FK8 Another Earth / Başka Bir Dünya (2011) - Film Yorumları

bazinga

Konu Sahibi
Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,001
Reaksiyon puanı
49,676
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
1585993540749.png


Another Earth / Başka Bir Dünya

Tür:
Dram, Romantik, Bilim-Kurgu
Yönetmen: Mike Cahill

Oyuncular:
Brit Marling
William Mapother
Matthew-Lee Erlbach

Filmin Özeti:
Güneş sistemindeki bir diğer benzer gezegenin keşfi sırasında trajik bir kaza meydana gelir. Genç ve meraklı bir öğrenci ile bir besteci ise bu olaya tanıklık ederler. Another Earth, ikinci bir dünya alternatifi ve bu alternatif üzerine yaşanan çelişkileri, ikinci bir yaşam arzusunu ve bu arzunun sonuçlarını irdeliyor.

Filmin Fragmanı:

 

bazinga

Konu Sahibi
Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,001
Reaksiyon puanı
49,676
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
Bazı filmler vardır izlerken değil izledikten sonra değer kazanır. Bu film de öyle bir film. Sakın izlerken çok eğleneceğim, keyifli vakit geçireceğim falan diye başlamayın çünkü öyle bir film değil. :) İzledikten sonra üzerinde düşündüren bir felsefe filmi olarak nitelendirilebilir. Bunu minimum oranda kullandığı bilim-kurguyla sağlamış yönetmen ve senarist.

Çok özgün ve farklı bir film. Aklımda yer edineceğine şüphe yok ama tekrar izleyeceğimi sanmıyorum. Seyir zevki gerçekten düşük ve bu konuyla çok düşük bütçe dahilinde de olsa daha iyisi yapılabilirdi bence.

Filmin sonunda gerçekten dünyalar arasında kırılmanın gerçekleştiğini görmüş oluyoruz. Böylece ana karakterimiz herkesin isteyebileceği kendini affettirme şansını yakalamış oluyor. Fakat diğer dünyaya giden adamın nasıl bir şeyle karşılaştığı hayal gücümüze kalmış. Sonuçta orada iki tane olmuş oldu o adamdan... Eğer filmin devamında neler olacağıyla ilgiliyseniz, tam da en görmek isteyeceğimiz şeylerin olacağı yerlerde kaldı diyorsanız "Living with Yourself" dizisini öneririm. :)

6.5/10
 
Son düzenleme:

Dosi

Süper Mod.
Katılım
10 Mart 2015
Mesajlar
85,157
Reaksiyon puanı
107,776
Puanı
1,060
Fena değildi, konusu aslında iki farklı olayı ele alıyordu. Başroldeki kız çok donuktu. Oyunculuğunu beğenmedim ve filmin süresi gayet iyiydi.
Filmdeki iki ayrı konularin biri, kızın gençken ölümüne sebep olduğu kişiler için yaşadığı pişmanlık ve ailesini yok ettiği adamdan özür dilemesi.
Diğerisi isi diğer evrenin varoluşu ve yapılmasi düşünülen yolculuk.
Filmin sonunu beğenmedim. Pat diye bitti ve iki karakterin sonraki hayatınıda izlemek isterdim.
Puanım 6.5/10
 

Yiğitt

Emekli
Katılım
9 Aralık 2013
Mesajlar
79,171
Reaksiyon puanı
45,870
Puanı
1,061
Konum
Ankara
Ben pek beğenemedim filmi, konusunu okuyunca daha heyecanlanmıştım ama yansıtılamamış sanki. Filmde bir olmamışlık vardı, içine çekemedi beni.

Brit Marling'i nereden hatırlıyorum diyorum ben de, Netflix'in The OA dizisinde izlemiştim. Orada da soğuk bir yapıdaydı, bu kızın ekran ışığı var mı yok mu onu da çözemedim. Farklı bir havası var ama bilemiyorum, fazla da etkili değil bence. Filmdeki karakteri de soğuk bir yapıydı, içine çekemedi.
Rhoda ve John'ın ilişkisi daha fazla ilgimi çekti, dram-romantik havası daha ağır basıyordu açık ara. Bilim kurgu yönü çok yanda kalmış, ben Rhoda & John'a odaklanmaktan diğer olaya fazla adapte olamadım.

