Arkadaslar Yardim Fetret Devri :)

м[я].ηzм

Konu Sahibi
Favori Üye
Katılım
14 Şubat 2007
Mesajlar
284
Reaksiyon puanı
2
Puanı
117
Yaş
117
Konum
İsTanbuL ;)
Fetret Devrini Bulana Genis bilgiler yer alicak +bol bol bol rep verditcem :)
 
Fasıla-i Saltanat olarak da bilinir. Yıldırım Bayezid'in
Yıldırım Bayezid 1360 yılında Edirne'de doğdu. Babası Murad Hüdavendigar, annesi Gülçiçek Hatundur. Gülçiçek Hatun Rum'dur. Yıldırım Bayezid yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, ela gözlü, kumral saçlı, sık sakallı ve geniş omuzluydu. Girdiği savaşlarda gösterdiği cesaretten dolayı ona 'Yıldırım' lakabı takılmıştı.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
Ankara Savaşı'nda (
ANKARA SAVAŞI Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid ile Timur Hanın 1402 yılında Ankara’da yaptıkları savaş. Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid Han, Anadolu beyliklerini hakimiyeti altına aldığı zaman bu ülkelerin beyleri, o zaman batıya doğru gelmekte olan Timur Han’a sığınmışlardı. Ayrıca Timur’dan kaçan Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf ile Tebriz hükümdarı Ahmed Celayiri de, Yıldırım’a iltica etmişti. Bu beyler her iki Türk sultanını birbiri aleyhine kışkırtıy
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
28 Temmuz
28 Temmuz Gregorian Takvimine göre yılın 209. günüdür. Sonraki sene için 156 (Artık yıllarda 157) gün var
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
1402) yenilmesiyle başlayan bu döneme, kardeşleriyle girdiği mücadelede başarılı olarak yönetimi yeniden ele geçiren
1402 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
Mehmed Çelebi son vermiştir.

Ankara Ovası'nda yapılan savaşın kötüye gittiğini gören Yıldırım bayezid'in oğullarından Süleyman Çelebi, yanına Sadrazam Çandarlı Ali Paşa, Murad Paşa ve yeniçeri ağası Hasan Ağa ile birlikte kendine bağlı olan birlikleri de yanına alarak
Çandarlı Ali Paşa 22 Ocak 1387'de babası Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın ölümü üzerine yerine geçerek, 18 Aralık 1406 tarihine kadar, 19 yıl 11 ay vezir-i azamlık yapmış ve Osmanlı Devleti'nin kuruluş sürecinde önemli rol oynamış bir Osmanlı devlet adamıdir. Tarihe Çandarlılar ailesi olarak geçmiş olan ailenin mensubudur.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
Edirne'de saltanatını ilan etti.

Savaşa katılan diğer şehzadelerden İsa Çelebi
Edirne Marmara Bölgesinin Trakya kısmında yer alır. Sınır kapısı, 'Bursa'nın oğlu, İstanbul'un babası' olarak vasıflandırılan ve Osmanlı Devletinin ikinci başkenti ve 'müze şehir' Edirne'nin doğusunda Kırklareli ve Tekirdağ, güneydoğusunda Çanakkale, batısında Yunanistan, kuzeybatısında Bulgaristan, güneyinde ise Ege Denizi bulunmaktadır.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
Balıkesir'de, Çelebi Mehmed ise Amasya'da kendi hükümdarlıklarını ilan ettiler. Yıldırım Bayezid ile birlikte Musa çelebi ve Mustafa Çelebi (Düzmece Mustafa) Timur'a tutsak düştüler.

Timur, zaferden sonra sekiz ay kadar Anadolu'da kalarak Osmanlı topraklarını yağmaladı. Anadolu'da daha önceden bulunan ancak Osmanlı topraklarına katılan eski Anadolu Beyliklerini yeniden canlandırdı. Osmanlı topraklarını ise 4 şehzade arasında paylaştırarak Anadolu'dan çekildi. Böylece Osmanlı Toprakları bölünmüş oldu.

Şehzadelerden ilk olarak Mehmed Çelebi harekete geçti. Orta Anadolu'daki Türkmen beylerini safdışı bırakarak güçlü bir Türkmen ordusu kurdu. İlk çarpışma ise Musa Çelebi ile İsa Çelebi arasında Bursa'da meydan geldi. Musa Çelebi Bursa'yı alarak hükümdarlığını ilan ettiyse de kısa bir süre sonra İsa Çelebi Bursa'yı yeniden ele geçirdi. Bu olay şehzadeler arasındaki mücadelenin kızışmasına yol açtı. Çelebi Mehmed, diğer kardeşlerini safdışı bırakarak Osmanlı İmparatorluğunu yeniden bir birlik altında toplamıştır.


Balıkesir Marmara Denizi ve Ege Denizi sahilinde bulunan, turizm bakımından gelişmiş, Türkiye'nin önemli illerinden biri. Kaplıcaları, yeraltı ve yer üstü suları bakımından zengin, üçte biri ormanlık, Türkiye'nin zeytin ambarı olan ili; Marmara Denizi, Bursa, Kütahya, Manisa, İzmir, Ege Denizi ve Çanakkale arasında yer almaktadır. 39°04' ile 40°40' kuzey enlemleri
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
Ankara Savaşı (1402) sonunda Anadolu'da Türk birligi bozulmuş ve Osmanli Devleti dagilma tehlikesi ile karsilasmisti. Yildirim Bayezid'in ogullari, babalarinin ölümünden sonra taht mücadelesine basladilar. Osmanlı tarihindeki en büyük kargasa dönemi böylece baslamis oldu. Fetret Devri adı verilen bu dönemdeki taht mücadeleleri, Timur'un Anadolu'da kuvvetli bir devlet birakmak istememesi ve Bizans'in entrikalariyla daha da artti. Süleyman Çelebi Edirne'de, İsa Çelebi Bursa'da, Mehmed Çelebi Amasya'da, Musa Çelebi Balikesir'de padisahliklarini ilan ettiler. Mehmed Çelebi ile Musa Çelebi aralarinda anlastilar ve Bursa'da vali bulunan İsa Çelebi'yi ortadan kaldirdilar. Mehmed Çelebi, Süleyman Çelebi'nin de ortadan kalkmasi gerektigini biliyordu. Bu amaçla Musa Çelebi'yi Edirne'ye Süleyman Çelebi'nin üzerine gönderdi. Musa Çelebi, kardeşi Süleyman Çelebi'yi yenerek, Edirne'yi ele geçirdi. Ancak Mehmed Çelebi'ye verdigi sözü tutmayarak Edirne'de kendini padisah ilan etti. 1413 yilinda, son olarak Musa Çelebi'yi de saf disi birakan Mehmed Çelebi Fetret Devrine son verdi.
 
mumsema.gif


FETRET DEVRİNİ TESBİTTE VE PEYGAMBERİMİZİN ANNE VE BABASINI TENZİHTE ÖLÇÜ


Fetret, iki peygamber arasında peygambersiz geçen devre manâsınadır. "Fetret" denildiği zaman Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ile Hz. İsa arasında geçen altı asra yakın zaman akla gelir. Bu karanlık devre-de yaşayan insanlar üç kısma ayrılmaktadır. Şöyle ki:
a) Cenâb-ı Hakk'ın varlığını bilen ve birliğine inananlar:
Bunları ikiye ayırmak mümkündür. O devredeki insanlar içinde Kuss bin Sâide ve Amr bin Nüfeyl gibi (1) hiçbir şeriata dahil olmadan tefekkür yoluyla Allah Teâlâ'nın varlığına inanan kimseler bulunmakta, Tübbâ ve kavmi gibi bir şeriata bağlananlar görülmekteydi. Bir şahsın "mü'min" sayılması için aranan îman-ı icmâlî bu iki sınıfta da mevcut olduğundan bu kimseler, ehl-i îman sayılmaktadırlar.

b) Vahdâniyet inancını değiştirip şirki kabul eden, uydurma bir ta-kım hükümler ile şeriat vaz'ına kalkışan, bazı işleri helâl bazı davranış-ları da haram olarak tanıtıp yayan kimseler.
Bu sınıfın başında Amr bin Luhay gelmektedir. Bu kimse, Arablar arasında putperestliği vaz edip yayan; Maide suresinin 103. âyetinde zikredilen "Bahire, saîbe, vasîle ve ham" (2) gibi hükümleri uyduran şahıstır.
Amr bin Luhay ve benzeri kimselerin şirk ve küfür ehli olduğunda hiçbir itiraz yoktur ve bunların cehennem azbına uğrayacakları kesindir.
c) Müşrik ve muhavvid olmayan, kendi adına bir şeriat uydurma-yan ömrünün tamamını gaflet içinde geçiren kimseler:
"Fetret ehli" denilince ilk akla gelecek bu sınıftır. İslam ulemâsı bunların azap olunmayacaklarına dair birçok deliller göstermişlerdir. Mevzûa açıklık kazandırmak bakımından onlardan bir kaçını aşağıya alıyoruz:
1- "Biz bir peygamber gönderinceye kadar (hiçbir kimseye ve kavme) azab ediciler değiliz" (3).
2- "Bîr memleketi helak etmek dilediğimiz vakit onun nimet ve refahtan şımarmış elebaşılarına emrederiz de orada (bu emre rağ-men) itaattan çıkarlar. Artık o (memlekete) karşı söz (azab) hak olmuştur. İşte biz onu artık kökünden mahv-ü helak etmişiz-dir"(4).
3- "Kendi elleri (ve ihtiyarları) ile öne sürdükleri (küfür ve zu-lüm) yüzünden onlara herhangi bir musibet geldiği zaman, "Ey Rabbimiz bize bir peygamber göndereydin de biz de âyetlerine it-tiba edeydik, müminlerden olaydık ya" deyecek olmasalardı..."
(5).

4- "Senin Rabbin memleketlerin ana merkez (ler) ine, karşıla-rında âyetlerimizi okuyacak bir peygamber gönderinceye kadar, o memleketleri helak edici değildir ve biz ahalisi zalim olan memle-ketlerden başkasını helâk edici de değiliz" (6).
Bu âyet-i kerimeler müvacehesinde ortaya çıkan dinî hüküm şu-dur: Kendisine bir peygamber daveti ulaşmayan bir kimse azap olunmayacaktır. Yukarıda geçen (a) ve (b) şıklarında açıklanan kimseler hakkında İslam ulemasının görüş birliği vardır. İhtilaf, (c) şıkkında ele alınan iman ve şirke dair bir tavrı görülmeyen, ömürleri fetret devrinde ve gaflet içinde geçen kimseler üzerinde vakî olmuştur.
Bu ciheti izaha çalıştıktan sonra, Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) in muhterem ebeveyninin durumlarını ele almak isteriz. Hz. Abdullah ile Hz. Âmine necat ehlidirler. Kendilerinin şirke bulaştıkları-na dair en küçük bir delil yoktur. Bilakis, tevhide yönelik bir inancın sa-hibi olduklarını gösteren sözleri vardır. Ne Peygamberimizin muhterem anne ve babası, ne de diğer enbiyanın ebeveynleri asla küfür ehli değillerdir.
Peygamber (s.a.v.)'in dedelerinde ve nenelerinde, yani Hz. Âdem'den başlayarak Abdülmuttalib'e kadar gelen silsile-i nesebinde bile bir tek şirk ehli yoktur. Sûre-i En'âm 74. âyetinde İbrahim aleyhisselâm babası olarak zikredilen "Âzer" e gelince, bu hususta iki te'vil ve izah bulunmaktadır: Bunlardan birincisi, Âzer'in putlara tapma-ya başlaması Nûr-ı Muhammedi'nin Hz. İbrahim'in annesine intikalin-den sonra olduğuna dair görüştür (7).
İkincisi, Hz. İbrahim'in babası Târah'tır. Âzer, İbrahim aleyhisselâmın amcası olmaktadır (8). Amcaya "baba" demek, bu gün bazı memleketlerde âdet olduğu gibi o devirde de yaygındı. Binâen aleyh onun geçtiği kanallarda asla şirk şâibesi yoktur.
Peygamber (s.a.v.) bir hadis-i. şeriflerinde "Ben, temiz babaların sulbünden tertemiz annelerin rahimlerine intikal ederek (dünyaya) geldim" (9) buyrulmuştur. Müşriklerin necis olduğu âyet-i kerime ile sabittir (10). Taharet ile necaset, iman ile şirk ve dolayısıyla mümin i!e müşrik arasında tam bir tezat vardır. Bu naklî deliller ve mantıkî ka-ziyyeler müvâcehesinde Peygamber (s.a.v.)'in ecdâdından hiçbirinin müşrik olmadığını kabul etmek vacibtir (11).
Resûl-i Ekrem'in annesinin ve babasının îman ehli kimseler oldu-ğunu gayet açık olarak ortaya koyan konuşmaları ve şiirleri vardır. Bu cümleden olmak üzere, Hz, Âmine'nin ömrünün son dakikalarını ya-şarken söylediği şu beyitleri birlikte tedkik ve tahlil edelim:
Bârekellâhü fîke min ğulâmin,
Yebnellezi min havmetil-hamâmi:
Necâ bi avn'il-melikil'minâmi,
Fe vüddiye ğadâted-darbi bissihâmi;
Bi mietin min ibilin sivâmin,
İn Sahha mâ ebsartü fil-menâmi,
Fe ente meb'ûsün ilel enâmi.
Tüb'asü fiI-hilli ve fil-harâmi,
Tüb'asü fit-tahkîki ve'l-İslâmi,
Dîni Ebike'l-berri İbrâhâmi,
Fallâhü enhâke anil-asnâmi,
Enlâ tüvâlihâ maa'l-akvâmi... (12).
Bu beyitlerin mânâsı:

"Ey oklarla kur'a atıldığı sabah dehşetli bir ölüm korkusu çekilirken yüz deve (yemin) fidyesi karşılığında kurtulan (Abdullah) ın oğlu! Bü-yük bir güvercinin müjdesinin mahsulü hayatı olan yavrum! Eğer gör-düğüm rüya tabir ettiğim gibi çıkarsa, sen insanlara ve cinlere, hil ve haram (halkın) a peygamber olarak gönderileceksin. (Büyük) baban İbrahim'in dini olan İslâm'ı tahkik (ve tasdik) için peygamber olacak-sın. Kavimlerle birlikte devam edip gelen putlar (a tapmak) tan Allah seni nehyetti".
Hz.Ârnine, bu beyitleri terennüm ettikten sonra şu sözleri söyleye-rek ruhunu teslim etti: "Her canlı ölür, her yeni eskir, her çok azalır ve yaşlanan herkes yok olur. Şübhesiz ben de öleceğim. Fakat temiz bir oğul dünyaya getirdim. Nâmım ebedî olarak anılacak tır"(13).
Bu ebyat ve yapılan bu konuşma, Hz. Âmine'nin bir müvahhide ol-duğunu açık ve seçik ifadelerle ortaya koymaktadır. Zira o, İbrahim aleyhisselâmın dinini anmakta, oğlunun İslam dinini tebliğ için Allah tarafından peygamber olarak gönderileceğini, kavimlerin arasında de-vam edip gelen putperestlikten nehy olunduğunu açıklamaktadır. Bun-lar, tevhid inancından başka neyi ifade eder? Tevhid, Allah Teâlâ'nın varlığını, onun ulûhiyyetini, şerikinin bulunmadığını ve putlardan uzak durmanın zaruretini itiraftır (14).
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) in babası Hz. Abdullah da îman, edeb ve yüce bir seciyye sahibiydi. Alnında parlayan nûr-i Muhammedî'nin ken-disine kazandırdığı müstesna güzellik sebebiyle, kendisiyle karşılaşan Mekke kızları ona ilân-ı aşk ediyor ve fakat Hz. Abdullah, yüzü ile bir-likte gözünü ve özünü aydınlatan nûrun tesiri ile iyi ve kötü işlerin ma-hiyetlerini ve sonunda doğacak sorumlulukları görüyor ve hissediyor-du.
Onsekiz yaşında bulunduğu sırada Varaka bin Nevfel'in kız karde-şi Kutîle binti Nevfel, Kâbenin yanında Hz. Abdullah'a ilân-ı aşk etmiş ve arzusuna tâbî olur ise kendisine yüz tane deve vereceğini söyle-mişti (15). Vâlid-i peygamberî, asâletine uygun yolu seçmiş, ne serve-tin ne de şehvetin tesirine kendisini kaptırmamış ve bahsi geçen kadı-na, hak ettiği cevabı edeb ve edebiyat çerçevesi içinde vermişti:
Emmel-harâmü fel-memâtü dûneh,
Vel-hillü le ehallü festebînih;
Yahmil-kerimü ırdahû ve dineh,
Fe keyfe bil-emrillezî tebğîneh (16).
Bu beyitlerin nazmen tercümesi:
Haram (olan zinâ suçu),
Ölüm ondan hafif acı;
Halâl (nikah) daha tatlı,
Onu ara, ol kıymetli;
Şerefli korur kendini,
Hem ırzını, hem dinini;
Senin istediğin (kötü) işi,
Nasıl yapar kerim kişi?

Kavurucu Mekke sıcaklarının altında ve delikanlılık çağında bulu-nan Abdullah, Allah korkusu ve ahiret sorumluluğu ile, her ferdin kolay-lıkla gösteremiyeceği bir mertliği ibraz etmiş, yüz deveyi elinin tersi ile reddetmişti. Onun terennüm ettiği bu beyitlerin değeri, sadece edebî yönde kalmamakta; zinanın haram olduğuna dair inancını, meşrû bir nikah akdi ile evlenmenin daha doğru bir hareket olduğunu karşısında-ki kadına telkin etmekte ve zina suçunun ölümden daha acı ve feci bir cürüm olduğunu dile getirmektedir. Bu ifadeler akl-i selim süzgeçinden geçirilecek olur ise Hz. Abdullah'ın kâmil bir îmana sahip olduğundan başka neyi ifade eder?
Resûlüllah (s.a.v.) in anne ve babasının asaleti bu olmakla bera-ber, bazı hadis-i şeriflerden anlaşılan manâyı ihatalı olarak anlayıp izah edemeyen kimseler, tereddüde ve yanlış inançlara sebep olabile-cek beyanlarda bulunarak, Resûlüllah (s.a.v.) 'in peder ve validesinin -hâşâ- "ehl-i nâr" olduklarını kaydetmişlerdir. Biz bu gibi sözleri, İslam âlimlerinin tedkik ve tenkidleri ile tahlile tâbi tutacak ve cevaplandırma-ya çalışacağız. Bu ciheti ortaya koyarken İslam inançlarına ters düşen beyanları tashih etmek ve dinimizin şaşmaz ve şaşırtmaz ölçülerini göz önüne koymak istiyoruz.
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Peygamber (s.a.v.), annesinin kabrini ziyaret etti ve ağladı. (Onun teessürü) yanındakileri de ağlattı. Daha sonra, "Annem için mağfiret dileğinde bulunmak üzere Rab-bimden izin istedim, müsade buyrulmadı. Kabrini ziyaret için izin istedim, buna müsade edildi. Artık siz de kabirleri ziyaret ediniz. Zira kabir ziyareti ölümü hatırlatır" (17).

Bu hadis-i şerife dayanarak, Peygamber (s.a.v.)'in annesinin ve babasının ehli nâr olduğunu söyleyenlere cevap: Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e annesi için mağfiret dileğinde bulunmaya izin verilmemesi, o muhterem kadının müşrik olmasını gerektirmez. "İstiğfar, günahkâr bir şahsın işlediği suçlarla muaheze olmaması için Cenâb-ı Hakk'a niyaz-da bulunmaktır". Fetret devrinde yaşadığı halde, cahiliyet kirlerine asla bulaşmamış ve oğlunun peygamberlik devresine yetişmemiş bir anne-de ne gibi bir suç ve kusur olabilir ki bunlarla muaheze ihtimali bulun-sun?
Resûlüllah (s.a.v.)'in ağlamasını, annesinin kabirde azap olundu-ğuna hamletmek, sakim bir mantık yoludur, fâhiş bir hatadır. Resûl-i Ekrem gibi ince ruhlu bir insan için ilk akla gelen cihet, kendisini dün-yaya getirip şefkatle büyüten annesinin, oğlunun peygamberlik devre-sine erişememiş olmasının teessürü ile ağlamış olacağıdır. Beyhekî'
nin rivayetinde, Hz. Ömer Fahr-i Kâinat Efendimizden "Ne için bu ka-dar ağladınız?" diye sormasına cevaben, "Onun rikkati bana (kalbi-me) geldi de o sebepten ağladım" buyurmuştur (18).

Müslim'in Enes bin Mâlik'ten olan rivayetinde şöyle açıklanmakta-dır: Peygamber (s.a.v.)'e bir şahıs gelmiş ve "Ey Allah'ın Resûlü! Ba-bam nerededir? Cennette mi, cehennemde mi?" diye sormuş. Fahr-i Kâinat (s.a.v.) de "Cehennemdedir" şeklinde cevap vermiş. Bu adamın dönüp gittiği sırada kendisini çağırmış ve "Benim babam da senin baban da cehennemdedir" buyurmuş (19).
İmam Süyûtî, bu hadis-i şerif üzerinde enine, boyuna ve derinliğine tedkik ve tenkidlerde bulunarak şöyle demektedir: "Benim babam da senin babanda cehennemdedir" fıkrasında hadis râvilerinin ittifakı bulunmamaktadır. Bu ise bir za'f eseridir. Hadisteki bu ziyadeliği Ham-mad bin Seleme Sâbit'ten, o da Enes bin Mâlik'ten rivayet etmiştir. Bu rivayet tarikını Müslim sahihine almış bulunmaktadır. Aynı hadisi Mâ'mer bin Râşid de Sâbit'ten rivayet etmiş ve Hammâd bin Sele-me'ye muhalefet ederek bu fıkrayı zikretmemiştir.
Bu iki rivayetten Mâ'mer'e ait olanın Hammâd'ın rivayetinden daha kuvvetli ve huccet olmaya daha müsait olduğunu İmam Süyûtî tasrih etmektedir. Hammâd'ın ezberciliği hakkında hadis sahasında söz sahi-bi bulunan ilim adamları , "kîl-ü kal" etmişler ve rivayetlerinin arasında münker hadisler bulunduğunu açıklamışlardır. Hammâd, hadis ezber-lemez, duyduklarını kitabına yazar oradan rivayet ederdi. Üvey kızının bu yazılar arasına desise yapmasından şüphe ederdi. Buhârî, Hammâd'dan hiçbir hadis nakletmemiştir. Müslim'in tahriçleri de şeva-hide dair olup yalnız Sâbit'e inhisar etmektedir.
Mâmer'e gelince, onun ezberleme kabiliyetinin güzel ve zabtının sitâyişe lâyık olduğuna işaret olunmaktadır. Naklettiği hadislerden hiç-biri kudretli ilim adamları tarafından red ve inkâra maruz kalmamıştır. Bu rivayetlerin bir çoğunda Buhârî ve Müslim ittifak etmişlerdir (20). Bahsi geçen hadisin Sâ'd bin Ebî Vakkas yoluyla gelen rivayeti, aynı lafızla nakl olunmakta ve Mâ'mer'in rivayetini teyid eder mâhiyettedir. Bu hususlar dikkate alınınca, Mâmer'in rivayetini Hammâd'ın rivayeti-ne tercih gerekmektedir (21).
Hulâsa etmek gerekirse , Tevbe suresinin 113. âyetindeki "Ne peygamberin ne de mümin olanların müşrikler için istiğfar etme-leri doğru değildir" meâlindeki yasaklama, "Peygamber (s.a.v.)'in ba-ba Ve annesi hakkında nâzil olmuştur" diyenler, bu açıklamalar karşısında dayanak ve kaynak noktasından tamamen mahrum bulunmakta-dırlar. Bu âyet-i celile, Peygamber (s.a.v.)'in ebeveyni hakkında değil, Ebû Talip hakkında nâzil olmuş bulunmaktadır (22).
Ebû Tâlip, babadan yetim ve anneden öksüz kalan Peygamberimizi küçük yaşından itibaren himayesine almış, kendi çocuklarından ayırt etmeden bir sevgi ve ilgi göstermeye başlamıştı. Ondan bahse-derken "oğlum" diyor ve bu ifade ile hitap ediyordu. Şam yolculuğu sı-rasında Rahip Bahîrâ "Bu çocuk senin neyin oluyor?" diye sorduğu za-man da "oğlum" cevabını vermişti. Rahip, "Onun babasının hayatta ol-maması lâzım. Elimizdeki kitap öyle haber veriyor" dediğinde, "Evet, doğrudur. Babası vefat edince yanıma aldım, evladım gibi sever ve il-gilenirim" demişti.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.), kendisine peygamberlik geldiğinde, halkı İslam'a davet ediyor ve elleriyle yonttukları sonra karşısına geçip tap-tıkları putları takbih ediyordu. Bu duruma öfkelenen müşrikler, Ebû Tâlib'e gelerek "Oğluna söyle, bizim ilahlarımıza dil uzatmaktan vaz geçsin" diyorlar ve Fahr-i Kâinat'tan bahsederken "oğlun" diyorlar-dı(23).
Amcaya "baba" demek teâmül haline geldiğinden bazı âyet-i keri-meler de bu üslûp üzerine nâzil olmuş bulunmaktadır. Bir örnek vere-lim: Yakup aleyhisselâm vefat edeceği zaman çocuklarını etrafında toplamış ve onlara "Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?" diye sormuştu. Onlar da: "Senin ilâhına, babaların İbrahim'in, İsmail'in İshâk'ın bir tek ilâh olan Allah'ına ibadet edeceğiz" (24) cevabını vermişlerdi.
Bu âyet-i celilede "baba" olarak zikredilen Hz.İsmail, Yakub aleyhisselâm'ın amucası; Hz. İbrahim de dedesi olmaktadır. Biz, sözle-rimizi sona erdirmek isterken Şerefüddin Münâvî'nin bu husustaki gayret ve hiddetini dile getiren bir hususu arz etmek isteriz: Bir adam, bu âlim-i celile gelerek, "Peygamber (s.a.v.)'in babası cehennemde mi-dir?" diye bir soru yöneltmiş. Bu zad şiddetle bağırarak:"Peygamber (s.a.v.)'in babası fetret zamanında vefat etmiştir. Peygamber gönderil-mezden önceki fetret devrinde ölenler için azap yoktur" demiştir (25).
Allah Resûlü'ne ezâ veren bir söz, inanç ile alâkalı ise imâna zarar verir. Onun nesebine ta'n ifade eden laflar, Cenâb-ı Hakk'ın gadabını tahrik eder, Bu cihetleri dikkate alarak, insanlık âlemine böyle bir evlat hediye eden Abdullah ile Âmine hazeratının saygı ve hürmetle anılma-sını hatırlatır, onların yüzü suyu hürmetine Peygamber (s.a.v.)'den şefaat bekleriz.
________________________
(1) Bir hadis-i şerifte "Kuss'a sövmeyiniz. Zirâ o, müslümandı" buyrulmakîadır (el-Hâvî
lil-Fetâvi, c. 2, sh.380).
(2) Bunlara dair geniş bilgi almak isteyenlere "Elmalı Tefsirinin cilt 2 sh. 1823 deki
izâhatı okumalarını tavsiye ediriz.
(3) Sûre-î İsrâ, 15.
(4) Sûre-i İsrâ, 16.
(5) Sûre-i Kasas 47.
(6) Sûre-i Kasas 59.
(7) Tecrid-i sarih trc. c. 4 , sh. 695.
(8) el-Hâvî lil-Fetâvî, c. 2, sh. 373.
(9) el-Hâvî lil-Fetâvî, c. 2, sh. 267.
(10) Sûre-i Tevbe, 28.
(11) Tecrid-i Sarih trc. c. 4, sh. 695 (12)el-Menhelü'l-azbil-mevrûd, c.9, sh. 96.
(13) el-Hâvî lil-Fetâvî. c.2. sh. 387.
(14) el-Menheîü'l-azbil-mevrûd , c.9, sh. 97.
(15) Tabakât-i İbni Sâd , c. 1, sh. 96.
(16) Siret-i Halebî, c. 1, sh. 39.
(17) Müslim, c. 3, sh. 65; Ebû Dâvûd, c. 3, sh. 218; İbnî Mâce, c. 1,sh. 501.
(18) Tabakât-i İbns Sâ'd, c. 1, sh. 117.
(19) Müslim, c. 1, sh. 133.
(20) el-Hâvî lil-Fetâvî, c. 2, sh. 393.
(21) Tecrid-i Sarih tercemesi, c. 4, sh. 685.
(22) Tefsir-i Kurtubî, c. 8, sh. 272.
(23) el-Hâvî lil-Fetâvî, c. 2 , sh. 395.
(24) Bakınız: Sûre-i Bakara, 133.
 
