat'la... Pazar akşamları misafir kabul etmemeye, bir yere gittiysem mutlaka erken eve dönmeye başladım.
Benim gibi günde üç dizi izleyen ve bunu işi için yapmak zorunda olduğunu ifade eden biri için Behzat Ç. nefes aldığım dizi oldu.
İşim dizi muhabirliği olmasa da izlerdim Behzat Ç.'yi...
Çünkü gerçekti.
Kahramanımız öyle biblo gibi, bütün genç kızları peşinden sürükleyecek, bir kadının âşık olacağı bir adam değildi. Üstelik zenginlik kozu da yoktu.
Deliydi, başarısızdı, zaafları vardı...
Ekranlarda izlediğimiz kusursuzluktan çok uzaktı.
Tıpkı hayat gibi...
Ama Behzat Ç. korkusuzdu. O adaleti vicdanında arıyordu. İşinde yükselmek gibi hayalleri yoktu. Bir cinayeti tüm gerçekliğiyle çözdüyse iki tek atıp koltuğunda uyuyordu. Haftalar geçtikçe Türkiye'nin kanayan yaralarına parmak basmaya başladı Behzat Ç...
Cumartesi anneleri, kot işçileri, Hrant Dink cinayeti Behzat Ç.'de işlendi.
Sonra ne mi oldu?
Behzat Ç. bir savcıya âşık oldu, savcı da ona... Birlikte yaşamaya başladılar. Bu bir milletvekilini rahatsız etti.
Bir polisle savcının evlilik dışı ilişki yaşaması sorun haline geldi.
Çözüm bulundu. Behzat Ç., savcı Esra'yla evlendi.
Bu defa içki içmesi sorun haline geldi.
Şimdilerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Behzat Ç.'nin yayından kaldırılmasının tartışılacağını okuyoruz.
Alt alta yazınca size de komik gelmiyor mu?
Koskoca Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sanki hiçbir sorunumuz kalmamış gibi Behzat Ç., yani bir dizi karakteri tartışılıyor.
Dizinin yayından kaldırılacağı konuşuluyor. Anladık, milletvekillerimiz ve bakanlarımız çok fazla dizi izliyor. Ama bu kadar dizi izlemek mesleğiniz değilse, sakıncalıdır.
En iyisi herkes işini yapsın. Dizi film yapımcıları dizilerini çeksin, gazeteciler yazılarını yazsın, milletvekilleri de dizileri yasaklayacağına toplumu refah seviyesine ulaştırmak için kararlar alsın.
Velev ki, Behzat Ç.'yi yayından kaldırdınız, velev ki tiyatroları kapattınız o zaman bu ülkenin sorunlarını çözeceğinizi mi sanıyorsunuz?
Benim bir önerim var.
Son yıllarda sürekli dizilerle gündeme gelen bir meclisimiz var. Neredeyse her hafta Behzat Ç., Muhteşem Yüzyıl gibi diziler mecliste gündeme geliyor.
Madem diziler mecliste bu kadar tartışılacak, acaba İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı gibi bir de Yerli Dizi Bakanlığı mı kurulsa? Böylece dizilerin bu kadar çok tartışılmasına bir gerekçe de bulunmuş olunur... Ne de olsa bu ülkenin en büyük sorunu diziler...
Bu arada Star TV, geçtiğimiz ay hiçbir sorun olmadığını ve dizinin önümüzdeki sezon devam edeceğini açıklamıştı. Bakalım bu olayların ardından nasıl bir duruş sergileyecek?
Umarım sezon finali yerine ekranda final yazısı görmeyiz.
OYA DOGAN
Genç bir yazarın ilk romanıydı.
Aslında genç ve ilk romanını yazan yazarlara karşı önyargım vardı ama yine de adını ilk kez duyduğum Emrah Serbes'in romanıyla kendimi kasada buldum.
Kitabı 6 saatte okudum. Yarattığı karakter, dilinin yalınlığı ve okuyucuyu bir anda içine çeken üslubuyla mutlaka okunması gereken kitaplar listeme girdi.
Aradan bir yıl geçti.
Bu kez Star TV'de Behzat Ç.'nin tanıtımları dönmeye başladı. Başrolünde tiyatro oyuncusu Erdal Beşikçioğlu vardı.