Rhoda'nın ailesi de çok iticiydi, kardeşi de öyle.

Filmdeki en güzel karakter okuldaki hizmetli oldu, o da kör ve sağır oldu sonradan...

6/10
 

Tolstoyevski

Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
İlk 20 dakikası gerçekten çok sıkıcı ve zor geçiyor, özellikle çekim açısı ve kameraya alışmak zor. Ancak dış dünyadan dikkat dağıtacak şeyleri en aza indirip kendini filme verince ve sakince izlemeye başlayınca film akıp gidiyor, kendisini çok fena bağlıyor izleyene. Filmin genellikle beğenilmemesinin en esas sebebi bilim kurgu filmi niyetiyle izlenilmesi. Bu filmi izlemeden yorumlara göz atarken başka bir sitede bir yorum dikkatimi çekmişti ve izledikten sonra da kesinlikle hemfikir oldum; “filmin içindeki karakterler için bilim kurgu, filmi izleyenler için dram.” Tam olarak budur yönetmenin de amacı.

Öncelikle yönetmenliğe bayıldım çünkü bu filmi sadece 100.000 dolar gibi çok çok küçük bir bütçeyle çekmiş. İşte bu ekstra bir saygı sebebi, hiç kolay değil o kadar küçük bir rakama tüm bu filmi çekmek. O yüzden kamera çekim tekniğinin amatör kalitede olması aslında filmin zayıf değil güçlü yanı benim adına. Başroldeki Brit Marling’i daha önce I origins filminde izlemiştim, birkaç bölüm de The OA dizisinde. Bu filmle birlikte üçününün de çok fazla ortak noktası var, aynı tarzda mistik ve dram unsurları içeriyor. Neden hep aynı tür rollerde yer alıyor bilmiyorum ama yakışıyor kendisine. Saçlarına ayrıca bayıldım, en sevdiğim saç modeli sanırım bu bir tarafı dağınık bir tarafı kuyruk tarzı olanlar...

Filme dönersek, aslında öylesine derin bir film ki 90 dakikalık süresine rağmen sayfalarca yazılar yazılacak, kitaplar okunulacak kalitede. Filmi bilim kurgu yönüyle ele alırsak çok yüzeysel ve birkaç detaydan ibaret kalır; ancak esas dram yönüyle ele alırsak aslında ortaya tam bir terapi gibi film olduğu ortaya çıkabilir. Verilen mesajlar, yapılan atıflar, işlenen temalar vb her biri zaten uzunca detaya sahip ancak asıl ve en önemlisi bu film insanın kendisiyle yüzleşmesi gerçeğini mükemmel bir şekilde ele alıyor ve esas taktiri de bu sayede hak ediyor.

Filmi izlerken buram buram Lars Von Trier’in Melancholia adlı benim için başyapıt olan filmi aklıma geldi. Belki de onun etkisiyle fazlasıyla içine girdim filmin ve net olarak diyebilirim ki bu filmi sevmiş olan Melancholia’a da bayılır. O çok daha iyi filmdi tabi ki, Sezar’ın hakkı...

Adam ile yüzleştiği ve itiraf ettiği sahne filmin en etkileyici ve unutulmaz sahnelerinden birisi oldu. Zaten Lost’dan da manyak birisi olarak tanıdığımız için kesin o esnada şişeyi kafasına geçirip öldürecek diye beklemedim değil bir an. Sonra kendimi adamın yerine koydum. Filmin işlenişi öyle sade öyle güzel ki insan birçok yerde gerek kadın gerek adam için farkında olmaksızın empati yaparken buluyor kendini. Gerçekten çok acı verici ve çok zor bir şey. Bir daha asla sevdiklerini görememek ve katillleriyle aşk yaşamak. Adamın tepkisi olması gerektiği gibiydi, keza güle oynaya 2.Dünyaya gitmesi de öyle. O dünyada da kendisinden bir adet olduğunu ve ona “sen hayırdır” diyeceklerini biliyor ama kimin umrunda? Ölmüş olan çocuğunu ve eşini ve hatta doğmamış olan ancak o zamana kadar büyümüş olan kızını görme ihtimali her şeyin üstünde. Ama 2.Dünyayı göstermemiş olmaları da aslında filmin kalitesine katlı sağlamış. Bazı filmlerde açık kapı bırakarak filmin sonunu izleyiciye bırakmaları en iyisi, bu film de o türdendi.