OSMANLI DEVLETİ HAKKINDA GENİŞ BİLGİ


OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU

Osmanlılar Oğuzların Bozok kolunun Günhan soyunun Kayı boyunun Karakeçili aşiretine mensupturlar.
Kayı Boyu, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya geldi.
Kayı, güç ve kudret demektir.
Kayıların damgası, iki ok arasında gerilmiş bir yaydır.
Kayılar, I.Alaeddin Keykubat döneminde Ankara Karacadağ’a yerleştirildiler.
Kayılar, bir süre sonra Söğüt’ü kışlak, Domaniç’i yaylak olarak kullanmaya başladılar. Bu dönemde Kayıların başında Ertuğrul Gazi bulunuyordu.
Osmanlılar 1299 yılında Osman Bey tarafından kurulmuştur.

OSMAN BEY DÖNEMİ:( 1281-1326)

Amacı: Bursa’yı ele geçirmek.

KOYUNHİSAR SAVAŞI (Bafeon Savaşı)

Tarihi: 1302
Tarafları: Osmanlılar X Bizans
Sebep: Bizans’ın Osmanlı ilerleyişini durdurmak istemesi
Sonuç: İzmit yolu Türklere açıldı.
Önem: İlk Osmanlı-Bizans savaşıdır.

OSMANLI DEVLETİ’NİN KISA ZAMANDA GELİŞMESİNİN NEDENLERİ

1-Kurulduğu bölgenin uç bölgesi olması ve Moğol baskısından uzak bulunması
2-Topraklarının tek elden yönetilmesi (Merkezi yönetim)
3-Fetih hareketleri için gerekli kuvveti kolayca bulabilmeleri
4-Başarılı bir yerleşim siyaseti izlemeleri
5-Yönetimin gelişme döneminde tamamen Türklerin elinde olması
6-Anadolu Türk beylikleri arasındaki mücadelelere başlangıçta katılmamaları
7-Hıristiyan Bizans’a karşı gaza ve cihat duygusuyla hareket etmeleri
8-Kuruluş devri hükümdarlarının üstün özelliklere sahip kişiler oluşu


ORHAN BEY DÖNEMİ (1326-1362)

Amacı: Balkanlara yayılmak (Orhan Bey, babasının Bizans’a karşı yürüttüğü yayılma siyasetini aynen devam ettirdi.)
*Orhan Bey döneminde Bursa fethedildi ve beyliğin merkezi oldu. İpek sanayinin merkezi olan Bursa’nın fethi ile hazineye önemli bir gelir kaydedildi.

MALTEPE ( PELEKANON) SAVAŞI

Tarihi: 1329
Taraflar: Osmanlı X Bizans
Sebep: 1-Bizans’ın Osmanlıların İznik kuşatmasını sonuçsuz bırakmak istemesi. 2- Bizans’ın Türk kuvvetlerinin İstanbul Boğazı’na yaklaşmalarını önlemek istemesi
Sonuç: İznik yolu Türklere açıldı.

OSMANLILARIN RUMELİ’DEKİ İSKAN SİYASETİ (İstimalet politikası)

1-Fethedilen bölgelere Anadolu’dan Türk göçmenler yerleştirildi. Bundaki amaç göçmenleri yerleşik hayata zorlamak ve fethedilen yerlerin Türkleşmesini sağlamaktı.. Bu göç gönüllü ve sürgün olmak üzere iki şekilde gerçekleştirildi.
2-Göçmenler, iskan yerlerine yakın bölgelerden seçilirdi.İklim şartlarının aynı olmasına dikkat edilirdi.
3-Göçmen aileler seçilirken özellikle anlaşmazlık içinde olan ailelerden birisi seçilirdi. Bundaki amaç kan davalarını engellemekti.
4-Göç eden ailelere toprak verilir ve bir süre vergi alınmazdı. Göç edenler yeni yerleşim yerlerini terk edemezlerdi.
5-Fethedilen yerlerdeki yerli halktan ayaklanma çıkarma ihtimali olanlar başka yerlere göç ettirilirdi.
6-Bir yerden göçmen alınırken o yerin üretim ve düzeninin bozulmamasına dikkat edilirdi.
7-İstimalet sisteminin amacı fethedilen yerlerde Türk nüfusunu arttırmak ve Türk kültürünü yaymaktı.

Osmanlılara kendi isteği ile katılan beylikler: Karesioğulları, Germiyanoğulları
Osmanlılara ilk katılan beylik: Karesioğulları
Osmanlılara son katılan beylik:Ramazanoğulları
Osmanlıları en çok uğraştıran beylik: Karamanoğulları

KARESİ BEYLİĞİ’NİN OSMANLILARA KATILMASININ ÖNEMİ

1-Karesi beyliği Osmanlıların aldığı ilk beyliktir.
2-Karesi donanması ve donanma komutanları Osmanlıların emrine girdi.
3-Karesi donanması ile Osmanlılar Rumeli’ye geçtiler.

ÇİMPE KALESİ :

Çimpe kalesi Osmanlıların Rumeli’deki ilk askeri üssüdür. Çimpe Kalesi Bizans’ın Osmanlı yardımlarına karşı Osmanlılara verdiği bir hediyedir. Bizans imp.Çimpe’yi geri almak için para teklif ettiyse de Osmanlılar vermediler.

I.MURAT ( HÜDAVENDİGAR) DÖNEMİ ( 1362-1389)

Amacı: Balkanlara kesin olarak yerleşmek

SAZLIDERE SAVAŞI
Tarihi: 1363
Taraflar: Osmanlı X Bizans + Bulgar ittifak güçleri
Sebebi: Osmanlıların Edirne’yi fethetmek istemesi.
Sonuç: 1- Edirne alındı. 2- Bizans’ın Bulgar ve Sırplarla olan bağlantısı kesildi. 3-Balkanlarda fetih yolları açıldı. 4-Gümülcine ve Filibe alınarak Çatalca’ya kadar ulaşıldı.

SIRP SINDIĞI SAVAŞI

Tarih:1364
Taraflar: Osmanlılar X Haçlılar ( Sırp, Bulgar, Eflak, Bosna, Macar beyleri)
Sebep:1-Osmanlıların pirinç ekimi ile meşhur Filipe’yi ele geçirmeleri. 2- Haçlıların Türkleri Rumeli’den atmak istemeleri.3-Edirne’nin Osmanlılara teslim olması.
Sonuç: 1-Balkanlardaki Türk ilerleyişi devam etti. 2-Balkanlardaki Macar etkisi kırıldı. 3-Bulgar kralı Osmanlı egemenliğini ve Osmanlılara vergi vermeyi kabul etti.
Önemi: 1-İlk Osmanlı-Haçlı savaşıdır. 2- Savaş sonunda Osmanlılar’ın başkenti Bursa’dan Edirne’ye taşındı.

ÇİRMEN SAVAŞI

Tarih: 1371
Taraflar: Osmanlı X Birleşik Sırp kuvvetleri
Sebep: 1-Türkleri Balkanlardan atmak 2-Bulgar krallığının Osmanlı hakimiyetinden kurtulmak istemesi.3-Osmanlıların Makedonya’yı ele geçirmek istemesi.
Sonuç: 1- Makedonya yolu Türklere açıldı.2-Sırp kralı Osmanlı hakimiyetini tanıdı.

PLOŞNİK BOZGUNU

1387 yılında Şahin Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Ploşnik’te Sırp ve Boşnak kuvvetleri tarafından imha edildi. Ploşnik Bozgunu I.Kosova Savaşı’nın sebebidir.

I.KOSOVA SAVAŞI

Tarihi: 1389
Taraflar: Osmanlı X Haçlılar (Sırp, Boşnak, Macar, Eflak, Arnavut, Leh, Çek kuvvetleri)
Sebep: Haçlıların Ploşnik bozgununda Osmanlıları yenmesi onlara cesaret vermişti.
Sonuç: Balkanların Türk toprağı olduğu ispatlandı.
Önemi:1-I.Kosova Savaşı Balkanlarda tutunabilmek için yaptığımız savaşların en büyüklerindendir. 2-I.Murat savaş meydanını gezerken bir Sırplı tarafından şehit edildi. 3-I.Murad’ın oğlu Bayezid, bu savaşta gösterdiği ustalık ve çabukluk sebebiyle Yıldırım unvanını aldı. 4- Savaş Balkan Yarımadası’nın geleceğini belirlemiştir.


I.BAYEZİD ( YILDIRIM ) DÖNEMİ (1389-1403)

Amacı: Anadolu’da Türk birliğini kurmak

*Yıldırım Bayezid devrinde Osmanlılar ilk kez İstanbul’u kuşattılar. Yıldırım İstanbul’u 2 kez kuşatmış, sonuç alamamıştır.
*Yıldırım Bayezid devleti içinde bulunduğu güç durumdan kurtarmak ve ekonomik gelişmeyi sağlamak için Venedik tüccarlarına imtiyazlar (kapitülasyonlar) verdi. Hayatı boyunca Venedik tüccarlarını himaye etmeyi kabul etti. Ayrıca Venedikliler Osmanlı topraklarında serbestçe ticaret yapacaklar ve vergi vereceklerdi.
*Yıldırım Bayezid, savaş meydanında padişah olan ilk ve son Osmanlı padişahıdır.
*Yıldırım Bayezid, düşmana esir düşen ilk ve son Osmanlı padişahıdır.

İSTANBUL KUŞATMASI - 1391

Sebep: Yıldırım Bayezid, Bizans imparatoru Manuel’den İstanbul’da bir Türk mahallesi kurulmasını, bir cami yapılmasını ve Osmanlılara ödenen verginin arttırılmasını istedi, imparator bu istekleri kabul etmeyince İstanbul’u kuşattı.
Sonuç: İmparator Yıldırım Bayezid’in isteklerini kabul edince kuşatma kaldırıldı.
Önemi: Osmanlıların ilk İstanbul kuşatmasıdır.

(İstanbul 17 kere Yunanlılar, Romalılar ve Latinler, 7 defa Araplar ve 5 defa da Osmanlılar tarafından kuşatıldı. Kuşatmaları yapan Osmanlı padişahları: 1. ve 2. kuşatma: Yıldırım Bayezid, 3. kuşatma: Musa Çelebi, 4. kuşatma: II.Murat, 5. kuşatma: Fatih Sultan Mehmet)

ANADOLU HİSARI (GÜZELCE HİSAR)

1397 tarihinde Yıldırım Bayezid tarafından İstanbul Boğazı’nı denetlemek ve İstanbul kuşatmalarında Bizans’a Karadeniz’den yardım gelmesini engellemek amacı ile yaptırılmıştır.

NİĞBOLU SAVAŞI

Tarihi:1396
Taraflar: Osmanlılar X Haçlılar (Macar kralı komutasındaki Haçlı ordusu)
Sebep: 1-Osmanlıların İstanbul’u kuşatmaları. 2-Osmanlıların Bulgar krallığına son vermiş olmaları.3-Ege’de Osmanlı donanmasının Venedik çıkarlarına zarar vermesi. 4-Osmanlıların Bosna ve Arnavutluk’a yerleşmesini engellemek. 5-Osmanlı sınırlarının Macaristan’a kadar dayanması.
Sonuç:1-Eflak ve Boğdan beyleri Osmanlı hakimiyetini kabul ettiler. 2-Vidin Bulgar krallığına son verildi. 3-Macaristan içlerine kadar akınlar yapıldı. 4-Haçlıların elindeki kaleler geri alındı.5- Bulgaristan tamamen Osmanlı topraklarına katıldı.
Önemi:1-Savaşta çok fazla ganimet elde edildi. Bu ganimetle Osmanlılar bir çok eser inşa ettirdiler. Bursa Ulu Cami bunlardan biridir. 2-Savaş sonunda halife Yıldırım Bayezid’e Anadolu Sultanı unvanını verdi (Sultan-ı İklim-i Rum) 3-Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasında ünü arttı.

Osmanlı-Karaman rekabetinin ana sebebi:

İki devletin de kendilerini Türkiye Selçuklularının mirasçısı saymaları bu rekabetin ana sebebidir.



ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİN KURULMASI İÇİN SAVAŞMADAN YAPILAN ÇALIŞMALAR

1-I.Murat, Germiyanoğlu Süleyman Şah’ın kızı ile oğlu Yıldırım Bayezid’i evlendirdi. Devlet Hatun çeyiz olarak Kütahya, Tavşanlı, Emet ve Simav’ı getirdi. 2-I.Murat kızını Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey ile evlendirdi. 3-I.Murat Hamitoğullarından Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Yalvaç ve Isparta’yı 80 bin altın karşılığında satın aldı. 4- Sivas hakimi Kadı Burhanettin ölünce Sivas halkı şehri Osmanlılara teslim etti.

ANKARA SAVAŞI

Tarih: 28 Temmuz 1402
Taraflar: Yıldırım Bayezid X Timur
Sebep: 1-Yıldırım Bayezid ile Timur arasındaki üstünlük mücadelesi 2-Yıldırım Bayezid’in doğuya doğru genişlemesi Timur’un hoşuna gitmemişti. 3-Y. Bayezid’in Elbistan ve Malatya’yı alması ile Memlukler ile arası açılmıştı, Timur bu iki Türk devletinin gergin anından yaralanmak istedi. 4-Çin seferine çıkmak isteyen Timur, arkasında Osmanlılar ve Memlukler gibi güçlü rakipler bırakmak istemiyordu. 5- y:Bayezid’in ele geçirdiği Anadolu beyliklerinin beyleri beyliklerini yeniden ele geçirmek için Timur’dan yardım istiyorlardı. 6- Timur, İran, Irak ve Azerbaycan’ı elegeçirerek Osmanlılar ile komşu olmuştu.

Bahane: Celayir hükümdarı Ahmet Celayir ile Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf Timur’dan kaçarak Y.Bayezid’e sığındılar. Timur bu hükümdarların kendisine iade edilmesini veya öldürülmesini istedi. Y.Bayezid, Timur’un isteklerini yerine getirmeyince Timur, bu durumu savaş sebebi saydı.

Savaşı etkileyen olay: Savaş sırasında önce sağ kanattaki Kara Tatarların, sonra sol kanattaki Anadolu askerlerinin Timur’un tarafına geçip Osmanlılara saldırması savaşın kaderini değiştirmiştir.

Ankara Savaşı ile ilgili Y.Bayezid’in hataları: 1- Malatya’yı ele geçirerek Memlukler ile arasını açması ve savaş sırasında Memluklerden destek alamaması. 2- Savaşı dağlık bölgede kabul etmemesi. Timur’un fillerle donatılmış ordusunun dağlarda şansı olamazdı. 3-Ankara’ya geldiğinde Timur’un ordusunun hazırlıksız olduğunu gördüğü halde saldırmaması. Timur’un ordusuna toparlanmak için fırsat vermesi.

Sonuç:1-Bizans’ın alınması 50 yıl gecikti. 2-Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişi durdu. Arnavutluk boşaltıldı. 3-Yıldırım Bayezid tarafından kurulan Anadolu birliği bozuldu. Çünkü Timur Anadolu beyliklerine bağımsızlıklarını geri verdi. 4-Timur, Osmanlı topraklarını Yıldırım’ın oğulları arasında paylaştırdı. Böylece Osmanlı Devleti parçalandı.5-Yıldırım Bayezid Timur’a esir düştü. Esarete dayanamayıp kısa sürede öldü.6- Osmanlı Devleti’nin gelişmesi 50 yıl gecikti. 7-Fetret devri başladı. 8-Anadolu’nun doğusunda güçlenen Akkoyunlular, Osmanlıları tehdide başladılar. 9- Ankara Savaşı’ndan sonra Bizans, İstanbul’da bulunan Müslümanların bir kısmını şehid etti, bir kısmını şehirden çıkardı, camileri tahrip etti.





FETRET DEVRİ ( 1402-1413)

Yıldırım Bayezid’in Ankara Savaşı’nda Timur’a yenilmesi ile başlayan ve Çelebi Mehmet’in hükümdar olmasına kadar geçen 11 yıllık saltanat karışıklığına Osmanlı tarihinde Fetret devri adı verilir.
Fetret devrine Timur’un Osmanlı ülkesini Yıldırım Bayezid’in oğulları arasında paylaştırması sebep olmuştur.

ÇELEBİ MEHMET DÖNEMİ (1413-1421)

Amacı:Anadolu birliğini yeniden sağlayarak devleti güçlendirmek.
*Çelebi Mehmet Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu sayılır.

İLK DENİZ SAVAŞI

Tarih:1416
Taraflar: Osmanlı X Venedik
Sebep: Venediklilerin Osmanlı gemilerine düşmanca saldırıda bulunmaları
Sonuç: 1-Çalı Bey komutasındaki Osmanlı donanması yenildi. 2- Savaş sonunda yapılan antlaşmaya göre Venedikliler Osmanlı topraklarında diğer milletlerden daha fazla ticaret yapacaklar, buna karşılık Osmanlı gemilerine saldırmayacaklardı.

ŞEYH BEDREDDİN İSYANI

Tarih:1420
Sebep: Çelebi Mehmet, kardeşi Musa Çelebi’nin kazasker tayin ettiği Şeyh Bedreddin’i görevinden alınca isyan başladı.
Sonuç: Şeyh Bedreddin yakalandı, Serez’de yargılandı ve idam edildi.
Önemi: Osmanlı Devleti’ndeki ilk dini isyandır.

ŞEHZADE MUSTAFA ÇELEBİ İSYANI (Yıldırım Bayezid’in oğlu)

Tarih:1420
Sebep: Timur, Yıldırım Bayezid’in oğlu Mustafa Çelebi’yi Ankara Savaşı sonunda yanında Semerkand’a götürmüştü. Timur’un ölümü üzerine Mustafa Çelebi geri döndü ve tahta çıkmak isteği ile isyan etti.
Sonuç: Mehmet Çelebi’ye yenilen Mustafa Çelebi, Bizans’a sığındı. Mehmet Çelebi Bizans ile bir antlaşma yaptı ve Mustafa Çelebi’yi serbest bırakmaması şartıyla Bizans’a her yıl yüz bin akçe ödemeyi kabul etti.
*Mustafa Çelebi’nin Yıldırım’ın oğlu olmadığını iddia edenler ona Düzmece adını verdiler. Bu sebeple isyanın diğer bir adı da Düzmece Mustafa isyanıdır. ( II.Murad döneminde Bizans destekli Mustafa Çelebi yeniden isyan ederek Edirne’ye gelmiş ve padişahlığını ilan etmiştir. 1422’de yakalanan Mustafa Çelebi hanedandan olmadığı ilan edilerek öldürülmüştür.)

II.MURAT DÖNEMİ (1421-1444/ 1446-1451)

Amacı: Balkanlarda Osmanlı aleyhine bozulan dengeyi yeniden sağlamak.
*II.Murat, kuruluş döneminin son padişahıdır.
*II.Murat, Türkçe’ye çok önem vermiştir. Devletin resmi kayıtları II.Murat’tan itibaren Türkçe tutulmuştur.

İSTANBUL KUŞATMASI
Tarih: 1422
Sebep: II.Murat, Çelebi Mehmet’in oğlu Mustafa Çelebi’yi tahta çıkarmak isteyen Bizans’ı cezalandırmak istedi.
Sonuç: 50 gün süren kuşatmayı, II. Murat, Mustafa Çelebi’nin Bursa’yı kuşatması üzerine kaldırmak zorunda kaldı.

ŞEHZADE MUSTAFA OLAYI ( Çelebi Mehmed’in oğlu)

Tarih: 1422
Sebep: Çelebi Mehmed’in oğlu Şehzade Mustafa tahta geçmek için Bizans ve Anadolu beyliklerinin desteği ile ayaklandı.
Sonuç: 1423’te İznik’te yakalanarak öldürüldü.


EDİRNE-SEGEDİN ANTLAŞMASI

Tarih:1444
Taraflar:Osmanlı- Macar+Sırp
Maddeleri:1-Bulgaristan’daki Osmanlı egemenliği tanınacak.2-Sırp despotluğu tekrar kurulacak ve Osmanlılara vergi verecek. 3-Eflak beyliği Macar egemenliğinde kalacak, Osmanlılara vergi vermeye devam edecek. 4-Tuna nehri taraflar arasında sınır olacak. 5-Antlaşmanın süresi 10 yıldır.
En önemli maddesi: İki taraf birbirleriyle 10 yıl savaşmayacaklar.( II.Murad bu maddeyi antlaşmaya koyarak tahtı 12 yaşındaki oğlu II.Mehmed’e bırakmak istiyordu. 10 sene sonra II.Mehmed savaşacak yaşa gelecekti.)

VARNA SAVAŞI

Tarih:1444
Taraflar: Osmanlı X Haçlılar (Macar, Erdel, Eflak, Leh, Venedik, Sırp, Alman)
Sebep: Osmanlı tahtına 12 yaşındaki II.Mehmed’in geçmesi. 2- Haçlıların Avrupa’nın güneydoğusunu Türklerden korumak istemesi. 3- Edirne-Segedin Antlaşması’nı papanın onaylamaması üzerine geçersiz sayılması. 4-İstanbul’u Osmanlılardan korumak.
Sonuç:1-Hıristiyanların Osmanlıları Avrupa’dan atma ümitleri sona erdi. 2- Bizans’ın kaderi belirlendi. 3-Balkanlarda 500 yıl sürecek Osmanlı hakimiyeti başladı, Rumeli’de kesin olarak Türk egemenliği sağlandı.4- Varna Savaşı’ndan önce II.Murad ikinci kez tahta çıktı.




II.KOSAVA SAVAŞI

Tarih:1448
Taraflar:Osmanlı X Haçlılar ( Macar, Erdel, Eflak, Alman)
Sebep: Haçlılar Varna yenilgisinin izlerini silmek istediler. 2- Türk düşmanı Hunyadi Yanoş’un Macar kralı olup Haçlıların yardımı ile Osmanlılara saldırmak istemesi.


Sonuç1-Avrupalı ülkeler saldırıdan savunmaya geçtiler. Haçlılar bir daha Türklere saldırmaya cesaret edemediler. (1683 tarihine kadar) 2-Bu zafer Türklerin kesin olarak Balkanlara yerleşmesini sağlamıştır.3-Eflak yeniden Osmanlılara tabi oldu. 4-Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan Osmanlı yönetimine girdi. Bu bölgelere Anadolu’dan getirilen göçmenler yerleştirildi ve özellikle Bulgaristan hızla Türkleşti.


II.MEHMET DÖNEMİ (FATİH) (1451-1481)

Amaçları: 1-İstanbul’u fethetmek. 2-Anadolu’yu bir yönetim altında birleştirmek.3-Karadeniz ticaret yoluna hakim olmak.
*Fatih, Yükselme döneminin ilk padişahıdır.
*Fatih döneminde ilk Osmanlı altın parası basılmıştır.

