@costantine
m.ö. 2690
bülent:gözün kör olmasın silem bir sezar kadar olup da kanuni'ni sarayında yer ayırtmadın cmiri herif!
silem:boynun kopsun fokos bir brütüs kadar olup da rezervasyon yaptırtamadın rezil olduk!
fokos:olmayan yerlerin kopsun kolat ağa bir şey kadar olamadın
kolat:olmuyor ki şimdi hep hiyerarşinin sonundakine patlıyor olay
bamyagül:üzülmeyin sultanım kraliçe elizabeth bizi kaldığı handa ağırlayacak ya
bülent:ah nasıl üzüllmem elin elizabethçe yaşayan elizabeth'i bana yardım ediyor bana bana bülent'e kainat güzeline bu günleri göreceğime ölseydim daha iyiydi
silem:aman hayatım deme öyle şeyler senle daha yapacak çok işlerimiz var
bülent:ne gibi?
silem:sen bir bamya tarlası ben bamya tohumu ekişip ekişip duracağız.
2saat sonra
elizabeth:teklifimi kabul edip benim yanımda kaldığınız için teşekkürler
bülent:asıl biz sana teşekkür ederiz hayatım bizi bu şehirde açta açıkta bırakmadığın için
silem:şimdi acıtasyonun sırası değil hadi yemek yiyelim ben acıktım
elizabeth:aa tabi oturun lütfen.
bülent:yediği de güç kuvvet olarak dönse bir şey demiyeceğim.
yarım saat sonra
@elizabeth'in odası
elizabeth:neyin var karşim?
bülent:daha nolsun bamya kralla evliyim
elizabeth:ben kimseyle evlideğilim sorun ediyor muyum?
bülent: ay kız senin zaten adın çıkmış evlenirsen tüm dünyanın bakireliği gidecek.
elizabeth:sağol hayatım oyy oyy sen olmasan ben dertlerimi kiminle paylaşacağım ne o soğuk rus kraliçesi katerina ne mısır'ın solaryum güzeli kraliçesi kleopatra ne de kanuni 'nin o dombili hürrem i hepsi bana düşman güzelliğimi çekemiyor.bir sen bir de büyük iskender'in hephaistion'u.
bülent:ne demek her zaman yanındayım sen olmasan ben olmasan o görgüsüz karılar dünyayı ele geçirecek
elizabeth:hay ağzına sağlık.senin mantığını seviyorum o yüzden sana bir hediyem var
bülent:neymiş?
elizabeth:adı berabaraküs
bülent::ney ne berberi kzım sen erkek yüzü görmeye görmeye erkekleşmişin kadınlar berber demez kuaför der
elizzabeth:aman yanlış anladın berberaküs costantin'in en ünlü gladyatörlerinden bu gece için sana hediye ediyorum.
bülent:ayy canım benim.en iyi arkadaşımsın biliyorsun dimi?
elizabeth:bilmezmiyim kız' kafası hariç 22.5 diyorlar
bülent:ay deme öyle ben de kalp var tansiyon var
elizabeth:iyi hadi sen git ben silem'i oyalarım
bülent:söz ben de sana brezilya kıyısından bir ada alacağım üs oalrak kullanırsın rahat rahat sömürürsün adamları
elizabeth:hiç gerek yok ben karşılıksız yaptım bu iyiliği.sağdan 3.odada
@sağdan 3.oda
berbaraküs:bülent büloşum
bülent:berberim,kuaförüm herşeyim
berbaraküs:nar tanem nur tanem bir tanem
bülent:tamam bu konuşma ön sevişme yerine geçer direkt olaya girelim
berbaraküs:sen nasıl istersenn soyun cama doğru dön
bülent:emredersin kralım haşmetlim
berbaraküs:hah dur öyle açıyı hesaplıyorum
bülent:ne diyon be ne açısı ?aboov o ne be kafası hariç 22.5 tan da fazla bu kategori edilemez.
