Başyapıt - 5 American Beauty / Amerikan Güzeli (1999) - Film Yorumları

Sherlock

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
7 Eylül 2016
Mesajlar
32,077
Reaksiyon puanı
47,696
Puanı
1,060
Konum
İstanbul

American Beauty.jpg


American Beauty

Tür:
Dram
Süre: 122 dakika

Yönetmen: Sam Mendes
Senaryo: Alan Ball

Oyuncular:
Kevin Spacey
Annette Bening
Thora Birch
Wes Bentley

IMDb Linki

Puanlar:
IMDb: 8.3/10
Rotten Tomatoes: 87%
Metacritic: 84/100

Filmin Fragmanı:

Filmle ilgili yorumlarınızı bu başlık altından yapabilirsiniz.
 

phoebebuffay

Favori Üye
Katılım
12 Şubat 2020
Mesajlar
4,866
Reaksiyon puanı
5,789
Puanı
559
Bu filmi ilk izlediğimde isminden ve kapağından dolayı çerezlik bir romantik komedi sanıp açmıştım ve doğal olarak beklentimin aşırı üstünde mükemmel bir filmle karşılaştım. :D
Kısa bir süre önce ikinci kez izledim. Amerikan orta sınıf aile dramı gibi milyonlarca defa işlenmiş bir tema o kadar güzel ve etkileyici bir şekilde anlatılmış ki izlerken etkilenmemek elde değil. Filmde nerdeyse her tipten Amerikan insanı var ve bu karakterlerin ruh halleri, bunalımları, aşamalı olarak çöküşleri çok güzel bir şekilde yansıtılıyor.
Aslında spoiler yok ama izlemeyen varsa filmin gidişatı hakkında bir beklentiye sokmamak için spoiler içerisine alıyorum.
Finalde de bomba patlıyor :D Bu filmi baş yapıt yapan; Fight Club, The Green Mile, Matrix gibi klasiklere karşı Oscar kazandıran en büyük etken de filmin muhteşem sonudur bence. İlk izlediğimde çok etkilenmiştim :( Ve son sahnede yarbay karakterinin izlerken aşırı cringe olmuştum :A
Ek olarak Kevin Spacey'in performansı muhteşemdi. Puanlamada kararsız kaldım ama 0.5 katsayılı olsun diye 9.5/10 veriyorum :D
Edit: 9.5 puan içime sinmedi ya, 9/10 olarak değiştiriyorum puanımı :A
 
Son düzenleme:

bazinga

Admin
Katılım
1 Şubat 2007
Mesajlar
93,081
Reaksiyon puanı
49,731
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Web Sitesi
izleryazar.com
Müthiş bir film. 3.5 yıl önce ikinci kez izleyip forumda yorum yapmıştım. Aslında üçüncü kez izlesem izlerim ama üzerinden birkaç yıl daha geçip etkisinin daha da artmasını istiyorum. O nedenle daha önceki yorumumu kopyalayacağım bu film için. :)

2017 Nisan tarihli yorumum:

Kesin ilk izlediğimde abartmışımdır diyerek yıllar sonra yeniden izledim. Fakat tam tersi gözümdeki değeri daha da yükseldi.

Hayata dair mükemmel bir başyapıt. Çok ahım şahım bir konusu yokmuş gibi gözükse de muhteşem bir senaryosu var. Her kısmından farklı çıkarımlar yapabilmek mümkün. Senaristinin Six Feet Under'ın yaratıcısı olan Alan Ball olmasına şaşmamak gerek.

Yönetmen Sam Mendes de muhteşem bir iş çıkarmış. İzlediğim en sürükleyici filmlerden. Poşet sahnesi ayrı bir olay zaten. :)

Oyuncular hepsi çok iyi ama Kevin Spacey efsane. Oscar'ı sonuna kadar hak etmiş.

