Daha bir yıllık çiçeği burnunda evli Sinan, görünüşündeki maskülenliğinin tersine tam bir ana kuzusudur. Sürekli ona bağımlı annesi Asuman’ın gönlünü yapmakla, dominant karısı Buse’nin ‘’erkek ol’’ beklentisinin arasında kalır. Durumu biraz vahimdir. Her sabah 7’de arayan annesine kahvaltı yapıp yapmadığını, hatta kahvaltıda ne yediğini, her gece gününün nasıl geçtiğinin raporunu vermektedir. Bir de pazar kahvaltısı kuralı vardır ki, Buse’yi çileden çıkarmaktadır. Bütün hafta çalıştıktan sonra pazar sabahını kaynanası ve kendisiyle yaşıt olmasına rağmen çocuk gibi konuşan şımarık görümcesi Sude’nin laf sokmalarıyla geçirmek istemez. Ancak Sinan annesini kıramaz. Üç yıl önce babasını kaybettiğinden beri annesinin bir dediğini iki etmemiştir.
Yine bir pazar sabahı ellerinde pastane çörekleri Asuman’ın kapısının önünde karı koca pazarlık yapar. Sadece bir saat uğrayacak, sonra arkadaşlarıyla buluşacaklardır. Ancak durum hiç de öyle olmaz. Asuman bunu duyunca önce mide sancısı tutar. Kesin pastane çörekleri dokunmuştur. Hastaneye gitmeyi reddedip bütün gün herkesi kendine asker eder. Buse sonunda patlar. Büyük bir kavga ederler. İkisi de bir daha birbirlerinin yüzünü görmemeye yemin eder.
Karısı ve annesi arasında kalan Sinan’ın aklına buzları eritecek bir fikir gelir. Yaz gelmek üzeredir ailecek bir haftalık bir tatil yapsalar kesin kaynaşacak, birbirlerini seveceklerdir ancak karısından da annesinden de korktuğu için her iki tarafa da planı açıklayamaz. Buse tatile baş başa çıktıklarını sanmaktadır…