(kapı çalar silem seslenir)
silem:aşkım orda mısın?
bülent:nereden çıktı bu?
berbaraküs:ne yapacağız şimdi?
bülent:sen geç şu kapının arkasına
(berbaraküs hızla koşarken silem içeri girer bülent kapıyı hızla çekince berbaraküs'ün penisi kapıya sıkışır)
silem:bülent niye çıplaksın?
bülent:sen kapıyı çalınca heyecan yaptım bir anda soyunuverdim.
silem:ama neden?
bülent:nedeni var mı hep primistan'da seviştik hiç yurtdışında sevişmemiştik bir tecrübe olsun istedim.
silem:öyle mi? ama şimdi olmaz kanuni sarayında yer açmış bizi ve elizabeth'i de sarayda ağırlayacakmış.
bülent:öyle mi ne güzel.ben giyineyim o zaman.
silem:dur yardım edeyim.aa aşkım bu kapınn nesi var böyle beyaz beyaz yapışkan bir şey akıyor kapıdan.
bülent:ayy ben ne bileyim aşkım.ama fazla kurcalama sen elinde falan kalır.
silem:bir şey olmaz dur biraz zorlayayım elimle.abov nasıl kapı bu dokondukça sanki tükürüyor içine ne kaçtıysa çeşme gibi mübarek
bülent:deme öyle onun içine kaçanlar değil benim içime kaçırmadıklarım önemli burada
silem:ay dur bir de anahtarı deneyeyim.ne kadar küçük bir anahtar deliği var.olmuyor bile
berbaraküs:aaaaaaaaaaaaaağğğğğğğğğğğğğğğğğğ!
silem:o ses de neydi?
bülent:ne bileyim hadi gidelim kolat ağa kolat ağa
kolat:buyrun sultanım.
bülent:şu eşyalarımı alın bamyagül hatunla peşimizden gelin.
kolat: emredersiniz sultanım
15 dakika sonra
bamyagül:hadi bu da sondu gidelim.
kolat:dur bir kapının oraya bir şey dökülmüş beyaz beyaz pis pis kokuyor da
bamyagül:bu koku bir yerden tanıdık geliyor ama neyse prenses bülent bizi bekliyor hadi
kolat:ah felek zalim felek kapı bile o sıvıyı üretiyor bende tık yok kader kader sen bize adil davranmadın kader kader herkese eşit yazılmadın kadeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeerrrrrr!!
m.ö. 2690
bülent:gözün kör olmasın silem bir sezar kadar olup da kanuni'ni sarayında yer ayırtmadın cmiri herif!
silem:boynun kopsun fokos bir brütüs kadar olup da rezervasyon yaptırtamadın rezil olduk!
fokos:olmayan yerlerin kopsun kolat ağa bir şey kadar olamadın
kolat:olmuyor ki şimdi hep hiyerarşinin sonundakine patlıyor olay
bamyagül:üzülmeyin sultanım kraliçe elizabeth bizi kaldığı handa ağırlayacak ya
bülent:ah nasıl üzüllmem elin elizabethçe yaşayan elizabeth'i bana yardım ediyor bana bana bülent'e kainat güzeline bu günleri göreceğime ölseydim daha iyiydi
silem:aman hayatım deme öyle şeyler senle daha yapacak çok işlerimiz var
bülent:ne gibi?
silem:sen bir bamya tarlası ben bamya tohumu ekişip ekişip duracağız.
2saat sonra
elizabeth:teklifimi kabul edip benim yanımda kaldığınız için teşekkürler
bülent:asıl biz sana teşekkür ederiz hayatım bizi bu şehirde açta açıkta bırakmadığın için
silem:şimdi acıtasyonun sırası değil hadi yemek yiyelim ben acıktım
elizabeth:aa tabi oturun lütfen.
bülent:yediği de güç kuvvet olarak dönse bir şey demiyeceğim.
yarım saat sonra
@elizabeth'in odası
elizabeth:neyin var karşim?
bülent:daha nolsun bamya kralla evliyim
elizabeth:ben kimseyle evlideğilim sorun ediyor muyum?
bülent: ay kız senin zaten adın çıkmış evlenirsen tüm dünyanın bakireliği gidecek.
elizabeth:sağol hayatım oyy oyy sen olmasan ben dertlerimi kiminle paylaşacağım ne o soğuk rus kraliçesi katerina ne mısır'ın solaryum güzeli kraliçesi kleopatra ne de kanuni 'nin o dombili hürrem i hepsi bana düşman güzelliğimi çekemiyor.bir sen bir de büyük iskender'in hephaistion'u.