O değil de 1999 nasıl efsane bir yıldır insan gerçekten hayret ediyor. Fight Club, The Green Mile, American Beauty gibi üç en üst seviye başyapıt bir arada. Üstelik ben bayılmasam da The Matrix gibi bir efsane daha var. Allah dünya gözüyle 1994 ve 1999 gibi muhteşem sinema yılları görmeyi nasip eder inşallah. :)

10/10
 

MEnes

Moderatör
Katılım
18 Ekim 2015
Mesajlar
17,270
Reaksiyon puanı
19,072
Puanı
860
Konum
İstanbul
Yıllardır erteler dururum bu filmi izlemeyi. Yıllardır da listemde izlemeyi bekler. Bugüne kısmetmiş. Bu ne destansı bir yapıttır böyle. Gerçekten izlerken filmin senaristine, yönetmenlerine, oyuncularına, naifliğine, muazzam sıradanlığına, müziklerine, kısacası her şeyine hayran kaldım. Aldığı tüm ödülleri sonuna kadar hak eden ve puanını da sonuna kadar hak eden kusursuz bir yapıt...

Hayatın sıradanlığının içinde hiç de sıradan olmayan karakterlerin oldukça sıradan gözüken ancak oldukça etkileyici olan hikayesi... Mükemmel bir senaryo, mükemmel bir dram. Her sahnesinden ayrı keyif aldım. Baştan sona nasıl geçtiğini anlamadım bile. En iyi film ödülünü sonuna kadar hak etmiş bir sanat eseri... Gerçek bir klasik, gerçek bir başyapıt...

Film ilk 1 saat mükemmel naif yapısıyla ve çok kaliteli sürükleyiciliğiyle oldukça tebessüm ettiriyor ama sonra yok ediyor... Filmin son 45 dakikası ve özellikle filmin son sahnesinden sonra içime öküz oturdu gerçekten. Çok acayip bir yolculuktu... Sanki böyle 3 4 sezonluk dizi izlemişim, Lester'a öyle bağlanmşım ve final sahnesinde yok olmuşum gibi... Sanki Heisenberg'i kaybetmişim gibi... Gerçekten bir garip oldum film bittikten sonra...

Poşet sahnesinin muazzamlığı mı dersin, final sahnesinden önce Lester'ın Angela'nın epik sahnesi mi dersin, veya film boyu oyunculukta destan yazan Kevin Spacey'in her sahnesi mi dersin... Baştan sona çok aşırı çılgın sahnelere sahip bir filmdi.

Kameralarla herkesi çeken Ricky mi dersin, Ricky ile Lester'ın ilişkisi mi dersin, Ricky ile babasının, Jane ile anne babasının, Jane ile Angela'nın, Carolyn ile Lester'ın... Her karakterin birbiriyle olan diyaloğu ve ilişkisi ders niteliğinde. 2 saat içerisinde o kadar ders niteliğinde şeyler anlatmış ki hayran olmamak elde değil...

10/10
 

Sherlock

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
7 Eylül 2016
Mesajlar
32,077
Reaksiyon puanı
47,696
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Yıllardır erteler dururum bu filmi izlemeyi. Yıllardır da listemde izlemeyi bekler. Bugüne kısmetmiş. Bu ne destansı bir yapıttır böyle. Gerçekten izlerken filmin senaristine, yönetmenlerine, oyuncularına, naifliğine, muazzam sıradanlığına, müziklerine, kısacası her şeyine hayran kaldım. Aldığı tüm ödülleri sonuna kadar hak eden ve puanını da sonuna kadar hak eden kusursuz bir yapıt...

Hayatın sıradanlığının içinde hiç de sıradan olmayan karakterlerin oldukça sıradan gözüken ancak oldukça etkileyici olan hikayesi... Mükemmel bir senaryo, mükemmel bir dram. Her sahnesinden ayrı keyif aldım. Baştan sona nasıl geçtiğini anlamadım bile. En iyi film ödülünü sonuna kadar hak etmiş bir sanat eseri... Gerçek bir klasik, gerçek bir başyapıt...

Film ilk 1 saat mükemmel naif yapısıyla ve çok kaliteli sürükleyiciliğiyle oldukça tebessüm ettiriyor ama sonra yok ediyor... Filmin son 45 dakikası ve özellikle filmin son sahnesinden sonra içime öküz oturdu gerçekten. Çok acayip bir yolculuktu... Sanki böyle 3 4 sezonluk dizi izlemişim, Lester'a öyle bağlanmşım ve final sahnesinde yok olmuşum gibi... Sanki Heisenberg'i kaybetmişim gibi... Gerçekten bir garip oldum film bittikten sonra...