İSTANBUL’UN FETHİ (6 NİSAN-29 MAYIS 1453)

İstanbul’un fethinin sebepleri:1-Bizans, Osmanlıların Rumeli’den Anadolu’ya,Anadolu’dan Rumeli’ye asker geçirmelerine engel oluyordu.2-Bizans, Avrupa devletlerini, Anadolu beyliklerini ve Osmanlı şehzadelerini Osmanlılar aleyhine kışkırtıyordu. 3-Rumeli’de kesin hakimiyet için İstanbul’un fethi şarttı..4-Osmanlı padişahları devleti Rumeli’de Edirne’den, Anadolu’da Bursa’dan yönetiyorlardı.İstanbul’un fethi ile tek merkezden yönetim sağlanacaktı. 5-İstanbul kara ve deniz yollarının üzerinde bulunması sebebiyle ticari önem taşıyordu. 6-İstanbul Hıristiyanlar için önemli bir dini merkezdi.

Osmanlı Devleti’nin fetih için yaptığı hazırlıklar
1-Bizans’a deniz yoluyla gelebilecek yardımları önlemek amacıyla Anadolu Hisarı’nın karşısına Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı yapıldı. 2- Bizans’ın İstanbul dışındaki toprakları alınarak batı ile bağlantısı kesildi. 3- Surları aşmak için yürüyen tekerlekli kuleler yapıldı. 4- Kuşatmayı denizden desteklemek için 400 gemiden oluşan donanma hazırlandı. 5-Edirne’de büyük toplar döküldü. ( Bunların en büyüğü şahi topudur.) 6-Aşırtma gülleler atacak havan topları yapıldı. 7-Avrupa’dan gelecek saldırılara karşı Mora ve Balkanlara kuvvet gönderildi.

Bizans’ın hazırlıkları:
1-İmparator XI. Konstantin, Katolik ve Ortodoks kiliselerini birleştirmek istedi. Böylece papanın yardımıyla Avrupa devletlerinin desteğini sağlamak istiyordu. 2- Haliç’in girişi kalın zincirlerle ve eski gemilerle kapatıldı. 3- Halk silahlandırılıp surlar tamir edildi. 4-Grejuva (Rum ateşi) adı verilen bir silah geliştirildi.

İstanbul’un fethinin Türk tarihi açısından sonuçları:
1-Osmanlı Devleti için yükselme dönemi başladı. 2-İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti oldu. 3-Boğazlar Osmanlı hakimiyetine girdi. 4-Karadeniz ticaret yolu Osmanlıların eline geçti. 5-Türklerin Avrupa’ya yerleşmeleri hızlandı.6- II. Mehmet, Fatih unvanını aldı. 7-Osmanlıların Rumeli ve Anadolu’daki toprakları bütünleşti. 8- Osmanlıların İslam dünyasındaki saygınlığı arttı.

İstanbul’un fethinin dünya tarihi açısından sonuçları:
1-Şehirleri çevreleyen surların toplarla yıkılacağı anlaşıldı. Avrupalı krallar derebeylerinin şatolarını toplar ile yıkarak Ortaçağ feodalite rejimine son verdiler. 2-İpek ve baharat yolları Türklerin eline geçince Avrupalı denizciler başka deniz yolları aramak zorunda kaldılar ve coğrafi keşifler başladı. 3-1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Roma imparatorluğu tarihe karıştı. 4-İstanbul’un fethinden sonra İtalya’ya kaçan bilginler orada Rönesans hareketini başlattılar. 5- İstanbul’un fethi Ortaçağ’ın sonu, Yeniçağ’ın başlangıcı olarak kabul edildi.

MORA’NIN FETHİNİN SEBEBİ:
1-Mora’da Bizans imparatorunun akrabaları vardı. İleride Bizans üzerinde hak iddia edebilirlerdi. 2-Mora, Osmanlıların İtalya’ya yapacakları seferlerde askeri üs olarak kullanılabilirdi.

FATİH’İN BATI SEFERLERİ:
Sırbistan, Mora, Eflak, Boğdan, Bosna, Hersek, Arnavutluk, İtalya, Atina

FATİH’İN DOĞU SEFERLERİ:
Amasra, Sinop, Trabzon, Karamanoğlu koprakları ( Konya ve çevresi), Akkoyunlu toprakları (Doğu Anadolu, Erzincan bölgesi), Candaroğlu toprakları ( Kastamonu ve çevresi), Kırım

*Fatih, Mora ve Trabzon’u alarak Bizans’ın yeniden dirilme umutlarını sona erdirmiştir.

FATİH DÖNEMİNDE ELE GEÇİRİLEN ADALAR:
Gökçeada, Taşoz, Bozcaada, Limni, Midilli, Semadirek, Eğriboz ,Zenta, Kefalonya, Ayamavra adaları fethedildi. Rodos kuşatıldı ise de alınamadı.

16 YIL SAVAŞLARI
Tarih: 1463-1479
Taraflar: Osmanlı X Venedik
Sebep: Osmanlıların Ege adalarını ele geçirmeleri Venedik’in doğu ticaretine zarar veriyordu.
Sonuç: 16 yıl süren savaş sonunda Eğriboz başta olmak üzere bir çok ada ele geçirildi ve Venedikliler ile barış yapıldı. Antlaşma ile Venedik Osmalı sularında ticaret yapma ve İstanbul’da balyos (elçi) bulundurma hakkı kazandı.

OSMANLI-MEMLUK İLİŞKİLERİNİN BOZULMA SEBEPLERİ:
1-Osmanlıların Memluk hakimiyetindeki Dulkadiroğullarının iç işlerine karışmaları. 2-Osmanlıların Memluklardan Hicaz su yollarının tamiri için müsaade istemeleri.
3-Memlukların Dulkadir beyi Şahsuvar Bey’i öldürmeleri.
Sonuç: Fatih, Memluklar üzerine sefere çıkmaya karar verdiyse de Gebze yakınlarında ölünce sefer yarıda kaldı.

OTLUKBELİ SAVAŞI

Tarih:1473
Taraflar: Fatih SM X Akkoyunlu Uzun Hasan
Sebep: Akkoyunlu Uzun Hasan’ın Osmanlılara karşı kullanmak üzere Venediklilerden ateşli silahlar almak istemesi.
Sonuç:Akkoyunlu Devleti yıkılma sürecine girdi.
Önemi: Osmanlılar Anadolu’daki en büyük rakiplerinden birini ortadan kaldırmıştır.




İTALYA SEFERİ (OTRANTO SEFERİ)

Tarih:1480
Taraflar: Osmanlı X Napoli Krallığı
Sebep: Roma’yı fethetmek.
Sonuç: Fatih’in ölümüyle sefer yarıda kaldı.

KIRIM’IN OSMANLILARA KATILMASININ ÖNEMİ:
Fatih: 1-Karadeniz ticaret yolunun güvenliğini sağlamak, 2-Moskova Prensliği’nin güneye yayılmasını engellemek, 3-Ceneviz ticaretine son vermek için Kırım’ı Osmanlılara bağlamak istedi.
Kırım’ın Osmanlılara katılması ile: 1-Karadeniz bir Türk gölü haline geldi. 2-Karadeniz kıyılarındaki doğu ticaret yolları Osmanlıların eline geçti. 3-Osmanlılar Eflak ve Boğdan’ı doğudan kontrol etmek imkanına kavuştular.

FATİH KANUNNAMESİ:
Fatih Kanunnamesi, sadrazam Karamani Mehmet Paşa tarafından hazırlanmıştır.
Hükümdar devletin bekası için kardeşlerini katledebilir. Bu kanunname sayesinde Osmanlılar 600 sene varlıklarını devam ettirebilmişlerdir.

*Fatih’in ölüm haberi Roma’ya ulaşınca İtalya’da toplar atılıp, günlerce şenlikler yapıldı. Papa, bütün Avrupa kiliselerinde üç gün çanların çalınıp şükür ayinleri yapılmasını emretti.

II.BAYEZİD ( VELİ, SOFU) (1481-1512)
Amacı: Devletin iç düzenini sağlamak

*Hayatta iken tahtı oğlu Yavuz Sultan Selim’e bırakmak zorunda kalmıştır.
*II. Bayezid döneminde Karamanoğulları’na kesin olarak son verilmiştir.

CEM OLAYI’NIN ÖNEMİ:
Fatih öldüğünde büyük oğlu Bayezid Amasya ( Veliaht sancağı), küçük oğlu Cem ise Konya valisi idi.
Fatih döneminde devşirmeler ile Türk kökenli devlet adamları arasında nüfuz mücadelesi başladı. Mücadeleyi devşirmeler kazandı.
Devşirmeler II.Bayezid’i, Türkler Cem’i destekliyorlardı.
Ağabeyi ile savaşan Cem Sultan sırasiyle Memluklara, Karamanoğullarına ve Rodos şövalyelerine sığındı. Şövalyeler Cem Sultan’ı Papa’ya teslim ettiler.
Memlukler, Cem Sultan sayesinde Osmanlıların içişlerine karışabileceklerdi.
Karamanoğulları, Cem Sultan sayesinde beyliklerini yeniden kurabileceklerdi.
Rodos şövalyeleri, yaşadığı sürece Cem Sultan için II.Bayezid’den büyük paralar aldılar.
Papa, Cem Sultan’ın komutasında Türkler üzerine bir Haçlı seferi düzenleyecekti. Papa buna karşılık Cem Sultan’a Osmanlı padişahlığını teklif etmiştir. Bu teklifi Cem Sultan kabul etmeyince Papalık tarafından zehirlenerek öldürülmüştür (1495).
Cem Olayı sonunda Devşirme yöneticiler II.Bayezid’i tahtta tutarak Türk yöneticileri yönetimden uzaklaştırmayı başardılar. Bu durum devletin son bulmasına kadar devam etti.


BOĞDAN SEFERİNİN ÖNEMİ:
Balkan toprakları ile Kırım arasındaki karayolu bağlantısı sağlanmış ve Karadeniz’in bütün batı sahili ele geçirilmiştir.

OSMANLI- MEMLUK İLİŞKİLERİNİN BOZULMA SEBEPLERİ:
1-Memluk sultanı Kayıtbay’ın Cem Sultan’ı desteklemesi. 2-Memlukların Dulkadir ve Ramazanoğlu topraklarına saldırması. 3-Hindistan hakimi II.Mahmut Şah’ın Osmanlılara yolladığı hediyelere Memlukların el koyması savaşı kaçınılmaz hale getirmiştir.
Sonuç: II.Bayezid döneminde Çukurova bölgesinde Memlukler ile yapılan savaşlar 6 yıl sürdü.( 1485-1491).taraflar birbirine üstünlük sağlayamayınca anlaşma yapıldı. Osmanlı Devleti savaşta aldığı Adana ve Tarsus’u Hicaz bölgesinin vakıf toprağı olduğu için geri vermeyi kabul etti.

OSMANLILAR İÇİN ANADOLU’DAKİ 3 BÜYÜK TEHLİKE
1-Timur (Ankara Savaşı)
2-Uzun Hasan (Otlukbeli)
3-Şah İsmail (Çaldıran)

ŞAH İSMAİL’İN AMACI:
Şii mezhebinin taraftarlarını çoğaltarak Anadolu’yu ele geçirmek.

ŞAHKULU İSYANI:
Tarih: 1511
Sebep: Şahkulu, Şah İsmail’in amacını gerçekleştirmek için isyan etti.
Sonuç: Osmanlı kuvvetleri isyanı güçlükle bastırdı.
Önemi: Osmanlı kuvvetleri isyanı güçlükle bastırınca II.Bayezid siyasi otoritesini kaybetti ve oğulları arasında taht mücadelesi başladı.

BURAK ADASI SAVAŞI
Tarih: 1499-1502
Taraflar: Osmanlı X Venedik
Sebep: Venedikliler Mora halkını Osmanlılara karşı isyana teşvik ediyorlardı.
Sonuç: İnebahtı, Modon, Koron ve Navarin kaleleri Osmanlılara geçti.
Önemi: 1-İnebahtı’nın alınması ile Osmanlılar Adriyatik Denizi’nde önemli bir askeri üs elde ettiler. 2-Osmanlılar topu ilk defa denizde tabiye aracı olarak kullandılar.

II. BAYEZİD’İN MÜSLÜMAN VE YAHUDİLERE HİZMETİ

İspanya’daki Müslüman ve Yahudiler büyük bir baskı altındaydılar. II.Bayezid, Kemal Reis idaresindeki bir donanmayı İspanya’ya yolladı. Donanma Müslümanları Kuzey Afrika’ya, Yahudileri Selanik ve İstanbul’a taşıdı. (1505)


I.SELİM DÖNEMİ (YAVUZ) (1512-1520)

Amacı:1- Bütün Türk ve Müslümanları Osmanlı bayrağı altında toplamak. 2- İran’ı ele geçirip Türkistan’a ulaşmak.

*Unvanı: Hadimül-haremeyn (Mekke ve Medine’nin koruyucusu)

KARIŞTIRAN SAVAŞI
Tarih: 1512
Taraflar: II. Bayezid X Yavuz Sultan Selim
Sebep: Şehzade Selim babasını tahttan indirerek padişah olmak istiyordu.
Sonuç: Yavuz Sultan Selim savaşı kaybetti. Ancak II.Bayezid, Selim’i destekleyen Yeniçerilerin ayaklanması üzerine 1512’de tahtı Sultan Selim’e bırakmak zorunda kaldı. (Yavuz kardeşleri Ahmet ve Korkut’u öldürttüğü için ikinci bir Cem Olayı yaşanmadı.)

ÇALDIRAN SAVAŞI

Tarih: 1514
Taraflar: Yavuz SS X Şah İsmail (Safeviler)
Sebep:Şah İsmail’in Şii mezhebini Osmanlı topraklarında yaymak istemesi
Sonuç:1-Doğu Anadolu Osmanlı idaresi altına girdi. 2-Dulkadiroğlu beyliğine son verildi ve toprakları Osmanlı hakimiyetine girdi. 3-Tebriz-Halep, Tebriz-Bursa ipek yolu Osmanlı kontrolüne geçti. 3- Şah İsmail hazinesini bırakarak kaçtığı için Osmanlılar büyük ganimet elde ettiler. 4-Şiiliğin Anadolu’da yayılması geçici olarak önlenmiştir.
Önemi: 1- Savaş Osmanlı ateşli silahlarının üstünlüğünü göstermiştir. 2- Yeniçeriler ilk defa padişahın otağını kurşunlamışlardır. Amaçları padişahı savaştan vazgeçirmekti. Yeniçeriler kendilerini Şii Bektaşi olarak adlandırıyor ve Şiiler üzerine sefer yapmak istemiyorlardı.

TURNADAĞ SAVAŞI
Tarih: 1515
Taraflar: Yavuz Sultan Selim X Dulkadiroğulları
Sebep: Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferine giderken Dulkadiroğulları kuvvetlerinin yanında yer almasını istemiş, Dulkadiroğulları bu teklifi kabul etmemişlerdi.
Sonuç: 1-Dulkadiroğulları toprakları Osmanlılara katıldı. 2-Osmanlılar Memlukler ile komşu oldular.
Önemi: Anadolu Türk birliği kesin olarak sağlanmıştır.

MISIR SEFERİ

1-MERCİDABIK SAVAŞI
Tarih:1516
Taraflar:Osmanlılar X Memlukler
Sebep: 1-İslam dünyasının liderliği için Yavuz Sultan Selim halifeliği Memlukler’den almalıydı. 2- Kansu Gavri’nin adaletsiz yönetimi yüzünden Memluk halkı Osmanlılardan yardım istemişti. 3- Hint Okyanusu’ndaki Portekiz korsanları İslam’ın kutsal şehirlerine saldırıyor ve Memlukler buna karşı bir tedbir almıyorlardı. 4-Mısır alınırsa Baharat yolu Osmanlıların eline geçecek ve Avrupa ülkeleri ekonomik yönden Osmanlılara bağlanacaktı.
Sonuç: 1-Suriye, Filistin ve Lübnan Osmanlıların eline geçti. 2-Mısır yolu Osmanlılara açıldı. 3- Ramazanoğulları Osmanlılara katıldı. 4- Kansu Gavri öldürüldü.

2-RİDANİYE SAVAŞI:
Tarih:1517
Taraflar: Osmanlı X Memlukler
Sebep: Yavuz Sultan Selim’in Memluklere son darbeyi vurmak istemesi
Sonuç: Kahire fethedildi ve Memluk Devleti sona erdi.

MISIR SEFERİ’NİN SONUÇLARI:

1-Mısır, Suriye, Filistin,Lübnan ve Hicaz bölgesi Osmanlı topraklarına katıldı. 2- Kutsal emanetler, Mekke ve Medine’nin anahtarları Osmanlılara teslim edildi. Halifelik Osmanlılara geçti. (Osmanlı padişahları 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’na kadar bu unvanı kullanmadılar.) 3- Baharat ticaret yolu Osmanlılara geçti. (Ancak coğrafi keşiflerin yapılmasından dolayı Osmanlılar Baharat yolundan istedikleri gibi faydalanamamışlardır.) 4-Mısır seferi sonunda Osmanlı hazinesi tamamiyle doldu. 5-Venedikliler Kıbrıs için Memluklere verecekleri vergiyi bundan sonra Osmanlılara ödemeye başladılar. 6- Mısır’ın fethi ile Kuzey Afrika seferleri için önemli bir üs elde edildi. 7-Yavuz, savaştan sonra halife ve akrabalarını idari tedbir olarak, alim ve şeyhleri medreselerde yararlanmak üzere İstanbul’a getirdi.
Önemi: 1-Halifelik Osmanlılara geçti. 2- Mısır seferi ile Osmanlı ateşli silahları ile hiçbir devletin boy ölçüşemeyeceği anlaşıldı.

*Yavuz Sultan Selim şir-i pençe (aslan pençesi) adı verilen bir çıban sebebiyle ölmüştür.


I.SÜLEYMAN DÖNEMİ ( KANUNİ) (1520-1566)

Amacı:1-Avrupa krallarını dize getirmek. 2-Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetini sağlamak
*Unvanı, Kanuni, muhteşem ve büyüktür.
*Osmanlı tahtında en uzun kalan padişahtır.
*16.yy. ortalarında Roma Germen İmparatoru Şarlken, Akdeniz ve Orta Avrupa’da Osmanlıları tehdit ettiği için Kanuni, Batıya yönelmiştir.
*I.Süleyman’ın ilk kanunu, YSS zamanında İran üzerinden yapılan ipek ticareti yasağını kaldırmasıdır.

İÇ İSYANLAR
Canberdi Gazali İsyanı: Memluk kumandanlarından Canberdi Gazali Memluk Devleti’ni yeniden kurmak için Şam’da isyan etti ise de isyan bastırıldı.
Ahmet Paşa İsyanı: Sadrazam olması gerekirken Mısır valiliğine atanmış ve burada isyan etmiştir. İsyan bastırıldı.
Kalenderoğlu İsyanı: Maraş civarında çıkan dini karakterli bir Şii isyanıdır. Bu isyana tımarlarının ellerinden alınmasını bahane eden Dulkadiroğlu sipahileri de katılmıştır. İsyan bastırılmış, Kalenderoğlu İran’a kaçmıştır.
Baba Zünun İsyanı: Vergilerinin ağırlığını bahane eden Baba Zünun Yozgat (Bozok)’ta isyan ettiyse de isyan bastırılmıştır.

BELGRAT’IN FETHİ
Tarih: 1521
Sebep: Avrupa üzerinde baskı kurabilmek ve siyasi-askeri gelişmelere anında müdahale edebilmek için Macaristan’ın önemli bir kalesi olan Belgrat’ın fethi gerekliydi.
Sonuç: II. Murat, Belgrat’ı kuşattı ancak alamadı. Fatih, Sırbistan seferinde Belgrat hariç bütün Sırbistan’ı fethetti (1459). Kanuni, II. Murat, Fatih ve II.Bayezid’in kuşatıp alamadığı Belgrat’ı, 1521’de Tuna’dan ve karadan kuşatarak fethetti.
Önemi: 1-Belgrat Orta Avrupa’ya yapılacak seferler için önemli bir üs olmuştur.
2-Macaristan yolu Türklere açıldı. 3-Belgrat’ın fethiyle Osmanlılar Balkanlarda kesin olarak hakimiyet kurmuş oldu.



MOHAÇ MEYDAN MUHAREBESİ

Tarih: 29 Ağustos 1526
Taraflar: Osmanlılar X Macarlar
Sebep: Pavia Savaşı’nda Alman İmparatoru Şarlken’e esir düşen Fransız kralı Fransuva’yı kurtarmak. 2- Kanuni Fransuva’yı kurtararak Avrupa’daki Haçlı birliğine Fransa’nın katılmasını engellemek istemiştir.
Sonuç: 1-Macaristan’ın tamamı ele geçirildi ve Avusturya ile Osmanlı Devleti arasında tampon bir Macar krallığı kuruldu. 2-Madrit Antlaşması ile I.Fransuva serbest bırakıldı. 3- Mohaç Meydan Muharebesi’nde Macar ordusunun tamamı imha edildiği için Macaristan’da Türklerin karşısına çıkabilecek bir güç kalmadı. 4- Macar Kralı II. Lui savaş meydanında öldü.
Önemi: Macaristan Osmanlı Devleti’ne bağlı bir krallık haline geldi.

I.VİYANA KUŞATMASI

Tarih:1529
Taraflar: Osmanlılar X Macarlar
Sebep: Yanoş Zapolya’nın Macar kralı olmasını Avusturya arşidükü Ferdinad’ın istemiyordu ve Ferdinand, Budapeşte’yi( Budin) ele geçirdi.
Sonuç: Budapeşte geri alındı ama Ferdinand ordusu ile ortada yoktu. Bu sebeple Osmanlı ordusu Viyana’yı kuşattı. Ancak ordu, kuşatma için hazırlıksız gelmişti ve kış mevsimi yaklaşmıştı. Bu sebeplerden dolayı I.Viyana kuşatması başarısız olmuştur.

ALMAN SEFERİ
Tarih: 1533
Taraflar: Osmanlılar X Avusturya
Sebep: Avusturya kralı Ferdinand, Macar kralı olmak için tekrar Budapeşte’yi kuşattı.
Sonuç: 1-Avusturya ve Almanya içlerine kadar giren Osmanlı ordusunun karşısına Ferdinand veya Şarlken çıkmadığı için ordu geri döndü. 2- İstanbul barışı ile savaş durumu sona erdirildi.


İSTANBUL BARIŞI

Tarih:1533
Taraflar: Osmanlılar-Avusturya
Önemi: 1-Avusturya kralı protokol bakımından Osmanlı sadrazamına denk olacaktır. 2- Ferdinand, Yanoş’un Macar kralı olmasını kabul etti. 3-Ferdinand, Osmanlılara yılda 30 bin duka altın vermeyi kabul etti.
*İstanbul Barışı ile Macaristan 2’ye ayrıldı. 1. kısım Osmanlı Devleti’nin korumasında Yanoş’a, 2. kısmı vergi vermek şartı ile Ferdinand’a bırakılmıştır.
(Ferdinand, Macar krallığı için yaptığı savaşlar hep başarısızlıkla sonuçlanınca Alman imparatorunun tavsiyesi ile Osmanlılar ile anlaştı. Osmanlılar:1-Osmanlı-Safevi ilişkileri bozulmuştu. Kanuni İran seferine çıkmak istiyordu. 2- Macaristan seferleri Osmanlılara pahalıya mal olduğu için Avusturya ile anlaştılar.)

MACARİSTAN SEFERİ:
Tarih: 1541
Taraflar: Osmanlılar X Avusturya
Sebep: Avusturya kralı Ferdinand, Macar kralının ölümü üzerine yeniden Macaristan’a saldırdı.
Sonuç:Macaristan üçe ayrıldı. Bir kısmı Ferdinand’a, 2. kısmı Budin Beylerbyilği adı ile Osmanlılara, 3. kısmı da Erdel krallığı adı ile Yanoş’un oğlu Sigismund’a bırakıldı.

MACARİSTAN SEFERİ
Tarih: 1543
Taraflar: Osmanlılar X Avusturya
Sebep: Ferdinand, Osmanlılara bırakılan Macaristan topraklarını istedi, isteği kabul edilmeyince Budin’i kuşattı.
Sonuç: Osmanlılar Estergon ve İstolni-Belgrat kalelerini fethetti. Antlaşma ile savaş sona erdi.

ERDEL SEFERİ:
Tarih: 1551
Taraflar: Osmanlı X Avusturya
Sebep: Ferdinand, Erdel’in iç işlerine karışıyordu.
Sonuç:Osmanlılar Erdel ve Macaristan’da bir çok kaleyi aldılar. Ferdinand 1562’de barış isteyince yeniden antlaşma yapıldı.

ZİGETVAR SEFERİ

Tarih:1566
Taraflar:Osmanlı X Avusturya
Sebep: Ferdinand’ın ölümü ile yerine geçen oğlu Maksimilyan 1562 antlaşmasını tanımadı ve vergisini göndermemeye başladı.
Sonuç: Zigetvar Kalesi fethedildi.
Önemi: Zigetvar seferi Kanuni’nin 13. ve son seferidir.

KAPİTÜLASYONLAR ( İMTİYAZAT-I MAHSUSA) (OSMANLI-FRANSIZ TİCARET ANTLAŞMASI) (AHİDNAME) (UHUD-I ATİKA)

OSMANLI-FRANSIZ İLİŞKİLERİ

*Kanuni, I.Fransuva’yı Mohaç Meydan Muharebesi ile Şarlken’den kurtarmıştı. Kanuni böylece hem Hıristiyan birliğini parçalamış, hem de Avrupa’da kendisine bir müttefik bulmuştu.
*Osmanlı-Fransız ittifakı ve Kanuni’nin Macaristan, Alman seferleri, I.Viyana kuşatması Avrupa’da Türkler aleyhine dini bir heyecanın ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Bu gelişmeler karşısında Fransa, Osmanlılara karşı iki yüzlü bir siyaset izlemeye başladı.