Ne yalan söyleyeyim ilk bölümü o kadar sevemedim. Zaten yarısında yakalamıştım.
Behzat Ç.'yle gönül bağım eskilere dayanıyordu. O nedenle yorum yapmadan önce bir şans daha vermeye karar verdim.
Dizinin tekrarını izlediğimde ise okurken tam da hayalini kurduğum şey karşımda duruyordu. Sanki ilk bölüm hiç senaryo yazmamışlar ve kitabı birebir oynamışlardı.
Heyecanla ikinci bölümü beklemeye başladım.
Her hafta biraz daha yakınlaştık Behzat'la... Pazar akşamları misafir kabul etmemeye, bir yere gittiysem mutlaka erken eve dönmeye başladım.
Benim gibi günde üç dizi izleyen ve bunu işi için yapmak zorunda olduğunu ifade eden biri için Behzat Ç. nefes aldığım dizi oldu.
İşim dizi muhabirliği olmasa da izlerdim Behzat Ç.'yi...
Çünkü gerçekti.
Kahramanımız öyle biblo gibi, bütün genç kızları peşinden sürükleyecek, bir kadının âşık olacağı bir adam değildi. Üstelik zenginlik kozu da yoktu.
Deliydi, başarısızdı, zaafları vardı...
Ekranlarda izlediğimiz kusursuzluktan çok uzaktı.
Tıpkı hayat gibi...
Ama Behzat Ç. korkusuzdu. O adaleti vicdanında arıyordu. İşinde yükselmek gibi hayalleri yoktu. Bir cinayeti tüm gerçekliğiyle çözdüyse iki tek atıp koltuğunda uyuyordu. Haftalar geçtikçe Türkiye'nin kanayan yaralarına parmak basmaya başladı Behzat Ç...
Cumartesi anneleri, kot işçileri, Hrant Dink cinayeti Behzat Ç.'de işlendi.
Sonra ne mi oldu?
Behzat Ç. bir savcıya âşık oldu, savcı da ona... Birlikte yaşamaya başladılar. Bu bir milletvekilini rahatsız etti.
Bir polisle savcının evlilik dışı ilişki yaşaması sorun haline geldi.
Çözüm bulundu. Behzat Ç., savcı Esra'yla evlendi.
Bu defa içki içmesi sorun haline geldi.
Şimdilerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Behzat Ç.'nin yayından kaldırılmasının tartışılacağını okuyoruz.
Alt alta yazınca size de komik gelmiyor mu?
Koskoca Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sanki hiçbir sorunumuz kalmamış gibi Behzat Ç., yani bir dizi karakteri tartışılıyor.
Dizinin yayından kaldırılacağı konuşuluyor. Anladık, milletvekillerimiz ve bakanlarımız çok fazla dizi izliyor. Ama bu kadar dizi izlemek mesleğiniz değilse, sakıncalıdır.
En iyisi herkes işini yapsın. Dizi film yapımcıları dizilerini çeksin, gazeteciler yazılarını yazsın, milletvekilleri de dizileri yasaklayacağına toplumu refah seviyesine ulaştırmak için kararlar alsın.
Velev ki, Behzat Ç.'yi yayından kaldırdınız, velev ki tiyatroları kapattınız o zaman bu ülkenin sorunlarını çözeceğinizi mi sanıyorsunuz?
Benim bir önerim var.
Son yıllarda sürekli dizilerle gündeme gelen bir meclisimiz var. Neredeyse her hafta Behzat Ç., Muhteşem Yüzyıl gibi diziler mecliste gündeme geliyor.
Madem diziler mecliste bu kadar tartışılacak, acaba İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı gibi bir de Yerli Dizi Bakanlığı mı kurulsa? Böylece dizilerin bu kadar çok tartışılmasına bir gerekçe de bulunmuş olunur... Ne de olsa bu ülkenin en büyük sorunu diziler...
Bu arada Star TV, geçtiğimiz ay hiçbir sorun olmadığını ve dizinin önümüzdeki sezon devam edeceğini açıklamıştı. Bakalım bu olayların ardından nasıl bir duruş sergileyecek?
Umarım sezon finali yerine ekranda final yazısı görmeyiz.
OYA DOGAN