Poşet sahnesinin muazzamlığı mı dersin, final sahnesinden önce Lester'ın Angela'nın epik sahnesi mi dersin, veya film boyu oyunculukta destan yazan Kevin Spacey'in her sahnesi mi dersin... Baştan sona çok aşırı çılgın sahnelere sahip bir filmdi.

Kameralarla herkesi çeken Ricky mi dersin, Ricky ile Lester'ın ilişkisi mi dersin, Ricky ile babasının, Jane ile anne babasının, Jane ile Angela'nın, Carolyn ile Lester'ın... Her karakterin birbiriyle olan diyaloğu ve ilişkisi ders niteliğinde. 2 saat içerisinde o kadar ders niteliğinde şeyler anlatmış ki hayran olmamak elde değil...

10/10
AMAN AMAN NEREYE GELDİK...

BANA BİR TİTREME GELDİ...
 
  • Güldürdün
Reactions: MEnes

Tolstoyevski

Emekli
Katılım
14 Temmuz 2014
Mesajlar
24,283
Reaksiyon puanı
39,933
Puanı
1,061
Yaş
27
Konum
Gökteki Yıldızlar ✨✨
Web Sitesi
www.ataturkungencligehitabesi.com
Her ne kadar bana çok fazla tesir etmese de çok sağlam alt yapılı bir film olduğu aşikar. İlk bu filmi mi yoksa Breaking Bad'i mi izledim hatırlamıyorum, büyük ihtimalle bu filmdi ama ikisini de izledikten sonra Breaking Bad'in önemli ölçüde bu filmden ilham almış olduğunu düşünmüştüm, seneler sonra bu filmi yeniden izlediğimde de görüşüm değişmedi. Filmde aslında gerçekçi açıdan Walter White ve Skyler'i izledik.

Amerikan rüyası eleştirisi denildiğinde direkt birinci sıraya oynayacak bir film. Sadece derinlikli senaryosu değil, yönetmenliği de bir o kadar iyi. Hatta afişi bile, en iyileri arasında. Ama şahsi olarak o bende o kadar tesir eden bir film hiç olmadı, tekrar izleyişte de. 1999 filmleri içerisinde Oscar'ı alması normal, tam akademinin seveceği tarzda bir yapıt. Fakat benim için Matrix, Eyes Wide Shut, Green Mile ve Fight Club'tan sonra 5.sırada gelir 99 yapımları arasında.
Fight Club demişken, aynı senede çıkmalarına rağmen Fight Club'a da önemli ölçüde fakat farklı yönlerden benzediği aşikar. Her ikisinde de sistem eleştirisi ve ''ezik yaşamını değiştir, işinden ayrıl, isyan et, üzerindeki ölü toprağını at'' felsefesi açık şekilde benzerlik taşıyor.

Filmde oha dedirten 3 unutulmaz sahne var;

1- köfteci dükkanında paket servisini yaparken karısıyla o adamı oynaşırken görmesi, unutulmaz bir sahne.
2- Homofobik gibi gözüken emekli asker komşunun (Frank) Lester'i öptüğü sahne
3- tabi ki final sahnesi, beklenmedik anda tetiğin çekildiği sahne.

üçü de şok etkisi yaratan sahnelerdi. Sarışın kızın, daha önce hiç ilişkide bulunmadığını itiraf ettiği sahne de aslında o sarışın karakter çerçevesinde de önemli bir ters köşe, beklenmedik bir durum. Zaten o sahnede devam edilseydi pedofili bir sahne söz konusu olacaktı, ki zaten filmin beni rahatsız eden kısımları da yer yer pedofik sahne ve imgelere yer verilmesi. Leon The Proffesional'a bu yönde yapılan eleştiriler neden hiç bu filme yapılmaz hep merak etmişimdir.

Caroline karakterine net şekilde filmin en nefret edilesi, hatta sinema tarihinin en gıcık karakterlerinden. Skyler White'e kısmen benzese de Skyler bunun yanında melek kalır. Ama yok, gerçekten benzerlikleri fazla emin olamadım şimdi...

Homofobik fakat gizli eşcinsel albayın reddedildiği için ve açığa çıkmamak adına cinayet işlemesi de kaçınılmazdı o noktadan sonra. Gururunu özgürlüğüne tercih etti ve olan oldu.