FRANSA KAPİTÜLASYONLARI NİÇİN KABUL ETTİ

1-Avrupa’da kendisine karşı oluşturulan cephede sırtını Asya’da Osmanlılar gibi güçlü bir devlete dayamak istiyordu. 2-Fransa Şarlken’e karşı Kanuni’ye güvenmek istiyordu.

OSMANLILAR KAPİTÜLASYONLARI NİÇİN VERDİLER

1-Kanuni, Şarlken’in Avrupa’da kendisine karşı kuracağı bir Haçlı ordusunda Fransa’nın bulunmasını engellemeye çalışıyordu. 2-Kanuni Fransızları Akdeniz limanlarına çekerek Akdeniz ticaretini canlandırmak istiyordu. 3-Kanuni, Katolik mezhebini savunan Şarlken’e karşı, Şarlken ve Papa’nın ortadan kaldırmak istediği ve Fransa’da gelişen Protestan mezhebini güçlendirmek istedi. Böylece Hıristayan birliği bozulmuş olacaktı.

Kapitülasyonlar Kanuni ile Fransuva’nın yaşadığı sürece geçerliydi. Ancak II.Mahmut döneminde kapitülasyonlar sürekli hale getirildi. Osmanlı Devleti kapitülasyonlar yüzünden Avrupalı tüccarların açık pazarı haline geldi. Her alanda Osmanlıların geri kalmasını sağlayan kapitülasyonlar 1923 Lozan Antlaşması ile kaldırılmıştır.

OSMANLI-RUSYA MÜNASEBETLERİ

16.yy. ortalarında Rusya, Osmanlıların önemsemediği bir devletti. Bu tarihlerde Rusya, Osmanlıların bir eyaleti olan Kırım Hanlığı’na yıllık vergi veriyordu.
Çar Fedor zamanında Moskova Patrikliği’nin kurulması, Osmanlı-Rus ilişkileri açısından çok önemlidir. Çünkü İstanbul Patrikhanesi’nden ayrılan Rusya bundan sonra Ortodoksların koruyucusu rolünü üstlendi ve bunu Osmanlı Devleti’ne karşı bir devlet politikası haline getirdi.
Rusya, IV.İvan’ın Çar olmasından sonra güçlü bir devlet haline geldi. Ancak Çar İvan Osmanlı Devleti ile çatışmaya girmedi.

AVRUPA DEVLETLERİNE OSMANLILARIN ETKİSİ

*Türklerin Rumeli’ye geçişi Avrupalı devletleri değiştirdi. Bu tarihe kadar sürekli birbirleri ile savaşan Avrupalı devletler, bundan sonra birleşerek Osmanlılara karşı Haçlı orduları kurdular. Ancak Haçlı ordularının sürekli yenilmesi ve Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlere ekonomik ayrıcalıklar vermesi bu birliği zaman zaman bozdu.
1-Venedikliler Haçlı ittifakına girmek istemedi.
2-Rusya ile Almanya arasında paylaşılma tehlikesi yaşayan Lehistan, Osmanlı Devleti ile dostluk kurmak zorunda kaldı.
3-Fransa kapitülasyonlar yüzünden Haçlı ittifakına katılmadı.
4-Avusturya ve Almanya üzerine düzenlenen seferler ile bu devletlerin güçlenmesine fırsat verilmedi.
5-Macaristan Osmanlı topraklarına katıldı.

İRAN SEFERLERİ

Tarih: 1533, 1548, 1553,1577
Taraflar: Osmanlı X Safeviler
Sebep: Safevilerin Kanuni’nin batı seferlerini fırsat bilip Anadolu’ya saldırmaları
Sonuç. İran seferleri Amasya Antlaşması ve Ferhat Paşa Antlaşması ile son bulmuştur.

AMASYA ANTLAŞMASI

Tarih:1555
Taraflar: Osmanlılar X Safeviler
Maddeleri:Doğu Anadolu, Azerbaycan, Tebriz ve Bağdat Osmanlılar’da kaldı.
Önemi: Osmanlılar ile Safeviler arasındaki ilk antlaşma

DENİZLERDE GELİŞMELER

RODOS’UN FETHİ

Tarih:1522
Sebep: Rodos’u ellerinde bulunduran St.Jean şövalyeleri Mısır, Suriye ve Anadolu arasındaki deniz taşımacılığını devamlı engelliyorlardı.
Sonuç:Rodos fethedildi ve şövalyeler Malta adasına yerleştirildi.
Önemi: 1-Mısır, Suriye deniz yolunun güvenliği sağlandı. 2-Rodos’un fethinde ilk kez havan topları kullanıldı.

PREVEZE DENİZ SAVAŞI

Tarih: 28 Eylül 1538
Taraflar: Osmanlı X Haçlılar ( Barbaros Hayrettin Paşa X Andrea Doria)
Sebep: Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetini sağlamak
Sonuç:1-Şarlken’in Akdeniz’deki üstünlüğü sona erdirildi. 2-Akdeniz bir Türk gölü haline geldi.
Önemi: Preveze Deniz Savaşı’nın tarihi olan 28 Eylül ülkemizde Türk Denizcilik Günü olarak kutlanmaktadır.

HİNT DENİZ SEFERLERİ

Tarih:1538-1553
Taraflar: Osmanlılar X Portekizliler
Sebep: 1-Portekizliler Basra Körfezi’ni kapatarak Baharat yolunu değiştirmişlerdi. Bu durum Osmanlı ekonomisine büyük zarar veriyordu. 2- Portekizliler Müslüman tüccarlara zarar veriyorlardı.
Sonuç: 1-Seferler başarısız olmuştur. Bunun sebebi Osmanlıların okyanuslara dayanıklı büyük gemilerinin olmayışı ve komutanlar arasındaki anlaşmazlıklardır. 2-Osmanlılar, Kızıldeniz, Basra Körfezi, Arabistan, Habeşistan ve Doğu Sudan’a hakim olmuş, Yemen, Aden, Sudan ve Maskat, Eritre Osmanlı yönetimine girmiş ancak Portekizlileri Hint Okyanusu’ndan çıkaramamışlardır.

CERBE DENİZ SAVAŞI

Tarih: 1560
Taraflar: Osmanlılar X Haçlılar
Sebep: Haçlıların Türkleri Kuzey Afrika’dan atmak istemeleri
Sonuç: Batı Akdeniz’de ve Kuzey Afrika’da Türk üstünlüğü kesinleşti.
Önemi: Cerbe Deniz Savaşı, Preveze Deniz Savaşı’ndan sonra Osmanlıların Akdeniz’de kazandıkları en büyük deniz savaşıdır.

II. SELİM DÖNEMİ (SARI SELİM) (1566-1574)

Amacı: II.Selim’in veziriazamı Sokollu Mehmet Paşa savaş yapmayıp, devleti güçlendirmek ve yenilikler yapmak istiyordu.
*II.Selim’in unvanları Sarı ve Sarhoş’tur.
*II. Selim ordunun başında savaşa gitmeyen ilk padişahtır.
*II.Selim, şehzadelerin sancağa gitmeleri usulünü kaldırdı ve şehzadeler için sarayda hapis hayatı başladı.

YEMEN İSYANI
Tarih: 1568
Sebep: Yemen’deki ailelere verilen bazı imtiyazların geri alınması üzerine isyan çıktı.
Sonuç: Özdemiroğlu Osman Paşa isyanı bastırdı.
Önemi: Yemen, isyanların en çok görüldüğü yerdir. Çünkü merkeze çok uzaktır.

ENDONEZYA SEFERİ ( AÇE SEFERİ) (SUMATRA SEFERİ)
Tarih: 1568-1569
Sebep: Açe Sultanlığı Osmanlılardan asker ve silah yardımı istedi.
Sonuç: Açe Sultanlığı’na giden Osmanlı kuvvetleri bir daha geri dönemediler.

KIBRIS’IN FETHİ

Tarih:1571
Taraflar: Osmanlı X Haçlılar
Sebep: Anadolu, Suriye, Mısır arasındaki deniz yolunun güvenliği ve Doğu Akdeniz’e Osmanlıların tam hakimiyeti için Kıbrıs’ın fethi şarttı.
Sonuç:1-Osmanlılar Doğu Akdeniz’e hakim oldular. 2- Güney kıyılarımızın güvenliği sağlandı.

İNEBAHTI SAVAŞI

Tarih: 1571
Taraflar: Osmanlı X Haçlılar
Sebep: Osmanlıların Kıbrıs’ı fethetmeleri
Sonuç: Haçlı donanması, İnebahtı’da demirli bulunan Osmanlı donanmasını yakarak imha etti.
Önemi: Savaş sonunda Avrupalı devletlerde Osmanlıların da yenilebileceği fikri ortaya çıkmıştır.


SOKOLLU MEHMET PAŞA’NIN KANAL PROJELERİ

1-Süveyş kanalı ( Bu kanal açılabilseydi Baharat yolu işlerlik kazanacak ve Ümit Burnu yolu önemini kaybedecekti.)
2-Don Volga Kanalı ( Bu kanal açılabilseydi Osmanlılar Karadeniz’den Hazar Denizi’ne geçebilecek ve Orta Asya Türkleri ile yakından ilişkiye girilebilecekti.)
3-İznik-Sapanca kanalı ( Bu kanal açılabilseydi İstanbul Boğazı’nın trafiği rahatlatılabilecekti.)

III. MURAD DÖNEMİ (1574-1595)

*III.Murad döneminde 1579’da Sokollu Mehmet Paşa’nın (1564-1579) bir suikast sonucunda öldürülmesi ile Osmanlılarda Duraklama dönemi başladı.
*III.Murad, Duraklama döneminin ilk padişahıdır.

LEHİSTAN’IN OSMANLI TOPRAKLARINA KATILMASININ ÖNEMİ:

Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti Baltık Denizi kıyılarına kadar ulaştı.(1575)

VADİÜ’S-SEYL SAVAŞI (KASRÜ’L-KEBİR)

Tarih: 1578
Taraflar: Osmanlılar X Portekizliler
Sebep: Kuzey Afrika’da Osmanlıların işgal edemediği bir tek Fas kalmıştı.
Sonuç:Kuzey Afrika tamamen Osmanlı hakimiyetine girdi. Ancak Fas, sadece Osmanlı himayesine alınmış, doğrudan devlete bağlanmamıştır.
Önemi: Osmanlı sınırları Atlas Okyanusu’na ulaşmıştır.
*1580 yılında İngilizlere Osmanlı ülkesinde ticaret yapma imtiyazı ( kapitülasyon) tanındı.

ÇILDIR SAVAŞI
Tarih:1578
Taraflar: Osmanlı X Safeviler
Sebep: Osmanlılar Kırım ile doğudan karayolu bağlantısı kurmak istiyorlardı. Böylece Rusya’nın güneye inmesi önlenecekti.
Sonuç:Çıldır Ovası’nda Safeviler mağlup edildi ve Tiflis Osmanlıların eline geçti.

MEŞALELER SAVAŞI
Tarih:1583
Taraflar: Osmanlı X Safeviler
Sebep: Kafkasların tamamiyle ele geçirilmek istenmesi
Sonuç: Safeviler ile savaşlar 1590’a kadar sürdü. 1590’da Ferhat Paşa Antlaşması ile Safevi –Osmanlı savaşları sona erdi.

FERHAT PAŞA ANTLAŞMASI

Tarih:1590
Taraflar: Osmanlılar –Safeviler
Maddeleri: Tebriz, Karabağ, Gürcistan, Dağıstan ve Şirvan Osmanlılara bırakıldı.
Önemi: Bu antlaşma ile Osmanlılar doğudaki en geniş sınırlarına ulaşmışlardır.

OSMANLI-AVUSTURYA SEFERLERİ

Tarih: 1593
Taraflar:Osmanlılar X Avusturya
Sebep: Bosna ve Macaristan sınırında çeteler halkı rahatsız etmekteydi. Bu çeteler Bosna valisi Telli Hasan Paşa’yı öldürünce III.Murat Avusturya’ya savaş ilan etti.
Sonuç: III.Murat öldüğü için savaşı III.Mehmet devam ettirmiştir. ( Haçova Meydan Muharebesi)

III. MEHMET DÖNEMİ (Eğri fatihi) (1595-1603)

*Anadolu’da sancak beyliği yaparak yöneticilik tecrübesi kazanan son Osmanlı padişahıdır.

HAÇOVA MEYDAN MUHAREBESİ

Tarih:1596
Taraflar: Osmanlı X Avusturya
Sebep: III. Murad döneminde başlayan Avusturya seferlerinde Estergon ve Vişegrad kaleleri Avusturya’nın eline geçmişti.
Sonuç: 1-Haçova, Osmanlıların zaferle sonuçlanan son meydan muhaberesidir. 2- Savaş sırasında III.Mehmet kaçmak istedi ise de hizmetlilerin ( aşçılar, seyisler vs.) düşmana saldırması ile savaş kazanılmıştır. Bu sebeple savaşın diğer bir adı da aşçılar- kepçe savaşıdır.

FEODALİTE (Derebeylik)

Feodalite, Ortaçağ Avrupasının yönetim şeklidir.
Merkezi yönetimin zayıflaması sonucu Avrupa’da soylular kendilerini korumak adına şatolar yaptırıp, şövalyeler tuttular ve kralları dinlememeye başladılar.
İstanbul surlarının büyük toplar ile yıkıldığını gören Avrupalı krallar büyük toplar döktürdüler ve derebeylerinin şatolarını yıkarak feodalite rejimine son verdiler.

COĞRAFİ KEŞİFLER

Sebepleri: 1- Doğu ülkelerinin zenginliği ve Avrupalıların bu zenginliğe ulaşma istekleri. 2- Efsane ve hurafelere inanmayan cesur gemicilerin yetişmesi. 3- Türklerin İstanbul’u fethederek Karadeniz ve Akdeniz’i bir Türk gölü haline getirmeleri. 4- Coğrafya bilgisinin artması. 5- Bilim ve teknik alanında ilerleme. 6- Pusulanın bulunuşu.

AMERİKA’NIN KEŞFİ

Kristof Kolomb devamlı batıya gidilirse Hindistan’a varılacağı görüşündeydi. 1492’de bu amaçla yola çıktı ve Bahama adalarına vardı. Burasını Hindistan sandı. Ancak 1507’de Americo Vespuci buranın yeni bir kıta olduğunu açıkladı ve yeni kıtaya Amerika adını verdi.

Bartelmi Diyaz yakalandığı bir fırtına sonucunda Fırtınalar Burnu’nu ( Ümit Burnu) dolaşarak Hindistan’a vardı.
Macellan 1519’da dünyanın yuvarlak olduğunu ispatlamak için Amerika’nın güneyindeki Macellan Boğazı’nı dolaşarak Filipinler’e kadar geldi. Burada ölünce seyahati Del Kano tamamladı.

Coğrafi keşiflerin sonuçları: 1- Keşiflerden en çok yararlanan Portekiz ve İspanya ele geçirdikleri yerlerde sömürge imparatorlukları kurdular. 2- İpek ve Baharat yolları değişti. Akdeniz limanları önemini kaybetti. Atlas Okyanusu kıyısındaki şehirler önem kazandı. 3- Keşfedilen yerler yağmalandı. Avrupa’da hayat seviyesi yükseldi. Avrupa’da zengin burjuva sınıfı ortaya çıktı. 4- Sömürgeler Avrupa sanayinin pazarı ve hammadde kaynağı haline geldi. 5- Avrupa’dan keşfedilen yerlere göçler oldu. 6- Keşifler sonunda şehirleşme başladı. 7-Deniz taşımacılığı sayesinde zengin bir sınıf ortaya çıktı. Bunlar kültür ve sanat hareketlerini desteklediler. Böylece Rönesans’ın yayılması hızlandı. 8- Avrupalılar Amerika ve Afrika yerlilerine tam bir soykırım yaptılar. Böylece Amerika’da Kamçılı Medeniyet kuruldu. 9-Dünyanın yuvarlak olduğu anlaşıldı. 10- Bilinmeyen bitki ve hayvanlar keşfedildi.Mısır, tütün, patates, domates, portakal, vanilya, kakao Amerika’dan Avrupa’ya ; pamuk, şekerpancarı, kahve ve yoğurt Avrupa’dan Amerika’ya taşındı.11- Sömürgelerden getirilen altın ve gümüş gizlice Osmanlı pazarlarına sokuldu, böylece Osmanlılarda ilk enflasyon başladı.12- Osmanlı gümrük gelirleri azaldı. Azalan gelire karşı Osmanlılar yeni vergileri artırdılar. Bu da ülkede ayaklanmalara sebep oldu.

RÖNESANS ( Yeniden doğuş)

XV. ve XVI. Yüzyılda Avrupa’da düşünce, sanat ve bilimde görülen değişme ve ilerlemelere Rönesans adı verilir.
Rönesans, insanın Ortaçağ bilgisizliğinden kurtularak hür, tenkitçi bir kişilik kazanmasını sağlamıştır.
Rönesans önce İtalya’da başladı. Çünkü İtalya:
1-Roma İmparatorluğu’nun mirası üzerine kurulmuştu.
2-Akdeniz kültürüne sahipti.
3-İstanbul’un fethinden sonra bilginler İtalya’ya kaçmışlardı.

RÖNESANS’I HAZIRLAYAN SEBEPLER

1-Eski Roma ve Yunan medeniyetinden kalma eserlerin okunması, incelenmesi
2-Matbaanın bulunması ile eski eserlerin basılması, yeni düşüncelerin hızla yayılması
3-Coğrafi keşifler sonrasında Avrupa halkının zenginleşmesi ve sanat-edebiyattan zevk alan insanların doğması
4-XV. ve XVI. Yüzyılın dahiler yüzyılı olması
5-İtalya’da düşünür ve sanatçıları koruyan Medici adı verilen kişilerin bulunması

(Hümanizm:Eski Yunan ve Roma edebiyatını inceleyen kişilere Hümanist, bu eserlerin incelenmesine Hümanizm adı verilir.)

RÖNESANS’IN SONUÇLARI
1-Skolastik düşünce (Kilisenin değişmez kuralları) yıkıldı, yerine gözleme ve deneye dayalı düşünce yerleşti.
2-Eserler yerli dillerde yazıldığından milli diller gelişti ve milli edebiyatı doğuracak şartlar olgunlaştı.
3-İncil yeniden incelendi. Sonuçta Reform hareketleri başladı.
4-Avrupalılar her alanda ilerleme sağladılar. Teknik gelişmeler hızlandı.
5-Bilimde elde edilen gelişmeler endüstrinin doğmasına sebep oldu.
6-Yeni ve orijinal eserler meydana getirildi.
7-Rönesans mimarisi adı verilen yeni bir tarz gelişti.

REFORM
Reform, Hıristiyanlığı asli şekline çevirmek için XVI. Yüzyılda Katolik mezhebinde yapılan düzeltme ve değişikliklerdir. Reform sonunda Protestanlık mezhebi ortaya çıkmış ve laik eğitim sistemine geçilmiştir.

REFORM’UN SEBEPLERİ
1-Katolik kilisesinin bozulması (Papazlar İncil’de olmayan kavramları halka uyguluyorlardı. Aforoz, engizisyon, endülüjans gibi)
2-Matbaanın etkisi ( İncil çok sayıda basıldı. Okuma yazma bilenlerin sayısı arttı. İncil, Latince’den Almanca, Fransızca ve İngilizce’ye çevrildi. Bunları okuyanlar uygulamalar ile İncil’in birbirine uymadığını gördüler.)
3-Rönesans’ın etkisi (Rönesans hareketleri sonucu dini hayatta serbest düşünce ortaya çıktı. Özgür düşünce ile kilisenin İncil ile bağdaşmayan uygulamaları acımasızca eleştirildi.

REFORM’UN YAYILMASI
Almanya’da Martin Luther Papa’ya karşı isyan etti. Luther’e göre İncil tercüme edilebilirdi, ibadet için rahiplere gerek yoktu vs. Bu açıklamaları üzerine Luther, Papa tarafından aforoz edildi. Luther, aforoz belgesini halkın gözü önünde yaktı. Ve ölüme mahkum edildi. Ancak Alman prensleri Luther’i sakladılar ve bu süre içinde Luther İncil’i Almanca’ya çevirdi. Şarlken bu yeni mezhebin yayıldığı yerle sınırlı kalmasına ve daha fazla yayılmamasına karar verdi. Halk bu kararı protesto etti ve böylece yeni mezhebin adı Protestanlık oldu.
Şarlken 1555 Augusburg ( Ogusburg) antlaşması ile Protestanlığı tanıdı.
Fransa’da Kalvin Kalvinizm’i kurdu. 1572’de Bartolomeus (Bartelmi) gecesinde 40 bin Kalvenist öldürüldü. Mezhep çatışmaları Fransa’da 1598’de Nant Fermanı ile son buldu.
İngiltere kraliçesi I. Elizabeth Anglikan kilisesinin görüşlerini kabul etti. Kalvinizm mezhebi İngiltere’ye Anglikanizm olarak girdi.
Kalvinizm, İskoçya, Norveç ve Danimarka’da da yayıldı. Bu ülkelerde yaşayan Protestanlara Presbiteryen adı verilir.

REFORM’UN SONUÇLARI
1-Avrupa’da mezhep birliği bozuldu.Katolik ve Ortodoks mezheplerine Protestanlık, Kalvinizm ve Anglikanizm eklendi.
2-Papalara ve din adamlarına güven ve bağlılık azaldı.
3-Protestanlığı kabul eden ülkelerde kiliselerin mallarına el kondu.
4-Katolik kilisesi Protestanlık mezhebi karşısında kendisini düzeltme gereği duydu. Hıristiyanlık dünyasının en büyük cemiyeti olan Cizvit Tarikatı kuruldu. Bu tarikat deniz aşırı ülkelerde Hıristiyanlığı yaymaya çalıştı.
5-Laik eğitim sistemine geçildi.
6-Kilisenin devlet üzerindeki baskısı kalktı. Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı.

AVRUPA’DAKİ GELİŞMELERİN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİLERİ
COĞRAFİ KEŞİFLERİN ETKİSİ
Coğrafi Keşifler sonucu İpek ve Baharat yolları önemini kaybetti.
İspanyolların Amerika’yı keşfinden sonra çok miktarda altın ve gümüş Avrupa’ya taşındı. Bunların kaçak yollarla Osmanlı ülkesine girmesi Osmanlı parasının değer kaybetmesine ( enflasyon) sebep oldu. Devlet gelirleri azaldı. Devletin azalan gelirlerini yükseltmek için vergileri artırması ülkede toplumsal huzursuzluklara sebep oldu.

AVRUPA’DAKİ GELİŞMELER KARŞISINDA OSMANLI DEVLETİ’NİN TUTUMU
Osmanlı düşünürleri Coğrafi keşiflerin sonuçlarını görmüşler ve bu konuda dönemin yöneticilerini uyarmışlardır.
Avrupa’daki gelişmelerin uzağında kalınması sonucu Osmanlı Devleti XVII. Yüzyıldan itibaren Avrupa karşısında geri kalmaya başladı.
Osmanlılar XV. Ve XVI. Yüzyıldaki Avrupa’daki gelişmelerden etkilenmediler. Bu gelişmeleri Hıristiyanlıkla aynileştiriyorlardı ( Gavur icadı). Gelişmeler Hıristiyanlık inancı ile eşdeğer görüldüğünden itibar görmemiştir.
Aynı yüzyılda Osmanlılarda Mimar Sinan, Fuzuli, Baki gibi sanatçılar da yetişmiştir.
Osmanlılar XV. Ve XVI. Yüzyıllardaki gelişmelerden yararlanamadılar ve Duraklama dönemine girdiler.



DURAKLAMANIN SEBEPLERİ

1-XVII.yüzyılda göreve gelen bazı padişahların yeteneksiz ve güçsüz kişiler oluşu. 2- Devlet adamlarının da yeteneksiz ve güçsüz kişiler oluşu ve devlet adamlarının göreve iltimas ile getirilmesi. 3- Toprak yönetiminin bozulması. 4-İlmiye teşkilatının bozulması. 5-Medreselerin bozulması. 6- Askeri teşkilatın bozulması. 7- Uzun süren savaşlar sonucu güvenliğin bozulması 8-Maliyenin bozulması 9-Üretimin azalması .10-Tımar sisteminin bozulmasına paralel olarak tarım ve hayvancılığın gerilemesi. 11-Paranın değerinin azalması.12-Avrupa’daki bilim ve teknik gelişmelerine kayıtsız kalınması. 13-Yeterince genişlemişken, daha fazla fetih hareketlerine girişilmesi. 14- Avrupalıların Osmanlılara karşı Haçlı birlikleri oluşturması.15- Osmanlı Devleti’nin sömürge kurmaması.16-Sokollu Mehmet Paşa’nın ölümü
Duraklama dönemi: Sokollu Mehmet Paşa’nın 1579’da ölümünden 1683 II.Viyana Kuşatması’na kadar geçen döneme Osmanlı tarihinde Duraklama dönemi adı verilir.

I.AHMET DÖNEMİ

*I.Ahmet padişahlığın Osmanlı soyunun ekber ve erşed( büyük ve aklı başında olan) olanına geçmesine karar verdi. Böylece padişahların kardeşleri de tahta çıkabildiler.
*I.Ahmet Sedefkar Mehmet Ağa’ya Sultanahmet Cami’ni yaptırtmıştır.