Ama filmdeki bütün sembolik yönler, “kendini tanı ve yüzleş” durumu ve diğer bütün dramatik ögeler bir yana; belki de seneler sonra bile unutmayacağım çok güzel bir sahne vardı o da “astronot ve ses” hikayesiydi. Çıldırmamak için o sese aşık olmak...

Gerçekten şu an yazıya dökülemeyecek kadar etkiledi beni o sahne. Bazı filmler o kadar dokunaklıdır ki sadece izlenimlerini ve hissettirdilerini yazmakla sınırlı kalırsın, gerisi teferruat kaçar ne yazılsa. Ve evet bu film de üzerinden zaman geçtikçe değer kazanacak ve ne güzel filmdi dedirtecek filmlerden birisi. Yönetmeni listeme aldım ve OA dizisine de yakın zamanda bir ara başlayacağım tekrardan.

8.5/10
 
Son düzenleme:

sokak sanati

Favori Üye
Katılım
23 Şubat 2013
Mesajlar
86,599
Reaksiyon puanı
57,064
Puanı
1,061
Filmin son on dakikası olması tırt derdim ama son 10 dakika güzel toparladı.
Film konusu itibariyle ilgimi çekti ama son 10 dakikaya kadar ne alaka bu iki konu diyerek geçirdim çünkü iyi harmanlanamadığını düşünüyordum ama hiçte öyle değilmiş.:X

Bir tarafta kazaya sebep olan bir kızın pişmanlığı diğer tarafta diğer bir dünyanın keşfi. Film boyunca kızın pişmanlığını izledik ve ben kendi kendime 'Diğer dünya bulunmuş onu konuşsana, teoriler üretsene' diyerek izledim. Ama son 10 dakika bunu yaptılar ve filmin tamamına anlam kattılar. Öbür dünyadan kızın aynısının bu dünyaya gelmesi ve kızın mutlu olduğu zamanlarda ki gibi dönmesi aslında o kazanın olmadığı bir seçeneğin gerçekleşmesi demek. Ve bu şansı adama vererek vicdanını fazlasıyla rahatlatacağı için ne kadar doğru bir karar verdiğini anlatıyor son sahne. Kız o kadar berduş hayata bağladı ki hakketti bu vicdan rahatlığını.:D

Vlog kamera ile yapılan çekimler biraz dağınık bir görüntü yapmış. Galiba kızın iç dünyasının böyle daha iyi hissedilecegini düşündüler ama ben pek sevmedim bu yaptıklarını.

Film 1.5 saat değil aslında 5 saat falan çünkü izledikten sonra devamlı düşünüyorsun. Helal olsun diyorum :D

7/10
 

bazinga

Konu Sahibi
Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,001
Reaksiyon puanı
49,676
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
Bazı filmler vardır izlerken değil izledikten sonra değer kazanır. Bu film de öyle bir film. Sakın izlerken çok eğleneceğim, keyifli vakit geçireceğim falan diye başlamayın çünkü öyle bir film değil. :) İzledikten sonra üzerinde düşündüren bir felsefe filmi olarak nitelendirilebilir. Bunu minimum oranda kullandığı bilim-kurguyla sağlamış yönetmen ve senarist.

Çok özgün ve farklı bir film. Aklımda yer edineceğine şüphe yok ama tekrar izleyeceğimi sanmıyorum. Seyir zevki gerçekten düşük ve bu konuyla çok düşük bütçe dahilinde de olsa daha iyisi yapılabilirdi bence.

