Sinemayla ilgilenmeye başladığım ilk yıllarda izlemiştim, etkinlik vesilesiyle yıllar sonra yeniden izlemiş oldum.
İlk izlediğim dönemde özellikle biçim açısından aşırı derecede çarpıcı bulmuştum. Üzerine belki bin tane film izledikten sonra elbette bu etkileyicilik biraz azaldı ama hala dönemine göre çok cesur, çok özgün bir film olduğunu söylemek mümkün. Kendisinden sonraki pek çok filme örnek olmuştur herhalde çekim teknikleri açısından...
Filmin konusu da elbette çok ilgi çekici, akılda kalıcı bir konu. Sert bir totaliter rejim eleştirisi yapıyor film ama çok doğru bir yolla olup olmadığı tartışılır. Ana karakterimiz Alex gerçekten berbat, iğrenç bir karakter. Filmin ilk kısmında ondan kolayca nefret ediyoruz. Sevilesi en ufak bir özelliği bile yok. Bu ilk kısım gerçekten her yönüyle çok rahatsız edici, izlemesi zor bir kısım.
Sonra devletin olaya el atmasıyla işler ilginçleşiyor. Kötülerin çeşitli yollarla kötülüklerinin atılıp atılamayacağının değerlendirmesi filmin asıl ilgi çekici olduğu nokta. Fakat sevmediğim nokta Kubrick'in burada net bir şekilde taraf tutması. En başından itibaren bu yöntem kötüleniyor oysa başarılı olsa gerçekten çok güzel bir yöntem olmaz mı? Yani güzel bir yöntem olmuyorsa da bunu sonuç bölümünde izleyiciye vermesi daha etkili bir anlatım tarzı olurmuş. Bunun yerine film bize tıpkı totaliter rejimin yaptığı gibi kendi düşüncesini dikte etmeye çalışıyor. Alex mağdur gösterilmeye çalışılıyor. Fakat o kadar uçlarda bir kötüyle filmin hiçbir anında empati kurmam, onun için üzülmem mümkün değildi. Filmin sonunda bıraktığı his ne yazık ki kötülük övgüsü oldu, iyiliğin şarkısı Singin' in the Rain eşliğinde...
8/10