NASUH PAŞA ANTLAŞMASI
Tarih: 1612
Taraflar: Osmanlı-İran
Maddeleri: 1-Ferhat Paşa Antlaşması ile alınan yerler İran’a bırakıldı( Tebriz, Karabağ, Gence, Gürcistan ve Luristan). 2-İranlılar her yıl 200 yük ipek verecekler ( 1 yük: 100 bin akçe)

ZİTVATOROK ANTLAŞMASI
Tarih: 1606
Taraflar:Osmanlı-Avusturya
Maddeleri: 1-Eğri, Kanije, Estergon Osmanlılarda kalacak. 2- Avusturyla her yıl ödediği 30 bin düka vergiyi vermeyecek. 3- Osmanlı Devleti tarafından Avusturya kralına Roma imparatoru denecek. Böylece Avusturya kralı protokol bakımından Osmanlı padişahına eşit sayılacaktı.
Önemi:1- Osmanlı padişahı ile Avusturya kralı protokol bakımından eşitlendi. 2- Zitvatorok Antlaşması Osmanlı Devleti’nin çöküşünün ilk aşamasıdır. 3-Avusturya’nın Macaristan için ödediği vergiyi kaldırması, bu yerlerin şeklen terk edildiğini göstermektedir.

BUSSA BARIŞI
Tarih: 1617
Taraflar: Osmanlı-Lehistan
Maddeleri:1-Kırım Tatarları ve Lehistan Kazakları saldırılarda bulunmayacaklar. 2-Lehistan eskiden olduğu gibi Osmanlılara vergi verecek.

***I. Ahmet ve II. Osman’dan sonra I.Mustafa tahta çıktı. Şeyhülislam Esat Efendi,” Şuuru yerinde olmayanın hilafeti caiz olmaz” diye fetva verince tahttan indirildi.

II. OSMAN DÖNEMİ ( GENÇ OSMAN)
*II.Osman, Osmanlı tarihinde ayaklanma sonucu öldürülen ilk padişahtır.
*Yenilik hareketlerine girişen ilk Osmanlı padişahı

SERAV ANTLAŞMASI
Tarihi:1618
Taraflar: Osmanlı- Safeviler
Maddeleri: 1- Amasya Antlaşması ile belirlenen sınır geçerli olacak. 2-Kars ve Ahıska kaleleri Osmanlılarda kalacak. 3-İran her yıl Osmanlılara 100 yük ipek verecek.

HOTİN SEFERİ
Tarih:1621
Taraflar: Osmanlı-Lehistan
Sebep: Lehistan’ın Boğdan’ın iç işlerine karışması
Sonuç: Hotin antlaşması imzalanarak savaş sona erdi. Bu antlaşmayla Boğdan yine Osmanlı egemenliğine girdi.
Önemi: II.Osman Hotin kalesi önünde savaşmayan Yeniçeri Ocağı’nı kaldıracağını açıkladı. Bu kararı onun öldürülmesi ile sonuçlanmıştır.

IV. MURAD DÖNEMİ
* IV. Murad döneminde 1633’te İstanbul’da büyük bir yangın çıktı. İstanbul’un % 20’si yandı. Bu sebeple IV. Murat yangınlara sebep olduğu gerekçesi ile tütün ve içki içilmesini yasakladı. Tebdil-i kıyafet ederek ( kıyafet değiştirerek) İstanbul’u gezer ve yasağa uymayanları cezalandırırdı.

REVAN SEFERİ
Tarih:1635 Taraflar: Osmanlı-İran
Sebep: Musul ve Kerkük’ün İran’ın eline geçmesi.
Sonuç:Revan fethedildi.

BAĞDAT SEFERİ
Tarih:1638 Taraflar: Osmanlı-İran
Sebep: İran’ın Revan’ı alması
Sonuç: Bağdat yeniden Osmanlılara katıldı ve IV. Murad Bağdat fatihi oldu.

KASR-I ŞİRİN ANTLAŞMASI
Tarih: 1639
Taraflar: Osmanlı-İran
Maddeleri:1-Azerbaycan ve Revan İran’a bırakılacak. 2- Bağdat ve Musul Osmanlılarda kalacak.
Önemi: 1-Bu antlaşma Türk İran sınırının çizilmesinde etkili olmuştur. 2-Antlaşma İran ile Osmanlılar arasında 150 yıl süren savaşları sona erdirmiştir.

I.İBRAHİM DÖNEMİ (DELİ İBRAHİM)
*I.İbrahim Osmanlı tarihinde öldürülen ikinci padişahtır.

IV. MEHMED DÖNEMİ ( AVCI)
*IV.Mehmed döneminin ünlü sadrazamları: Köprülü Mehmet Paşa, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Tarhunca Ahmet Paşa ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa

UYVAR SEFERİ
Tarih:1663
Taraflar: Osmanlı X Avusturya
Sebep: Avusturya Erdel halkını Osmanlılara karşı isyana teşvik ediyordu.
Sonuç: Vasvar Antlaşması ile savaşa son verildi.

VASVAR ANTLAŞMASI
Tarihi:1664
Taraflar: Osmanlı-Avusturya
Önemi: Erdel Osmanlı Devleti’ne bağlı kalmaya devam etti.


BUCAŞ ANTLAŞMASI
Tarih:1672
Taraflar: Osmanlı-Lehistan
Önemi: Osmanlıların batıda toprak kazandıkları son antlaşmadır.

II.VİYANA KUŞATMASI (1683)
Sebebi: Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Viyana’yı alırsa Kanuni dönemindeki güçlü duruma dönüleceğine inanıyordu.
Sonuç: Viyana alınamadı.
Viyana’yı alamamamızın sebepleri: 1-Viyana’nın savunmaya müsait oluşu.2- Askerin yiyecek sıkıntısı çekmesi. 3- Askere Viyana’yı yağmalama izni verilmemesi. 4- Kırım Hanı Murat Giray’ın Merzifonlu Kara Mustafa ile arası açık olduğundan Haçlı ordusunun Tuna nehrini geçmesine izin vermesi.
Önemi:1- Viyana bozgunundan sonra Osmanlılar savunmaya çekildiler. Bu savunma 1922 Sakarya Meydan Muharebesi’ne kadar sürdü. 2- Viyana bozgunundan sonra Avrupalı devletler ( Avusturya, Venedik, Malta, Lehistan ve Rusya) Kutsal İttifak’ı kurdular ve Osmanlılara hep beraber saldırmaya başladılar.

II. SÜLEYMAN DÖNEMİ
*IV..Mehmet’in tahttan indirilmesi sonucu Osmanlı tahtına çıktı. 4 yıllık saltanatı boyunca Lehistan, Venedik ve Avusturya savaşları devam etti.

II.AHMET DÖNEMİ

SALANKAMEN BOZGUNU
Tarih: 1691
Taraflar: Osmanlı X Avusturya
Önemi: 1-Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa şehit düşünce Osmanlı ordusu bozguna uğradı. 2-Avusturya Temeşvar hariç Osmanlıların Macaristan topraklarını ele geçirdi.

II.MUSTAFA DÖNEMİ
*Dedesi Kanuni’yi örnek almak istedi. Bu sebeple 3 kez Avusturya seferine çıktı. Seferlerde yenilince bir daha başka sefere çıkmadı.

KOYUN ADASI SAVAŞI
Tarih:1695
Taraflar:Venedik X Osmanlılar
Sebep: Haçlıların Sakız Adası’nı kurtarmak istemesi
Sonuç: Venedik donanması yenilgiye uğradı. Sakız Adası Osmanlıların eline geçti.

ZENTA BOZGUNU
Tarih:1696 Taraflar: Osmanlı-Avusturya
Önemi: Zenta Bozgununda Osmanlı ordusu Avusturya ordusu tarafından imha edilmiştir. Osmanlılar Zenta bozgunu sonucu Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarını imzalamışlardır.

KARLOFÇA ANTLAŞMASI
Tarih:1699 Taraflar: Osmanlı- Avusturya, Venedik, Lehistan
Maddeleri: 1-Temeşvar v Banat dışında bütün Macaristan Avusturya’ya. 2-Ukrayna ve Podolya Lehistan’a.3- Mora ve Dalmaçya kıyıları Venedik’e bırakıldı. 4-Antlaşma 25 yıl sürecek ve Avusturya’nın garantisi altında bulunacak.
Önemi: Osmanlı Devleti’nin toprak kaybettiği ilk antlaşma. (Macaristan’ın kaybedilmiş olması antlaşmanın en ağır maddesidir.)

İSTANBUL ANTLAŞMASI
Tarih:1700
Taraflar: Osmanlı-Rusya
Önemi: Ruslar Azak Kalesi’ni alarak Karadeniz’e açıldılar.

EDİRNE VAKASI
Tarih: 1703
Sebep: Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin akrabalarını yüksek devlet görevlerine getirmesi
Sonuç:İstanbul’da büyük bir isyan çıktı. II.Mustafa tahttan indirilerek yerine III.Ahmet tahta çıkarıldı.

İÇ İSYANLAR
1-İstanbul isyanları
2-Celali isyanları
3-Eyalet isyanları

İSTANBUL İSYANLARI
Sebepleri:
1-Yeniçeri ağalarının ve saray kadınlarının yönetimi olumsuz etkilemeleri
2-Yeniçeri ocağına askerlikle ilgili olmayan kişilerin alınması
3-Yeniçerilerin cülus bahşişi (tahta geçme ikramiyesi) almak için sık sık padişah değiştirmek istemesi
4-Ulufelerin ( üç ayda bir alınan maaş) zamanında verilmemesi
5-Ulufelerin değeri düşük ( ayarı düşük) akçe ile ödenmesi
6-Devlet adamlarının Yeniçerileri kışkırtması

*İstanbul isyanları II. Osman, IV.Murat ve IV.Mehmet dönemlerinde yaşandı. İsyanlar sonucunda II.Osman Yeniçeriler tarafından öldürüldü. IV. Murat döneminde 17, IV.Mehmet döneminde Vaka-yı Vakvakiye Olayı sonucunda 30 devlet adamı Yeniçeriler tarafından idam edildi.

CELALİ İSYANLARI
Sebepleri:
1-Eyaletlerdeki yöneticilerin adaletsiz davranması
2-Haksız dirlik dağıtılması
3-Vergilerin artırılması
4-Askerden kaçanların Anadolu’da eşkıyalık yapması
Sonuç: Celali isyanları şiddetle bastırılmıştır.
*Celali isyanlarına bu ismin verilmesinin sebebi isyanları Yozgat’ta Celal adlı birinin çıkarmasıdır.

EYALET İSYANLARI
Sebep: Merkezi otoritenin zayıflaması
Sonuç: İsyanlar sonucunda bazı eyaletler Osmanlılardan ayrılarak yarı bağımsız hale geldiler.

XVII. ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ
Amaçları:
1-Devlete eski gücünü kazandırmak
2-Yönetimi, orduyu ve maliyeyi düzeltmek
Sonuçları:
1-Yapılan ıslahatlar toplumun tümünü kapsamadığı için başarılı olamadı.
2-Olayların sebeplerine inilmek yerine olaylar şiddetle ortadan kaldırılmak istendiği için ıslahatlar başarılı olamadı.
3-Islahatçılar öldüğünde ıslahatlar durduğu için reformlar kalıcı olamadı.
4-Duraklama devri ıslahatları devletin ilerlemesini sağlayamadı ama gerilemesini bir süre geciktirdi.

ISLAHATÇILAR
KUYUCU MURAD PAŞA
*Celali isyanlarını şiddetle bastırmıştır.

II.OSMAN
1-Başkenti İstanbul’dan Anadolu’ya taşımak istiyordu.
2-Bozulan Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırarak yeni bir ordu kurmak istedi.
3-Kıyafette değişiklik yapmak istedi.
4-Şeyhülislam’ın fetva dışındaki tüm yetkilerini kaldırmak istedi.
5-Saraydaki görevlileri ve Yeniçerileri Türkleştirmek istiyordu.
6-Saraydan evlilik yerine saray dışından evlendi.

IV. MURAT
1-Çeşitli devlet adamlarından gerilemenin sebeplerini rapor halinde hazırlamalarını istedi. Koçi Bey hazırladığı raporla gerilemenin sebeplerini ve çözüm yollarını izah etti.
2-Şiddete dayanan bir disiplin elde etti. Tütün ve içki yasağı getirdi.

TARHUNCU AHMET PAŞA
1-İlk bütçeyi yaptı.
2-Kişilerin ellerindeki devlet mallarına el koydu.
3-İltizam sistemine ( peşin vergi) işlerlik getirdi.

KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA
1-Yönetimde ihmali görülen devlet adamlarını cezalandırdı.
2-Osmanlı Devleti’ni yükselme dönemindeki gücüne ulaştırdı.

KÖPRÜLÜ FAZIL AHMET PAŞA
1-Orduyu düzenledi.
2-Topçu sınıfını güçlendirdi.
3-Bütçe açığını gidermeye çalıştı.

KÖPRÜLÜ FAZIL MUSTAFA PAŞA
1-Halka ağır gelen vergileri kaldırdı.
2-Devlet işlerine çabukluk kazandırdı.
3-Baruthaneyi kurdu.
4-Halkın devlete olan bağlılığını artırdı.

AMCAZADE HÜSEYİN PAŞA
1-Vergileri halkın ödeme gücüne göre düzenledi.
2-Yerli mallarının kullanımına önem verdi.
3-Paranın değerini yükseltmeye çalıştı.

III. AHMET DÖNEMİ
*III.Ahmet’in çağdaşı Rus Çarı I.Petro: 1-Rusya’yı büyük bir devlet haline getirmek, 2-Karadeniz’e inmek, 3-Kırım’ı ele geçirmek, 4-Balkanlardaki Ortodoksları himayesine almak,
5-Lehistan üzerinde hakimiyet kurarak Baltık Denizi’ne açılmak istiyordu.
I.Petro ile başlayan bu Rus politikası Osmanlı-Rus savaşlarının ana sebebidir.

PRUT SAVAŞI
Tarihi: 1710
Taraflar: Osmanlı X Rus
Sebebi: 1-Lehistan’ın Rus hakimiyetine girmesi, 2-Rusya’nın Balkanlardaki Ortodoksları Osmanlılara karşı isyana teşvik etmesi
Sonuç: Baltaca Mehmet Paşa Prut Antlaşması’nı imzalayarak savaşa son verdi.

PRUT ANTLAŞMASI
Tarihi:1711
Taraflar: Osmanlı- Rus
Maddeleri: 1- Azak Kalesi Osmanlılara teslim edilecek ( Karadeniz tekrar Türk gölü haline geldi.). 2-Ruslar İstanbul’da daimi elçi bulundurmayacaklar. 3-Ruslar Lehistan’ın iç işlerine karışmayacaklar.
Önemi: Prut Antlaşması, II. Viyana Kuşatması’ndan sonra Kutsal İttifak’a indirilen ilk darbedir. Ancak Ruslar antlaşma şartlarına uymamışlardır.

1716 OSMANLI –AVUSTURYA SAVAŞI
Sebep: Osmanlı Devleti Venedik’e ait Mora’yı alınca, Karlofça Antlaşması’nın garantör devleti olan Avusturya Osmanlılara Mora’dan çekilmesi için ültimatom verdi. Osmanlı Devleti de Avusturya’ya savaş ilan etti.
Sonuç: Savaş Pasarofça Antlaşması ile son buldu.

PASAROFÇA ANTLAŞMASI
Tarih: 1718
Taraflar:Osmanlı-Avusturya
Maddeleri: 1-Mora Osmanlılarda kalacak. 2-Arnavutluk ve Dalmaçya kıyısındaki bazı kaleler Venedik’e bırakılacak. 3-Temeşvar, Belgrat, Banat, Kuzey Sırbistan, Eflak’ın batısı ( Oltu ırmağına kadar) Avusturya’ya bırakılacak.
Önemi:1-Osmanlılar Macaristan’ı tamamen kaybetti. 2-Pasarofça Antlaşması ile Osmanlı Devleti batıda, tarihinde uzun sayılabilecek bir barış dönemi yaşamıştır.

İSTANBUL ANTLAŞMASI
Tarih:1724
Taraflar: Osmanlı-Rusya
Önemi:1-İran’ın Kafkasya’daki toprakları Rusya ile Osmanlı Devleti arasında paylaşıldı.
2-Osmanlılar ile Ruslar arasında imzalanan ilk dostluk antlaşmasıdır.

LALE DEVRİ
1718 Pasarofça Antlaşması’ndan 1730 Patrona Halil isyanına kadar geçen döneme Osmanlı tarihinde Lale Devri adı verilir.
Osmanlı Devleti’nde Batılılaşma hareketi Lale Devri ile başlar.
Eğlence dönemi olarak bilinen bu dönem, Avrupa’ya yakınlaşma dönemi olarak da kabul edilir.
Dönemin padişahı III. Ahmed ve sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa barış yanlısı kişilerdi.
Lale Devri’nde:
1-Avrupa devletleri ile iyi ilişkiler içine girildi.
2-İlk defa Avrupa’ya elçi gönderildi.
3-Avrupalı devletlerin milli eğitim sistemleri kavranmaya çalışıldı.
4-İbrahim Müteferrika ve Sait Efendi ilk Türk matbaasını kurdular (1727).
5-Tercüme kurulu oluşturularak bir çok eser Türkçe’ye tercüme edildi.
6-İstanbul’da yangınları söndürmek için Tulumbacı Ocağı kuruldu.
7-Yalova’da kağıt fabrikası kuruldu.
8-Fransız mimarisi örnek alınarak bir çok eser inşa edildi.(III.Ahmet Çeşmesi en güzel örneğidir.)
9-Tarihi eserlerin yurt dışına çıkışı yasaklandı.

PATRONA HALİL İSYANI
Tarih: 1730
Sebep: 1-Halktan ve esnaftan yeni vergilerin alınması. 2-Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın akrabalarını yüksek devlet görevlerine getirmesi.
Sonuç:1-III.Ahmet, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’yı ve yakınlarını idam ettirdi. 2-İsyancılar III. Ahmet’i tahttan indirip yerine I.Mahmut’u padişah yaptılar. 3-I. Mahmut, Patrona ve adamlarını idam ettirdi (1731).
Önemi: Patrona Halil isyanı Lale Devri’ni sona erdirmiştir.

I.MAHMUD DÖNEMİ

AHMET PAŞA ANTLAŞMASI:
Tarih:1732
Taraflar: Osmanlı-İran
Önemi: Antlaşma Osmanlılarda sadrazam, İran’da Şah’ın değişmesine sebep oldu.

NADİR ŞAH ANTLAŞMALARI
1-İSTANBUL ANTLAŞMASI
Tarih:1736
Taraflar:Osmanlı-İran
Önemi: Osmanlılar Nadir Han’ı İran şahı olarak kabul etti.

2-KERDEN ANTLAŞMASI (II. KASRI-I ŞİRİN ANTLAŞMASI)
Tarih:1746
Taraflar: Osmanlı-İran
Önemi:Kerden Antlaşması, Osmanlı-İran savaşlarına son verdi ve barış dönemini başlattı.

OSMANLI- İRAN ANTLAŞMALARI
1-Amasya Antlaşması ( 1555) (Kanuni)
2-Ferhat Paşa Antlaşması (1590) (III.Murad)
3-Nasuh Paşa Antlaşması (1612) (I.Ahmed)
4-Serav Antlaşması( 1618) (II.Osman)
5-Kasr-ı Şirin Antlaşması (1639) (IV.Murad)
6-Ahmet Paşa Antlaşması (1732) (I.Mahmud)
7-Nadir Şah Antlaşmaları (1736) (I.Mahmud)
a) İstanbul Antlaşması (1736)
b) Kerden Antlaşması (1746)

İSTANBUL ANTLAŞMALARI
1-İstanbul Antlaşması-1533 (Osmanlı-Avusturya) (Kanuni)
2-İstanbul Antlaşması-1700 (Osmanlı-Rusya) (II.Mustafa)
3-İstanbul Antlaşması-1724 (Osmanlı-Rusya) (III.Ahmed)
4-İstanbul Antlaşması-1736 (Osmanlı-İran) (I.Mahmud)
5-İstanbul Antlaşması-1913(Osmanlı-Bulgaristan) (V:Mehmed)

BELGRAD ANTLAŞMALARI
Tarih: 1739
Taraflar: Osmanlı-Avusturya, Osmanlı- Rusya
Maddeleri: 1-Avusturya Pasarofça Antlaşması ile aldığı yerleri geri verdi. 2-Azak Kalesi yıkıldı, toprakları Osmanlı ile Rusya arasında sınır oldu.
Önemi: 1-Belgrad antlaşmaları Osmanlıların 18. yüzyılda (Gerileme döneminde) imzaladığı son kazançlı antlaşmalardır. 2-Belgrad antlaşmaları ile Karadeniz’in bir Türk gölü olduğu bir kez daha kabul edildi. 3- Osmanlılar ittifakların önemini kavradı ve ilk kez İsveç ile ittifaka girdi. 4-Anlaşmalarda arabuluculuk yapan Fransa kapitülasyonların daha da genişletilmesini ve süresiz hale gelmesini sağladı (1740).

III.MUSTAFA DÖNEMİ

*Osmanlı tarihinde son cülus bahşişi III.Mustafa tahta çıkınca verilmiştir.
*III.Mustafa döneminin en önemli devlet adamı sadrazam Koca Ragıp Paşa’dır.

PANSLAVİZM
Rusya’nın, Balkanlardaki milletleri Slav ve Ortodoks propagandası ile Osmanlı’dan ayırıp önce bağımsız, sonra kendine bağımlı hale getirerek Akdeniz’e inme politikası.
Panslavizm Küçük Kaynarca Antlaşması ile netlik kazandı.
Panslavizm, başlangıçta başarılı oldu. Balkan devletleri bağımsızlıklarını kazandı ancak Rusya’yı Akdeniz’e indirmediler.

ÇEŞME BASKINI
Tarih:1770
III.Mustafa döneminde 1768’de başlayan Osmanlı-Rus savaşında Baltık denizinden kalkan bir Rus donanması İngilizlerin yardımıyla Cebelitarık boğazından geçerek Mora kıyılarına geldi. Bunu fırsat bilen Mora Rumları ayaklandılar. Osmanlılar isyanı bastırınca Rus donanması Çeşme’de demirli bulunan Osmanlı donanmasını yaktı.

I.ABDÜLHAMİD DÖNEMİ
*I.Abdülhamid, yabancı askeri uzmanların Müslüman olmaları şartı ile kıyafetleri konusundaki kısıtlamaları kaldırdı.

KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI
Tarih:1774
Taraflar:Osmanlı-Rusya
Önemi:
1-Kırım bağımsız oldu. Osmanlılar ilk kez Müslüman-Türk toprağını terketmek zorunda kaldılar. Ayrıca Kırım kaybedilince Karadeniz Türk gölü özelliğini kaybetti.
2-Rus ticaret gemileri Karadeniz ve Akdeniz’de serbest dolaşma hakkı kazandı. Böylece Karadeniz Türk gölü olma özelliğini kaybetti.
3-Ruslar Osmanlı yönetimindeki Ortodoksları koruma hakkını elde etti. Böylece Osmanlıların içişlerine karışmaya başladı. Ayrıca Panslavizmin uygulanması için zemin hazırlamış oldu.
4-Osmanlı devleti ilk kez bir devlete Rusya’ya savaş tazminatı verdi.
5-Rusya kapitülasyonlardan yararlandı.
6-Ruslar İstanbul’da daimi elçi bulunduracaklardı.

AYNALIKAVAK TENKİHHAMESİ
Tarih:1779
Taraflar:Osmanlı-Rusya
Önemi: Kırım’ın bağımsızlığı kesinleşti. (Rusya 1783’te Kırım’ı işgal etti.)

OSMANLI TARİHİNİN ÜÇ MEŞUM (UĞURSUZ ANTLAŞMASI)
1-Karlofça Antlaşması
2-Küçük Kaynarca Antlaşması
3-Sevr Antlaşması

III. SELİM DÖNEMİ
*Osmanlı tarihinde isyan sonucu öldürülen 3. padişahtır.

ZİŞTOVİ ANTLAŞMASI
Tarih:1791
Taraflar: Osmanlı-Avusturya
*Avusturya Osmanlıları yendiği halde Fransız İhtilali sebebiyle Osmanlılar ile antlaşmaya yanaştı.

YAŞ ANTLAŞMASI
Tarih:1792
Taraflar: Osmanlı-Rusya
Önemi: Osmanlı Devleti Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etti. Böylece Karadeniz Türk gölü olma özelliğini kesin olarak kaybetti.

KARADENİZ
1-Karadeniz Kırım’ın fethi ile Fatih Sultan Mehmet zamanında Türk gölü haline geldi.
2-Karadeniz’in bütün kıyılarının fethi II.Bayezid zamanında tamamlandı.
3-1700 İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi Ruslara verildi ve Karadeniz Türk gölü olma özelliğini kaybetti.
4-1711 Prut Antlaşması ile Karadeniz tekrar Türk gölü oldu.
5-1739 Belgrad Antlaşmaları ile Karadeniz’in Türk gölü olduğu bir kez daha kesinlik kazandı.
6-1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım bağımsız olunca Karadeniz Osmanlı hakimiyetinden çıktı.
7-1779 Aynalıkavak Tenkihnamesi ile Osmanlılar Karadeniz’deki üstünlüklerinin yok olduğunu kabul etmiş oldular.
8-1792 Yaş Antlaşması ile Karadeniz Türk gölü olma özelliğini kesin olarak kaybetti.