Filmin sonunda gerçekten dünyalar arasında kırılmanın gerçekleştiğini görmüş oluyoruz. Böylece ana karakterimiz herkesin isteyebileceği kendini affettirme şansını yakalamış oluyor. Fakat diğer dünyaya giden adamın nasıl bir şeyle karşılaştığı hayal gücümüze kalmış. Sonuçta orada iki tane olmuş oldu o adamdan... Eğer filmin devamında neler olacağıyla ilgiliyseniz, tam da en görmek isteyeceğimiz şeylerin olacağı yerlerde kaldı diyorsanız "Living with Yourself" dizisini öneririm. :)

6.5/10
Puanımı 6’dan 6.5’a yükseltiyorum.
 
  • Üzücü
Reactions: Tolstoyevski

Araf

Emekli
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
38,599
Reaksiyon puanı
23,220
Puanı
1,060
Konum
Aydın
Öncelikli olarak filmin verdiği hissiyat; hani koşu bandında koşarsın da ama hiçbir yere gitmediğini bilirsin, sırf vücudundaki yağları yakmak için koşarsın ya, işte bu filmde de böyle bir hissiyat vardı. Filmi izliyorsun, çok ağır bir şekilde ilerliyor ve sanki koşu bandındasın, koşuyorsun ama bir yere gittiğin de yok. Film işte böyle bir ağırlıkta ilerliyordu. Bir buçuk saat sonra da yordu biraz. Daha çok düşünmekten değil, filmin ağır gidişatı yordu beni.

Filmin girişi damdan düşer gibi oluyor, bir anda olaya giriliyor. Bir müddet sonra açılıp, gerçekten konuya girmeye başlıyor film. Ağır gidişat birden düşündürmeye başlıyor. Daha çok psikolojik ögeler ağır basıyor. Psikolojik ögeler ağır basıyor basmasına ama tam anlamıyla duyguya girilmediği için bana etkili gelmedi. Düşük bütçeli çekildiğini hesaba katarsak filmde bazı sahnelerde detaya neden inilmediğini görmemiz mümkün oluyor.

Örnek vermek gerekirse; Rhoda'nın çarpışma sahnesinden önce yaşadığı psikoloji tam anlamıyla yansıtılabilirdi. Hapishane sahnesi olabilirdi ve hastane sahnesi de olabilirdi. Bunların olması hem sahnelerin çoğalmasına, hem de maliyetin artmasına sebep olurdu. Yine de bu detaylar eklenseydi eğer, film daha etkileyici olabilirdi. Bir de Rhoda'nın psikolojik bunalımın yansıtılmamasının yanında, John'un da tam anlamıyla psikolojik bunalımı yansıtılabilirdi. Biraz boşluklar da vardı işte bu yönden.

Filmin en kötü tarafı, çok ağır bir şekilde ilerleyişi. Bu da ara sıra, sahneleri atlamama neden oldu. Biraz da sanat filmi havasında ağırlık vardı. Sanat filmlerinde de durağanlık ve ağırlık fazlasıyla mevcut oluyor, burada da hemen hemen bu mevcut. Bilim Kurgu ise işin biraz da sonda bağlantı kurulacak tuzu biberi. Tuz biber ekileceği zamana kadar pişmanlık, gözyaşı, bunalım hakim oluyor filme. Ekilmeye başladıktan sonra film kendini göstermeye başlıyor.

Bana göre en iyi sahne:
Rhoda'nın, John'u anlattığı kozmonot hikâyesi. Kozmonot hikâyesinde duyulan ses, aşık olunacak bir şeye dönüşüyor ve artık rahatsız etmemeye başlıyor. Aslında çok iyi bir ders var orada, hepimizin unuttuğu bir ders; umursamamak. Bir de John'un Dünya 2'ye gittikten sonra Rhoda'nın sonda karşısında kendisini gördüğü sahne ilginçti.

Keşke iyi bir bütçeyle çekilmiş olsaydı, belki daha iyi olabilirdi. O durağanlık, yerini biraz da olsa hareketliliğe bırakabilirdi belki de.