Son olarak, poşet detayı gerçekten hoş detaylardan bir tanesi. Bu üstte verilen üç ters köşeyi saymazsak, genel hatlarıyla olağan bir filmdi.

ekleme: Üzerinden zaman geçtikçe, gereğinden çok değil ama birazcık abartıldığını düşünmeye başladım. Üzerimde hiçbir etkisi kalmadı, sadece ortalama üstü bir Amerikan dramı olarak yer aldı. İyi oyunculuklar ve ortalama bir hikaye. Fazlası değil.


7.5
 

Dosi

Süper Mod.
Katılım
10 Mart 2015
Mesajlar
85,219
Reaksiyon puanı
107,926
Puanı
1,060
Ben bu filmi izlemiştim ama isminden hatırlayamamıştım, . Fragmana bakınca bir çok detayı net hatırladım fakat yine eski zamanımda izlediğim bir film ile karıştırdım ama o değilmiş. Umarım onu da yakın zamanda net hatırlayabilirsem izlerim.

Geçtiğimiz günlerde bu filmi tekrardan izledim.
Filmdeki tüm oyunculukları çok çok iyiydi.

Filmin başında baş karaktere ne olunacağını biliyorsun ama ilk başta komşu çocuğunun bu işi yapacağını düşünüyoruz o kamera sahnesinden dolayı. Filmdeki detaylar çok iyiydi. Bir aile var ve hiç birinin birbirinden haberi yok, iletişim kopuk.

Adamın fast food yerinde karısının ihanetini öğrendiği sahne, 'homofobik' babanın baş karakteri öptüğü sahne ve ret edilmeyi hazmedememe ve bu durumdan dolayı öldürmesi filmdeki en önemli sahnelerdir.



9.5/10
 

mesmeso

Moderatör
Katılım
27 Kasım 2016
Mesajlar
17,627
Reaksiyon puanı
9,608
Puanı
860
Yaş
24
Konum
Trabzon
Filmden çok büyük bir beklentim yoktu ve istediğimi elde ettim. Süresi de tam kıvamındaydı. Hiç sıkılmadan sonuna kadar geldim. Senaryosu da çok dengeliydi. Filmin sonunda kafada hiç soru işareti bırakmadı.

Her bir karakterin de kendine has güzelliği vardı. Kevin Spacey'de bu konuda ön plandaydı. Karakterinin ruh halini güzel yansıtmış. Sam Mendes'te güzel iş çıkarmış. Filmde güzel sekanslar vardı.

Film poşet sahnesinden sonra çok iyi ivme kazanıp aynı güzellikte bir final yaptı. Final sahnesi ve ona gelen tepkiler de işin kaymağı olmuş.

9/10
 

Özgür

Süper Mod.
Katılım
28 Aralık 2011
Mesajlar
30,913
Reaksiyon puanı
28,119
Puanı
1,059
Sonunda filmlere başladım. :A Yine son günlere sıkıştırdım. :A

Film beklediğimden çok daha iyiydi. Daha önce hiçbir fikrim yoktu filme dair. Başta her şey güzel görünürken bir bir gelişen olaylarla film inanılmaz sürükleyici oluyor. Oyunculuklar çok iyiydi kesinlikle. Özellikle Kevin Spacey harikaydı. Kısaca filme hayran kaldım.

Herkes gibi poşet sahnesini ben de çok iyiydi buldum. Zaten film o sahneden sonra inanılmaz bir atmosfere bürünüyor. Lester'ın eşi Carolyn'e aşırı sinir oldum. Adamı sürekli ezen, ne dediğiyse yaptırmaya çalışan ve en sonunda aldatan biri. Lester'ın çalıştığı yerde eşi ve o adamı bastığı sahne çok iyiydi. Angela'ya çok sinir olmuştum, Lester ile olan son sahnesinde ise şaşırdım açıkçası.