bülent:ne demek her zaman yanındayım sen olmasan ben olmasan o görgüsüz karılar dünyayı ele geçirecek
elizabeth:hay ağzına sağlık.senin mantığını seviyorum o yüzden sana bir hediyem var
bülent:neymiş?
elizabeth:adı berabaraküs
bülent::ney ne berberi kzım sen erkek yüzü görmeye görmeye erkekleşmişin kadınlar berber demez kuaför der
elizzabeth:aman yanlış anladın berberaküs costantin'in en ünlü gladyatörlerinden bu gece için sana hediye ediyorum.
bülent:ayy canım benim.en iyi arkadaşımsın biliyorsun dimi?
elizabeth:bilmezmiyim kız' kafası hariç 22.5 diyorlar
bülent:ay deme öyle ben de kalp var tansiyon var
elizabeth:iyi hadi sen git ben silem'i oyalarım
bülent:söz ben de sana brezilya kıyısından bir ada alacağım üs oalrak kullanırsın rahat rahat sömürürsün adamları
elizabeth:hiç gerek yok ben karşılıksız yaptım bu iyiliği.sağdan 3.odada
@sağdan 3.oda
berbaraküs:bülent büloşum
bülent:berberim,kuaförüm herşeyim
berbaraküs:nar tanem nur tanem bir tanem
bülent:tamam bu konuşma ön sevişme yerine geçer direkt olaya girelim
berbaraküs:sen nasıl istersenn soyun cama doğru dön
bülent:emredersin kralım haşmetlim
berbaraküs:hah dur öyle açıyı hesaplıyorum
bülent:ne diyon be ne açısı ?aboov o ne be kafası hariç 22.5 tan da fazla bu kategori edilemez.
(kapı çalar silem seslenir)
silem:aşkım orda mısın?
bülent:nereden çıktı bu?
berbaraküs:ne yapacağız şimdi?
bülent:sen geç şu kapının arkasına
(berbaraküs hızla koşarken silem içeri girer bülent kapıyı hızla çekince berbaraküs'ün penisi kapıya sıkışır)
silem:bülent niye çıplaksın?
bülent:sen kapıyı çalınca heyecan yaptım bir anda soyunuverdim.
silem:ama neden?
bülent:nedeni var mı hep primistan'da seviştik hiç yurtdışında sevişmemiştik bir tecrübe olsun istedim.
silem:öyle mi? ama şimdi olmaz kanuni sarayında yer açmış bizi ve elizabeth'i de sarayda ağırlayacakmış.
bülent:öyle mi ne güzel.ben giyineyim o zaman.
silem:dur yardım edeyim.aa aşkım bu kapınn nesi var böyle beyaz beyaz yapışkan bir şey akıyor kapıdan.
bülent:ayy ben ne bileyim aşkım.ama fazla kurcalama sen elinde falan kalır.
silem:bir şey olmaz dur biraz zorlayayım elimle.abov nasıl kapı bu dokondukça sanki tükürüyor içine ne kaçtıysa çeşme gibi mübarek
bülent:deme öyle onun içine kaçanlar değil benim içime kaçırmadıklarım önemli burada
silem:ay dur bir de anahtarı deneyeyim.ne kadar küçük bir anahtar deliği var.olmuyor bile
berbaraküs:aaaaaaaaaaaaaağğğğğğğğğğğğğğğğğğ!
silem:o ses de neydi?
bülent:ne bileyim hadi gidelim kolat ağa kolat ağa
kolat:buyrun sultanım.
bülent:şu eşyalarımı alın bamyagül hatunla peşimizden gelin.
kolat: emredersiniz sultanım
15 dakika sonra
bamyagül:hadi bu da sondu gidelim.
kolat:dur bir kapının oraya bir şey dökülmüş beyaz beyaz pis pis kokuyor da
bamyagül:bu koku bir yerden tanıdık geliyor ama neyse prenses bülent bizi bekliyor hadi
kolat:ah felek zalim felek kapı bile o sıvıyı üretiyor bende tık yok kader kader sen bize adil davranmadın kader kader herkese eşit yazılmadın kadeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeerrrrrr!!