6/10
 

Forumdash

Favori Üye
Katılım
21 Temmuz 2012
Mesajlar
66,140
Reaksiyon puanı
38,907
Puanı
1,060
Beklentimin altında kaldı film:( Daha çok bilim-kurgu beklerken drama çıktı:(

Bilim kurguya dair en güzel şey kesinlikle
Pankartklarla gezen adamlarin:"Biz dünya 2'nin imgelerinin yansımalariyiz" sözüydü. Neden olmasın diyor insan. Belki de paralel evren denen şey vardir. Ve kurdugumuz hayaller yada planladiğimiz şeyler de paralel evrendeki benliğimizle kurdugumuz telepatik iletişimdir:A Bilemeyiz. Böylesi kurgulara acığız ve açızzz...

Rhoda'yı neden beğenmediniz_ Bence çok hoş bi kadınmış:A Bana geçti tulumuyla beraber yarattıgı pişmanliği/depresifliği:A

6/10
 

Sherlock

Süper Mod.
Katılım
7 Eylül 2016
Mesajlar
32,069
Reaksiyon puanı
47,672
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
İyi bir film, özellikle bütçesini düşünüp ele aldığımız zaman değerli katlanıyor. Filmin türü için bilim-kurgu ile harmanlanmış drama gibi bir tanımlama yapabiliriz sanırım.

Bence dram tarafına odaklanılması daha iyi olmuş, bilim-kurgu tarafına odaklansalar bu hem filmi sıradanlaştırır, hem de yeterince tatmin etmezdi bana kalırsa. Ki bu hali bile fazla yüksek beklentilere girilerek izlenmemeli.

Film başlar başlamaz kaza sahnesini izliyoruz ve bir süre ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Filmde kullanılan çekim tekniği sayesinde kendimizi filme odaklanmış bir şekilde bulmamız da pek uzun sürmüyor. Sonrasında baştan sona Rhoda'nın kendi kendini affetme yolculuğunu izliyoruz. Sonda ise hep hayalini kurduğu şeyden bu uğurda vazgeçiyor.

Önce görmeyen, ardından duyma yetisini de kaybeden hademe karakteri ve onun sahneleri gerçekten etkileyiciydi. Rhoda'nın eline "forgive" kelimesini yazması filmin odak noktasını net bir şekilde vurguluyor aslında.

Onun dışında kozmonot hikayesinin anlatıldığı sahne ve yüzleşme sahnesi diğer akılda kalıcı sahneler herhalde.

Daha büyük bir yönetmenle, daha yüksek bir bütçe ve oyuncu kadrosu ile çok daha iyi ele alınabilecek bir fikir ancak dediğim gibi filmin bütçesini ele aldığımız zaman karşımızda hiç de fena olmayan bir film olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Puan: 6.5
 

Angelica

Favori Üye
Ayın En Favori Üyesi
Katılım
31 Mart 2012
Mesajlar
80,687
Reaksiyon puanı
56,847
Puanı
1,060
Yaş
40
Konum
Kayseri
Değişik ilginç bir filmdi Brit Marling in masum duru güzelliğine bayıldım oyunculuğu muhteşemdi
hiç sıkılmadan izlediğim bir film oldu dramla bilim kurgu ortak olması iyi olmuş sadece dram kısmı
olmasa olmazmış bu filmde hoş bir filmdi ya sevdim ben :D


8/10

@bazinga tüm filmleri tamamladım ikinci 6 filmi heyecanla bekliyorumm :D 🙏
 

MasacRE

Favori Üye
Katılım
5 Ocak 2012
Mesajlar
32,523
Reaksiyon puanı
28,160
Puanı
1,059
Çok ağır ve insanı düşündüren bir film. 1.5 saatlik süresine rağmen izleyende sanki çok daha uzun süreli bir film izlemiş hissi uyandırıyor. Çok da düşük bir bütçesi var. Daha filmin en başından, yapılan çekimlerden anlaşılıyor zaten bu durum.

Yönetmen eldeki imkanlarla çok başarılı bir iş çıkarmış bana göre. Elde yüksek bir bütçe olsa bu konu üzerinden çok daha detaylı işlenmiş bir iş çıkarılabilirdi ama bu haliyle bundan çok daha fazlasını beklemek hayal olurdu.