Ricky'nin her şeyi kayıt etmesi başına bela oldu. Berbat bir babası var gerçekten. İzlediği şeyi yanlış anladıktan sonra iplerin kopacağını tahmin etmiştim ama bu kadarını beklemiyordum. Gerçi homofobik olduğunu belli ettiği sahneden sonra kesin kendisi gay çıkar dedim ve şaşırtmadı. Lester'i öptü ve karşılık bulamayınca da o sinirle öldürmesi şaşırttı. Ben Lester'i vuranın eşi olduğunu düşünmüştüm "kurban olmak istemiyorum" sahnelerinden dolayı. Ama adamı kanlar içinde görünce anladım. Kesinlikle o sahne filme damga vuran bir sahne. Bir anda silahın kadraja girmesi ve ortalığın kanlar içinde kalması... İnanılmaz gerdi beni film son 10-15 dakikada...

9.5/10
 
  • Beğendim
Reactions: bazinga

Sherlock

Konu Sahibi
Süper Mod.
Katılım
7 Eylül 2016
Mesajlar
32,077
Reaksiyon puanı
47,696
Puanı
1,060
Konum
İstanbul
Erkenden yapmışsınız yorumlarınızı, hepinize teker teker teşekkürlerimi sunuyorum bir kez daha. :A

Hem bu kadar sakin/sıradan gözüküp, hem de bu kadar etkileyici olan film sayısı azdır. Baktığımız zaman özellikle filmin ortalarına doğru olan kısım çok sakin, fazlasıyla hayatın içinden ve sıradan ancak sonlara doğru karakter gelişimlerinin de arşa çıkmasıyla, karakterlerin bilmediğimiz yönlerini görmeye başlamamızla filmin gidişatı inanılmaz etkileyici bir hal alıyor, son kısım ve hemen arkasından gördüğümüz şok edici final sahnesiyle birlikte gerçekten zirve bir noktada bitiyor film. Alan Ball yazmış, Sam Mendes yönetmiş, başta Kevin Spacey olmak üzere oyuncuların tamamı da oynamış...

Sam Mendes'in yönetmenlik açısından zirve filmlerinden, bunu daha yeni 1917'yi izlemiş olmamıza rağmen söylüyorum. Poşet sahnesi muazzam, unutulmaz...

Kevin Spacey gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan birisi, yer aldığı birçok filmde zaten direkt ön plana çıkıyor oyunculuğuyla ama burada çok başka. Karakterinin yaşadığı dönüşümü oldukça başarılı bir oyunculuk performansıyla bizlere yansıtmayı başarıyor, başka bir oyuncuyu bu karakteri oynarken hayal edemiyorum açıkçası. Buradaki rolüyle birlikte Oscar'ını da aldı zaten, sonuna kadar hak edilmiş bir ödül...

Fazla da uzatmama gerek yok zaten, söylenebilecek her şey söylenmiş. Sinema tarihinin en iyilerinden, mutlaka izlenmesi gereken bir film.

Puan: 9.5/10
 

dreamy

Favori Üye
Ayın En Favori Üyesi
Katılım
21 Temmuz 2016
Mesajlar
14,138
Reaksiyon puanı
11,731
Puanı
710
Klasik bir dramdan çok daha fazlası gerçekten. Her karakterin farklı bir derinliği vardı, sonuyla da oldukça etkiledi. Bana Burnham ailesi direkt Six Feet Under’ı anımsattı. Oradaki dram, cesurluk vs. bence çok benziyor. Jane bile başlı başına Claire Fisher zaten. :A

Filmde pek çok mesaj vardı. Biri de bazen insanlar olmadığı kişi gibi davranırlar kendilerinden utandıkları için. Bu yüzden de tam tersi davranış sergilerler, bu da bir savunma mekanizmasıdır. Film bunu oldukça güzel işlemiş. Psikopat çocuğun babası ve Angela üzerinden...

Yönetmenliği konusunda yorum yapacak kadar pek bir donanıma sahip değilim ama poşet sahnesi zaten herkesin bahsettiği gibi gerçekten muazzamdı.

Son ana kadar izleyiciye katil için farklı farklı seçenekler sunmuşlar. İlk oğlu için öldüreceği tasarlanarak subayı, sonra psikopat çocuğu, en son ise Carolyn’i hedefe koyuyorlar. Ama en son Lester’ı, subayın bambaşka bir nedenden dolayı öldürdüğü ortaya çıkıyor...