GREK PROJESİ
Rusya ve Avusturya’nın Osmanlı Devleti’ni aralarında paylaşmak için hazırladıkları plan.
Bu plana göre:
1-Eflak ve Boğdan’da Dakya Devleti kurulacak.
2-Sırbistan, Bosna ve Hersek Avusturya’ya bırakılacak.
3-Bizans imparatorluğu yeniden kurulacak ve başına II.Katerina’nın torunu Konstantin getirilecek.
Plan doğrultusunda Avusturya Bosna’yı, Rusya Boğdan’ı işgal etti. Ancak Fransız İhtilali’nin patlak vermesiyle Grek projesi gerçekleştirilemedi ve Avusturya Osmanlılarla Ziştovi Antlaşması’nı, Rusya Yaş Antlaşması’nı imzalamak zorunda kaldı.

OSMANLI-FRANSIZ İLİŞKİLERİ
1-Osmanlı Fransız ilişkileri Fransa kralı Fransuva’yı Şarlken’den kurtarmak için Osmanlıların yaptığı Mohaç Meydan Muharebesi ile Kanuni döneminde başladı.
2-Kanuni, Fransızlara kapitülasyonlar verdi.
3-Belgrad antlaşmalarında arabuluculuk yapan Fransa kapitülasyoların süresiz hale gelmesini sağladı.
4-Osmanlılar Fransız İhtilali’nden sonra kurulan Fransız yönetimini tanıdı.
5-Fransa İngiltere’nin sömürgelerine göz dikti ve sömürgelerine giden yolu kesmek için Osmanlı yönetimindeki Mısır’ı işgal etti. Ancak Napolyon ilk yenilgisini Nizam-ı Cedid askerlerinden Akka’da aldı ve bölgeden çekildi.
6-Fransa kapitülasyonlardan faydalanmakla birlikte Osmanlılar aleyhindeki bütün ittifaklara katıldı.
7-Fransa Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki topraklarına göz dikti ve Cezayir ve Tunus’u işgal etti.
8-Balkan milletlerini Osmanlılar aleyhine kışkırttı.
9-Yahudileri Filistin’de devlet kurmaya davet etti.
10-Bütün bu gelişmeler karşısında Osmanlılar İngilizlere yanaştı ancak İngiltere’nin Mısır’ı işgali üzerine Osmanlılar yeniden Fransız yanlısı bir politika izlediler.
11-I.Dünya Savaşı’nda Fransa İtilaf devletleri saflarında Osmanlılara saldırdı ve savaş sonunda Osmanlı topraklarını paylaşan ve işgal eden devletler arasına katıldı.

EL-ARİŞ ANTLAŞMASI
Tarih:1801
Taraflar:Osmanlı-Fransa
Önemi:1-Mısır yeniden Osmanlı idaresine girdi. 2-İngiltere sömürgelerini tehdit eden Fransa’yı etkisiz hale getirerek Akdeniz’de üstünlük sağlamayı başardı.

TİLSİT ANTLAŞMASI
Tarih: 1807
Taraflar: Fransa-Rusya
Önemi:1-Fransa Osmanlı Devleti ile Rusya arasında arabuluculuk yapacak. 2-Fransa Eflak ve Boğdan’ın Rusya’ya verilmesini sağlayacak.

KALE-İ SULTANİYE ANTLAŞMASI
Tarih:1809
Taraflar: Osmanlı-İngiltere
Önemi:Tilsit antlaşmasına karşılık olarak İngiltere ile Osmanlı Devleti aralarındaki anlaşmazlıklara son vermeyi, siyasi, ticari ilişkilerini geliştirmeyi kabul ettiler.

KABAKÇI MUSTAFA İSYANI
Tarih:1807
Sebep: 1-III. Selim’in ıslahatlarını (Nizam-ı Cedid hareketi) Yeniçeriler, din adamları ve esnaf çıkarlarına uygun bulmadı. 2-III.Selim Yeniçerilere Nizam-ı Cedid askerinin elbisesini giydirmek istiyor ve Yeniçerileri düzenli talime tabi tutmak istiyordu.
Sonuç: 1-III.Selim Nizam-ı Cedid’i kaldırdı.2-Asiler III.Selim’i tahttan indirip yerine IV.Mustafa’yı çıkardılar. 3-İsyanı bastaran Alemdar Mustafa Paşa Kabakçı ve adamlarını öldürttü. 4-IV.Mustafa, yeniden tahta çıkma ihtimali olan III.Selim’i öldürttü. 5-Alemdar Mustafa Paşa IV.Mustafa’yı tahttan indirip yerine II.Mahmud’u çıkardı.
Önemi: Kabakçı Mustafa isyanı Nizam-ı Cedid dönemini ortadan kaldırmıştır.

II. MAHMUD DÖNEMİ
*Devlet memurlarının pantolon, ceket ve fes giymesini kanunlaştırdı.
*Nizam-ı Cedid ordusunun Kabakçı isyanı ile ortadan kaldırılması üzerine Alemdar Mustafa Paşa Sekban-ı Cedid ordusunu kurdu. Yeniçeriler bir isyan sonucu Alemdar Mustafa Paşa’yı öldürerek bu ocağa son verdiler.
*II.Mahmud döneminde divan teşkilatı kaldırıldı, yerine kabine sistemi getirildi.
*1831’de ilk nüfus sayımı yapıldı.
*Tımar sistemi kaldırıldı.
*Takvim-i Vakayi adıyla ilk resmi gazete çıkarıldı.

TİLSİT ANTLAŞMASI
Tarih: 1807
Taraflar: Fransa-Rusya
Önemi:1-Fransa Osmanlı Devleti ile Rusya arasında arabuluculuk yapacak. 2-Fransa Eflak ve Boğdan’ın Rusya’ya verilmesini sağlayacak.

SENED-İ İTTİFAK (1808)
*Sened-i İttifak ile ayanlar, merkezi otoriteyi kabul edecek ve yapılacak ıslahatları destekleyeceklerdi.
Önemi: 1-Osmanlılardaki ilk demokrasi hareketidir. (Çünkü padişah ilk kez yönetimde kendisinden başkalarının da söz sahibi olduğunu kabul etmiştir.) 2-Osmanlıların eyaletler üzerindeki otoritesi yeniden kuruldu.

KALE-İ SULTANİYE ANTLAŞMASI
Tarih:1809
Taraflar: Osmanlı-İngiltere
Önemi:Tilsit antlaşmasına karşılık olarak İngiltere ile Osmanlı Devleti aralarındaki anlaşmazlıklara son vermeyi, siyasi, ticari ilişkilerini geliştirmeyi kabul ettiler.

BÜKREŞ ANTLAŞMASI
Tarih:1812
Taraflar: Osmanlı-Rusya
Önemi: Sırbistan’a ayrıcalıklar verildi.

SIRBİSTAN İLE İLGİLİ ANTLAŞMALAR
1-BÜKREŞ ANT.(Sırplar ayrıcalık kazandı) 2-AKKERMAN SÖZLEŞMESİ ( Sırbistan tam özerk) 3-EDİRNE ANT (Sırbistan’a geniş haklar verildi) 4- PARİS ANT ( Sırbistan Avrupa’nın garantisinde) 5- AYASTEFANOS ANT.( Osmanlılar Sırbistan’ın bağımsızlığını kabul etti) 6- BERLİN ANT. (Sırbistan bağımsız oldu ve sınırları genişletildi.)

VAKA-YI HAYRİYE
Tarih:1826
Önemi: II.Mahmut Yeniçeri kışlalarını topa tuttu. Bu olay sonunda Yeniçeri Ocağı kaldırıldı.
Tarih:1826
Önemi: II.Mahmut Yeniçeri kışlalarını topa tuttu. Bu olay sonunda Yeniçeri Ocağı kaldırıldı. Yeniçeri Ocağı’nın yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adlı yeni bir ordu kuruldu.

NAVARİN BASKINI
Tarih: 1827
Taraflar: Osmanlı X İngiltere, Fransa, Rusya
Sebebi: Yunanistan’ın bağımsızlığını Osmanlılara kabul ettirmek.
Sonuç: Müttefikler Navarin’de demirli bulunan Osmanlı ve Mısır donanmalarını yaktılar.

EDİRNE ANT.
Tarih:1829
Taraflar: Osmanlı- Rusya
Önemi: Yunanistan bağımsız oldu.

MISIR MESELESİ
1-Osmanlı Devleti Mora isyanını bastırmak için Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. Mehmet Ali Paşa Bu yardımına karşılık Mora’yı istedi. Fakat Yunanistan bağımsız olunca Mora da onu katıldı ve Mehmet Ali Paşa Bu sefer Suriye valiliğini istedi. 2-Osmanlılar Suriye’yi Mehmet Ali Paşa’ya vermek istemeyince Mehmet Ali Paşa saldırıya geçti ve Konya’ya kadar ilerledi. 3-II.Mahmut Mehmet Ali Paşa isyanına karşılık batılı devletlerden yardım istedi. Cevap alamayınca Rusya’dan yardım istedi ve Rusya yardıma geldi. 4-Rusya’nın Osmanlılara yardıma gelmesi üzerine batılı devletler Mehmet Ali Paşa ile Osmanlıları Kütahya Antlaşması ile barıştırdılar. Mehmet Ali Paşa’ya Mısır, Girit, Suriye, Adana ve Cidde valilikleri bırakıldı. 5-Osmanlı Devleti Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşmasını imzaladı ve Boğazlar sorunu ortaya çıktı. 6- Kütahya Antlaşması iki tarafı da memnun etmemişti ve Mehmet Ali Paşa yeniden saldırıya geçti. Mehmet Ali Paşa. Nizip savaşında Osmanlıları yendi. Batılı devletler bunun üzerine Londra Protokolü ile Mehmet Ali Paşa ve Osmanlıları barıştırdılar. Mehmet Ali Paşa’ya Mısır babadan oğla geçmek şartıyla bırakıldı. (1840).

KÜTAHYA ANTLAŞMASI
Tarih:1833
Taraflar: Osmanlı-Mısır valisi Mehmet Ali Paşa
Maddesi: Mehmet Ali Paşa’ya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak oğlu İbrahim Paşa’ya Cidde valiliği ile Adana muhassıllığı (vergi toplama hakkı) verildi.

HÜNKAR İSKELESİ ANTLAŞMASI
Tarih:1833
Taraflar: Osmanlı-Rusya
Maddeleri:1-Osmanlılar saldırıya uğrarsa, masrafları karşılanmak üzere Rusya askeri yardımda bulunacak. 2-Rusya saldırıya uğrarsa Osmanlı Devleti boğazları Rusya’nın savaştığı devletlere kapatacak.
Önemi:Antlaşma ile Boğazlar sorunu ortaya çıkmıştır.

BALTA LİMANI ANT.
Tarih: 1838
Taraflar: Osmanlı-İngiltere
Önemi: Osmanlıların imzaladığı en ağır kapitülasyon antlaşmasıdır.

ABDÜLMECİD DÖNEMİ

LONDRA KONFERANSI
Tarih:1840
Taraflar: İngiltere, Rusya, Avusturya, Prusya
Maddeleri: 1-Mısır hukuki yönden Osmanlılara bağlı kalacak, 2-Mısır yönetim olarak Mehmet Ali Paşa ve oğullarına bırakılacak, 3-Suriye, Girit ve Adana valilikleri Osmanlılara geri verilecek.
*Abdülmecid 1841’de Mısır Fermanı ile Mısır’ın yönetim düzenini belirlemiştir.

LONDRA ANTLAŞMASI-BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Tarih:1841
Taraflar: Osmanlı, İngiltere, Fransa, Prusya, Avusturya, Rusya
Sebep: Hünkar İskelesi antlaşmasının süresi 8 yıldı ve 1841’de bu sekiz yıl sona eriyordu. Boğazlar meselesi batılı devletlerin istediği gibi çözülmeliydi.
Sonuç:1-Boğazlar Osmanlı Devleti’nin egemenliğine bırakıldı. 2-Boğazlar bütün savaş gemilerine kapatıldı.
Önemi: 1-Boğazlar uluslar arası bir statü kazandı. 2-Boğazlar sorunu ilk kez devletler arası bir konferansta görüşülmüştür.

TANZİMAT FERMANI (GÜLHANE HATT-I HÜMAYUNU) (3 Kasım 1839)
Fermanla:1-Hıristiyan- Müslüman bütün vatandaşların eşitliği, can, mal ve namus güvenliği sağlandı. 2-Mal edinme ve miras hakkı tanındı. 3-Müsadere usulü kaldırıldı.
Ferman sayesinde Osmanlı Devleti, batılı devletlerin desteğini sağladı ve Mısır meselesinin çözümü kolaylaştı.

KIRIM SAVAŞI
Tarih: 1853-1856
Taraflar: Rusya X Osmanlı+İngiltere+Fransa+Piyomente
Sebep: Osmanlı ordusunun modernleştirilme çalışmaları Rus çarı I.Nikola’nın hoşuna gitmemiş ve Osmanlı ordusu güçlenmeden önce saldırmayı düşünmüştü.
Sonuç: Paris Antlaşması ile savaş sona erdi.
Önemi: 1-Avrupalı devletler ilk bir savaşta Osmanlılara yardım ettiler. Çünkü Rusya’nın Osmanlıları yıkarak topraklarına yerleşmesini istemiyorlardı. 2-Bu savaş sırasında Osmanlı Devleti ilk kez dış borç aldı ( İngiltere’den).

PARİS ANTLAŞMASI:
Tarih:1856
Taraflar: Rus- Osmanlı+ İngiltere+Fransa+Avusturya+Sardunya
Önemi: Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayıldı ve toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altına alındı.

ISLAHAT FERMANI (1856):
Fermanla: 1- Hıristiyan vatandaşların can ve mal güvenliği sağlanacaktı. 2- Hıristiyanlara din ve eğitim özgürlüğü tanınacaktı. 3- Gayrı müslimlerde devlet memurluğu ve askerlik yapabilecekti. 4- Gayrı müslimler de taşınmaz mallar satın alabileceklerdi (ev gibi). 5-İltizam usulüne son verilecek.
Islahat Fermanı Paris Antlaşması ile güvence altına alınmıştır.

ABDÜLAZİZ DÖNEMİ
*İntihar eden ilk Osmanlı padişahıdır.
*Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahıdır.
*Yavuz Sultan Selim’den sonra Mısır’a giden ilk Osmanlı padişahıdır.

ŞARK MESELESİ-TÜRK MESELESİ
Şark Meselesi V. Yüzyılda Huğ kavimlerinin Avrupa’ya gelişi ile başlar.
Şark Meselesi 1815 Viyana Kongresi’nde Rus çarı Aleksander tarafından ortaya atılmıştır. Avusturya, Rusya, Fransa, İngiltere arasında Osmanlı topraklarının paylaşılmasıdır.
Şark meselesine göre:
1-Türkler Avrupa’dan atılmalı
2-Türkler Balkanlardan atılmalı
3-Türkler Anadolu’dan atılmalı
4-Mümkünse Orta Asya’ya dönmeleri sağlanmalıdır.

V. MURAT DÖNEMİ
*Abdülaziz’den sonra tahta çıkan V.Murat akıl sağlığı bozulunca tahttan indirildi ve yerine II.Abdülhamit tahta çıktı.

II.ABDÜLHAMİD DÖNEMİ:
II.Abdülhamit Tanzimat’ın son, meşrutiyetin ilk padişahıdır. İslamcı ve Alman yanlısı bir politika izlemiştir.

TERSANE KONFERANSI
Tarih: 1876
Taraflar:Avusturya, Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya, Osmanlı Devleti
Önemi: 1-Konferansın toplandığı gün, Osmanlılar Kanun-i Esasi’yi yürürlüğe koyarak Meşrutiyet’i ilan ettiler. 2-Katılımcı devletler Bosna-Hersek ve Bulgaristan’a bağımsızlık verilmesini isteyince konferans sonuç vermedi.

I.MEŞRUTİYET (1876-1878) (20 Mart 1877- 14 Şubat 1878)
I.Meşrutiyet Meclisi ikiye ayrılıyordu: 1- Meclis-i Mebusan (Milletvekilleri, halk tarafından seçilirlerdi.) 2-Meclis-i ayan (Devletin ileri gelenleri, padişah tarafından seçilirlerdi.)
I.Meşrutiyet Meclisi ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-ı Esasi’yi uygulamıştır. Bu anayasa padişahı yeniden açma şartı ile meclisi kapatma yetkisi veriyordu. II.Abdülhamid, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşındaki yenilgiyi bahane ederek meclisi kapatmıştır.
I.Meşrutiyet Meclisi’nde 44 Hıristiyan, 4 Yahudi, 71 Müslüman milletvekili ile padişahın atadığı 26 ayan vardı.

1877-1878 OSMANLI- RUS SAVAŞI (93 HARBİ)
Sebep:Osmanlı Devleti Sırbistan ve Karadağ’a ayrıcalıklar verilmesini kabul etmiyordu.
Sonuç: Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması ile savaş sona erdi.
Önemi: Bu savaş sırasında Kafkaslardan ve Balkanlardan Osmanlı topraklarına en büyük göç yaşanmıştır.

BERLİN ANTLAŞMASI
Tarih:1878
Taraflar: Osmanlı+İngiltere-Rusya
Maddeleri: 1- Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız oldu. 2- Bulgaristan üçe ayrıldı. A)Bulgar Prensliği B) Makedonya C) Doğu Rumeli 3-Doğu Anadolu’da Ermenilerin oturduğu yerde ıslahat yapılacak. 4-Bosna-Hersek hukuki olarak Osmanlılara bağlandı ve yönetimi bir süre için Avusturya’ya bırakıldı. 5-Kars, Ardahan ve Batum Ruslara bırakıldı, Doğubeyazıt ise Osmanlılarda kaldı.
Önemi: 1-Rusya ile imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nı geçersiz kılmıştır. 2-Osmanlıların başına Ermeni meselesini açmıştır. (Rusya bundan böyle Akdeniz’e inmek için doğuda bir Ermeni devletinin kurulması için çalışacaktır. İngiltere ise kendisine bağlı bir Ermeni devleti kurdurarak Rusya’nın Akdeniz’e inmesini engellemeye çalışacaktır.) 3-Bu antlaşma Panslavizm akımının bir zaferidir. 4- Berlin Antlaşması’nda arabuluculuk yapan İngiltere bunun karşılığı olarak Kıbrıs adasına yerleşmiştir.

1885 İSTANBUL ANTLAŞMASI
Taraflar: Osmanlı-Mısır
Maddeleri:Osmanlı ve İngiltere hükumetleri Mısır’a birer yüksek komiser gönderecekler ve bu komiserler hidive yardımcı olacaklar.
Önemi:İngiltere’nin Mısır’daki varlığı resmiyet kazandı.

DÖMEKE MEYDAN SAVAŞI
Tarih: 1897
Taraflar: Osmanlılar X Yunanlılar
Sebep:Girit’in Yunanistan’a bağlanmak istemesi
Sonuç: Osmanlılar yendiği halde Batılı devletlerin isteği ile İstanbul’da bir antlaşma yapılarak savaşa son verildi.

1897 İSTANBUL ANTLAŞMASI
Taraflar: Osmanlılar- Yunanlılar
Maddeleri:1-Osmanlılar Teselya’yı boşaltacak. 2-Yunanistan savaş tazminatı verecek. 3-Girit Osmanlı yönetiminde kalacak ancak padişahın atayacağı Hıristiyan bir vali tarafından yönetilecek.
Önemi: Girit özerk hale geldi. (II.Meşrutiyet’in ilan edildiği sıralarda Yunanistan Girit’i işgal etti ve adayı Yunanistan’a bağladı. Balkan savaşları sonunda imzalanan Atina Antlaşması ile Girit Yunanistan’a bağlandı.)

DÜYUN-I UMUMİYE
II.Abdülhamid döneminde Osmanlılar dış borçlarını ödeyemeyince Avrupalı devletler alacaklarına karşılık Düyun-ı Umumiye (Genel Borçlar) idaresini kurdular (1881). Başında alacaklı devletlerin bulunduğu idare tütün, ispirto, pul, tuz ve orman gelirlerine el koydular. Böylece Osmanlılar ekonomik bağımsızlıklarını kaybettiler.

ERMENİ MESELESİ

II.MEŞRUTİYET
II.Meşrutiyet’in I.Meşrutiyet’ten tek farkı, II.Meşrutiyet meclisinde siyasi partilerin olmasıdır.
*II.Meşrutiyet’in getirdiği karışıklık ortamında Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti. Avusturya Bosna-Hersek’i, Yunanistan Girit adasını kendi topraklarına kattığını ilan etti. VI.Mehmet 1919’da Meclis-i Mebusan’ı kapattı.

31 MART OLAYI (1909)
Sebep: Meşrutiyet’i ortadan kaldırıp, II.Abdülhamid’i tahttan indirmek.
Sonuç: Hareket ordusu isyanı bastırdı. II.Abdülhamid tahttan indirilerek V.Mehmet Reşad tahta çıkarıldı.

V.MEHMET DÖNEMİ (REŞAD)
*I.Dünya Savaşı’nın Osmanlı padişahıdır.

TRABLUSGARB SAVAŞI
Tarih:1911-1912
Taraflar: Osmanlı X İtalya
Sebep: 1-İtalya kendisine sömürge arıyordu. 2-Trablusgarb İtalya’nın tam karşısındaydı ve savunmasızdı. ( Osmanlılar karadan yardıma gelemiyorlardı çünkü arada İngiliz işgalindeki Mısır vardı. Donanmaları olmadığı için de denizden gelemiyorlardı.)
Sonuç: Uşi Antlaşması ile savaş sona erdi.

UŞİ ANTLAŞMASI
Tarih: 1912
Taraflar: Osmanlı- İtalya
Maddeleri: 1- Trasblusgarb ve Bingazi İtalya’ya bırakıldı. 2- 12 ada Balkan savaşları sonuna kadar İtalya’ya bırakıldı. ( İtalya bu adaları bize vermemiş 1947’de Yunanistan’a terk etmiştir.)
Önemi: 1-Bu antlaşma ile Osmanlıların Afrika kıtasındaki varlıkları sona erdi. 2- Bu savaştaki güçsüzlüğü görülen Osmanlılara Balkan devletleri saldırdılar.

BALKAN SAVAŞLARI

I.BALKAN SAVAŞI
Tarih:1912-1913
Taraflar: Osmanlı X Karadağ, Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan
Sebep: Balkan devletlerinin Osmanlıları Balkanlardan ve Rumeli’den atmak istemesi
Sonuç: Osmanlılar Midye-Enez çizgisinin batısındaki tüm toprakları kaybettiler(Edirne dahil)

LONDRA ANTLAŞMASI
Tarih:1913
Taraflar: Osmanlılar-Balkan devletleri
Maddeleri:1-Midye-Enez hattı Osmanlı Devleti’nin Trakya sınırıdır. 2-Edirne Bulgaristan’a verildi. 3-Girit Yunanistan’a verildi. 4-Gökçeada ve Bozcaada dışındaki Ege adalarının durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı.

II.BALKAN SAVAŞI
Tarih:1913
Taraflar: Bulgaristan X Sırbistan, Yunanistan, Romanya
Sebep: I.Balkan Savaşı sonunda Bulgaristan’ın çok toprak kazanması Balkan devletlerinin hoşuna gitmemişti. Makedonya’nın paylaşılmasında Sırplar ile Bulgarlar anlaşamıyorlardı.
Sonuç: 1-Bu savaşa katılmayan Osmanlılar savaş sırasında Edirne ve Kırklareli’yi geri aldılar. 2- Savaş sonunda imzalanan antlaşmalarla Osmanlıların Balkanlardaki ve Ege denizindeki üstünlüğü sona ermiştir.

BÜKREŞ ANTLAŞMASI
Tarih:1913
Taraflar: Balkan devletleri
Maddeleri: 1-Bulgaristan Dobruca’nın bir bölümünü Romanya’ya verdi. 2-Selanik Yunanistan’a verildi. 3-Manastır Sırplara bırakıldı.
Önemi:Balkan savaşlarını sona erdiren antlaşmadır.

İSTANBUL ANTLAŞMASI
Tarih:1913
Taraflar:Osmanlılar-Bulgarlar
Maddeleri:1-Edirne, Dimetoka, Kırklareli Osmanlılara; Kavala ve Dedeağaç Bulgaristan’a bırakıldı. 2-Meriç nehri iki ülke arasında sınır kabul edildi.

ATİNA ANTLAŞMASI
Tarih:1913
Taraflar: Osmanlı-Yunanistan
Maddesi: Osmanlılar Yanya, Selanik ve Girit’in Yunanistan’a ait olduğunu kabul ettiler.(Yunanistan Ege adalarını da istedi, reddedildi, görüşmeler sırasında I.Dünya Savaşı çıktı, adalar sorunu Lozan Antlaşması’nda çözüldü.)

DAĞILMAYI ÖNLEME ÇABALARI

1-OSMANLICILIK:
Din, dil, ırk ayrımı yapmadan Osmanlı topraklarında yaşayan herkesin Osmanlıyım demesini sağlamak. Balkan savaşları ve Ermeni olayları bunun gerçekleşemeyeceğini gösterdi.

2-İSLAMCILIK:
Bütün İslam ümmetini Osmanlı bayrağı altında toplama düşüncesi. Arnavutların bağımsız olmaları, Arapların I.Dünya savaşı sırasındaki tutumları bunun gerçekleşmeyeceğini göstermiştir.

3-TÜRK BİRLİĞİ (TURANCILIK)
Türkiye, Rusya, İran, Afganistan ve Çin’de yaşayan Türkleri bir bayrak altında toplayarak Turan adlı bir devlet kurma düşüncesi.

4-TÜRKÇÜLÜK
Osmanlı Devleti’nde yaşayan Türkleri yönetimde ve sosyal hayatta hakim kılma düşüncesi.