Rhoda'nın anlattığı astronot hikayesi ve ardından John'un onu götürdüğü salonda gözlerini kapatıp o sese aşık olmaları, o sırada gelen uzay görüntüleri harikaydı.

Rhoda'nın, kör ve duyamayan hizmetçiyi ziyarete gittiğinde eline "Forgive" yazması da filmin özeti niteliğindeydi. İkinci dünyaya gitmeye hak kazanan Rhoda'nın, oraya kendi gidip belki de kimsenin ölümüne sebep olmadığı yeni bir hayata başlama imkanı varken bileti John'a vermesi de çok anlamlıydı. Bu tercihiyle kendini vicdanıyla baş başa bırakarak John'a o ikinci şansı verdi ve ölen ailesini tekrar görme şansını ona tanıdı.

7.5/10
 

kerem

Favori Üye
Katılım
30 Ekim 2017
Mesajlar
29,648
Reaksiyon puanı
28,595
Puanı
1,060
Konum
Berlin
İlk 15-20 dakikasında amatör çekimleriyle beraber anlam veremediğimiz sahneler sıkıcı ve çekilmez olsa da ilerleyen zamanda filmi gerçekten beğendim. Yönetmen özgünlüğünü konuşturmuş bir kere. Düşük bütçeli olması beni rahatsız etmedi, tam tesine filmi farklı kılan da bu. Filmin çekildiği pasaklı ve çekilmez mekanlar bile insanı depresyon moduna sokmaya yeterli. Türüne bakmadan izlediğim için beklentiye girmedim ama minimum bilim kurguyla vermek istediği mesajı çok iyi yansıttı bence. Filmin dramı da sağlamdı tabii ki.

Özellikle adamı ilk pencereden gördükten sonra soyunup donarak intihar etmeyi tercih etmesinden itibaren film beni kendine çekti. Rhoda'nın ailesi yeterince sinir bozucuydu, bilmiyorum onunla ilgilenmemelerine anlam veremedim, mantıksız geldi nedense. Aynı şekilde evini temizlediği adamın bu kadar umursamaz olmasına da. En azından firmayı aradığında ve çekleri kullanmadığını öğrendiğinde bir şeylerden şüphelenmeliydi.

Sonuç olarak iki temel farklı konuyu finalde güzel harmanladı. Başka bir dünyanın yansımasıyızdır belki de, kim bilir. :)

8/10
 

Maskeli Fedai

Favori Üye
Katılım
31 Mayıs 2012
Mesajlar
36,407
Reaksiyon puanı
37,566
Puanı
1,059
Konum
Troller Kasabası
Forumdaki yorumlardan dolayı izleyip izlememek arasında kararsız kalmıştım. Ancak iyiki de izlemişim, film bence mükemmeldi. Bizi bir buçuk saatlik enfes bir yolculuğa çıkardılar. Felsefesi, dramı ve vermek istediği mesajlar çok iyiydi. Böylesine düşük bir bütçeden insana bazı şeyleri sorgulatan, beyin fırtınası yaptıran bir film çekmek saygı duyulması gereken bir nokta diye düşünüyorum.

Paralel evren ve bu tarz konulara daha önceleri merak sarmış birisi olarak filmde anlatılan teoriye bende inanıyorum açıkçası. Elbet bir gün gerçekler ortaya çıkacak belki biz göremeyeceğiz ancak torunlarımız veya onların torunları görecek diye düşünüyorum.

Kozmonot hikayesi ve Rhoda'nın gerçekleri açıkladığı an kesinlikle filmin en iyi sahneleriydi. Johnla aralarındaki ilişki de güzeldi. Rhoda istemeyerek yaptığı bir kazada adamın karısının ve çocuğunun ölümüne sebep olmuştu. Ancak aynı Rhoda, John'un yıkılan hayatını yeniden tamir ederek onu hayata geri döndürdü.

Son sahne ise ucu açık bitti. Herkes mutlu olmuştur galiba diye düşünüyorum :A

"Forgive" :)

8/10