9.5/10

3 yorum yeter de artar bence. :A @Sherlock
 
  • Harika
Reactions: bazinga

xdragxx

Emekli
Katılım
26 Şubat 2011
Mesajlar
49,702
Reaksiyon puanı
28,367
Puanı
1,060
Yaş
29
Konum
ANKARA
Güzel bir öneride bulunmuşsun @phoebebuffay filme puanım 8.5 :A Tabii ki FC varken Oscar alacak kadar da değildi ama oldukça iyiydi :A

Aklıma takılan soru şu subay. Gay miydi değil miydi tam olarak anlayamadım... Ekşide yorumlara bakarken birisi gay değildi sadece Lester'ı denemek için yaptı demiş ve sonra adı gaye çıkmasın diye öldürdü demiş :A Bana pek mantıklı gelmedi çünkü 1-2 yerde de Vietnam Savaşı'nda bu subayın gay bir sevgilisi varmış ve ölüyormuş filme sonradan eklememişler bunu gibi bir bilgi de gördüm :A

Genel olarak oldukça başarılı bir filmdi. Poşet sahnesine çoğu kişi kadar yükselemedim ben ama 2 saat boyunca sıkmayan bir yapımdı. Son 30 dakikası da her anın dolu dolu geçtiğini söylemek mümkün.
 

phoebebuffay

Favori Üye
Katılım
12 Şubat 2020
Mesajlar
4,866
Reaksiyon puanı
5,789
Puanı
559
Güzel bir öneride bulunmuşsun @phoebebuffay filme puanım 8.5 :A Tabii ki FC varken Oscar alacak kadar da değildi ama oldukça iyiydi :A

Aklıma takılan soru şu subay. Gay miydi değil miydi tam olarak anlayamadım... Ekşide yorumlara bakarken birisi gay değildi sadece Lester'ı denemek için yaptı demiş ve sonra adı gaye çıkmasın diye öldürdü demiş :A Bana pek mantıklı gelmedi çünkü 1-2 yerde de Vietnam Savaşı'nda bu subayın gay bir sevgilisi varmış ve ölüyormuş filme sonradan eklememişler bunu gibi bir bilgi de gördüm :A

Genel olarak oldukça başarılı bir filmdi. Poşet sahnesine çoğu kişi kadar yükselemedim ben ama 2 saat boyunca sıkmayan bir yapımdı. Son 30 dakikası da her anın dolu dolu geçtiğini söylemek mümkün.
Dışarıdan homofobik gibi görünmeye çalışan ve kendi içgüdülerini bastırmaya çalışan gizli gaydi işte. :A

Beğenmene sevindim. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: xdragxx

xdragxx

Emekli
Katılım
26 Şubat 2011
Mesajlar
49,702
Reaksiyon puanı
28,367
Puanı
1,060
Yaş
29
Konum
ANKARA
Dışarıdan homofobik gibi görünmeye çalışan ve kendi içgüdülerini bastırmaya çalışan gizli gaydi işte. :A

Beğenmene sevindim. :A
Evet bence de öyle öbür ihtimal çok uzak da bula bula oğluyla yaptığını düşündüğü kişiyi bulması komik :A

99 yapımı olup boş olan film yok galiba :A
 
  • Güldürdün
Reactions: phoebebuffay

Araf

Emekli
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
38,599
Reaksiyon puanı
23,220
Puanı
1,060
Konum
Aydın
@xdragxx, Fight Club ile aynı dönem vizyona giren American Beauty filmini izliyor ve onu da beğeniyor. Puan olarak Fight Club'ın yarım puan altını veriyor. 10 puan olmadığı için kendisinde, 10 puan vermiş kadar oluyor puanıyla. 9 puan, aslında kendisi için 10 puan. :A
 
  • Güldürdün
Reactions: xdragxx

xdragxx

Emekli
Katılım
26 Şubat 2011
Mesajlar
49,702
Reaksiyon puanı
28,367
Puanı
1,060
Yaş
29
Konum
ANKARA
@xdragxx, Fight Club ile aynı dönem vizyona giren American Beauty filmini izliyor ve onu da beğeniyor. Puan olarak Fight Club'ın yarım puan altını veriyor. 10 puan olmadığı için kendisinde, 10 puan vermiş kadar oluyor puanıyla. 9 puan, aslında kendisi için 10 puan. :A
Yok FC'yi sonradan 10'a yükselttim ama :A
 
  • Güldürdün
Reactions: Araf