5-BATICILIK
Osmanlı Devleti’nin tek kurtuluşunun batıya ayak uydurmak olduğunu savunmak. Batıcılara göre:1-Batının tekniği alınmalıdır. 2-Batının tekniğinin yanında onu oluşturan kültür yapısı da alınmalıdır.
*Bu beş düşüncenin ortak özelliği: Hiç biri Osmanlı Devleti’ni yıkılmaktan kurtaramamıştır.

I.DÜNYA SAVAŞI
Tarih:1914-1918
Tarafları: İtilaf devletleri ( İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya) X İttifak devletleri (Almanya, Osmanlı Devleti, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan)
Sebepleri: 1-I.Dünya Savaşı’nın en önemli sebebi İngiltere ile Almanya arasındaki ekonomik rekabettir. 2-İngiltere: Sömürgelerini korumaya çalışıyordu. 3-Almanya: İngiltere’nin sömürgelerine göz dikmişti. 4-Fransa: Almanya’ya kaptırdığı sanayi bölgesi Alsas Loren’i geri almak istiyordu. 5-Avusturya: Panslavizm tehlikesinden korunmaya çalışıp, Balkanlara yayılmaya çalışıyordu. 6-Bulgaristan: Almanya ile Osmanlı Devleti arasında ulaşımı sağlamak için savaşa girmesi gerekiyordu. 7-İtalya: Halkını doyurmak için verimli topraklara ihtiyacı vardı. 8-Rusya: Sıcak denizlere açılmak istiyordu. 9-Osmanlı Devleti: Savaşa girmesi için hiçbir nedeni yoktu. Balkan savaşlarından yeni çıkmıştı. Savaşa girerse Almanya Rusya’nın açacağı doğu cephesinde rahatlayacaktı. Çünkü Rusya kuvvetlerinin bir kısmını Osmanlı cephelerine kaydıracaktı. Ayrıca Almanya, Osmanlı topraklarında denetim kurarak İngilizlerin sömürgelerine giden yolu kapatmayı amaçlıyordu. Osmanlı padişahlarının halifelik sıfatını da kullanarak Müslüman devletlerin savaşa girmesini sağlayacak ve boğazlar yoluyla Rusya’ya yardım gitmesini engelleyecekti. Berlin-Bağdat demiryolu hattını kullanıp Musul-Kerkük petrollerinden de yararlanacaktı.

Savaşın bahanesi: 24 Haziran 1914’te Avusturya veliahtı Sırbistan’ı ziyareti sırasında bir Sırplı tarafından suikast sonucu öldürüldü.Bu olaydan sonra Avusturya Sırbistan’a savaş açtı ve I.Dünya Savaşı başlamış oldu.

I.Dünya Savaşı’nda Osmanlı cepheleri:
1-Kafkasya cephesi
2-Kanal Cephesi
3-Çanakkale Cephesi
4-Irak cephesi
5-Hicaz ve Yemen Cephesi
6-Suriye ve Filistin Cephesi
7-Galiçya Cephesi
8-Romanya ve Makedonya Cephesi

I.DÜNYA SAVAŞI’NIN SONUÇLARI
1-Yenen ve yenilen devletler arasında barış sağlamak amacıyla Ocak 1919’da Paris’te bir konferans toplandı. 2-Konferansta Fransa’nın amacı Almanya’yı bir daha savaş yapamayacak hale getirmekti. 3-Konferansta en çok tartışılan devlet Osmanlı Devleti oldu. 4-Yenilen devletler ile imzalanan antlaşmalar ile savaş sona erdi. 5-Avrupa’nın ve dünyanın haritası yeniden çizildi. 6-Bir çok devlet ve imparatorluklar yıkıldı, yeni devletler kuruldu.

I.DÜNYA SAVAŞI SONUNDA İMZALANAN ANTLAŞMALAR

VERSAY ANTLAŞMASI
Tarih:28 Haziran 1919
Taraflar:Almanya-İtilaf devletleri
Önemi:Almanya bu antlaşma ile büyük ölçüde toprak kaybetti ve bütün deniz aşırı sömürgeleri elinden çıktı. Ayrıca antlaşma Almanya’ya büyük ekonomik yükümlülük getirdi.

SAİNT GERMAİN (SEN JERMEN) ANTLAŞMASI
Tarih:10 Eylül 1919
Taraflar:Avusturya-İtilaf devletleri
Önemi:Avusturya, Macaristan,Çekoslovakya ve Yugoslavya’nın bağımsız birer devlet olmasını kabul etti. Antlaşma Avusturya’ya büyük ekonomik yük getirdi.

NEUİLLY (NÖYYİ) ANTLAŞMASI
Tarih:27 Kasım 1919
Taraflar: Bulgaristan-İtilaf devletleri
Önemi: Bulgaristan topraklarının bir kısmını Yunanistan ve Yugoslavya’ya bıraktı. Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesildi. Ayrıca savaş tazminatı ödeyecekti.

TRİANON (TRİYANON) ANTLAŞMASI
Tarih:1919
Taraflar: Macaristan-İtilaf devletleri
Önemi:Macaristan topraklarının bir kısmını Çekoslovakya, Yugoslavya ve Romanya’ya bıraktı.

*Bu antlaşmalarla Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Macaristan’da zorunlu askerlik kaldırıldı.
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI
Tarih: 30 Ekim 1918
Taraflar: Osmanlılar-İtilaf devletleri
Önemi: Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti fiilen sona erdirilmiş ve toprakları İtilaf güçlerince paylaşılmıştır.

SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI
Tarih:10 Ağustos 1920
Taraflar: Osmanlılar- İtilaf devletleri
Önemi:Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti fiilen sona erdi ancak Kurtuluş Savaşı başlamıştı. Bu sebeple Sevr Antlaşması ölü doğmuş olarak kabul edilir.

LOZAN ANTLAŞMASI
Tarih: 24 Temmuz 1923
Taraflar:Türkiye Cumhuriyeti-İtilaf devletleri
Önemi:Türkiye Cumhuriyeti kendisini parçalamak isteyen devletlere bağımsızlığını kabul ettirdi.

OSMANLI KÜLTÜR VE UYGARLIĞI

OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI
1-Eski Türk gelenekleri
2-İslam dininin devlet anlayışı
3-Hakim olunan topraklardaki toplumların devlet anlayışlarıdır.

OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUM
1-Askeri (Yönetenler)
2-Reaya (Yönetilenler)
olmak üzere iki kısma ayrılırdı.

DEVLET (MERKEZ) YÖNETİMİ
*Osmanlı Devleti’nde yönetim mutlak monarşi ve teokratik bir özelliğe sahipti. Padişahlar Yavuz Sultan Selim’den itibaren halife unvanını aldılar.

*Fatih Sultan Mehmet çıkardığı kanunname ile padişah olan kişiye, rakip olan kardeşlerini öldürme yetkisi vermiştir. Böylece yönetimde eski veraset sistemi ( devletin hükümdar ailesinin ortak malı sayılması) geleneği kaldırılmıştır.

*I.Ahmet çıkardığı bir kanunla Osmanlı hanedanının ekber ve erşed olanının ( yani büyük ve aklı başında ) tahta geçmesine karar vermiştir. Böylece tahta hükümdarın kardeşleri de çıkabilmişlerdir.

HÜKÜMDARLIK SEMBOLLERİ
1-Hutbe
2-Sikke (Para bastırmak)
3-Davul (tabl)
4-Sancak
5-Tuğ
6-Kılıç kuşanmak

DİVAN-I HÜMAYUN
*Divan devlet işlerini görüşülüp karara bağlandığı, savaş ve barışa karar verildiği, büyük davaların ele alındığı bir kuruldu. Bu günkü Bakanlar Kuruluna benzeyen divan, padişaha danışmanlık yaparlardı. Divanda son söz yine padişaha aitti. Divana Kuruluş döneminde padişahlar, daha sonra sadrazamlar başkanlık etmişlerdir. Divan Topkapı Sarayı’nda Kubbealtı denilen yerde toplanırdı.
Orhan Bey zamanında kurulan Divan-ı Hümayun, II.Mahmut döneminde kaldırılmış, Avrupa’nın kabine usulü uygulanmaya başlanmıştır.

DİVAN ÜYELERİ
1-Padişah
2-Vezir-i azam
3-Vezirler
4-Kazasker
5-Defterdar
6-Nişancı
7-Kaptan-ı Derya
8-Şeyhülislam
9-Reisülküttap

VEZİR-İ AZAM (SADRAZAM)
Padişahın mutlak vekili olan sadrazam, padişahtan sonra (maliye ve yargı dışında) tüm devlet işlerinden sorumluydu. Padişahın mührünü (mühr-i hümayun) taşırdı. Sadrazam konaklarına Paşa kapısı veya Babıali denirdi. Sadrazam padişahın katılmadığı seferlere serdar-ı ekrem unvanı ile komutanlık yapardı.
II.Mahmut, sadrazamlığı kaldırarak yerine başvekalet makamını oluşturdu.

VEZİRLER
Sancak beyliği ve beyler beyliğinde bulunan tecrübeli devlet adamlarından seçilirdi. Vezirlerin sayısı Kuruluş Devri’nde en fazla üç iken, Yükselme Devri’nde yediye çıkarılmıştır. Sadrazama yardımcı olurlardı. En kıdemlisi sadrazam olurdu.

DEFTERDAR
Maliye işlerine bakar, bütçeyi hazırlardı. Fatih zamanında sayıları Anadolu ve Rumeli defterdarı olarak ikiye çıkarılmıştır.

KAZASKER
Adalet ve eğitim işlerine bakardı. Büyük davalara bakan kazaskerler, kadı ve müderrislerin atamalarını yaparlardı. Yükselme döneminde, Anadolu ve Rumeli kazaskeri olmak üzere sayıları ikiye çıkarılmıştır.

NİŞANCI
Padişah fermanlarını yazar, ferman ve beratların üstüne padişah tuğrasını çekerdi.Ayrıca tapu ve kadastro işlerini yürütürdü. Fethedilen arazileri yazar, dirlikleri dağıtır ve bunları tapu defterlerine işlerdi.

MÜFTÜ (ŞEYHÜLİSLAM)
16. yüzyıldan itibaren Divan üyesi oldu. Devletçe yapılan işlerin, savaş, barış ve idam kararlarının dine (şeriata) uygun olup olmadığına kara verileceği zaman toplantılara katılırdı.
Şeyhülislamlar padişah tarafından atanır ve ölünceye kadar makamlarında kalabilirlerdi.
Padişah ve sadrazamlar şeyhülislamdan fetva almadan kimseyi idem ettiremezlerdi.

KAPTAN-I DERYA
Yükselme döneminde Divan üyesi oldu. Donanmadan sorumlu Deniz kuvvetleri komutanıdır.

REİSÜLKÜTTAP
Önceleri Nişancıya bağlı iken 16. yüzyıldan sonra dışişleri ile ilgili yazışmalardan sorumlu olan Divan üyesi olmuştur.

İSTANBUL’UN YÖNETİMİ
Başkentin idaresinden birinci derecede sadrazam sorumlu idi. Güvenliğine Yeniçeri Ağası ve subaşılar, belediye hizmetlerine Şehir emini, adalet işlerine İstanbul kadısı bakardı.

ÜLKE YÖNETİMİ
1-Eyaletler (Vilayetler) (Yöneticisi: Beylerbeyi)
2-Sancaklar (Yöneticisi: Sancak beyi)
3-Kazalar ve Köyler (Yöneticisi: Kadı)

Eyaletler üç bölüme ayrılır:
1-Merkeze bağlı yıllıksız eyaletler (Salyanesiz): Bu eyaletler dirlik sistemine göre has, zeamet, tımar olarak bölümlere ayrılmıştır.
2-Yıllıklı eyaletler (Salyaneli): Bu eyaletlerin valilerine ve askerlerine salyane adı verilen maaş verilirdi. Ayrıca bunların yıllık vergileri, iltizam usulüyle, mültezimler ( tahsildarlar) tarafından toplanırdı.
Mültezim, devlete belli bir peşin para ödeyip, sonra devlet adına bir bölgenin vergisini toplayan kimsedir. Bu tür eyaletlerden alınacak verginin daha önce devlet hazinesine yatırılmasına da iltizam denir.
Salyaneli eyaletler dirliklere bölünmezdi.
Başlıca salyaneli eyaletler Cezayir, Tunus, Trablusgarp, Mısır, Yemen, Habeş, Bağdat ve Basra’dır.
3-Bağlı hükumet ve beylikler (İmtiyazlı eyaletler): Merkezden uzak olan bu eyaletlerin yöneticileri kendi halkından seçilir ve padişahın onayı ile atanırdı.
Bu eyaletler iç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlılara bağlıdılar. Başlıcaları Eflak, Boğdan, Erdel, Lehistan, Kırım ve Hicaz’dır. Bunlardan vergi alınır, gerektiğinde de bu eyaletler asker gönderirdi.

TOPRAK YÖNETİMİ
Topraklar devlete aitti.

MİRİ TOPRAKLAR (DEVLETE AİT TOPRAKLAR)
Kullanış amacına göre bölümlere ayrılırlar. Başlıcaları:

1-DİRLİK:Gelirleri devlet hizmetleri veya atlı asker (tımarlı sipahi- cebeli) yetiştirmek şartıyla, komutanlara ve yüksek devlet memurlarına dağıtılan topraklardır. Gelirlerine göre Has, Zeamet ve Tımar olmak üzere üç bölüme ayrılır.
A)HAS: Yıllık geliri 100 bin akçeden fazla olan topraklardır. Padişah ve ailesine, şehzadelere, divan üyelerine beylerbeyi ve sancak beylerine verilirdi. Gelirinin her beş bin akçesi için (kılıç hakkı) Cebelü denilen bir atlı asker beslemek zorundaydılar.
B)ZEAMET: Yıllık geliri 20 bin akçe ile 100 bin akçe arasında olan topraklardır. Orta dereceli devlet memurlarına verilirdi.
C)TIMAR: Yıllık geliri 0- 20 bin akçe arasında olan topraklardır. Savaşlarda yararlılık gösteren sipahilere verilirdi.

2-VAKIF ARAZİ: Bu topraklardan alınan vergiler cami, medrese, imarethane, hastane, kervansaray ve köprü gibi dini, eğitim-öğretim ve sosyal kuruluşlara ayrılırdı. Satılamaz, devredilemezlerdi.

3-MÜLK ARAZİ: Devlet hizmetinde ve askeri alanda üstün başarı gösteren kimselere devletin bağışladığı topraklardır. Bunlar satılıp, miras bırakılabilir veya vakfedilebilirdi.

4-OCAKLIK: Geliri kale muhafızları ve tersane giderlerine ayrılan topraklardır.

5-YURTLUK: Sınır boylarındaki topraklar olup bu amaçla Türkmen boylarına verilirlerdi.

6-MUKATAA: Geliri doğrudan doğruya veya mültezimler aracılığı ile devlet hazinesine giren topraklardır.

7-PAŞMAKLIK ARAZİ: Vergi gelirleri padişahların kızları ve ailelerine bırakılan topraklardır.

OSMANLILARDA ALINAN BAŞLICA VERGİLER
1-ÖŞÜR (AŞAR) : Müslümanlardan alınan toprak vergisidir.
2-HARAÇ: Gayr-ı müslimlerden alınan toprak vergisidir.
3-CİZYE: Hıristiyanlardan askerlik yapmadıkları için alınan can ve mal güvenliği (kafa) vergisidir.
4-ÇİFTBOZAN VERGİSİ: Üst üste üç yıl toprağını işlemeyenlerden alınan vergidir.
5-AĞNAM VERGİSİ: Koyun ve keçiden alınan vergidir.
6-AVARIZ (TEKALİF-İ ÖRFİYE) VERGİSİ: Büyük felaketlerde ve savaş gibi olağanüstü durumlarda alınan vergidir.

OSMANLILARIN BAŞLICA GELİR KAYNAKLARI
1-Halktan alınan vergiler
2-Gümrük, maden, orman ve tuzla gelirleri
3-Savaşlardan elde edilen ganimetlerin beşte biri
4-Bağlı beyliklerden ve yabancı devletlerden alınan vergi ve hediyeler

OSMANLILARIN BAŞLICA GİDERLERİ
1-Devlet memurlarına ödenen maaşlar
2-Kapıkulu askerlerine ödenen ulufeler (üç ayda bir verilen maaş) ve ulemaya (bilim adamlarına) ödenen maaşlar
3-Savaş masrafları ve donanma giderleri
4-Askerlere padişah değişiminde dağıtılan cülus bahşişleri (tahta çıkma ikramiyesi)
5-Bayındırlık ve imar faaliyetlerine harcanan paralar

PARA POLİTKASI

ORDU TEŞKİLATI
Osmanlı Devleti’nde ordu üç bölümden oluşmaktaydı.

1-KAPIKULU ASKERLERİ: Merkezde ve sınır boylarındaki kalelerde oturan kapıkulu askerleri üç ayda bir ulufe denilen bir maaş ve her padişah değişiminde ise (Fatih’ten sonra) cülus bahşişi alırlardı.
Kapıkulu askerleri başlangıçta savaş esiri olan Hıristiyan çocuklar arasından seçilerek yetiştirilirlerdi. Ancak Ankara Savaşı’ndan sonra Çelebi Mehmet zamanında Devşirme Kanunu ile Hıristiyan halk arasından seçilmeye başlanmıştır. Bu gençler yeteneklerine göre çeşitli askeri ocaklara ya da Enderun’a (saray okulu) gönderilerek sadrazamlık makamına kadar yükselme şansına sahip olmuşlardır.
Kapıkulu askerleri, Piyadeler ve Süvariler olmak üzere iki kısımdan oluşurdu. Piyadeleri, Yeniçeri Ocağı, Acemi Oğlanlar Ocağı, Cebeci Ocağı, Topçu Ocağı, Top Arabacıları Ocağı, Humbaracılar, Lağımcılar, Saka Ocağı ve Kapıkulu Süvarilerinden oluşmaktaydı. Süvarileri ise, Sipahi, Silahtar, Sağ ulufeciler, Sol ulufeciler, Sağ garipler, Sol garipler oluştururdu.

2-EYALET ASKERLERİ (TIMARLI SİPAHİLER): Merkeze bağlı eyaletlerde dirlik sahiplerinin beslediği atlı askerlerdir. Bu askerlere cebelu adı verilirdi.
Osmanlı ordusunun çoğunluğunu oluştururlardı.Hepsi atlı olup devletten maaş almazlardı.Masrafları dirlik sahipleri tarafından karşılanırdı (Köylülerden alınan vergilerle).
Osmanlı dirlik sistemiyle, devlet hazinesinden para çıkmadan büyük miktarda ordunun (tımarlı sipahinin) yetiştirilmesini sağlamıştır. Bu durum devletin ekonomik yükünü azaltmıştır.
Eyalet askerlerinin tamamı Türklerden oluşurdu.
Eyalet askerleri Akıncılar, Azaplar, Yayalar, Müsellemler,Yörükler, Deliler, Gönüllüler,Beşliler, Sakalardan oluşuyordu.

3-YARDIMCI KUVVETLER: Savaş sırasında Osmanlı Devleti’ne bağlı devlet ve beyliklerden alınan kuvvetlerdir.Kırım, Eflak, Arnavutluk ve Boğdan kuvvetleri gibi.

DONANMA : Osmanlı Devleti’nde ilk donanma faaliyetleri Orhan Bey zamanında Karesioğulları Beyliği’nin alınması ile başladı.
Karadeniz Fatih döneminde ve Akdeniz Kanuni döneminde bir Türk gölü haline getirildi.
Donanma başkomutanına Kaptan-ı derya denirdi. Diğer komutanlara Reis, deniz askerlerine Levent adı verilirdi.

MALİYE VE PARA
Osmanlıların en büyük gelir kaynağı toprak vergisiydi.
Baharat ve İpek yolları Coğrafi keşifler sonucunda önemini yitirdi. Osmanlılar bundan büyük ekonomik zarar gördü.
Devletin en büyük gideri, ordu için yapılan harcamalardı.

HUKUK SİSTEMİ
Osmanlılar kuruluşundan beri adalete büyük önem vermişlerdir. Devlet içerisinde dini, mezhebi ve ırkı ne olursa olsun herkes kanun önünde eşit sayılırdı.
Osmanlılarda iki tür hukuk uygulanırdı.
1-ŞERİ HUKUK: Kaynağını İslam’dan alan şeriat kurallarıydı. Ancak Osmanlılar bu hukuktaki bazı kuralları yumuşatarak uygulamışlardır.
2-ÖRFİ HUKUK: Kaynağını Türk gelenek ve göreneklerinden alan hukuktur. Özellikle Fatih Sultan Mehmet geçmişte yayınlanan tüm kanunları bir araya getirerek Kanunname-i Al-i Osman adında ilk örfi Osmanlı kanunnamesini oluşturmuştur. Bu konuda Kanuni zamanında da büyük çalışmalar olmuştur.
Normal davalara kadı’lar, yüksek devlet görevlileri arasındaki davalara ise kazaskerler bakardı. Gayr-ı müslimlerin davaları kendi kilise ve havralarında çözümlenirdi.

EKONOMİK HAYAT
Osmanlı ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı.
Ekonomiyi canlı tutabilmek için Venedik, Ceneviz ve Fransız tüccarlarına imtiyazlar tanınmış, kervansaraylar ve karakollarla ticaret yollarının güvenliği sağlanmıştır.
Selçuklulardan sonra Osmanlılarda da esnaf ve zanaatkarlar arasında dayanışmayı sağlamak için Loncalar kurulmuştur.
Loncaların kuruluş amaçları:
1-Çırak-kalfa-usta anlayışı içinde zanaatkar yetiştirmek
2-Esnaf arasında birliği sağlamak
3-Kaliteli mal üretmek
4-Devlet ve esnaf arasında işbirliği sağlamak, kar oranlarını tespit etmek
5-Üyelerine kredi sağlamak
6-Muhtaçlara yardım yapmak
Babadan oğla geçen sanat anlayışı getiren Lonca sistemi, Sanayi İnkılabı’ndan sonra fabrikaların kurulmasıyla önemini kaybetmiştir
 
Yıldırım Bayezid’in, Ankara Meydan Savaşı'nda Timur Han'a esir düşmesinden sonra dağılan Osmanlı birliğinin, 1413 yılında, Birinci Mehmed Han tarafından yeniden sağlanıncaya kadar geçen devresi. Yıldırım Bayezid’in ölümünden sonra, geriye altı oğlu kaldı. Bunlar Emir Süleyman ile, İsa, Mehmed, Mustafa, Musa ve Kasım Çelebiler idi. Ankara Savaşı'ndan, yanında büyük kuvvetlerle ayrılan Emir Süleyman, süratle Bursa’ya geldi ve ailesi ile çocuklarını yanına alarak Gelibolu’ya gitti. Burada İmparator Manuel ile bir antlaşma yaptı. Anadolu sahilindeki bazı adalar ile Silivri, Selânik ve Teselya’yı Bizanslılara terk ediyordu. Bu suretle Rumeli'ye geçen Emir Süleyman, Edirne’de hükümdar ilan edildi. Aynı zamanda Venedik ve Cenevizlilerle de ticarî antlaşmalar yaptı.
Timur Han, Emir Süleyman’a taç ve hil’at göndererek, onu kendisine bağlamaya muvaffak oldu. Emir Süleyman, ince ruhlu, ilim ve sanat erbabının hâmisi olan bir zattı. Ancak babasının azim, irade ve enerjisine malik değildi. Bu itibarla devleti bir idare altında toplamak suretiyle Osmanlı birliğini kuramadı.
Ankara Savaşından sonra Balıkesir taraflarında gizlenen İsa Çelebi, Timur Han'ın İzmir’e doğru gittiği sırada, Bursa’ya geldi. Daha sonra Timur Han'ın muvafakatini da alarak, burada bir müddet oturdu. Ancak, Timur Han Semerkand’a dönerken, Yıldırım Bayezid’in tabutunu Musa Çelebi’ye vererek türbesine defnedilmek üzere gönderdi. Böylece büyük bir kuvvetle Bursa’ya gelen Musa Çelebi, İsa’yı kaçırdı ve hükümdarlığını ilan etti. Ancak, kuvvet toplayan İsa Çelebi’nin yeniden gelerek Bursa’ya hakim olmasından sonra, Musa Çelebi, Germiyanoğlu’nun yanına kaçtı.
Ankara Savaşında ihtiyat kumandanı olarak görev yapan Mehmed Çelebi ise, savaşın kaybedileceğini anlayınca, bin kadar askeriyle Amasya’ya doğru çekilmişti. O sırada Amasya’da, Timur Hanın tayin ettiği Kara Devletşah bulunuyordu. Şehre ani bir baskın yapan Mehmed Çelebi, Kara Devletşah’ı öldürttü ve eski sancağına yeniden hakim oldu. Çelebi Mehmed Amasya’da bulunduğu sırada Canik, Tokat, Niksar ve Sivas taraflarına hakim olmaya çalıştı ve buna da muvaffak oldu. Bu havâlideki isyancı beylerden Kubadoğlu, Gözleroğlu, Köpekoğlu ve Mezid Beyi ortadan kaldırdı. Bu arada Mehmed Çelebi, babasını esaretten kurtarmak gayesiyle Kütahya’ya casuslar göndermişti. Timur Hanın esirleri arasında bulunan Firuz Paşa da onlara yardım etmekteydi. Yer altında tünel kazarak Yıldırım Bayezid’in yanına varmak isteyen fedaîler, planlarının görülmesi üzerine yakalandılar ve öldürüldüler. Çelebi Mehmed, bir kez daha aynı gaye ile faaliyete geçti ise de, Timur Hanın güvenlik kuvvetlerini arttırması ve bu arada Firuz Beyi de öldürtmesi ile bir netice alamadı.
Mehmed Çelebi, aynı zamanda Osmanlı birliğini sağlamak yolunda ilk teşebbüslere girişti. İsa Çelebi’ye haber göndererek birleşmelerini istedi. Ancak red cevabı aldı. Bu durum üzerine, iki kardeşin kuvvetleri, Ulubat önlerinde karşılaştı. Sert geçen muharebeden sonra, İsa Beyin kuvvetleri dağıldı. Böylece, Bursa ile İznik’i ele geçiren Mehmed Çelebi, hükümdarlığını ilan etti. Bundan sonra Germiyanoğlu’na haber gönderen Mehmed Çelebi, ondan, Musa Çelebi’yi kendisine göndermesini istedi ve bu isteği derhal yerine getirildi. Bu sırada kardeşi Süleyman’ın yanına kaçan İsa Çelebi, ondan aldığı yardımlarla yeniden Bursa üzerine yürüdü. Bu arada Çelebi Mehmed’le anlaştığını söyleyerek Bursa’ya kolayca girmeyi düşündü ise de, Bursa halkı müdafaa tertibatı aldı. Bu durum üzerine Bursa’yı yakmaya kalkışan İsa Çelebi, Çelebi Mehmed’in gelmesi üzerine, karşısına çıktı. Yine muvaffak olamadı ve İsfendiyar Beyin yanına kaçtı. Daha sonra, Çelebi Mehmed’in elinde bulunan Ankara’yı almak isteyen İsa Çelebi, Gerede Muharebesinde üçüncü defa mağlup oldu ve Kastamonu’ya sığındı. İsa Çelebi, ardı ardına gelen mağlubiyetlere rağmen, taht iddiasından vazgeçmedi. Aydınoğlu Cüneyd Bey'in yanına giderek, böylece bir defa daha şansını denemeğe karar veren İsa Çelebi, Eskişehir’e kadar geldi. Ancak, yapılan muharebeyi kaybederek, savaş meydanında öldürüldü.
Edirne’de bulunan Emir Süleyman, Çelebi Mehmed’in faaliyetlerini yakından takip etmekteydi. İsa Çelebi’nin son hareketinde başarılı olamayarak öldürülmesinden sonra, Çelebi Mehmed’e daha fazla hazırlanmak imkânı vermek istemediğinden, süratle Anadolu’ya geçti ve Bursa’yı rahatlıkla aldı. Çelebi Mehmed ise, Süleyman’a karşı koyamayacağını anlayarak, Amasya’ya çekildi. Daha sonra Ankara’ya gelen Emir Süleyman, burasını da kendisine bağladı ve bütün Osmanlı ülkesine hakim olmuş bir hükümdar gibi davranmaya başladı.
Bu sırada Çelebi Mehmed, diğer Anadolu beylikleri ile ittifak kurma arzusundaydı. Lâkin bu teşebbüsünde tam bir başarıya ulaşamayınca, biraderi Musa Çelebi ile anlaştı ve ona kuvvet vererek Rumeli'ye geçirtti. Böylece Musa Çelebi ile Emir Süleyman’ı karşı karşıya getirmiş oluyordu. Musa Çelebi’nin Rumeli'ye geçmesinden endişelenen Emir Süleyman, süratle Edirne’ye döndü. Mehmed ile Musa Çelebi arasındaki antlaşmaya göre, eğer Musa, mücadeleden galip çıkarsa, Çelebi Mehmed’in hükümdarlığını tanıyacaktı. Mehmed Çelebi ise onu askerî bakımdan destekleyecekti. Bu sırada Anadolu’da serbest kalan Mehmed Bey, rahatlıkla Ankara, Bursa havâlisine, yani Anadolu’da Osmanlıların elinde kalan topraklara sahip oldu.
Karadeniz yoluyla Eflak’a gelen Musa Çelebi, kendisine burada da müttefikler bulmakta gecikmedi. Eflâk Prensi Mirça, Sırp despotunun kardeşi Vuk Brankoiç ve Bulgar Boyarları, kendisine kuvvet verdiler. Buna karşılık Emir Süleyman da Bizans İmparatoru tarafından destek görüyordu. Çatalca yakınlarında yapılan iki kardeşin mücadelesinden galip çıkan Emir Süleyman oldu. Savaş esnasında komutanlarından Vuk’un Emir Süleyman tarafına geçmesi, sonucu büyük ölçüde etkiledi. Bu ihaneti cezasız bırakmayan Musa Çelebi, ilk fırsatta Vuk’u ortadan kaldırdı. Savaştan mağlup çıkan Musa Çelebi, azim ve cesaretini kaybetmeyerek, yeniden güçlü bir birlik kurmaya çalıştı. Bu arada ağabeysinin gafletinden de faydalanarak, kuvvetlerini arttırdı. Musa Çelebi'nin bir daha karşısına çıkamayacağını zanneden Emir Süleyman, büyük bir rahatlık içerisindeydi. Bu vaziyetten en iyi şekilde faydalanmaya bakan Musa Çelebi, Edirne üzerine âni bir baskın yaparak, şehri ele geçirdi. Emir Süleyman, kaçmaya muvaffak oldu ise de, Musa Çelebi’nin peşine taktığı adamlar tarafından yakalanarak öldürüldü (1410). Cesedi Bursa’ya gönderilerek, Çekirge’de büyük babası Murad Hüdâvendigâr’ın yanına gömüldü. Hükümdarlığı sekiz sene yedi ay kadardır. Emir Süleyman, muharebelerde fevkalâde şecaatiyle ve cömertliği, ilim adamlarını himayesiyle meşhur olmuştu. Edirne Sarayı, onun zamanında âlim, şair ve sanatkârlarla dolmuştu. Ahmedî ve Mevlid yazarı Süleyman Çelebi bunlardandır.
Musa Çelebi, Edirne’ye sahip olduktan sonra, daha önce Mehmed Çelebi ile yapmış olduğu antlaşmaya riayet etmeyerek hükümdarlığını ilan etti. Adına akçe kestirdi. Böylece, mücadele sahnesinde yalnız iki kardeş kalmıştı. Bunlardan Mehmed Çelebi Anadolu’ya, Musa Çelebi ise Rumeli'ye hakim ve sahip idiler. Bu arada, hayatta olan diğer Şehzade Mustafa Çelebi’yi Timur Han, Anadolu’dan ayrılışı sırasında yanında götürmüştü.
Biraderi Mehmed Çelebi’nin, Anadolu’da ne derece bir kuvvete sahip bulunduğunu iyi bilen Musa Çelebi, onunla mücadeleye girişmekten çekindi. Fakat, vakit geçirmeden, Rumeli bölgesinde fütuhat hareketine başladı. Gönderdiği kuvvetler, Sitirya Yarımadasına kadar geldiler. Yine Emir Süleyman’la olan mücadelesinde kendisine cephe alan Sırp Despotu Stefan’ın üzerine yürüyerek, Noveberda şehrini ele geçirdi. İsyan eden Vidin Bulgar Prensine baş eğdirdi. Nihayet, biraderi Süleyman’ın Bizanslılara terk ettiği Karadeniz sahilindeki şehirleri ve Teselya’yı aldıktan sonra, İstanbul’u kuşattı (1411). Endişeye düşen İmparator, kendi yanında bulunan Emir Süleyman’ın oğlu Orhan Çelebi’yi serbest bıraktı. Selânik ve Teselya taraflarına giden Orhan Çelebi’nin hükümdarlık iddiasına kalkması üzerine İstanbul kuşatmasını muvakkaten (geçici) kaldıran Musa Çelebi, hızla Selânik üzerine yürüyerek, Orhan’ın kuvvetlerini dağıttı ve Selanik’i kuşattı. Bu arada İstanbul’a yapılan tazyiki de sıklaştırdı. Bu durum üzerine İmparator Manuel, Çelebi Mehmed’le ittifak etmekten başka çare bulamadı. Mehmed Çelebi’ye kuvvet vermeyi vâdeden ve onu koruyacağına söz veren İmparator, onun Rumeli'ye geçmesini sağladı. Mehmed Çelebi, gelişinin dördüncü günü, Çatalca’nın İnceğiz köyü mevkiinde Musa Çelebi ile yaptığı muharebeyi kaybetti ve yaralı olarak az bir kuvvetle Anadolu’ya geçti.
Musa Çelebi, bu muvaffakiyetlerine rağmen, Rumeli’deki beyleri tarafından, gün geçtikçe yalnız bırakılıyordu. Çünkü onun, daha önce Emir Süleyman tarafında bulunan Üsküp Sancakbeyi Paşa Yiğit ve meşhur akıncı kumandanı Evrenos Bey'le diğer komutanlara karşı soğuk ve itimatsız davranışı, bu beyleri aleyhine çevirdiği gibi, bazı ehliyetsiz kimseleri iş başına getirmesi de memnuniyetsizliklere yol açmıştı. Onun için bu beyler, el altından Çelebi Mehmed’e haberler göndermeye başladılar. Rumeli’deki durumun, lehine döndüğünü anlayan Çelebi Mehmed, Dulkadirliler'den de yardım alarak, otuz bin kişilik bir kuvvetle tekrar Rumeli'ye geçti (1413). Çelebi Mehmed, Edirne’ye yaklaştıkça Rumeli beylerinin kuvvetleri, ordusuna ekleniyordu. Bu defa Mehmed Çelebi’ye karşı koyamayacağını anlayan Musa Çelebi, Bulgaristan’a çekildi. Yanında Beylerbeyi Mihaloğlu Mehmed Beyle Umur Bey'den başka büyük beylerden kimse kalmamıştı. Vize tarafında, Musa Çelebi’nin öncü kuvvetleri mağlup edildi. İki ordu, Filibe yakınında karşı karşıya geldi ise de, Mehmed Çelebi, müttefiklerin tamamını beklediğinden geri çekildi. Nihayet Paşa Yiğit, Barak Bey, Tırhala Beyi Sinan Bey ile Evrenos Bey’in de kendisine katılmasıyla, Tuna’ya doğru çekilmekte olan Musa Çelebi’nin karşısına geçtiler. Sofya’nın güneyinde Çamurlu Derbend denilen mevkide meydana gelen muharebede Musa Çelebi, fevkalâde cesaretle harp etti ise de, zaten az olan kuvvetleri dağıldılar. Yaralı olarak kaçan Musa Çelebi, bir bataklığa düştü ve yakalanarak öldürüldü. Cenazesini Bursa’ya göndererek, babasının yanına defnettiler.
Musa Çelebi’nin Rumeli’de hükümdarlığı, üç seneden azdır. Artık Mehmed Çelebi, Osmanlı Devleti'nin başında yalnız kalmıştı. Böylece Fetret Devri denilen ve hemen hemen on bir yıl süren kardeşler mücadelesi bitmiş, parçalanan birlik yeniden sağlanmıştı. Çelebi Mehmed, tahta geçtiğinde yirmi dört yaşında bulunuyordu. Her şeye rağmen, Osmanlı Devleti'nin prestiji ve gücü, Fetret devrinde de kendisini gösterdi. İstanbul, Yıldırım Bayezid devrinden daha şiddetli bir biçimde muhasara edildi. Bu arada diğer Anadolu Beylikleri ise, Timur sayesinde varlıklarına kavuştular. Ancak her biri, bu güçlü Osmanlı Şehzadesinin tarafını tutarak varlıklarını sürdürmeye çalıştılar.
 
Fetret Devri

Yıldırım Bayezid'in Ankara Meydan Savaşı'nda Timur Han'a esir düşmesinden sonra dağılan Osmanlı birliğinin 1413 yılında Birinci Mehmed Han tarafından yeniden sağlanıncaya kadar geçen devresi.

Yıldırım Bayezid'in ölümünden sonra geriye altı oğlu kaldı. Bunlar Emir Süleyman ile İsa Mehmed Mustafa Musa ve Kasım Çelebiler idi. Ankara Savaşı'ndan yanında büyük kuvvetlerle ayrılan Emir Süleyman süratle Bursa'ya geldi ve ailesi ile çocuklarını yanına alarak Gelibolu'ya gitti. Burada İmparator Manuel ile bir antlaşma yaptı. Anadolu sahilindeki bazı adalar ile Silivri Selânik ve Teselya'yı Bizanslılara terk ediyordu. Bu suretle Rumeli'ye geçen Emir Süleyman Edirne'de hükümdar ilan edildi. Aynı zamanda Venedik ve Cenevizlilerle de ticarî antlaşmalar yaptı.

Timur Han Emir Süleyman'a taç ve hil'at göndererek onu kendisine bağlamaya muvaffak oldu. Emir Süleyman ince ruhlu ilim ve sanat erbabının hâmisi olan bir zattı. Ancak babasının azim irade ve enerjisine malik değildi. Bu itibarla devleti bir idare altında toplamak suretiyle Osmanlı birliğini kuramadı.

Ankara Savaşından sonra Balıkesir taraflarında gizlenen İsa Çelebi Timur Han'ın İzmir'e doğru gittiği sırada Bursa'ya geldi. Daha sonra Timur Han'ın muvafakatini da alarak burada bir müddet oturdu. Ancak Timur Han Semerkand'a dönerken Yıldırım Bayezid'in tabutunu Musa Çelebi'ye vererek türbesine defnedilmek üzere gönderdi. Böylece büyük bir kuvvetle Bursa'ya gelen Musa Çelebi İsa'yı kaçırdı ve hükümdarlığını ilan etti. Ancak kuvvet toplayan İsa Çelebi'nin yeniden gelerek Bursa'ya hakim olmasından sonra Musa Çelebi Germiyanoğlu'nun yanına kaçtı.

Ankara Savaşında ihtiyat kumandanı olarak görev yapan Mehmed Çelebi ise savaşın kaybedileceğini anlayınca bin kadar askeriyle Amasya'ya doğru çekilmişti. O sırada Amasya'da Timur Hanın tayin ettiği Kara Devletşah bulunuyordu. Şehre ani bir baskın yapan Mehmed Çelebi Kara Devletşah'ı öldürttü ve eski sancağına yeniden hakim oldu. Çelebi Mehmed Amasya'da bulunduğu sırada Canik Tokat Niksar ve Sivas taraflarına hakim olmaya çalıştı ve buna da muvaffak oldu. Bu havâlideki isyancı beylerden Kubadoğlu Gözleroğlu Köpekoğlu ve Mezid Beyi ortadan kaldırdı. Bu arada Mehmed Çelebi babasını esaretten kurtarmak gayesiyle Kütahya'ya casuslar göndermişti. Timur Hanın esirleri arasında bulunan Firuz Paşa da onlara yardım etmekteydi. Yer altında tünel kazarak Yıldırım Bayezid'in yanına varmak isteyen fedaîler planlarının görülmesi üzerine yakalandılar ve öldürüldüler. Çelebi Mehmed bir kez daha aynı gaye ile faaliyete geçti ise de Timur Hanın güvenlik kuvvetlerini arttırması ve bu arada Firuz Beyi de öldürtmesi ile bir netice alamadı.

Mehmed Çelebi aynı zamanda Osmanlı birliğini sağlamak yolunda ilk teşebbüslere girişti. İsa Çelebi'ye haber göndererek birleşmelerini istedi. Ancak red cevabı aldı. Bu durum üzerine iki kardeşin kuvvetleri Ulubat önlerinde karşılaştı. Sert geçen muharebeden sonra İsa Beyin kuvvetleri dağıldı. Böylece Bursa ile İznik'i ele geçiren Mehmed Çelebi hükümdarlığını ilan etti. Bundan sonra Germiyanoğlu'na haber gönderen Mehmed Çelebi ondan Musa Çelebi'yi kendisine göndermesini istedi ve bu isteği derhal yerine getirildi.

Bu sırada kardeşi Süleyman'ın yanına kaçan İsa Çelebi ondan aldığı yardımlarla yeniden Bursa üzerine yürüdü. Bu arada Çelebi Mehmed'le anlaştığını söyleyerek Bursa'ya kolayca girmeyi düşündü ise de Bursa halkı müdafaa tertibatı aldı. Bu durum üzerine Bursa'yı yakmaya kalkışan İsa Çelebi Çelebi Mehmed'in gelmesi üzerine karşısına çıktı. Yine muvaffak olamadı ve İsfendiyar Beyin yanına kaçtı. Daha sonra Çelebi Mehmed'in elinde bulunan Ankara'yı almak isteyen İsa Çelebi Gerede Muharebesinde üçüncü defa mağlup oldu ve Kastamonu'ya sığındı. İsa Çelebi ardı ardına gelen mağlubiyetlere rağmen taht iddiasından vazgeçmedi. Aydınoğlu Cüneyd Bey'in yanına giderek böylece bir defa daha şansını denemeğe karar veren İsa Çelebi Eskişehir'e kadar geldi. Ancak yapılan muharebeyi kaybederek savaş meydanında öldürüldü.

Edirne'de bulunan Emir Süleyman Çelebi Mehmed'in faaliyetlerini yakından takip etmekteydi. İsa Çelebi'nin son hareketinde başarılı olamayarak öldürülmesinden sonra Çelebi Mehmed'e daha fazla hazırlanmak imkânı vermek istemediğinden süratle Anadolu'ya geçti ve Bursa'yı rahatlıkla aldı. Çelebi Mehmed ise Süleyman'a karşı koyamayacağını anlayarak Amasya'ya çekildi. Daha sonra Ankara'ya gelen Emir Süleyman burasını da kendisine bağladı ve bütün Osmanlı ülkesine hakim olmuş bir hükümdar gibi davranmaya başladı.

Bu sırada Çelebi Mehmed diğer Anadolu beylikleri ile ittifak kurma arzusundaydı. Lâkin bu teşebbüsünde tam bir başarıya ulaşamayınca biraderi Musa Çelebi ile anlaştı ve ona kuvvet vererek Rumeli'ye geçirtti. Böylece Musa Çelebi ile Emir Süleyman'ı karşı karşıya getirmiş oluyordu. Musa Çelebi'nin Rumeli'ye geçmesinden endişelenen Emir Süleyman süratle Edirne'ye döndü. Mehmed ile Musa Çelebi arasındaki antlaşmaya göre eğer Musa mücadeleden galip çıkarsa Çelebi Mehmed'in hükümdarlığını tanıyacaktı. Mehmed Çelebi ise onu askerî bakımdan destekleyecekti. Bu sırada Anadolu'da serbest kalan Mehmed Bey rahatlıkla Ankara Bursa havâlisine yani Anadolu'da Osmanlıların elinde kalan topraklara sahip oldu.

Karadeniz yoluyla Eflak'a gelen Musa Çelebi kendisine burada da müttefikler bulmakta gecikmedi. Eflâk Prensi Mirça Sırp despotunun kardeşi Vuk Brankoiç ve Bulgar Boyarları kendisine kuvvet verdiler. Buna karşılık Emir Süleyman da Bizans İmparatoru tarafından destek görüyordu. Çatalca yakınlarında yapılan iki kardeşin mücadelesinden galip çıkan Emir Süleyman oldu. Savaş esnasında komutanlarından Vuk'un Emir Süleyman tarafına geçmesi sonucu büyük ölçüde etkiledi. Bu ihaneti cezasız bırakmayan Musa Çelebi ilk fırsatta Vuk'u ortadan kaldırdı. Savaştan mağlup çıkan Musa Çelebi azim ve cesaretini kaybetmeyerek yeniden güçlü bir birlik kurmaya çalıştı. Bu arada ağabeysinin gafletinden de faydalanarak kuvvetlerini arttırdı. Musa Çelebi'nin bir daha karşısına çıkamayacağını zanneden Emir Süleyman büyük bir rahatlık içerisindeydi.

Bu vaziyetten en iyi şekilde faydalanmaya bakan Musa Çelebi Edirne üzerine âni bir baskın yaparak şehri ele geçirdi. Emir Süleyman kaçmaya muvaffak oldu ise de Musa Çelebi'nin peşine taktığı adamlar tarafından yakalanarak öldürüldü (1410). Cesedi Bursa'ya gönderilerek Çekirge'de büyük babası Murad Hüdâvendigâr'ın yanına gömüldü. Hükümdarlığı sekiz sene yedi ay kadardır. Emir Süleyman muharebelerde fevkalâde şecaatiyle ve cömertliği ilim adamlarını himayesiyle meşhur olmuştu. Edirne Sarayı onun zamanında âlim şair ve sanatkârlarla dolmuştu. Ahmedî ve Mevlid yazarı Süleyman Çelebi bunlardandır.

Musa Çelebi Edirne'ye sahip olduktan sonra daha önce Mehmed Çelebi ile yapmış olduğu antlaşmaya riayet etmeyerek hükümdarlığını ilan etti. Adına akçe kestirdi. Böylece mücadele sahnesinde yalnız iki kardeş kalmıştı. Bunlardan Mehmed Çelebi Anadolu'ya Musa Çelebi ise Rumeli'ye hakim ve sahip idiler. Bu arada hayatta olan diğer Şehzade Mustafa Çelebi'yi Timur Han Anadolu'dan ayrılışı sırasında yanında götürmüştü.

Biraderi Mehmed Çelebi'nin Anadolu'da ne derece bir kuvvete sahip bulunduğunu iyi bilen Musa Çelebi onunla mücadeleye girişmekten çekindi. Fakat vakit geçirmeden Rumeli bölgesinde fütuhat hareketine başladı. Gönderdiği kuvvetler Sitirya Yarımadasına kadar geldiler. Yine Emir Süleyman'la olan mücadelesinde kendisine cephe alan Sırp Despotu Stefan'ın üzerine yürüyerek Noveberda şehrini ele geçirdi. İsyan eden Vidin Bulgar Prensine baş eğdirdi. Nihayet biraderi Süleyman'ın Bizanslılara terk ettiği Karadeniz sahilindeki şehirleri ve Teselya'yı aldıktan sonra İstanbul'u kuşattı (1411). Endişeye düşen İmparator kendi yanında bulunan Emir Süleyman'ın oğlu Orhan Çelebi'yi serbest bıraktı.

Selânik ve Teselya taraflarına giden Orhan Çelebi'nin hükümdarlık iddiasına kalkması üzerine İstanbul kuşatmasını muvakkaten (geçici) kaldıran Musa Çelebi hızla Selânik üzerine yürüyerek Orhan'ın kuvvetlerini dağıttı ve Selanik'i kuşattı. Bu arada İstanbul'a yapılan tazyiki de sıklaştırdı. Bu durum üzerine İmparator Manuel Çelebi Mehmed'le ittifak etmekten başka çare bulamadı. Mehmed Çelebi'ye kuvvet vermeyi vâdeden ve onu koruyacağına söz veren İmparator onun Rumeli'ye geçmesini sağladı. Mehmed Çelebi gelişinin dördüncü günü Çatalca'nın İnceğiz köyü mevkiinde Musa Çelebi ile yaptığı muharebeyi kaybetti ve yaralı olarak az bir kuvvetle Anadolu'ya geçti.

Musa Çelebi bu muvaffakiyetlerine rağmen Rumeli'deki beyleri tarafından gün geçtikçe yalnız bırakılıyordu. Çünkü onun daha önce Emir Süleyman tarafında bulunan Üsküp Sancakbeyi Paşa Yiğit ve meşhur akıncı kumandanı Evrenos Bey'le diğer komutanlara karşı soğuk ve itimatsız davranışı bu beyleri aleyhine çevirdiği gibi bazı ehliyetsiz kimseleri iş başına getirmesi de memnuniyetsizliklere yol açmıştı. Onun için bu beyler el altından Çelebi Mehmed'e haberler göndermeye başladılar. Rumeli'deki durumun lehine döndüğünü anlayan Çelebi Mehmed Dulkadirliler'den de yardım alarak otuz bin kişilik bir kuvvetle tekrar Rumeli'ye geçti (1413). Çelebi Mehmed Edirne'ye yaklaştıkça Rumeli beylerinin kuvvetleri ordusuna ekleniyordu. Bu defa Mehmed Çelebi'ye karşı koyamayacağını anlayan Musa Çelebi Bulgaristan'a çekildi. Yanında Beylerbeyi Mihaloğlu Mehmed Beyle Umur Bey'den başka büyük beylerden kimse kalmamıştı.

Vize tarafında Musa Çelebi'nin öncü kuvvetleri mağlup edildi. İki ordu Filibe yakınında karşı karşıya geldi ise de Mehmed Çelebi müttefiklerin tamamını beklediğinden geri çekildi. Nihayet Paşa Yiğit Barak Bey Tırhala Beyi Sinan Bey ile Evrenos Bey'in de kendisine katılmasıyla Tuna'ya doğru çekilmekte olan Musa Çelebi'nin karşısına geçtiler. Sofya'nın güneyinde Çamurlu Derbend denilen mevkide meydana gelen muharebede Musa Çelebi fevkalâde cesaretle harp etti ise de zaten az olan kuvvetleri dağıldılar. Yaralı olarak kaçan Musa Çelebi bir bataklığa düştü ve yakalanarak öldürüldü. Cenazesini Bursa'ya göndererek babasının yanına defnettiler.

Musa Çelebi'nin Rumeli'de hükümdarlığı üç seneden azdır. Artık Mehmed Çelebi Osmanlı Devleti'nin başında yalnız kalmıştı. Böylece Fetret Devri denilen ve hemen hemen on bir yıl süren kardeşler mücadelesi bitmiş parçalanan birlik yeniden sağlanmıştı. Çelebi Mehmed tahta geçtiğinde yirmi dört yaşında bulunuyordu. Her şeye rağmen Osmanlı Devleti'nin prestiji ve gücü Fetret devrinde de kendisini gösterdi. İstanbul Yıldırım Bayezid devrinden daha şiddetli bir biçimde muhasara edildi. Bu arada diğer Anadolu Beylikleri ise Timur sayesinde varlıklarına kavuştular. Ancak her biri bu güçlü Osmanlı Şehzadesinin tarafını tutarak varlıklarını sürdürmeye çalıştılar